Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.803
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Değil, hatta akılsızlık bile olabilir. Focus'u severek kullanan birinin Civic'ten hoşlanması çok zor. Dizel sedan sunamayan Honda BRC ile anlaşarak fabrika çıkışlı LPG'li motor ile rekabetçi olmaya çalışıyor. Motor performansı düşük ve göreceli yüksek devirde gelen tork nedeniyle çekici değil. Tüketim değerleri gazda şehir içinde 10-11L/100 km civarında ve ancak kabul edilebilir düzeyde. Performanslı kullanmak için yüksek devirlerde gezinmek lazım. Donanım iyi olsa bile iç mekan tasarım olarak ve kullanılan sert plastiklerle son derece sevimsiz. tabii zevk meselesi bir ölçüde. Şanzıman tork konvertörlü 5 ileri, düşük torklu motoru canlandırmaya yetmiyor, vites geçişleri kötü değil ama konfor odaklı. Sürüş de öyle,burmu alıp başını gidiyor viraja biraz hızlı girince, hiç sevmiyor atak hareketleri. Hiç mi iyi tarafı yok? Geniş ve ferah iç mekan ve güzel bagaj. Bu kadar... Fiyat olarak da 80+ Bin TL'lerde ve çok cazip sayılmaz. Sonuçta Focus'un kıvraklığını, yola yapışmasını, ataklığını her daim ararsınız, üstelik yakıt tasarrufu da olmaz. Yazık olur. Ama tabii doğuştan Honca'cılar var, onlar başka tarafa bakmayı becermiyorlar. O gruptaysanız konuyu mantıkla çözmek mümkün olmaz.
  2. Islak ve soğuk fren zor tutar.
  3. Aynen, bizim evde her zaman son söz bende: "Peki karıcım..." (Biliyorum çok bayat ama espri falan değil tamamen gerçek) En kıymetlisi eşin söylemeden hissedip/tahmin edip yapmak ama erkeklerin empati yeteneksizlkikleri çoğunlukla buna izin vermiyor. Ayrıca Kaan kızımız hiç öyle öfke yağdıracak biri de değil netekim
  4. Hepsine bakalım: http://www.odd.org.tr/folders/2837/categorial1docs/1417/Model%20Dokum,%20Aral%C4%B1k%202015.pdf
  5. Bu iş iyi oldu vallahi, ameliyat sırası beklerken Jessica Jones ilk bölümünü bitirdim. Bir dahaki beklemede de Marcos'a başlarım.
  6. Eş zamanlı kullanıma bakıyor, cihazın türü fark etmiyor. Mesela ben iPad'den izlerken eşim desktoptan izleyebiliyor. Bu arada 1 aylık deneme süresi var kaydolursanız. İptal etmezseniz ücretli devam ediyor. Program yeterince zengin. Ama Türkçe şimdilik desteklenmiyor. Bir süre deneyeceğim, eğer akış sorunu olmazsa her türlü TV servisi ile ilişki keser, basit bir uydu ve netflix ile devam ederim.
  7. Aralık ayında satışlar uçmuş gerçekten, şirketler vergi vermemek için yatırım yapıyor ve bu önemli bir etken. Ülkenin durumuna gelirsek, Doğu'da savaş var, Batı'nın hiçbir şey umurunda değil. İhracat düşüyor, enflasyon artıyor, döviz yükseliyor, bütün göstergeler geleceğin sevimsiz olduğuna işaret ediyor. Ayrıca dünya yeni bir büyük savaşa yönelik cepheleşmeyi hızlandırıyor. Sermaye yıkıp yeniden yapma yönünde pozisyonunu almakta. Ama Türk insanı gerçeklikten uzak yaşıyor. Maalesef... Ya da... belki böylesi daha iyi!?
  8. http://www.hilalhobbyland.com.tr/default.asp?git=7&kategori=1 Gerçek oyuncaklarla oynayın...
