Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.806
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Muhtemelen kılavuzu kimse okumuyor diye onlar da kontrol amaçlı bile olsa okumuyorlar. Sıradan kullanıcının sorun olmadıkça kılavuza bakma oranı nedir sizce? %5 ve altı??? Çin işi bir ürün alıyorsunuz 60-70 TL'ye iki dilde düzgün sayılabilecek kılavuzu oluyor. Ford alıyorsun 60-70.000 TL'ye kılavuzun hali ortada. Umursamazlık dışında bir izahı olmasa gerek. Düzeltmek için adam ararlarsa talibim...
  2. diye düşünsek de satış rakamları bunu teyit etmiyor maalesef. Clio segment lideri, i20, Polo, Corsa, hepsi daha yüksek satış rakamlarına ulaşmış. Sürüş zevkini önceleyenler için Fiesta doğru ve belki de tek seçim. Fiesta'nın düşük başarısını fiyata bağlamak mümkün mü? Tek başına bir etken olmamalı. Kuşkusuz i20 fiyatına göre en çok arabayı veriyor.
  3. Sadece işçilik yansıtılır, sizin götürdüğünüz yağ için para talep edeceklerini düşünmediniz değil mi?
  4. Hayırlı olsun, Leon incelemeni en kısa zamanda bekliyorum.
  5. "Forum Ford'u sarsıyor" gibilerinden hamasi bir mesaj yazasım geldi.
  6. Güle güle kullan, bu kadar sapma göstermeyen saat ciddi şans. Tekrar güvenilirliği de tam mı?
  7. Sırası ile gideyim... 1. Kesinlikle öyle. Ancak ben teknik elemanların kullanılacak yağların tüketici faydası açısından "eşdeğer" sayılabilecekleri konusunda bilirkişiyi ikna etmekte zorlanacaklarını düşünmüyorum.Ayrıca baknz. 2.madde cevabı. 2. Kullanıcı kılavuzu tümüyle bağlayıcı bir belge değil ve teknolojik gelişmeler karşısında güncelliğini yitirmeye mahkumdur. Bu durumda söz sahibi otorite Ford Otosan'ın yönelndirmesi ve denetimindeki "yetkili servis"tir. Yani sizin bahsettiğiniz mühendislerin kontrolündeki yapıdır ve bu yapılanma 5W-30 yağı da güvenilir ve yeterli bulduğunu ifade etmekte ve hatta Kaan Üstadın ifadesine göre ilk dolumda dahi bu yağı kullanmaktadır. Ve dikkatli okursanız daha pek çok hem dil hem de içerik hatası olduğunu göreceksiniz. Ya da diğer bir deyişle yetersiz bir referanstır. 3. Burada muhattap ben miyim bilemedim, ama sonuçta her yazılan kişisel görüştür elbette, kaynaklara dayanan bir bilginin yansıtılması da olsa kişisel bakış açısıdır. Beni pek tanımıyorsunuz, hislerle hareket etmeyi en son yapacak kişilerden biriyim. Yağ konusunun her açıdan aşırı abartılı olduğunu hep yazdım, tıpkı temel standartı karşılama ötesinde şöyle böyle özel yağlara ekstradan para vermenin tıpkı erken yağ değişimleri gibi psikolojk rahatlama dışında motorun performans ve ömür açısından anlamlı bir fark yaratmayacağını düşündüğümü yazdığım gibi. Maalesef bu düşüncemi ne çürütecek ne de doğrulayacak kanıta dayalı, nesnel ve geniş örneklemli bir çalışma yoktur ve büyük ölçüde ustaların ve kullanıcıların kanaatlerine dayanmaktadır. Ayrıca herkesin dilediğini yapmasını uygun görürüm, okur değerlendirir ve kendi kararını verir. Yazan Ford mühendileridir konusuna gelirsek, neyi öncelediklerini bilmeden hemen kabul etmek ne kadar doğru acaba? Uluslararası forumlarındaki yağ tartışmalarını takip ederseniz yeni yağ standartlarının emisyon uğruna motor aşınmasını göze aldığından bahsedildiğini ve bu nedenle klasik yağları kullanma taraftarı olan çok kişi olduğunu görürsünüz. Ben yine de belli bir sağduyu çerçevesinde üretici önerilerinin dışına çıkma taraftarı değilim. Ama yineliyorum, kullanıcı kılavuzu tek ve bağlayıcı unsur değildir. 