Cem Boneval

Ebad olarak 215/50-17 takılabilir, çapta 4 mm fark eder ki sürtme falan yapmaz. Daha ucuz ise hiç düşünme. Yük endeksinde 97 ile 94 arasında 60 kg var lastik başına. Burada kural olarak toplan ağırlığın yüklü araç ağırlığının %25-30 üstünde olması istenir. 94 için bu 670 x 4, yani 2720 kg, düş %30 eder 1900 kg, yüklü bu ağrılığa çıkar mısın? Hiç sanmıyorum. H serisi kış şartlarında fazlası ile yeter. Özetle dikkatli kullanmak koşulu ile 94H 215/50-17 veya 225/45-17 pekala olur. A3 mü D3 mü? İkisi de karda ve kuruda iyi, ıslakta erken kızaklama ve uzun fren mesafesi handikapı var, ama çok önemsenecek boyutta değil. A3 daha yüksek performans lastiği ama genelde karakterleri aynı, ben D3 veya hangisi ucuz ise onu alırdım.

Hepsinde olacak diye bir kural yok zaten. Bence ucuza aldığımız bu paneller kalite kontrolundan geçmeyen ama yine de kullanılamayacak kadar arızalı olmayan ürünler. Yoksa bu kadar ucuza satılmazdı. İş görmeyecek demek değil, ama ufak tefek azizlikleri olabilir.

Bu sonradan takma ekranlarda kilitlenme olayı oluyor. Bende 2-3 ayda bir yapıyor. Bir süre sonra kendiliğinden düzeliyor, ancak bu süreyi asla ölçmedim. Olasıdır ki sabah gittiğinde düzelmiş olacak. Akü ise bitmez nihayetinde cep telefonu bataryası değil bu...

Küçük bir düzeltme Ford sadece Mustang'i tasarlamış, gerisini sözü edilen modifiye firmaları yapıyor, yani resmi Ford modelleri değil bunlar.

Ben farklı beklentileri olan biriyim sanırım, özetlemek gerekirse: Otomobili bir keyif ve kendini ifade aracı olarak görüyor, bireyselliği vurgulayan, öznelliği ön planda araçları seviyorum, herkesin beğenip aldığı bir araç sırf bu nedenle benim için makbul olmayabilir. Bu bakımdan VW grubu bir marka imajı yaratarak mükemmeli sunmaya çalışan ama ruhsuz ve heyecansız modeller üretiyor bence. Kaldı ki performanslı sürüş keyfine de, GTI serisi dışında pek vurgu yapmayan bir marka. Söz gelimi hemen hemen aynı fiyata 1.4 140 PS DSG Golf alacağıma, 1.4 170 PS Giulietta almayı yeğlerim. Bu satırları yazdığımda VW hem edinme hem de ikame maliyetleri olarak benzerlerinden pahalı idi. Şimdilerde hemcinsleri fiyatlarını yükseltip VW de arttırmayınca bu fark önemli ölçüde ortadan kalktı, artık hepsi pahalı. Servis ve satış sürecinde Doğuş ve yetkili bayi/servisleri ile ne zaman muhattap olduysam ciddi bir ukalalık ve küçük görme ile karşılaştım, böyle şeylere pek takmasam da bunu sürekli yaşamak istemem. Yağ yakan motorları ve hala arıza oranı yüksek DSG şanzımanları, ikinci el piyasasına yansımasa da, uğraşmak zorunda kalmayı istediğim şeyler değil.

F2'yi hatırlamıyorum, şu anda hafızamda F3 var. Ama F2 ile benzer olabilir. Renault, belki de genelleme yaparsak Fransızların ergonomisi biraz sorunludur. Ama alışılmayacak bir durum yok.

Megane ve Fluence sınıflarında başarılı araçlar. Motorlar sorunsuz, hele ki 1.6 dCi yüksek performansı ile etkiliyor. Fluence geniş ve ferah iç hacmi cazip bir fiyat ve ekonomik bir motorla birleştiriyor. Sportif kullanma hevesi olmayan sürücüler için yol tutuş yeterli, konfor da öyle. Motor sesi ölçülü ama rüzgar sesi özellikle arkada çok belirgin ve Focus'tan fazla. Ben 5-6 farklı Fluence ve 3-4 Megane kullandım, aklımda kalan bir trim sesi olmadı. EDC şanzıman özellikle yarı otomatik kullanımda çok hızlı ve keyifli. Benim için en büyük sorun hep oturma pozisyonu oldu ve direksiyon mesafesi ile pedal mesafesini elverişli bir şekilde örtüştüremedim. Şu anda Megane Sport Tourer GT Line 1.6 dCi 130 bg 79.000 TL'lik fiyatı olmasa kesinlikle Focus'a (yenisi dahil) alternatif düşüneceğim bir araç olurdu.

