Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.803
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Herşey mantık ve bilgi ile izah edilebilir, hayıflanmaya gerek yok, netekim; Yanlış anlamak ve/veya anlaşılmanın dokuz ihtimali Düşündüğünüz, Söylemek/yazmak istediğiniz Soylediğinizi/yazdığınızı sandığınız, Söylediğiniz/yazdığınız, Karşınızdakinin duymak/görmek istediği, Duyduğu/gördüğü, Anlamak istediği, Anladığını sandığı, Anladığı farklı olabilir... Ülkemizde her şeyin kanıta değil de kanaate dayalı olmasından dolayı cihan alimi gelse kanıt isterim kimse kusuruma bakmasın. Son zamanlarda mesajlarında hafif bir gerginlik ve usuldan fırça etkisi yaşadığımı da belirtmeden geçemeyeceğim. Son gelinen noktada Osman Beyin ort. yakıt göstergesi sıfırlandıktan bir hayli sonra da hızlı bir şekilde saymaya devam ediyor olarak anlıyorum. Sorun olup olmadığını giderilip giderilemeyeceğine bakarak anlayacağımızı umuyorum bu durumda.
  2. Aha sende de aynı sorun var! Şaka bir yana, sıfırladıktan hemen sonra ışıklarda bekliyorum genellikle ve bende bu kadar hızlı atmıyor, bir... Osman kardeşimizin açıklamalarını tekrar okuduğumda olayın sadece sıfırlamadan sonra mı olduğunun açık yazılmadığını fark ettim gerçekten, pek siyasi yazmış, her taraf çekilebilir nitelikte. Yani sıfırladıktan sonra oluyorsa benzer gözlemleri olanların da bulunduğunu varsayarak sorun olmadığını söylemek mümkün, bu da iki... Tabii bu durumda sadece kaybedilen zamana, pek çok nafile muhabbete, asla güvenilmeyecek bir servis ağına ve kaportadaki goçüğe hayıflanmak kalıyor. Kader...
  3. Osman Beyin net olarak tanımladığı ve benim videoya baktığım zaman da kesinlikle anormal olduğunu düşündüğüm bir sorunu inatla red etme eğiliminde olmanız ilginç. İnandırıcı olması için benzer bir video yüklemenizi bekliyorum.
  4. Cem Boneval

    Sprintbooster Taktırdım...

    Bilgilendirmelerin devamını rica ediyoruz...
  5. Cem Boneval

    Sprintbooster Taktırdım...

    Sprintbooster'dan memnun kalmayacak kimse düşünemiyorum, soru o paraya değip değmeyeceğidir...
  6. Ben de yazmasam olmaz... Aslında D çok yeterli ve konforlu bir mod olurdu eğer motorun torku yeterli olsaydı. Atmosferik benzinlinin düşük torku hem sürüşü olumsuz etkiliyor hem de karasızlığın temel nedenlerinden biri oluyor. 200+ Nm torklu bir motorda çoklukla S modunu aramazdınız. Servet'İn dediği gibi ileride 1.5EB motorlu otomatikler bu rahatlığı sunacak. N'ye alıp almama konusu, can sıkıntısından oynayacak bir şey arıyorsanız alın, yoksa kendi haline bırakın, şanzımanın ne yaptığınız umurunda olmaz. Hocam eas tüketimi arttıracak kullanım tarzı bu olur, ben pek önermezdim. S mod iyidir, hatta elden kontrollu S mod en iyisidir, bir de değiştirici kollar direksiyonda olsa.
  7. Kaan sana refakat edebilir miyim? Otel fiyatı makul geldi. Kurum doktorumuz falan dersin, olmadı SYNC 112 bağlantısında çalışıyor dersin... Ayrı araba istemem, seninle gezerim ama Ford çalışanı statüsünden otelde kalırım ve fuara girerim değil mi? Nasıl? Evet değil mi? Hah güzel... Uçak nasıl ayarlayacağız? (Burada mesajı silme isteği ile tarayıcının kırmızı çarpısına bastın)
  8. Cem Boneval

    Sprintbooster Taktırdım...