4. Bu forumda defaten yazdım, - Garantinin ikamesi için bakımların yetkili serviste yapılması hukuken zorunlu değildir, doğru parça ile oğru bakımın yapılması gereklidir, bunu belgeleyebildiğiniz sürece sorun olmaz. - Daha farklıı ve kaliteli bir ürünü bakımda kullanabilirsiniz, söz gelimi kendi götürdüğünüz yağı kullandırtmak gibi, ervis bunu kabul etmeme hakkına sahiptir, ancak müşteri kaybetmemek adına bunu azı göze alır, götürdüğünüz ürünü kullanır ve müşteri isteği ile uygulanmıştır diye not düşerler. Bu aşamada sadece müşterinin getirdiği yağ kullanıldı yazması yetmez, mutlaka ürünün ayrıntılı künyesinin kayda geçmesini sağlayın mutlaka. - Buna benzer önerileri ucuz yağ temin edilebilecek adresler birlikte 5W-20 yağ konusunda geçmişte yazdım. Yani taraflı davranmakla itham edilen bensem amacını aşmış olur. 5. Buna gerçekten memnun oldum. 6. Hak arama çabalarını her zaman saygı ile karşılarım, ancak ben attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değecek mi emin değilim. Dipnot: Maalesef Otosan'In ve hatta Ford EU'nun yıllardır kullanıcıya dağıttığı kılavuzlar pek başarılı değil.
  8. Fuardaki kuğu fotoğrafına bakarak beyazın kesinlikle bu arabanın rengi olmadığını söyleyebilirim. Kıskançlara da yorumum: Rahat olun, sevdiğiniz şey işiniz olursa sevgisini kaybeder, zevki falan kalmaz. Ayrıca yarış sürücülüğü hem riskli hem de aşırı disiplinli ve yükümlülükle dolu bir yaşam, bedelini kat kat ödersin. Yetenek varsa elbette tercih edilebilir, ama sonuçta "iş"dir...
  9. Bence uğraştığınızla kalırsınız. Kılavuza bakalım ne diyor, sayfa 306: Üçüncü paragraf ACEA C2 veya A5/B5'i ekleme için serbest bırakmış, Yalnızca 1L'den fazla eklemeyin demiş. Bundan çıkan sonuç yasal olarak elme amaçlı iki yönde de karıştırmakta (%25'i aşmamak koşulu ile) sorun olmayacaktır. Serviste ne koyacaklarına da yetkili kendileri olduğuna göre en doğru kararı vereceklerdir. Bilirkişiye bunun argümantasyonunu da yapabilecekleri konusunda kuşkum yok. Kısacası oluşan arızanın yağdan kaynaklanmadığı sonucuna kolaylıkla varılabilir. Ve ben de tekrar yazıyorum, bu kadar hasmane duygularla sizin o aracı iç huzuru ile kullanmanız çok zor. Rahat olun... Arıza olacağı varsa olur, uygun yağda da olur. Garanti bitmişse de kötü talih olur. Not: Bu arada sayfadaki diğer bir hata da "sadece 1.6L dizel motorlar" iabresi, 1,5 olacak, Kaansan bunu da bildir. Başka markaya yönlendirme konusunda da asla "beğenmeyen gitsin" mantığı ile yazmadım, her markanın kendine göre farklı azizlikleri olduğunu, bunları da yaşayarak deneyim arttırabileceğinizi ihsas ettim. En sorunlu marka/modelle bilmeden yıllarca mutlu ve mesut yaşayanlar olduğu kadar, en sorunsuz arabada bilinçli yaklaşıma rağmen kök sökenler de var. C'est la vie... Bunun üzerine biraz neşe iyi gider (paradoksal ironi) Şaka maka güzel konu oldu...
  10. İyi de ortada yeni bir premium sınıf araç tasarlama hedefi yok ki. ABD standartlarında orta sınıftaki bir aracın geliştirlmesi var sadece. Bu arada o krom çıta o kadar iddialı ama çirkin ki odak noktası olmaya müsait.
