Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.803
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Cem Boneval

    Crash Test = Done

    Geçmiş olsun, ucuz atlatılmış, haliyle mecazi anlamda. Takdir ettiğim en karabasan tablolara bile iyimserlik gözlüğü ile bakabilmen ve herşeyin iyi yanını yakalayabilmen, örnek alınası bir özellik.
  2. 5W-20 yağ konusunda çeşitlilik artıyor. Total Quartz 9000. Evveli gün sipariş verdim bugün geldi, sanırım şimdilik en hesaplısı bu. http://yagcarsisi.com/asp/product/786/TOTAL-QUARTZ-9000-FUTURE-ECOB-5W-20-5-LITRE Genelde yağ için iyi bir site gibi duruyor.
  3. Şİmdi konu biraz ayağı yere basar hale geldi. Eğer konu sahibi eskiden yapıyor şimdi yapamıyor diyorsa ve tıpatıp aynı koşullar varsa ve ayaktan gaz verince devam edebiliyorsa yazılımsal bir sorunu düşünmek gerek. Kişisel hafızada sorun varsa ve/veya yük farkı, hız farkı gibi parametreler değişikse farklılık olması anormal olmayacaktır. Motorun torku yetmiyorsa araç rampada hız sabitleyicinin komutlarına rağmen devir kaybedip yavaşlayabilir, çözüm alt vitestir. Hız sabitleyici tüketimi dikkate almaz, hıza bakar. Tüm katılımcılara teşekkür ederiz
  4. Hiç anlamadığım bir sürü şey yazılmış: Yokuş tırmanırken devir düşüyor, yani hız azalıyor denilmiş, bu durumda motorun gücü/torku o viteste hızı korumaya yeterli gelmiyor diye düşünürüm. Ama sürücü ayakla gaz verince hızlandığını yazıyor. Mantıksız. Mehmet Hoca tüketimle ilişkiyi dillendirmiş, hız sabitleyicinin felsefesine aykırı, hızı sabitlemek için gerekirse 30L dahi yakabilir, yani en azından benim arabamda durum böyle, tüketimle ilişkisi yok, ama 1.0'larda özel durum varsa bilemedim. Konu sahibi bu durumun yeni olduğunu eskiden bu sorunu yaşamadığını söylüyor, Yakup'da herşey normal diyor. Yani benim ziyadesiyle kafam karıştı. Neyse çalıştığım yerden gelen soruyu cevaplayayım: Bujiler 45.000km/3 yılda bir değişiyor
  5. Herksin kafası iyi galiba, ben olayı şöyle anladım madem:
  6. Motorda yapısal bir değişiklik olup olmadığını biliyor muyuz?
  7. Focus'ta kullanıyorum ve hiç öyle %10 falan hayal etmeyin, 100km'de 0,1-0,2L düzeyinde tasarruf ancak sağlar pratikte. Ayrıca dur-kalk trafikte sürekli stop eden bir motor da rahatsız ettiği için genelde 15 sn üzerindeki ışık beklemelerinde aktif olarak kullanıyorum. Tabii 0 derece altında ve 30 derece üstündeki dış ortam ısılarında çalışmıyor. Akü eskimeye başladığında mızıklanıyor. Tek sessiz sessiz ve çevreyi kirletmeden ışıkta beklemek keyifli, onun için olsun isterim. Yani gözünüzde fazla büyütüp olmazsa olmaz bir donanım gibi düşünmeyin.
  8. Ecoboost motorlara direkt enjeksiyonlu sistemlere uygun ürünleri bulunan Prins firması dönüşüm sağlayabiliyor. http://www.prins.com.tr/dosyalar/Prins_DLM.pdf Ancak gerek sistemin pahalı olması ve gerekse özellikle 1.0 motorda çok az denenmiş olması bence şu anda uzak durmak için önemli nedenler. Yani 1.0 alınırsa öyle binlmeli. Yok ille LPG olacaksa 1.6 atmosferik motor peşine düşülmeli. Süpab erimesi her araçta olacak diye bir kural yok, ama motor ömrünü kısalttığını da kimse yadsıyamaz. Yani bu daha az yakıyorum meselesi çok yönlü ve uzun vadeli değerlendirilirse sürpriz sonuçlar çıkabilir.