  9. Biraz konu dışı olacak... İyi bir araç olmadan pilot ne kadar iyi olursa olsun bir şey yapamaz, bu hem pist hem ralli için geçerli. Ancak araç rekabetçi olursa pilot gerçek performansını sunabilir ve başa güreşir. Sürücüden beklenen iki şey var: 1. Yarışma esnasında hızlı olabilmek 2. Yarışmada hızlı olabileceği aracın gelişimine katkıda bulunmak, yani istediklerini geliştirme ekibine net tanımlayabilmek. Hemen tüm çoklu şampiyonlar hızlı olmanın ötesinde ne istediklerini de net tanımlayabilenlerden çıkmıştır. Haliyle takıma düşen de iki görev var: 1. Hızlı ve dayanıklı bir araç geliştirmek 2. Bu araca yarış sürecinde yeterli desteği verebilmek. Ekstrem şartlarda -ki Dakar buna çok iyi bir örnektir- rekabetçi bir araç geliştirmek ustalık işidir, çok emek, deneyim ve sermaye ister, haife alınmamalı. Tabii bu standart yol araçlarında kaliteyi arttıracak diye bir kural yok, ama motor sporları marka imajını yükseltmek yanında seri üretimde geliştirme için çok uygun bir ortam sağlarlar. Bunu şu anda Peugeot iyi başarmış görünüyor, VW WRC'de başarmıştı, Mercedes'te F1'de. Konuya dönersek şu marka bu marka kötü şu bu iyi diye kanaate dayalı açıklama yapmak kolaydır, bağlayıcı olmaz, bireysel örnekler olduğundan herkes diğerinin görüşünü çürütebilir. Kesin konuşmak için kanıta dayalı geniş örneklemli istatistiksel değeri olan çalışmalara bakmak lazım. Bunları da yeri geldiğinde paylaştım. Bu başlıkta da var. Kaldı ki yine istatistik diliyle konuşursak ADAC verilerine göre 2011 model 3 yaşında bir Focus'ta arıza çıkma olasılığı %10 iken, aynı yaşta Peugeot 308'de bu oran iki misline çıkıyor ve %23 görünüyor. Günlük hayata uyarlarsanız araçların çoğunun sorunsuz olduğunu görür, sağda solda tek tük araçta arızalardan bahsedildiğini duyarsınız. Sonuçta bu şartlarda Peugeot'yu seven tercih edebilir ama arıza olasılığının şansa bağlı dahi olsa göreceli yüksek olduğunu kabullenmelidir. Halkım bu sonuca kanaatler üzerinde varabiliyor. İstatistkler de halen bunu çürütemiyor. Tabii ülke farklılıklarından falan dem vurulabilir, ama Türkiye gibi kayıt dışı yaşayan/yaşanan bir ülkede sağlıklı veriye ulaşmak neredeyse imkansız.
  10. Beğenmediğiniz Peugeot Dakar rallisini hazırladığı araçlarla (bknz. video) şu anda Loeb ve Peterhansel ile 1., 2. götürüyor. Kendini baştan galip ilan eden Al-Attiyah Mini'si ile onlara yetişmeye çalışıyor. Ayrı bir boyut...
  11. Yahu klimayı açıyorsunuz iki dakikada temizleniyor her taraf, kim uğraşır bu devirde bu işlerle... 60 model Vosvos olsa anlarım da, Focusgiller???
  12. VW sahipleri ikinci eli iyi diye zaman zaman sıfırdan pahalıya satımaya çalışıyorlar, çokca yaşanmıştır, zor satılmasının temel nedeni budur. Satış hızını belirleyen en önemli faktör fiyattır.
  13. Cem Boneval

    Aşık oldum ...

    Sığma işini dert etmeyin, yeterince yer var. Sadece binerken saygı ile eğilmeyi bilmek lazım.