  11. Konu biraz mecrasından çıktı ama @Servet Özkan soruna yönelik fikir beyan etmek gerekirse, servis aralığı için kullanıcının cebindeki paraya göz dikmiş oldukları beyanının çok çıkarcı ve basit bir gerekçeye indirgemek olacağını düşünüyorum. Koç grubu her zaman aşırı temkinlidir ve macerayı sevmez. Değişimler de kolay kolay olmaz. Ülkede verilen servis aralığını bile fazla bulup yağ ve filtreyi daha kısa sürede değiştiren kullanıcı kalabalığını ve hemen hiçbir alıcının alırken aracın servis aralığını bir kriter olarak kullanmadığını, ayrıca km'den bağımsız 1 yıllık sürenin de çok kişiyi öncelikle bağladığını düşünürsek onları zorlayan bir gerekçe de yok.
  12. Cenk yukarıda bahsetmeye çalıştım, yakıt ekonomisi %0,5-1 aralığında, emsiyon değer değişimi ondalık hanede olabilir. Bunlar kullanıcı tarafından fark edilmeyebilir, ayrıca aracın saptanan emisyon değerlerinin tolerans sınırları içinde kalabilir. Ama 100.000 arabanın 100.000'er km yol yaptığı düşünüldüğünde kümülatif değerler etkileyici olur, ABD örneğinden gidersek bu veriler US Environmental Protection Agency (EPA) ve National Highway Traffic Safety Administration (NHTSA) ile pazarlığa oturduğunda Ford'un elini kuvvetlendirebilir. VW örneğine benzetmek ise bence amacını çok aşıyor. Bak buna yüze yüz katılıyorum. Kaldı ki kullanım kılavuzundaki tek hata yağ cinsi olsa...
  13. Olgunlaşıyoruz. İnşallah Antalya plakalı olarak 070707'yi kaçırmam.
  14. Vakit kaybına gerek yok... Otomobil üreticileri için de geçerli: "İlk taşı günahsız olan atsın..."
  15. @Çağatay Özsoy bir kaç konuyu gündeme getirmişsiniz ve de fikir alışverişi amaçlı olduğunu yazmışsınız, arkadaşlar da yeterince tatminkar cevaplar vermişler. Öncelikle şunu belirtmek lazım yağ konusu fazla abartılıyor. Nedenini de aşağıda açıklamaya çalışacağım. Yine de birkaç noktada bilgilerimi paylaşayım: 1. Ford ve talep ettiği yağ özellikleri Bu konu daha önce 1.0 EB için öngörülen ve ülkemizde zor bulunan ve pahalı satılan 5W-20 yağ ile gündeme geldi, şimdi benzeri kör bir tartışma 1.5 TDCi ve 0W-30 ile devam ediyor. Ford'un yağ tanımında standart koruma ve ısı değerlerine uygun olmanın ötesinde önemsediği ve özellikli olarak vurguladığı şey düşük emisyon/yakıt ekonomisi. Temelde yatan en önemli etken bu. Nokta. Ford'un kendi açıklamasından alıntıdır (ABD sitesinde idi, kopyalamıştım bilgiyi, ancak adresi hatılamıyorum): "Some customers are reluctant to follow Ford's recommendation to use 5W-20 oil in their engines based on the incorrect assumption that Ford and other Auto Manufacturers only recommend 5W-20 oil in order to increase fuel economy. Using 5W-20 oil can increase fuel economy by about 6/10ths of a percent compared to 5W-30 and more if you are currently using a higher viscosity oil. This equates to an additional savings of 125 million gallons per year when used in all applicable Ford vehicles. Since its introduction in the 2001 MY, 5W-20 oils have saved up to 640 million gallons of gasoline in the U.S. or an equivalent 5.6 million metric tons of carbon dioxide emissions. 