Cem Boneval

Bireysel ifadelere çok rağbet etmeyin zaten. Ancak CPC2 2 takım ve CPC 5 1 takım kullandım, 25.000 km'de yolda durmaz hale geliyorlar. Taban dengesizliği sorununu 5/!2 lastikte yaşadım. Çabuk aşınıyorlar ve performans olarak da sıra dışı bir özelliği yok. Yine de hem test sonuçları hem de daha geniş kullanıcı geri bildirimleri burada var: http://www.tyrereviews.co.uk/Tyre/Goodyear/EfficientGrip-Performance.htm http://www.tyrereviews.co.uk/Tyre/Continental/Premium-Contact-5.htm Sonuçta ikisi de iş görür, ucuzu tercih etmekte bir mahsur yok.

Her iki lastik markasını yeterince kullanmış biri olarak soruyu doğru şekli ile sorayım: Conitnental'in kalitesi GoodYear düzeyinde mi? EGP'yi alın.

Telefon buradan alınmış oradan gönderilmiştir. Mesela yani...

Araç iyiyse şehre bakılmaz, gidilir alınır... Mecburen!

@Aydın Baran Geçmiş olsun. Yakubun son ilanındaki araç güzel ama iyi bir değerlendirilmesi lazım, Ankara ekibi belki destek verir.

İlk satırları okuyup boş laflar bunlar diyecektim ki gerisi gelince demeye gerek kalmadığını fark ettim. İşin komiği herkes bunun farkında olmasına rağmen kimsenin değiştirmek için çaba göstermemesi. Türkiye sosyal psikoloji için bir hazine...

Bunu bir zahmet benim Start-Stop sistemine de anlatabilir misin?

Çok ekstrem koşullarda kullanılmadığı sürece bu lastik seçimi konusu bence abartılıyor. Rahat olun, cazip geleni alın, yeterki bildik markalardan olsun...

Ancak fabrikadan sapkın boya değerleri ile aracın çıkabileceği ne kadar doğru ise satışta bunun sorun yaratacağı da o kadar doğru. Daha önce de birkaç kez yazdım. 2004 Fusion'u 2008'de takasa vermek istediğimde yetkili satıcı 300 mikron boya var ben bunu satamam diye kabul etmedi. Neyse bizde aracı aldığımız diğer bayiye götürdük ve sorunsuz bir şekilde verdik. Ama elden satmak isteseydim zorlanırdım. Diyeceksin ki sonra aldığın arabalarda ölçüm yaptırdın mı? Tabii ki hayır, sabrım ve vaktim yetmez diyerek umursamadım, hiç bir arabamda elimde kalmadı nasılsa satarım derim hep... Yine de paranoyaklar için bence güzel bir rehber hazırlamış olduk, örnek olarak kullanılabilir.

Kabine kuruldu, ilk hediyeleri uçak düşürme, ikinci hediyeleri benzine 12 Kuruş zam.

Bu boya paranoyası ufaktan psikiyatrik sınırları zorlayacak gibi görünüyor. Bilinenler: Normal boya kalınlığı 100-150 mikron arası. Araçlar fabrikada boya işlemindeki kalite sorunları nedeniyle kısmi veya tamamen yeniden boyanabiliyorlar. Bu nedenle yeni araçta dahi 300 - 350 mikrona kadar boya kalınlık değerlerinin çıkması anormal kabul edilmiyor. Halkımızın boya takıntısı nedeniyle, ki çok uğraşsak da fabrikadan boyasız araç almayı başaramadık, bu tür boya kalınlık farklarına karşı tedbir olarak teslim alma sürecinde boya kalınlığını ölçtürmesi ve beklenmedik bir sonuç çıkarsa yetkili satıcı tarafından kayda geçirilerek belge olarak alıcıya verilmesini talep etmesi doğru bir karar olabilir. Ayrıca nakliye sürecinde de araçlar küçük hasarlar görüp onarılabiliyorlar, bu da lokal boya kalınlığını etkileyebiliyor, bu şartlarda da yetkili bayinin yine durumu yazılı olarak alıcıya açıklaması ve mide bulantısını gidermek üzere bedava bakım gibi bir jest yapması yerinde olur. Ayrıca sizin aracı bu nedenle reddetme ve başkasını talep etme hakkınız da doğar. İkinci el alınmış araçlarda tümden boya kalın bulunur ise iyi bir kaportacı kaporta değişimini %99 fark eder ve kazaya delil sunabilir. Bu durumda üstüne bir bardak soğuk su içilir. Yok kaporta aksamında hiç bir iz yoksa yine fabrika çıkışı boyanmış olarak kabul edilmelidir. Ancak buna olası yeni alıcıyı ikna etmek pek kolay olmayacaktır. Kıssadan hisse yeni araç alacaklar 3.maddeyi ihmal etmesin. Bilmiyorum @Kaan Yagizer bir şeyler eklemek ister mi?