  9. 1.0 şehir içi 7L/100 km yakar, 1.6 bunun %25 üzerinde olur ve LPG'de bir %25 daha eklenerek bulunur. Diğer bir deyişle şehir içinde dikkatlı kullanırsanız güncel fiyatlarla 1.0 ile 33-35 Kurus/km, 1.6 Benzinle 40-42 Kuruş/km, 1,6LPG ile 25-28 Kuruş/km yakıt gideriniz olur. LPG'nin ekstra maliyeti, motorun garanti dışı kalması, bagaj kapasitesinin neredeyse yok olması ve motorla ilgili ısı kaynaklı uzun vadeli sorunlar da göz önünde bulundurulduğunda sanırım seçim kolaylaşacaktır.
  10. İkisi de değil, 1,5 Ecoboost. Gerekirse beklenir...
  11. Yağın standardı var, markanın yok. Ne tedarik edilmişse onu kullanırlar, kimisinde Opet, bazen Castrol, bazen Mobil, önemli değil marka, standart uysun yeter.
  12. Böyle şeyler zevk meselesi, elini tırmalamıyor, işlevselliği etkilemiyor ve hoşuna gidiyorsa, ki cam altı çıtası ile uyumlu olmuş, güle güle kullan. Bakma Doğan'a, en güzel araba kendisinde olsun istiyor, menfiliği bence ondandır. Bu arada takoz yanlış yönde, onu da hatırlatayım.
  13. Tüketim nasıl kullandığınız ile ilgili, zorlarsanız eskisinden daha yüksek değerlere çıkarsınız, hem performans hem tüketim açısından. Efendi kullanrısanız değişmez. Istanbul - Niğde ve Niğde - Antalya yaptım, tempolu ve geçmişteki sürüşlerimden farklı değil. İlkinde 7,1, ikincisinde 7,4L/100 km tükettim ki bu geçmişteki değerlerimle örtüşüyor. Şimdi bir hafta şehir içi deneyeceğim, onu da yazarım. Bununla beraber ben Kuga sahbi olsam hiç bu işlere girmezdim, çok çok belki filtre olabilir, o da yoğun toprak yol kullanımı yoksa. Nedeni de Kuga'nın karakterinin her şeye rağmen atak kullanıma uygun olmaması.
  14. Geçmiş olsun, motor değişimi konusunda ben ısrarcı olurdum.
  15. Cem Boneval

    Mondeo Mk3

    Ben de Yakup gibi düşünüyorum. Mondeo ferahlığı e ağırbaşlılığı farklı bir tarz ve özlemini duyanı anlayışla karşılamak lazım.Bununla beraber serviste daha fazla vakit geçirebilir, motor için 300K'ya kadar endişelenmek gereksiz.
  16. Oluşur ama sana yeter mi bilemem. Antalya'ya yolun düşerse hemen filtreyi değişir bakarız. Sprintbooster ise denemekk mümkün, yani en azından BTG Maslak bu olanağı sağlıyor. Aslında takıp da mutsuz olan görmedim, tek sorun pahalı!
  17. Çoğu kişinin Fransızlara olan ön yargısını ben de kısmen Kore araçlarına karşı taşıyorum. Ama tabii Hyundai ve Kia'nın Avrupalılaşma konusunda çok yol aldıklarını da teslim etmem gerek. Yeni i30'u denemedim, ama benim düşüncemde olup kullananlar şanzımanı beğeniyorlar, motoru hala biraz cansız buluyorlar, yol tutuşun iyileştiğini, ama direksiyonun hala hissiz olduğunu, frenlerin ise pek iyi olduğunu söylüyorlar. Tam donanımlı bir modelin 80 civarına maliyeti de düşünülürse sportif karakteri bir kenara bırakırsak sokaktaki adam için pekala iyi bir alternatif olduğu söylenebilir. Sonuçta nesnel bakışta her aracın olumlu ve olumsuz yönleri var, ancak tümden bakınca bir aracı diğerin önüne koymak kolay değil. Bireysel beklentilerin iyi tanımlanması ve bunların karşılığının aranması seçimi kolaylaştıracaktır.