5W-20 oil is a thinner oil with lighter viscosity that creates less drag on the crankshaft, pistons and valvetrain. Additionally, the oil pump can pump thinner oil more easily, improving oil circulation. Any increase in fuel economy may not be noticed by the average motorist. Machined internal engine parts are more precise than the parts of 20 years ago. This means that clearances between moving parts are smaller and more exact. Thinner oil such as 5W-20 can flow more freely through the engine while still filling the spaces. Thicker oil is harder to push through the spaces between the parts. This causes the oil pump to work harder, which in turn increases oil pressure while simultaneously decreasing oil volume. A lack of oil volume results in a decrease of lubrication and cooling, which may decrease engine part life." Özetle kullanıcı bireysel düzeyde fark etmese bile kümülatif düşük emisyon ve tüketimin önemli olduğu vurgulanıyor. Daha ince yağın motorda direnç oluşturmadan akabildiği için ekonomiyi de beraberinde getirdiğini vurguluyor. Viskozite değerleri ile ortam ısısı arasındaki ilişkiyi de hatırlarsak (bknz. grafik) yeni dizel motorlarda aşırı soğuk çalışmada rahatlamayı sağlamak adına 0 değerinde yağ talebi belirlenmiş diyebiliriz. Araçlar dünyanın her bir köşesinde çalışabilir olma zorunluluğu taşıdığından bu yağı genel standart olarak tanımlamak gerekli olabilir. Bizim yaşadığımız iklim koşullarında ise 5W etiketli yağın da fazlası ile işinizi göreceğini söylemek mümkün. Peki onca kalitesini kanıtlamış tam sentetik yağ varken, Castrol Edge ve Mobil 1 gibi, niye Ford'dan vize alamıyorlar? Neden gene aynı. Düşük emisyon hedefi. Ford yağlarında HTHS değerinin düşük olmasını tercih ediyor. High Temperature High Shear Viscosity'nin kısaltılmışı olan bu özellik yağın yüksek ısıda iyice akışkan olmasını sağlayarak direnci düşürüyor ve hem emisyon, hem yakıt, hem de güç değerlerine olumlu etkisi oluyor. Nerede kaybı var? Aşınmada. Yüksek ısıda motoru zorlarsanız aşınma göreceli fazla olacaktır. Çözüm olarak yağ özelliklerinde aşınma ile verimlilik arasında bir denge yakalanmaya çalışılırken, motorun da düşük HTHS değerlerine uygun üretilmesi sağlanıyor ve 1.0 EB bunun için çok uygun bir örnektir. Ford 3 civarında bir HTHS değeri hedeflerken az önce sözünü ettiğimiz yağlarda bu değer sınır kabul edilen 3,5 üstünde. Bu yüzden de onay alamıyorlar. Onay almamaları kullanımlarının yanlış olduğu anlamına gelmez. Zaten şüphede kaldığınızda en temel standart olarak kullanılan ACEA değerine bakarsınız ve A5/B5 karşılanıyor ve viskozite değeri tutuyor ise kullanırsınız. Farklardan bahsediyoruz ya, peki bunlar gerçekten aracın motor ömrünü hissedilecek düzeyde etkiler mi? Hayır... Bakın yakıt ekonomisi için 5W-20 yağda %0,6'dan bahsedilmiş. Motor ömrünü de bol bol atayım taş çatlasın %10 etkilesin, yani 300.000 km'yi deviremeyip 270.000'de beni ustaya götür diyebilir. Kaldı ki motor da saat gibi çalışıp bir gün bir daha çalışmamak üzere yığılıp kalmıyor ki. Yağ yakmaya başlıyor, performansı düşüyor, tüketimi artıyor, kısacası yaşlanıyor. Böyle bir süreçte birkaç bin km fazla ya da eksik önemsiz. Turbo ayrı bir konu ve yağın türünden oldukça bağımsız çalışma koşullarının etkisinde ve yapısal olarak da arıza olasılığı