  14. Arkaya geçince tam köfteci dükkanı... Mustang olacaksa 5.0 olmalı, çıkan sonuç bu!
  15. Seçiminiz beni aslında pek de ilgilendirmiyor. Aldığı ile mutlu olmasını bilen insan beğenerek ne alırsa alsın işini görür. Düşündüğünüz araçları fırsat kollayarak kullanın. Test aracı olur, kiralık olur, eş dost olur. İçinize sineni seçin. Kararsız kalırsanız yazı - tura atın. Birkaç söz 1.0 EB üzerine. Sanırım iki tür insan var, araştırmacı, bilgili, teknolojiyi takip eden ve geleceği görebilen yenilikçiler; yeterince bilgi sahibi olmayan, olmak için de çaba göstermeyen, kendine güveni sınırda, eskiye, kolaya, bilinene bağlı kalan muhafazakarlar. Anlaşılan sizin mahalle biraz muhafazakar. 1.0 EB 1.6 atmosferiğe göre, daha performanslıdır, daha az yakar, daha az vergi ödetir, daha çok keyif verir. Dayanıklılık konusunda da gerek üretici, gerek bağımsız test kuruluşları ve gerekse kullanıcılar tarafından yeterince sınanmıştır. Soğutma suyu genleşme kabı hortumu dışında bilinen bir sorunu yoktur, bu sorunun da giderilmesi son derece basittir ve forumda ele alınmıştır. 1.6 atmosferik ve LPG olur mu? Olur, ama dikensiz gül bahçesi değildir. Bu konu da forumda yeterince tartışılmıştır. Alım-satıma gelince: Her malın alıcısı vardır. Söz gelimi ben ikinci el baksam asla 1.6 atmosferik bakmam doğrudan 1.0 EB'a yönelirim. Kaldı ki otomobil bir ticaret aracı değildir, yeri geldiğinde ihtiyaç, yeri geldiğinde keyif aracıdır. Ülkemizdeki enflasyonist baskı ve döviz oynaklığı hemen her modelin zaman içerisinde TL bazında alış fiyatına yakın satılmasına neden olmaktadır ve Focus 1.0 da artık bilinen, talep gören, sevilen bir model olmuştur. Bütün bunları Focus 1.0 alın diye yazmıyorum, o konudaki düşüncemi başta yazdım. Sizi yenilikçi grupta görmek istiyorum sadece...
  16. Cem Boneval

    Aşık oldum ...

    Kaan benim gönlüm razı olmaz, seni böyle ağır bir görevle başbaşa bırakamam, yardıma gelirim, dostlar için fedakarlık yaparım, sen simeksten hiç inme ben GT'yi hallederim.
  17. Cem Boneval

    Aşık oldum ...

    Şu durumda "hep vaat hep vaat hani icraat" der geçerim. Sıkı bir algı yönetimi ile güçlü bir beklenti yaratıldı. Alet neye muktedir görmeyi umuyoruz.
  18. Benzer bir başlık daha var, orada şunları yazmıştım: "Yaklaşık 3 haftadır kullanıyorum Cross Climate'ı. n11'de düşük fiyatla görünce kışın ara sıra karlı bölgelere giden biri olarak Antalya'nın sıcak kışında bayılmayacak, karda da kaymayacak bir opsiyon olarak mantıklı geldi. Kar kısmını yorum yapamıyorum şimdilik. Ama kuru ve ıslakta yaz lastiklerini kesinlikte aratmadığını, tutunmanın neredeyse 20 Bin km devirmiş CPC5'lerden kuru ve ıslakta kat kat iyi olduğunu, ayrıca ıslakta kızaklama direncinin daha yüksek olduğunu rahatlıkla yazabilirim. Üstelik kıyaslamayı 205 ve 215 tabanlar arasında yapıyorum. Düz gidişte ve dönüşte kararlı ve istikrarlı, geri bildirimi yeterli. Yani ılık kışta memnunum, karda buzda ne olur ileride göreceğiz. Diş yapısına rağmen oldukça da sessiz. Tek dezavantajı var, taban çok sert, bu da küçük engebeler karşısında aracı konforsuzluk sınırına getiriyor ve açıkcası beni de pek mutlu etmiyor. Yani bu haliyle dört mevsim kullanmaya pek tahammül edemem. Ayrıca daha önce de yazmıştım sanırım Türkiye'de satılanlar 94XL (extra load), tabii bu yük sınıfına çıkabilmesi için muadili 91'i için ideal basınç değerinin 3-4 Psi üstünde kullanılması gerekiyor, ben 91'e razıyım 31-32 hava ile kullanıyorum." Yılbaşında bin küsur kilometrelik yol yaptım. Datça yarımadasının düzü olmayan virajlarında, Marmaris ve Bodrum'un düzgün yüzeyli, güzel virajlı asfaltlarında son derece performanslı kullandım ve hiç bir rahatsızlık hissetmedim. Zaman zaman zemin ısısı 0 derece civarına düşse de sorun yaşamadım. Yani kuru kış asfaltı performansı iyi not almaya devam ediyor. Bir tek Bekçiler köyünde buz tutmuş bir geniş alanda buz denemesi yaptım ve gerek kalkışta, gerek tutunmada ve gerekse frenlemede yeterince kontrollu idi. Kesin karar vermek için yeterli değil ama yine de güven veriyor. 25-26 derece yolda tırmanmak (%50 eğim demek) klasik kış lastiği için de zor görevdir. Ömrüne gelince, Michelin hep uzun ömürlü lastik yapar, bunda da istisna olacağını sanmıyorum. Tabii ayrı ayrı yaz ve kış lastik setlerine göre farklı olabilir. Yine de iki yıllık kullanım, iki ayrı setin dört yıllık kullanımına karşılık gelebilir, takma çıkarma derdi ve maliyetlere de bakılırsa ne kadar müsrif bir seçenek olabilir ki? Ben Antalya için ideal kış lastiğimi buldum, yazın değiştiririm ama, başta sertliğinden dolayı...