  18. Yakup en azından kendini kandırma, kısır görüş falan değil, 50 kg daha hafif araba 30-40 PS altında güç ile daha iyi performans ve tüketim değeri verirse Ford'a rekabet etmek istiyorsan ya zayıfla ya güçlen derim. 1.6 ile aldığından fazla performans alıyorsun, ilave 31 beygir ve 47 Nm tork. Garantimi bitirdiğim gün yaptırırdım ben olsam.
  19. Bu soruyu ciddi sormadın değil mi?
  20. Baştan yazayım, bu başlıkta basit ve sihirli etki gösteren kolay bir uygulama ile motor gücünün arttığından falan bahsetmeyeceğim. Daha önce değişik başlıklarda ele aldığımız Superchips, Sprintbooster ve KN 57S-4000 hava filtresi uygulaması ile ilgili deneyimlerimi paylaşacağım. İlgili başlıklar: Şimdi gelelim konuya: 1.6 Ecoboost sahipleri genelde aracı seçerken öncelikle performans beklentisi ile tercihlerini yapıyorlar demek yanlış olmaz. Gelin görün ki bu motorun kullanıldığı Kuga, Mondeo, C-Max ve Focus modellerinin hiçbirinde çarpıcı bir performans oluşmuyor. Rakipler 150 PS ile benzer performansı elde edebiliyorlar ve sanki EB beygirleri yarış atından çok sütçü beygiri havasında koşuyorlar. Focus'ta iyi ivmelenme değerlerini fabrika verisi olarak duyurmuş olsalar da bunu gerçek hayatta yaşamak belki bir iki istisna dışında hemen hemen hiç mümkün olmadı. Hatta aracı ilk kullananlar acaba yanlışlıkla 125 PS modeli mi test ediyoruz bile demişlerdi. Diğer bir söylenti de 150 PS olan motorların geldiği ama 182 PS diye satıldığı yönünde idi, tabii aslı yok ama hissiyat böyle işte. Bu motorun göreceli verimli olduğu tek model ise Fiesta ST, ama o da memlekette yok. Ben de 2011 Ekim'inden beri 1.6 EB HB kullanıyorum, aslında pek de severek kullanıyorum ama itiraf etmem gerek ki motor zaman zaman benim yaşıma uygun tonton amca tadında gelebiliyor. Beklenti mi yüksek, belki... Ne yapılabilirleri araştırmış olmama rağmen tembellikten pek bir uğraşa girmemiştim. Ama zaman içerisinde yapılması gerekenleri ittire kaktıra da yaptım sonunda. İlk aşamada bir arkadaşın zoruyla o zaman için hesaplı sayılabilecek bir fiyata Sprintbooster almış ve takmıştım. Yukarıdaki bağlantıda o zaman yazdıklarım bugün de hala geçerli, aynen alıntılıyorum: "Sonuçta siz 2 cm bastığınızda 4 cm basılmış gibi voltaj üretilmesine ve motorun bu nedenle beklediğinizden fazla tepki vermesine neden oluyor. Ve evet dikkatli okuyanlar bunun bir aldatmaca olduğunu hemen kavramışlardır. Yani bu aleti takana kadar az basacağına çok bas olsun bitsin. Pratik düşüncede öyle, gel gelelim kullanmaya başladığınızda fark ediyorsunuz ki gazı tam köklemeden hızlı ivmelenmek istediğiniz takdirde istenilen oranda güçlü ivmelenmeyi sağlamak için biraz çekingen basılıyor, yetmedi biraz daha derken süre uzuyor, halbuki Spintbooster devredeyken dokunduğunda fırlıyor. Bu bağlamda gaz pedalı hızlandırıcısı tabiri yanlış değil, çünkü aynı akımı üretmek için gaz pedalında yarı yarıya basıyorsunuz ve vakit kazanıyorsunuz. Teoride buna dudak bükmek ya da omuz sallamak olası ise de pratikte özellikle ara hızlanmalarda ve sollamalarda bu müthiş etkili oluyor. Ve aracı kullanan kişi gerçekten 180 BG varmış gibi "hissediyor"! 