yüksek. Açıkcası bunu temel standart içinde kullanılan yağa bağlamak da bence yanlış olur. 2. "Biz 3.Dünya ülkesiyiz, bizi önemsemiyorlar" sorunsalı Üretici dünyanın her yerinde çalışacak bir araç üretmek zorundadır. Yine de farklı ülkelerin kullanım koşulları bazı değişikliklere gidilmesine neden olabilir. Söz gelimi ekvator kuşağında kullanılacak bir Fiesta ile ne bileyim Grönland'da kullanılacak kardeşini bir tutmak şartları zorlamak demektir. Ülkenin iklim ve yol koşulları, kullanıcının eğitim ve bilinç düzeyi, pazarın satın alma özellikleri ve rekabet durumu gibi pek çok etken ülke dağıtıcı ile ana üreticinin ortaklaşa araç özelliklerinde uyumlu oynamalar yapmasını gerektirir. Söz gelimi Türkiye alım gücü düşük, kullanıcının araç teknik ve kullanım bilgisi göreceli az, donanım beklentileri farklı (lüks ve gösterişi severiz), yolları bozuk, aşırı tozlu ve kıyılar da nemli. Bu koşullar ülkemizi farklı yapar. Buna 3.Dünya dersiniz veya demezsiniz... Dağıtıcı firma bu koşullara uygun değişimleri sağlar, sağlamak zorundadır. Ve elbette bunları yaparken var olmak ve hizmetini belli bir kalite ile tüm ülkede benzer koşullarda uzun yıllar sürdürmek için kârlılığını da düşünmek zorundadır. Bakın kimsenin pek üstünde durmadığı farklardan biri Avrupa'da servis aralığa 20.000km iken bunun Türkiye'de 15.000km olmasıdır. Sizin bireysel beklentileriniz olabilir, araca kazancınıza göre çok para verdiğiniz için el üstünde tutulmak istiyor olabilirsiniz. Ama sadece 2015 yılında 27.000 Focus, 10.000 Fietsa satıldı. Bu da 20-30.000 biryesl kullanıcı demek, hepsinin de özel istekleri ve beklentileri olursa ne yapacağız? Sonuça Ford - Otosan hem müşteri memnuniyeti hem de firma kârlılığını dengeleyerek elinden geleni yapmaya çalışıyor. Her şeyi doğru yaptıklarını iddia edemem. Ama olabildiğince kullanıcı geri bildirimlerini takip ettiklerini ve kurum politikası esnekliğinde cevap vermeye çalıştıklarını biliyorum. Beğenmeyenler de özgürdür, gidip başka bir marka ile farklı bir macera aramaya karar verebilirler. Son söz: Arabanızın keyfini sürün, 5W-30'u gönül rahatlığıyla kullanın, gereksiz kaygılara ve sanrılara da kapılmayın. Kötümser de olmayın, iyimser de kötümser de aynı yere varırlar, ama iyimserin yolculuğu her zaman daha iyi geçer.
  16. Aha rakip hazırlanıyor: Nissan Titan Warrior Concept
  17. Kullanım amaçları ve tarzları farklı olan araçlar için motor tasarımını da değiştirmeleri çok normal. Büyük bir sedanda kullanıcı konfor arar, sessizlik arar, dayanıklılık bekler, güç sunumunun sınıfına uygun ve nazik olmasını ister. Gösterişten çok işlevselliğe vurgu olur. Sakin ama güçlü olması iyidir.
  18. Amerikanın ruhunun güncel ifadesi... Ne miydi Amerikan ruhu? Araçtaki tevazu vurgusuna da hayran olmamak mümkün değil. Pardon yani...
  19. Daha iyi göreiim: http://www.aliexpress.com/item/Gloss-Model-12v-LED-Auto-Car-DRL-daytime-running-lights-Bumper-Front-Fog-lamp-with-dimming/32524934145.html?spm=2114.10010108.100010.5.AaB1xG http://www.aliexpress.com/item/high-quality-daytime-running-light-for-Ford-Focus-DRL-for-new-Focus-2015-Focus-3- 5/32537959929.html?spm=2114.10010108.100010.3.1jGGyN Bence alttaki, ama zevk sizin.