    Hayırlı olsun, neredeyse 3 seneye yakın bir süredir kullanıyorum ve benim olmazsa olmazlarımdan. Gücü arttırmasa da hissettiriyor. Ama pahalı... Kaldık ki ben çok daha ucuza almıştım. Hiç değişmiyor. Temel prensip aynı: Efendi kullanırsan az, eşeklik edersen çok yakıyor. Taktığım ilk hafta ilk heves etkisi ile %10-15 fazla yaktım, sonra alıştım. Benim YB Antalya Şİ ortalamam 7,7 dolaylarında. Yaz - kış pek fark etmiyor. Ancak uzun yolda eşekliğim tuttuğundan pek de alına düşmüyor.
  9. Yakup kroniktir değildir bilemem ama bizim Focus'ların direksiyon sistemi zayıf ve kendince sorunlu. Piyasada bu böyle yer eder ve böyle bilinir. Değişim oranına da bakmam bana yaşattığı huzursuzluğa bakarım.
  10. Dün Telegraph'ta yayınlanan bir yazıda İngiltere'nin özel garanti şirketi "Warranty Direct" müşterisi 50.000 civarında poliçe üzerinden motorların arıza olasılığı çıkarılmış. Liste en iyi 10 ve en kötü 10 şeklinde. Buyrun (Arıza/Motor sayısı): EN İYİLER 1. Honda (1/344) 2. Toyota (1/171) 3. Mercedes-Benz (1/119) 4. Volvo (1/111) 5. Jaguar (1/103) 6. Lexus (1/101) 7. Fiat (1/85) 8. Ford (1/80) 9. Nissan (1/76) 10. Land Rover (1/72) EN KÖTÜLER 1. MG Rover (1/13) 2. Audi (1/27) 3. Mini (1/40) 4. Saab (1/40) 5. Vauxhall (1/41) 6. Peugeot (1/44) 7. BMW (1/45) 8. Renault (1/46) 9. Volkswagen (1/52) 10. Mitsubishi (1/59) Tabii motor tipi, model yılı vb. çok karma bir örnekleme var, ama yine de beni şaşırttı bazı sonuçlar... Kaynak: http://www.telegraph.co.uk/motoring/news/9815860/German-cars-lose-out-in-reliability-survey.html
  11. Ben olaya biraz da şöyle bakıyorum: Son hız araba kullanma becerisi gerektiren bir durum değil, düşük skaladan biraz cesaret, sabit basınç uygulayabilen bir ayak, direksiyonu sabit tutabilen kollar ve düz ve açık bir yol istiyor. Gerinerek dillendirilen xxx km hız yaptım söylemi benim gözümde pek sürücülük yeteneği içermediğinden bir marifet ifadesi de değil.
  12. @Hasan Meral, ben olsam serviste bu tür bir arızanın bu km'de beklenmedik olduğunu ifade eder ve Kaan Üstadın da belirttiği gibi normal fiyat üzerinden işlem yapılmamasını rica ederek son fiyatı alırdım, baktınız hala yüksek özeldeki maliyetini söyleyeyim: Komple direksiyon kutusu 1400 TL, takması da 200-250 TL olsun. Ben kabaca 1500 TL'ye halledilir diye düşünüyorum. Önemli not: Parçacım son bir haftada üç adet direksiyon kutusu satmış, hani araçlar hala yeni, ya çok kötü kullanılıyorlar, ya da gerçekten pek dayanıklı değil. Nerede ve nasıl için ÖM lütfen...
  13. Şükrü Bey iki türlü yaklaşım vardır, birincisi elindekinin kıymetini bilmek ve onunla mutlu olmak, ikincisi elde edemediğin için hayıflanmak. Hangi yolu seçeceğiniz size kalmış, ama ilkinin daha keyifli ve sağlıklı olduğunu söyleyebilir, hatta daha da ileriye gidip "nankörlük yapmayın" bile diyebilirim samimiyetinize güvenerek. Otoyolda sessiz sessiz akarken, ya da virajlı bir yolda bir kelebek kıvraklığıyla yol alırken aracınızın donanımının hiç önemi kalmaz. Ben Titanium donanım kullanıyorum, açıkcası kendinden kararan ayna dışında hepsinden kolaylıkla vaz geçebilirim. Son söz: Aslında ortada bir durum vardır, insan onu sorun yapar. Şimdi Allah bilir Kaan da uğrar yazar: bknz. keşkelerle yaşanmaz.
  14. Bizde forumcak neler olduğunu merak ettik galiba...
  15. Sürekli taşıyacak hastayı nereden bulacağız onu düşünüyorum. Neyse rapor işini ayarlarım sanırım.