0-100 değerini etkiler mi? Etkiliyorsa bile önemsiz bir ölçüm düzeyinde olur.Ama trafikteki kıvraklığa hissedilir bir katkısı var olumlu yönde.Sonuçta gücünüz artmıyor, ama gücü kullanma şekliniz değişiyor. Şehir içinde 1.kademe, yani yeşil mod son derece yeterli, şehir dışında kırmızı mod şahlandırıyor. Peki yakıt tüketimi? Bu aletin tüketim üzerinde doğrudan etkisi yok." İkinci aşamada duyarlı bir arkadaşın hediyesi olarak elime ulaşan KN 57s-4000 hava filtre setini taktım. Sanırım bayram arifesi idi, demek ki iki hafta falan olmuş. Set filtre kutusu kapağı ve filtre elemanından oluşuyor. Kapak normal kutu kapağının yerine tam oturuyor ve kolaylıkla değişiyor. İki farkı var, birincisi daha tatlı bir bombe ile filtre etrafında hava sirkülasyonu sağlanıyor, ikincisi normal kapakta olan lammeller bunda yok, dolayısı ile hava türbülansa uğramadan kolay akıyor. Filtre elemanı da standart kutu içi KN filtreden farklı, şöyle ki silindirik filtrenin manifolttan uzak kısmında kauçuk bir kapakla korunan ve içerisinde ayrı bir minik konik filtre barındıran bölümü var. Filtreyi yerine takıp buradaki kauçuk kapağı çıkartırsanız küçük bir açık filtreniz oluyor, sonuç: Ekstra hava girişi ve ekstradan ses. Fotoğraflarda anlatmak istediği daha kolay anlaşılır, ama kapak ve filtre yerleri ters olmuş, ona göre bakın lütfen. Yani sonuçta montaj sorunsuz, 10 dakikada bitiyor, kauçuk kapağı da çıkartıp konsoldaki kolçağa attık mı tamam. Şimdi çalıştırıp yola çıkalım bakalım bir test edelim. Beklenti düşük, zaten hediye geldiğinden hüsran olmayacak, düşüncelerimi zaten daha önce ilgili konu başlığında dudak bükerek yazmıştım. Ama üzgünüm ve mahcubum, çünkü bilmeden uygun bir yerimden uydurmuşum. Filtre popometreye göre dramatik etki gösteriyor, en kolay şöyle anlatabilirim: Beşinci viteste gazladığınızda dörtte gibi hızlanıyor. Ağzım kulaklarımda 4-5-6-5-4-3-4-5-6, doyamıyorum, frene bas yavaşla, gaza bas hızlan, arabayı sanki yeniden yarattılar (tamam abartı oldu), hissiyat aynen böyle. Seste ise tok bir homurtu ekleniyor, dikkatli dinlemezseniz pek fark etmezsiniz, ama duvara yakın veya arabaların arasında cam açık seyir halindeyseniz turbonun her türlü aykırı sesini duymak mümkün, velhasıl keyfime diyecek yok. İki haftadır şaşkınlığım devam ediyor. Sıra geldi üçüncü aşamaya, motoru daha rahat nefes alır hale soktuk, biraz da beygirleri kamçılasak mı? Zaten iş icabı Istanbul'a gideceğim. Uy şeytana... Telefona sarılıp BTG Maslağı arıyorum. Murat Faralyalı ile telefonda tanışıyor ve 21 Haziran için randevulaşıyoruz. Filtreli haliyle 110 km/h ortalama ile 6 saatte Antalya - Istanbul yapmışım, daha ne istersin be adam diyeceksiniz ama kaşıntı tuttu mu durmuyor ki. Sonuçta randevu saatinde buluşuyoruz Murat Beyin kurumsal kimliği vurgulayan disiplinli ve ilkeli çalışma biçimi etkileyici, asla maceraya girmeyen bir firma ve izlenimim kesinlikle güvenilir oldukları yönünde. Benim arabanın akıl hafızası okunuyor, İngilizlere gönderiliyor onlar da 20 dakika sonra sokma akıllı programı gönderiyorlar ve arabaya kopyalanıyor. Çıkıyoruz test sürüşüne, bende gene