  20. Piyasa analizine devam... Önce B segmenti Küçük sedanlar Symbol filo gücü ve büyük bagajlı erişilebilir aile otomobili olarak lider, yıllardır öyle. Ancak Peugeot ve Citroen de pazarı iyi kullanmışlar ve artık söz sahibi oluyorlar. Toplamları (hemen hemen aynı araba oldukları düşünülürse) Symbol'e erişti erişecek. Rapid bence hak ettiği yerde değil. Küçük hatchback'ler Yenilenen Clio burada da Renault'yu lider yapıyor. i20 ve Polo az farkla takipteler. Bence i20 alkışı hak ediyor. Corsa model değişikliği ile sekteye uğrasa da ayağa kalkmış gibi. Renault teknolojisini ucuza verirseniz mutlaka satacaktır, buyurun Sandero. Fiesta ittire kaktıra gidiyor, cazibesi bitti sanırım. Hayret... Punto ölmüş. Steyşınlar Clio Sport Tourer steyşının cazip göründüğü nadir modellerden. Hatırı sayılır bir satış rakamı var. Küçük aile otomobilleri Fiat değişik tasarımı ile kalpleri kazanmış görünüyor. Ciddi sayılarda olmasa bile ilgi görmüş. BMax için zamanında olumsuz öngörüler vardı, yanlış çıkmadı. Ticariden bozma aile otomobilleri Bir önceki grubun müşterilerini çalıyorlar. Cazip fiyat ve Renault alt yapısı gene Daciayı başa taşımış. Belli ki BMax alacağıma Courier alırım diyenler çokca... Doblo cazibesini kaybetmiş. Halbuki hacim canavarı ve multijet dizelleri de pek hoş. Minik SUV'lar Opel Mokka ile doğru yolda görünüyor. Captur da ilgi görmüş. C4 Cactus aykırı tasarımların da cazip olabileceğini düşündürüyor 500X ile birlikte. Gelelim büyük abilere, yani D segmenti Açık ara lider Passat. Hatta Passar D sınıfında olmasına rağmen C kardeşleri Golf ve Jetta'dan bile fazla satmış. Takdiri hak ediyor. Açıkcası Superb'in onu yakından takip etmesini beklerdim, ama marka ön yargısı belli ki çok yavaş kırılıyor. Insignia akıllı reklam kampanyasından çok yararlanmış. Bir bravo da Opel'e. Mondeo için üzülüyorum, büyük çoğunluğu filodur, nedense cazip karoseri ve rekabetçi fiyata rağmen ticari başarıya dönüşemiyor. Mazda için daha çok üzülüyorum. 2L üstü atmosferik motorları fiyatı patlatınca bence sınıfın en güzellerinden biri ilgi çekemiyor. Toplama bakacak olursak sıralama aşağıda: Küçük bir değişiklik yaptım aynı modelkerin sedan ve HB satış adetlerini topladım. Hal böyle olunca VW fena halde lider çıktı bir kez daha. Bunlar da ticariler Pazar gününü kısmen sayılarla oynayarak geçirmenin keyfini de yaşamış oldum.
  21. Çok doğru, özellikle özeleştiri olarak da bakarsanız... Yerli otomobil yapmak yerine yüksek teknoloji tasarlama ve üretme bilgi ve becerisine sahip insan yetiştirmeyi hedeflersek çok rahat ederiz. Konu üzerine yeterince yazdım. Yazdıklarımın hala arkasındayım. Bu çağda %100 yerli otomobil olur mu? Uğraşırsan olur ve çok geçmeden batar, rekabet gücü olamaz. O zaman %100 yerli sevdası yerine bir Türk markası oluşturmaya mı odaklansak? Belki, yarar ve zararlarını değerlendirmek lazım. Belli ki hükümetin böyle bir amacı var. Ama ilk söylemler sanki 1.maddeyi hedefler görünümdeydi. Ve nedense seçim arıfesi idi. İlahi tesadüf işte... Derken konu kendini bilmez bir kısım medya tarafındandidklenince yeni açıklamalar işi 2.maddeye çekti ustaca. Yerli otomobil üretmeyi marifet gibi sunmaya gerek var mı? Bilmem...!? Türk mühendislerinin tasarımına katkıda bulunduğu, üretimini başarı ile gerçekleştirdiği, önemli bir ihraç kalemi olan pek çok örnek var. Kaan burada yazdı: Bu örneklere şimdi Egea'yı da ekleyebiliriz mesela, Avrupa'da Türkiye'de imal edilen araç olarak ciddi bir tanıtım kampanyası var ve ilgi de üst düzeyde. Bu ölçülü, oldukça verimli, ülke imajına katkısı olan örnekler bir yandan alt yapı olarak Türk markalı bir araç üretebileceğimiz inancını yaşatırken küresel oyuncuların arasında ezilip gitme olasılığını maalesef dışlatamıyor. Eklemem lazım, ben bu ülkede oy verme hakkına sahip olduğum 40 yılı aşkın sürede çok az istisna dışında hiçbir politikacıya güvenmedim. Bu önyargım maalesef devam ediyor ama ekseni siyasete çekmek arzusunda değilim. Bence konu yeterince tartışıldı. Benim için kapanmıştır.