1. Servisle bunun sonradan olma olmadığını, mağdur olduğunuzu ve Otosan'a durumu bildirmelerini istediğinizi, kapıya parfüm sıkacak kadar zengin ve rüküş olmadığınızı uygun bir dille anlatın. Servisle olan tüm görüşmelerinizi belgelendirin, başvuru belgesi, servisin yazılı cevabı vb. 2. Bundan bağımsız Otosan müşteri hizmetleri ile yeniden irtibata geçin, mağduriyetinizin giderilmemesi halinde tüketici mahkemesine başvuracağınızı da belirterek durumu ayrıntılı açıklayın. Eğer iki taraftan da yanıt olumsuz ise: http://www.tuketici.gov.tr/index.snet?wapp=nasilbasvurulur_tr&open=1 Olabildiğince sempatik kanal kullanılarak uğraşılırsa kapının yeniden boyatılmasının servis tarafından kabul edileceğini düşünüyorum. Başka bir kazanımınız da olmaz.

@Volkan Kaya, lastikleri değişirken hele ki 5000 km üzerinde yol yapmış lastiklerse dingiline göre değiştirmek lazım. Sizin durumunuzda diğer lastiklerin hasarlı olmadığı düşünülürse iki yeni lastik alıp bunlara arkaya takmak ve kalanları önde kullanmak en mantıklısı. Eğer lastikçi sizin lastiğinizin tıpatıp aynısını benzer diş derinliğinde tek olarak verebiliyorsa ve lastikte yama/balon vb. sorun yoksa bu uda düşünülebilir bir alternatiftir. Hatay'da ben de pek kış lastiği gereksinimi olacağını düşünmüyorum, aynı şekilde dört mevsim lastik de gereksiz (tabii soğuk bölgelere seyahat etmediğinizi varsayıyorum). Zaten dört mevsim için Good Year Vector dışında pek seçenek yok. Memnun idiyseniz üzerindeki lastiklerle yukarıdaki seçenekler doğrultusunda devam edin.

Beklentine bakar, konfordan ödün vermeyen sürüş zevkini, sürüş zevkinden ödün veren konfora tercih ederim.

Ortak ifadeleri süspansiyonun daha konforlu ama hissiz hal geldiği ve sürüş zevkinden ödün verilmiş olduğu yönünde. Bana zaten çok büyük geliyor, şimdi iyice soğudum. Kedi? Ciğer?

Laik ve demokratik bir devlet düzeni içinde özgür, eşit ve bağımsız bir yaşamı bize armağan eden büyük önder ATATÜRK'ü rahmet ve saygı ile anıyor, "yurtta sulh cihanda sulh" ilkesi ile kurulan TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin 91. yılını kutluyor, ikamesi için herkese umut ve gayret diliyorum. Vesile ile ATATÜRK'ün sözlerini bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum: - Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz. - Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz. - Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım. - Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar. - Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız. - Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir. - Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir. - Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar. - Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur. - Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır. - Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. - Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır. - Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz. - Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir. - Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar. - Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır. - Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. - Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir. - Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz. - Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz. - Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir. - İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin? - Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. - Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa. - Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim. - Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. - Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur. - Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır. - Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. - Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. - Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir. - Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır. - Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir. - Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. - Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir. - Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder. - Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir.

Müsaadenle ben bunun da pek hissedilir bir şey olmayacağını yazmak isterim.

Geçen hafta sonu yine Istanbul Parktaydık. Bu sefer de Ferrari kupasında sağlık hizmetlerini üstlendik. Arada etkinlik hakkında da bilgi sahibi olma şansım oldu, paylaşayım... Ferrari etkinlikleri özünde bir zenginler kulübü oyunu. Beş farklı etkinlik var. Ferrari Challenge Trofeo Pirelli: 458 modellerinin piste uyarlanmış ve modifiye edilmiş versiyonları ile koşulan uluslararası bir şampiyona, özünde zenginlerin takım kurması ve araç kiralayarak yarışıyor olması yatsa da en fazla spora benzeyen bu şampiyona. 18 araç start aldı ve kıyasıya yarıştı. Ferrari Challenge Trofeo Pirelli Coppa Shell: Yukarıdaki gibi, ancak bu ayrı bir klasman ve daha amatör ve kısmen de yaşlı sürücüler start alıyor, daha efendi kullanıyorlar, 13 araç start aldı. XX programı: Ferrari'nin FXX serisi araçları kiralayarak pistte tur atan sürücüler oluyor, bu araçlar da pist için hazırlanmış, sezondaki her yarışa taşınıyor, ancak yarışmıyor. Genelde bir eğitmenle parayı bastıran kişiler zamana karşı tur atıyorlar pistte. F1 Clienti: Bu en ilginci, Ferrari iki yaşından büyük eski F1 araçlarını satıyor ve sonra sezon boyunca satın alanlara lojistik ve destek veriyor. Araç fiyatları 1.000.000 ile 4.000.000 Avro arasında, yarış başına da yaklaşık 50.000 Avro ödeniyor. Sonra günde iki kez yarım saat piste çıkıp zamana karşı turluyorlar. Emozione a pista: Bu seansta da VIP ve müşterilere pistte standart Ferrari araçlarla tur attırıyorlar, ya da Ferrari sahipleri kendi arabaları ile piste çıkabiliyorlar. Dolu ve yoğun bir programdı, yarışlar da oldukça keyifli idi, Ferrari'ye doyduk. Biz de kalabalık bir ekiple başlarına bir şey gelmesin diye hazır bekledik. Nasıl; Ferrari kullandım mı? Padokta turladım aşağıdaki gri 458 ile ama fırsat bulup da piste çıkamadım. Yolda kullanılacak araba değil hiç heves etmeye gerek yok. Çok alçak, çok yatık oturuluyor, inmek binmek çok zor, yok yok olacak iş değil. Bir kaç da fotoğraf