  19. Zamanında epeyi tartışılmıştı, o başlıkta yazdığım: http://www.focusclubtr.com/topic/4156-kardabuzda-sürüş-teknikleri-bilgilerönerilersorularvideolar/?do=findComment&comment=144109
  20. Aracın halı paspası varsa kauçuk paspasları kendiniz parayla alın, hiç muhattap olmayın, koruma paketlerinden de hiç birini yaptırmayın.
  21. Güzel bir derleme olmuş. Eline sağlık. Son yılların kazananının VW olduğu bir kez daha belgelenmiş oldu.
  22. @Serkan erden soruyu niye sordun? Bu cevabı da etkileyecektir. Öncelikle haznenin kapasitesinin önemi pek yok, çünkü sonuçta bu hazne bir yandan soğutma suyuna erişim sağlayan bir düzenek, diğer yandan da genleşme kabı. Motorda dolaşan soğutma suyu ise motor tipine göre değişmek koşulu ile 5,5-5,8 L arasında. Herhangi bir antifriz ekleme hesabı yapılacaksa bu miktar üzerinden yapılacak. Ne kadar antifriz konusuna gelirsek; antifrizlerin donma noktasını düşürme yanında kaynama noktasını yükseltmesi de söz konusudur, Mehmet Hoca bahsetmiş zaten. Kaynama noktası seyri şöyle: Tabii kapalı sistemdeki basıncın bunu yükselteceğini de hesaba katmak lazım. Beri taraftan antifriz sıvının viskozitesini arttırarak soğutma gücünü azaltıcı etki gösterir. Yani saf antifriz kullanmak motorda yetersiz soğutma etkisine neden olacaktır. Buna karşılık saf su ise iyi soğutma sağlarken erken kaynayarak motorun verimsiz ve risk altında çalışmasına neden olacaktır. Ayrıca saf suyun pas etkeni olacağını da unutmamak lazım. Bu bağlamda ideal çözüm %50-%50 karışımdır. Sıcak bölgelerde oturanlar bunu su lehine, aşırı soğuk bölgelerde oturanlar ise antifriz yönünde hafifçe değiştirebilirler. Türkiye genelinde %50-%50'nin yeterli olacağını düşünüyorum. Eğer motor soğutma suyu değişme ya da azalma nedeni ile saf su ile tamamlanmadı ise herhangi bir ekleme yapmaya gerek yok. Ha genleşme kabı içindeki miktar ne kadar derseniz, ona da kendiniz bakıp göz kararı hesaplayın.
  23. Bir - iki sene önce olsaydı bu yüzde yüz doğru olurdu, ama son zamanlarda halkım ayılmaya başladı, kırsalın bir kısmı dışında ince stepnenin gerekliliği önemli ölçüde kavrandı diye düşünüyorum. Artık kullanıcı hemen itiraz etmiyor. Bayilerin bunu anlatması da hiç zor değil. Premiumların çoğu ince stepne ile geliyor, ağrılık azalıyor, maliyet düşüyor, hacim artıyor. Bence burada Otosan artık kraldan çok kralcı davranıyor.
  24. İç mekanda geniş açılı çekimlerde aracın güzelliği pek ortaya çıkmıyor. O yüzden liftback ile karşılaştırmalı ekleme yaptım aşağıda. Salt bagaj hacmi açısından bakılırsa ekstra tavan yüksekliğine ihtiyaç varsa gerekli kuşkusuz. Estetik olarak da hiç fena değil, ben yeğlerim mesela sedan ve lfitbacke... Ancak D sütununda camın bitiş açısı ile arka kapağın iniş açısı uymuyor ve göze batıyor, kapak biraz daha yatık gelse çıok daha dinamik görünürdü. Tam ebad lastik kesinlikle yanlış karar. İnce stepne bagajı hem işlevsel hem de görsel olarak olumlu etkiliyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.