  22. Başka bir başlıkta da vermiştim, 2015 satışlarda özellikle Aralık'ta patladı. Belli ki özel sektör vergi vermektense araç almayı yeğledi ve filolar yenilendi. http://www.odd.org.tr/folders/2837/categorial1docs/1417/Model%20Dokum,%20Aral%C4%B1k%202015.pdf Böyle rakamlarla oynamayı da severim. C segmentine bakalım mesela. Sedanlarda durum: Linea almış başını gitmiş, ilginç bir şekilde Corolla satışları Aralık'ta inanılmaz yükseliş göstererek modeli yıl bazında ikinciliğe taşımış. Olasıdır ki iyi filo anlaşmaları yaptılar. Fluence de aynı yoldan ilerliyor zaten. Focus bence ziel otomatiğin de etkisi ile, ve tabii filoları gözardı etmeden, Aralık'ta mükemmel bir ivme yakalamış ve yıl bazında Jetta ve Astra'yı kolayca geçmiş. Tablonun gizli şampiyonu aslında Egea, birkaç aylık satışla önümüzdeki sene birinciliğe aday olacağının sinyallerini veriyor. Octavia'yı daha yukarılarda görmeyi beklerdim, umut var sanki. Hatchback'lerde durum ne? Golf tartışmasız liderliğini sürdürmekte. Astra yeni kasanın rüzgarıyla peşinde... Leon olması gereken yerde. i30 bence hayal kırıklığı, ama ondan büyük hayal kırıklığı ise Focus. 308 ve C4'ü bile arkadan seyrediyor. Vah vah.... Stationlar??? Ülkenin sevilmeyen kasa formu. Kimse ciddi varlık gösterememiş. Yıl bazında Leon ve Focus eşit sayıdala, ancak sözü edilecek bir sayı değil. Yıllarca Toros SW'u baştacı eden bu millete ne oldu da steyşın düşmalığı gelişti? Aile araçlarındki durum... Lodgy hem takside hem de bütçesi kısıtlı büyük ailelerde gördüğü ilgi ile sınıf lideri. Parası olan ise Mercedes veya BMW'ye yönelmiş. CMax aradan sıyrılsa da bence bu segmentte daha fazla satış yakalaması gerekirdi. SUV'lar... Nissan lider, neredeyse rakipsiz. Eski Toros'çular da Duster'a yönelmiş gibi. Tucson çok ilgi görde de hala Sportage'ı yakalayamamış, bence eli kulağında... Kadjar umut veriyor. Kuga umut kırıyor. Vakit buldukça devam ederim.
  23. Nedeni basit ne bireyler, ne şirketler ne de kamu ayağını yorganına göre uzatmıyor, arzuladığımız hayatı yaşıyoruz, elde edebileceğimizi değil. Nasıl? Borçlanarak... Kamunun, özel sektörün ve her bir ferdin borcu almış başını gidiyor. Enerjide koşulsuz dışarı bağımlıyız. Gıda da öyle, ürettiğimiz et ihtiyacı karşılamıyor, saman ithal ediyoruz. Ancak gösterişli yaşam arzumuz her türlü mantığı yenerek tüketmemize neden oluyor. Tabii gelir dağılımındaki uçurumdan ve haksız kazançlardan hiç bahsetmyorum. Herkes birbirinin cebinden çalıyor. Geleceğe yönelik hangi yatırımlar var? Yetişmiş insan profilinden haberdar mısınız? Hememn hiçbir fakülte istisnaları bir kenara bırakırsak dünya ölçeğinde rekabetçi ürün veremiyor. Niteliksiz diplomalılar çığ gibi artıyor. Gelişmişliği tüketim alışkanlıkları ile ölçeceksek zaten ayrı bir hata yapıyoruz demektir. Yanlış anlaşılmasın halihazırdaki siyasal yapıya bir eleştiri değil bu, durum partilerüstü bir Türkiye yaşam analizi, kendimce. Konu dışıdır, bu yüzden fazla uzatmamakta yarar var.
  24. Tam olarak model açılımı nedir, mesela 2007 model Mercedes A'nın neresi spor otomobil? BMW 1'den kasıt ne? M1'mi, ya da hangi model? Bir de bu dökümü spor modeller satılmıyor bu yüzden getirilmez diye yaptıysan yinelemek lazım: Bu tür modeller imaj yapıcıdır, kârlılığı yüksek olmaz ama marka algısını olumlu etkiler, ekonomk serilere de albeni olarak yansır. Yani bir tür güç gösterisidir. Yola çıkartır, reklamını yapar, meraklısını çeker, düşük modelini satarsın. Pazarlama yöntemlerinden birisidir haliyle.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.