beklenti pek yüksek değil. Çünkü superchips son zamanlarda verilerini elden geçirdi ve ek olarak 20 PS ve 44 Nm kazançtan bahsediyor. Ancak bu sonuçlar yanlış okunmasın, araç 200 PS olmuyor, maksimum kazanç 3500-4000 dd arasında. Trafikten biraz arınmış yolda gazlıyoruz, 1 hemen bitiyor, 2 ne olduğunu anlamadan geçiyor, 3'te sert ve hırçın bir ivmelenme var, bu 4'te de aynen devam ediyor. Genelde 2000-2500 dd civarında arkana pek de yumuşak olmayan bir tekme yiyorsun ve bu 4000-4500 dd'ya kadar devam ediyor, sonrasında daha az abartılı bir ivmelenme ile devam ediyor. E güzel, kesinlikle hissedilir bir fark, hatta pek güzel, bir daha basıyorum, gene aynı asabi araba, ooo bu olmuş deyip dükkana dönüp keyif çaylarını içip sohbet ediyoruz. 1.0 için özellikle etkili bir programdan da bahsediyor. Tüketim etkisi var mı derseniz, kesinlikle artmadı, ama azaldı da diyemem, ama sağ ayağıma şu sıralarda pek güven olmuyor. Hediyesi resmi fiyat 1650 TL, ben indirim aldım, burada yazmanın etik olmayacağını düşünüyorum. Sonuçta artık arabam 182 PS derken göğsümü gere gere ve hatta biraz şişinerek söylüyorum, çünkü bu gücün varlığını hissediyorum. Sihirli formül yok, ama yöntem belli. Sürüş keyfinden hoşlanan, yolu araba kullanmak için fırsat bilen sürücülere kesinlikle öneririm.
  21. Vallahi zor soru. Bence alınır, en azından alternatif olur. 1.2 130 PS EAT Otm Allure ve Sport Pack 76.000 TL veriyor ki hemen reddedilecek bir seçenek değil. Daha güçlü motorla gelse ciddi ciddi düşünürüm.
  22. Daha önce bu başlıkta yazışmıştık ve ben Peugeot'nun yeni nesil araçları ile ve özellikle 308 ile orta sınıfta rekabetçi olabileceğine inandığımı yazmıştım. http://www.focusclubtr.com/topic/4974-peugeotdan-değişik-bir-soluk-yenilenmiş-308/?page=1 Genelde Fransız araçlarına antipatinin farkındayım, belki bu duygu zaman zaman haklı gerekçelere de dayanıyor olabilir. Ben yine de Fransızların son yıllarda önemli ilerlemeler kaydettiklerine inanıyorum ve olabildiğince ön yargısız yaklaşmaya çalışıyorum. Bütün bunları niye yazdım? Çünkü geçen hafta sonu medikal direktör olarak görev aldığım Boğaziçi Rallisinde bana görev aracı olarak bir Peugeot 308 tahsis ettiler. Kırmızı, eHDi 1.6L 120 PS, EAT 6 ileri şanzımanlı, Allure donanım paketli ve ek olarak cam tavan ve Sport Pack bulunan ve sanırım satın alma maliyeti 90Bin TL dolaylarında olan bir araç. Üç gün boyunca tanıyıp değerlendirecek kadar kullandım ve sonucu baştan yazayım: Çok da başarılı buldum... Dış tasarımın zevk meselesi olduğu tartışılmaz, ama eski konuda da yazdığım gibi Peugeot tuhaf çizgilerinden vazgeçerek genelde hoşa gidecek, dengeli, uyumlu, gözü yormayan, tanıdık görünen bir tasarım dili kullanmış. Güncel pek çok araçtan esintiler bulmak mümkün olsa da özgünlüğü yine de çok etkilenmemiş. Tasarım aynı zamanda işlevselliği de dikkate almış, çevre görüşü rahat, pencereler yeterince geniş ve iç mekan ferah, bagaj da yeterli. Belki arka koltuk mesafesi biraz eleştirilebilir, ama Golf'ten dar olsa da Focus'tan farklı değil. İşçilik düzgün, tüm açılır kapanır kaporta parçaları tok bir sesle, güven verir