  16. Konu açılalı çok olmuş, cevap sayısı da yeterli sanki, ancak ben yine de bir - iki konuya değineyim. Bakım aralıklarını üretici en güvenli kullanıma uygun şekilde seçiyor, bu süreçte gerekliliği belirleyen zincirdeki en zayıf halka oluyor ki bu da çoğunlukla yağ. Yağın eskimesini/bozulmasını etkileyen pek çok faktör var. Mesela en basitinden kullanım tarzı: Söz gelimi soğuk ortamlarda kısa mesafe kullanımları, uygun sıcaklıkta uzun yol katetmeye göre yağı çok daha çabuk yetersiz hale getirebiliyor. Ya da motoru aşırı zorlayarak yüksek devirlerde ve yüksek ısıda kullanmak... Yüksek ısı yağ ömrünü kısaltırken, nem ve oksijen de oksidasyonu hızlandırıyor. Yakıt kökenli sülfür gibi bileşenler, aşınma sonucu ortaya çıkan metal partikülleri vb. etkenler katalitik reaksiyonlarla özellikle katkıların çabuk tükenmesine neden oluyor. Liste uzar gider de yormayalım şimdi okuyucuyu. Sonuçta belli bir süre sonunda yağın viskozite özelliği bozuluyor, katkıların miktarı azalıyor, asit nötralizasyon yeteneği düşüyor, oksidasyonun etkileri ortaya çıkıyor ve arzulanan yağlanma düzeyinin altına iniliyor. Bu süreçte üretici tüm kullanım koşullarını gözeterek ortalama bir değer vermek zorunda. Bu da genellikle 20.000 km veya bir yıl. Ülkemiz koşullaı için artmış toz - toprak ve (b)ilgisiz sürücü (ve belki para kazanmak isteyen bakım üniteleri) düşünülerek mesafe 15.000 km olarak kabul edilmektedir. Güncel modern motor üretim teknikleri ve üst düzey motor kontrol ünitesi etkinliğini, ayrıca yakıt ve yağların kalitesindeki artışı gözetirsek, uygun ve ılımlı şartlarda kullanılan bir motorda aynı yağ ile 30.000 km katetmek veya 2 yıl kullanmak pek ala güvenli kabul edilebilir. Amaç yılda 150 TL tasarruf etmekse, garanti süresi bittikten sonra yağ değişim aralığını biraz genişletmeyi pek önermesem de düşünebilirsiniz. Hava filtresi konusunda süreyi gözetmemek mümkün, salt kilometre esaslı gidilebilir ve yaşadığınız bölge önemli, tozlu bir ortamda 15.000 km uzun bir aralık olabiliyor, ben en fazla 10.000 km sonra nefessiz kaldığını hissediyorum aracın ve değiştiriyorum, 15.000 km üzerine çıkılmasını önermem. Polen filtresinde de haber verici esas etken hava debisinin bir süre sonra düşmesi, bunda da iklimlendirme kullanım süresi önemli ve 2 yıl/30.000 km mantıklı rakamlar. Ne kaldı? Benzinli motorda bujiler, 45.000 km deniliyor, 60 rahat görür, yıldan da oldukça bağımsızdır. Mazot filtresi, kullanılan mazot kalitesi ile ilintili, yaratacağı olası sıkıntıları düşünerek yine zamandan bağımsız 30.000 km önerisine uyardım. Fren hidrolik sıvısı nemden etkileniyor ve kaynama ısısı düşebiliyor, bu nedenle iki yılda bir yenileme denilse de bugüne kadar serviste yaptıramadım. 4 yılın altı bana da pek mantıklı gelmiyor. Zurnanın son deliği triger ve V-kayışı, özellikli ilki koparsa acı veren sorunlara neden olacağından bakım aralığına sadık kalmak lazım. Ancak burada da ilginç olan Otosan'ın önerisi 135.000 km ve 4 yıl (bu bana pek kuşkulu geldi) iken Etis 200.000 km ve 10 yıl veriyor. Ben ilkinden km'yi ikincisinden süreyi almayı öneririm. Kolay gelsin...
  17. Şahsuvaroğlu'mda Kaan Abiyi görmeye gelenler
  18. @Türker Taş, farları yaktıktan 5 dakika sonra kontrol eder misiniz hala buhar var mı? @Kaan Yagizer, üstad benzer şeyleri biraz daha beceriksizce de olsa konu açıldığında yazmıştım, ama bazen bu tür sorunlar duygusallığın dışa vurumu için kullanılan bir tür süpab görevi görüyor diye düşünmeden edemiyorum.
  19. Vallahi ben yine de Mondeo ST'yi bekleme taraftarıyım. Şöyle Mustang motorlu, 300 beygirli falan bir canavar güzel olurdu ve iş milli piyangoya kalırdı (ilkinin olma ihtimali ikincisinden zor mu ne). Fazlası için http://www.autobild.de/artikel/ford-mondeo-st-2015-5370481.html
  20. Sessiz çoğunluğa kocaman bir alkış... Varlığınızı fark etmesek de oralarda bir yerlerden birilerinin var olduğunu bilmek güzel (mi acaba, gerçekten bilemedim şimdi....)
  21. Her beygir aynı değil, VW, Audi, Merecdes ve BMW haralarında yetişenler daha iyi eğitimli, daha kaslı ve daha hızlı, Ford ve Opel haralarındakilerse biraz sütçü beygiri.
  22. Yok abiler ayıptır söylemesi ben düpedüz basiretsizlik diyorum. Yabancı forumlarda da yokluğu fazlası ile konuşuluyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.