Yemez yavrum, ben gösteriş meraklısı değilim... ST yapacaksam motordan başlarım kaportadan değil. Sıralama: 1. Motor 2. Süspansiyon ve lastikler 3. Frenler Gerisi boş, hatta Trend kaporta bile olabilir, mahzuru yok. Ama yaşım ve işim çok param az, uğraşamıyorum, Servet'e güvendim, o da fos çıktı... :)

Şasi numarasındaki 7.hane üretilen ülkeyi, 8. numarada fabrikayı tanımlıyor. Sizinki de benimki gibi GC bu durumda Üretim yerleri B İngiltere C İngiltere afiliye Portekiz E Almanya afiliye G Almanya L Berzilya P Portekiz S Japonya W İspanya Z ABD fabrikalar da burada var: https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_Ford_factories

Her halde yazım hatası, 2016 olacaktı diye düşünüyorum. Zaten yeterince geç kaldılar... Bir de Ford'un benzinli gamı fena sayılmaz. 1.0 100, 125 ve 140 PS veriyor. 1.5 150 ve 182 PS. 1.4 niye lazım?

Carre (halis mulis Türk malı) 7x17 ET 38 5x108, adedi 250 TL diyelim. Nasıl sizce? Ve hangisi?

Yakından takip ettiğim iki 2.0 ve bir 1.4 TFSi motor var. 2.0'lar 8-10.000 km'de 1L, 1.4 olan ise 0,5L yağ ekliyor rutin.

A4 ve Q7 yenilendiler, yüzleri eski olsa da teknolojileri değil ve bu gelişme çok övüldü. Etkisi olmuştur. Mamafih aynı AutoBild daha yeni A4 ve BMW 3 serisi en üst dizel versiyonlarını kıyaslayıp ikisini de birinci ilan etti yenişemiyorlar diye yazdı ama olsun. Mercedes S sınıfı güncelleme bekliyor, yolda yakında satışa çıkar. Ondandır...

Peter Schreyer'in bence hangi modeli örnek aldığını bulmak pek zo değil. Yedi farkı bulunuz...

İyi de S-Max ne kadar emektarsa Astra da o kadar... 2015'de yenilendi S-Max'ta.

@Tolga KARACA ilk dolumdan hemen sonraki duruma bakmak lazım. Ya da diğer bir deyişle ne kadar yağ konulduğuna... Ayrıca VW grubunun benzinli motorları hallice yağ yakar. Bakımdan bakıma yağ eklemeden gidebiliyorsan şanslısın demektir.

@Uğur Buğday ne tür yollarda kullandığınıza bağlı, çukurlu yamalı yollarda bolca vakit geçiriyor ve virajlarda hız yapmıyorsanız 55 yanakla devam edin, sırf görüntü için değiştirmeyin. Kaymak asfalt bolsa (hayal dünyası işte) ve özellikle merkezkaç sınırlarını zorlama merakı varsa düşük yanağın göreceli sertliği dikkate alınmalı. Şöyle deneyebilirsiniz: Var olan lastiklerinize 35 hava basın ve biraz dolaşın, rahatsız olmazsanız sorun yok demektir. 38-40 Psi basarak da 40 yanağı simüle edebilirsiniz.

Sevindirici haber... Baştan düzgün yapmayı becerseler daha da iyi olacak ama geri bildirimleri dikkate alıp ürün geliştirmeleri de iyi bir şey. Varsa Ford önce zort sonra Lord mı diyeceğiz?

Yaz kış fark etmez, otomatik vites her daim P konumunda bırakılacak... El frenine gelince, el freni teli kılıfının içine giren suyun zamanla donması ve kol indirildiği halde telin freni bırakmamasından korkulurdu eskilerde. Şimdilerde bir nebze daha su geçirmz kılıflar yapıyor ya da hidrolik sistem kullanıyor olabilirler ama zaten donmanın olması için hem ısının-10'lar ve altında düşmesi hem de aracın yeterince uzun süre beklemesi gerekir. Yaşadığınız bölgede (İzmir olarak okudum) bunun asla sorun olacağını düşünmem ve el frenini kullanırım. Tabii İç ve Doğu Anadolu zaman zaman bu açıdan risk oluşturabilir. Direksiyonu çevirip tekerleği varsa kaldırıma dayamak, harici takoz kullanmak ve rampaya park etmemek ilk aklıma gelen çözümler. Bir de konuyla doğrudan ilintili değil ama sanırım elektronik park frenleri bu bağlamda daha az sorunlu (bkn. Kaan Erzurum'da yaşasa EPF'yi kesin severdi).

Kolların duruşuna bakılırsa Mertcan...

Türkiye'nin öenmli bir zenginliği: Sokak yiyecekleri. "Fast food" ağa babası. Hijyen mi? Geçiniz.. Zaten lezzeti orada!