şekilde ve sağlamlık hissi uyandırarak yapıyorlar bu işlevlerini. İç mekan açık renk döşeme ve sade orta konsol sayesinde çok ferah. Oturma pozisyonu iyi, koltuklar önde mükemmel, arkada da yeterli. Malzeme kalitesi de başarılı, rahatsız edici hiç bir unsura rastlamadım. Kokpit tasarımı da eleştiri alsa bile özgün ve farklı, bu nedenle birkaç kelime yazmaya değer. Direksiyon küçük, kalın, altı düz ve ele iyi oturuyor. Ben bayıldım. Üzerinde ses sisteminin kumandaları var, kolay kullanılabiliyor, yalnızca çevirmeli gömük düğmeler biraz alışma gerektirir görünüyor. Gösterge paneli yukarıda konuşlanmış, seviye olarak görmeyi kolaylaştırsa da belli konumlanmalarda direksiyon simidi gösterge panelini kısmen perdeleyebiliyor, nitekim bende de öyle oldu, fotoğrafta da görülebilir. Bununla yaşanır mı? Bence evet... Devir saatinin tersten yükselmesi güzel olmuş. Vites kulakçıkları direksiyon simidine değil de sütuna sabitlenmiş, ki bu bence çok doğru ve gerekli bir şey. Normalde kulakçıklardan kullanırken direksiyon turu bir uçtan bir uca 1-1.5 tur değilse kulakçıkların beraber dönmesinin hiç anlamı yok, çünkü eliniz sürekli yer değiştiriyor ve vites değiştirmek için neredeydi diye aramaya başlıyorsunuz, halbuki sabit olunca yeri belli. Bol virajlı yollarda sürekli kulakçıklardan kullandım ve işlevsellik mükemmeldi, şanzıman da öyle ama o sonra. Orta konsolda hemen her şey büyük ekrandan kontrol ediliyor, navigasyon dışında menü düzeni akıcı, kolay kullanılabilir ve anlaşılabilir planlanmış, zorluk çekmedim. Ben her şeye rağmen bu kadar çok veri içeren büyük ekranların sürüş esnasında kullanımının düğmelere göre daha dikkat dağıtıcı olduğunu iddia edenlerdenim. Orta konsolda ekran dışında dikkat çeken bir ses düzey düğmesi var. Ayrıca araç çalıştırma ve otomatik el freni düğmeleri var. Sport Pack olunca buna bir de basmalı "Sport" konum düğmesi ekleniyor. Daha önce de yazdığım gibi araçta pozisyonu ayarladıktan sonra çevre görüşü, aynalar dahil, çok rahat ve sürüş konumu başarılı. Bundan inip Focus'a binince ilk anda tabuta girmiş gibi oldum ve hayret ettim. Donanımda geri görüş kamerası da olunca park sorunu da olmuyor. Akıllı asistan sistemleri olarak bir tek kör nokta uyarı sistemini fark ettim, başka ne vardı bilemiyorum. Kullanılan motor 1.6L 120 PS 8 süpablı pek öne çıkan özelliği olmayan ve dikkat çekmeyen bir motor. Ancak çalışması sessiz, devirlenmesi ve ivmelenmesi çok başarılı, hem düşük hem yüksek devirde canlı ve tüketim olarak da üzmeyen bir motor, yani Focus'un yeni dizelinden pek geri kalacağını düşünmüyorum. Genel olarak aracın ses izolasyonu da başarılı, motor ve yol sesi düşük, rüzgar da kabul edilebilir düzeyde. Motor EAT 6 ileri otomatik şanzımanla çok uyumlu çalışıyor. Şanzıman ise çok başarılı, bekletmeden, sarsmadan vites geçişlerini tam olması gerektiği gibi yapıyor ve akıcı sürüşe izin veriyor. Hele kulakçıklardan manüel olarak kullanılırsa keyfi bir başka oluyor, geçişler son derece hızlı ve dinamik kullanımda hiç üzmüyor. Araç kullanılan yeni modüler teknoloji ile 12XX kg civarında olunca bu motor/şanzıman bileşimi ile