1. Yağın hissedilir performans artışına neden olması neredeyse imkansız, sonuç psikolojiktir. 2. Yağın etkinliği beş duyu ile anlaşılmaz, kompleks viskozite ölçümleri yapmak gerekir, bunun yerine üreticinin değişim aralıklarına uymak daha kolay ve mantıklıdır. 3. ESP 5-30 ACEA C serisi bir yağ, C serisinin özelliklerini mesaj #141'de yazmıştım. Garantisi bitmiş araçta kullanmanızın önemli bir sakıncası yok, ancak aradaki fiyat farkına değmez bence.

derim... İlk setle 75.000 yapabildiğine ve memnun kaldığına göre, hiç düşünme.

21 Ekim'de garanti bitti. Bitmeden son kontrolde rölantide titreşimli çalışma nedeniyle motor takozu değişti.

İşin özü ÖTV arttırmak için bahane aranıyor. Tabii insan ister istemez 1.5 motor üreticilerinin bu işte parmağı var mıdır diye düşünmeden edemiyor. Gündeme düştü ise er veya geç gerçekleşecektir, ama kısa sürede çıkacak söylentisi bir satış taktiğinden öteye geçmez. Daha kibarca yazamam sanırım dönen dolapları...

Elmaları armutları birbirine karıştırmayalım, ön düzende ses yapması normal olan tek aygıt direksiyon kutusu. Yapısı gereği sesli olabiliyor. Bu ses her araçta benzer olmuyor, kimisinde az kimisinde fazla. Yeni takılanda da aynı durum olması beklenebilir. Ford'un yüzüstü bırakmasından bahsetmek biraz haksızlık olur, çünkü parçanın tek sorunu ses yapması, işlevselliği engellemiyor. Yine de Ümit'in hissettiği şekilde sürüş keyfini bozacak düzeyde ses varsa değişim talebini dillendirmek haklıdır, Otosanın da değiştirmeyi kabul etmesi şık olur. Müşteri memnuniyeti bunu gerektirir. Aynı direksiyon kutusunu ben hem Fiesta hem de Focus'ta kullanıyorum, tıkırtı çok ama çok nadir geliyor, açıkcası hiç değişime gerek duymadım. Sürekli, güçlü ve rahatsız edici boyutta olsa idi uğraşırdım binaenaleyh.

Soruyu nasıl anlamalıyız?

Yakup demagoji sanatında ustalık belgeni ben vermiş olayım. Ecoboost'daki Eco ne anlama geliyor? Ford'un tanıtım yazısındaki "Ford’un yeni nesil benzinli EcoBoost motorları düşük hacimden yüksek performans ve yakıt ekonomisi sağlıyor." ve "3silindirli 1.0lt EcoBoost dizel motorun yüksek tork ve yakıt ekonomisini benzinli motorun ataklığı ve konforu ile birleştiriyor" ifdelerindeki ekonomi sözcüğü masraf bildirimi mi? Bu arabayı alan insan sübyancı mı ki bu kadar küçük motorun peşine düşsün, elbetteki, ekonomi odaklı düşünerek seçimini yapacak, ve haliyle Ford'un yazdıklarına inanmış olacak. Sonra bakımda sadece Türkiye'ye has bir durumla sırf yağ için cebinden ekstradan neredeyse 200 TL talep edilirse isyan etmek de normaldir.

Ekonomik geçinen bir araba için yağ değişimi olarak özetlenebilecek bakıma 475 TL insafsız bir rakam... Geçmiş olsun ve de hayırlı olsun.

Bak bu güzel olmuş. Ön panjur böyle daha yakışıklı.

Geçmiş olsun http://plakasorgulama.org/kayip-plaka/

Devam etmez merak etmeyin.