dinamik ve rahat bir sürüşe izin veriyor ve pek güç eksikliği hissedilmiyor. Gelelim Sport Pack'e, baştan yazayım müthiş eğlenceli, daha çok bir Playstation oyunu gibi. Devreye alındığı zaman, motor gaz pedalı tepkimesi artıyor, vites karakteri değişiyor, daha yüksek devirde değiştirip, gaz kesildiğinde kompresyonda tutuyor, gösterge paneli kızarıyor ve ortadaki ekranda motor gücü, turbo basıncı ve tork değer hem sayısal hem grafik olarak görülebiliyor, dilerseniz dört yönde G değerini de verebiliyor. Direksiyon da sertleşiyor ve tepkisi artıyor. Ama en ilginci motor yapay bir ses üretiyor ve bu çok başarılı, adeta üst düzey bir spor araba kullanıyormuşsunuz hissi veriyor ve çok ama çok keyifli. Kısacası o sevimli dizel aile arabası adeta bir GT araca dönüşüyor. Yapay mı? Evet. İnandırıcı ve etkileyici mi? Kesinlikle. Kısıtlı zamanda amatörce bir video ile yansıtmaya çalıştım, sonuna doğru sesi açarsanız ne demek istediğimi daha kolay anlarsınız. Gelelim süspansiyona, konfordan ödün vermeyen sertlikte. Üzerinde 225/40-18 lastikler vardı. Küçük engebelerde haliyle dar yanağın etkisi fark ediliyor, ama genel anlamda kullanımda konforlu ve sarsmıyor. Hızlı sürüşte de hemen hiç yatmayan karoseri, iyi ayarlanabilen direksiyon ve geniş lastiklerle çok güzel ve hızlı viraj dönüşlerine izin veriyor, genel karakter olarak da arkası hafif bir his veriyor, küçük kopmaları da ESP kolaylıkla toparlıyor. Ben çok keyif aldım ve genelde Focus'un o neredeyse nörotik denebilecek direksiyon tepkilerine göre daha dengeli ve kolay sürülebilir buldum. Frenlerde de eleştirecek bir durum yok, kolay ve iyi dozlanan frenler sert frenlemelerde de kendini bırakmıyor ve ABS'ye ihityaç duymadan etkili yavaşlama sağlıyor, lastiklerin etkisi burada da olumlu. Görev bitip Focus'uma döndüğümde açıkcası motor gücü dışında bana cazip gelen bir yanı olmadığını fark ettim. Biraz buruk bir veda ve yeniden buluşma oldu. Birkaç görselle de süsleyelim...
  23. Öncelikle temelde ne istediğinize karar verin... Sessiz, konforlu ve lastik/janta zarar vermeyecek bir sürüş hedefleniyorsa orijinal 16" jantlara ve 215/55-16 lastiğe geri dönün. Hatta sesi ve maliyeti azaltmak adına 205/55-16 dahi olabilir ki ben olsam öyle yapardım sizin durumunuzda. Lastik olarak da GoodYear, Continental, Michelin, Pirelli dörtlüsünden birini seçerdim. Görüntü çok bozulmasın, sürüş güvenliği üst düzeyde olsun, performans ile konfor arasında bir denge olsun diyorsanız 17" jant ve 215/50-17 doğru seçim olur, ama gene yukarıda bahsettiğim marka lastiklerle, Riken Miken macerasına girmeye gerek yok. Ucuz mal alacak kadar zengin değiliz sonuçta. Yok benim için performans ve görüntü her şeyden önce gelir diyorsanız var olan jantlarla ve yeni lastikle -ki bu durumda herhalde 225 veya 235/40-18 olacak- devam edin. Lastik olarak da Goodyear F1 Aysmmetric 2 öneririm, 225'i 300, 235'i 400 TL civarında olur.
  24. @Kaan Yagizer zaten sizin halinize daha çok üzülüyorum. Yaklaşık 30.000 TL'de vergini vergisi olarak ödeniyor bu arada. Bizi düzen düzene kızgınlığım...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.