Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.806
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. diye yazmıştım. Bugün servisle görüştüm ve ısı göstergesinin ECT (engine coolant temperature) referanslı olduğunu ve sensörün termostat yuvasında bulunduğunu öğrendim, termostatın açılması ile gösterge yükseliyor. Bu arada bir de uyarıda bulundular, eğer motor hararet yapar ve gösterge sonra sıfıra düşerse bu hiç soğutma suyu kalmadığı anlamına gelirmiş. Çok nadirdir eminim ama dikkat derim!
  2. Elitist: Maalesef öyle, kendini beğenmiş ve sorunlu biriyim... Ancak çelişkinin nerede olduğunu bulamadım. Bu arada hemşehriymişiz, atlamışım, hoş geldiniz. Yazdığınız 4 iletinin ikisinin kişisel eleştiri içermesi de dikkat çekici.
  3. Akü sağlam ve şarjda herhangi bir aksaklık yoksa standart araçta elektrik tüketen hiçbir şeyi devre dışı bırakmaya gerek yok. Belki aşırı/dondurucu soğuklarda marş motorunun gücünden tam faydalanmak için bir istisna yapılabilir. Klimanın ise açık olması ne çalıştırırken ne de kapatırken sorun teşkil etmez. Klima kompresörü zaten ısı denetimi olmadan ve de 4 derecenin altında devreye girmez. Dikkat edilmesi gereken tek husus yüksek devirdeyken klimanın devreye alınmamasıdır.
  4. Bu herhalde "rot ayarını" olacaktı.
  5. Cem Boneval

    Avans Sesi?

    Bu nasıl birşey? Balans yapmak? Avans vuruntusu mu kast ediliyor? O da neredeyse imkansız karmaşık bir vuruntu önleme sistemi var. Ve 95 oktana göre ayarlı zaten motor. Ben anlamadı!
  6. İçgüdü zayıf olanı ezmek veya ezilmesini beklemek ister, akıl, zayıf olana yardım etmeyi düşünür, planlar, gerçekleştirir. Aradaki farka da medeniyet denir. Alperen paylaşım için teşekkürler.
  7. İkinci sahibi çok mutlu olacak, sıfır gibi döşemesi olacağı için... Gereksiz pahalı bence
  8. http://www.spritmonitor.de/de/uebersicht/17-Ford/148-Focus.html?fueltype=1&constyear_s=2011&constyear_e=2013&power_s=115&power_e=118&gearing=1&powerunit=3
  9. Küçük ve çok düğme çok eleştiri almıştı, biraz toparlama çabaları var gibi.
  10. Alperen T.S Elliot'dan alıntıdır: "Başladığım yerdeyim, ama artık nerede olduğumu biliyorum" En azından benim uğraşım olabildiğince nesnel kanıta, yoksa kişisel deneyime dayalı bilgi ve verilerle kafasında soru işareti bulunanlara yardımcı olmak içindir. Zaman zaman doğru bildiğim yanlışları da öğreniyorum. Sonuçta konudan tümüyle ilgisiz bir akış gerçekleşmediği sürece bu tür tartışmalardan bir kişi bile yararlansa işe yaramış demektir. İsyan etmek ise serbest tabii ki...
  11. Aniden yok olmuşsun.... Uzaylılar kaçırmadı değil mi? Noktayı koyalım: 1. Kuruda düşük ısıda yaz lastiği ile kış lastiği arasında frenleme ve tutunma açısından fark olmayabilir, buna yönelik fazla inceleme yok, bulduğumu biri bu: http://www.whatcar.com/car-news/dry-conditions/1206075 2. Islakta ve karda/buzda daha iyi oldukları konusunda hemfikiriz 3. Kış aylarında genelde kullanacağımız iklim şartlarını biz belirleyemediğimiz için karma performansı değerlendimek lazım ve bu konuda da kış lastiğine pek laf edecek kimse yoktur sanırım. 4. Istanbul göreceli ılıman iklim sayıldığından şehir içi ulaşımda kış lastiği zorunluluğu çok anlamlı olmaz. Ancak şehirlerarası yollar özellikle İç ve Doğu Anadolu'ya yöneldiğimizde kış lastiği gerekliliği tartışılmaz hale gelir. 5. Burada önemli olan denetimin sağ duyulu bir şekilde yapılmasıdır ki şimdiye kadar bu anlamda şikayet okumadım.
  12. Ben de öyle biliyorum ama sonra web sayfasını esas aldım, bak aşağıda ne yazıyor: http://www.ford.com.tr/otomobiller/kuga/performans İşin acı tarafı şu ki yakıtı önemsemeden motorun sürüş keyfini esas alsam da Honda öne çıkıyor. Sadece otomatik şanzıman olmazsa olmaz ise Kuga demek lazım. Honda pahalı doğru, ama memlekette dizel pahalı biliyorsunuz ve buna rağmen aşırı talep var.
  13. Ben denedim,hem de Antalya'nın kışında, yani ılıman iklimde, Michelin Pilot Sport, Bridgestone Adrenalin karşısında Lassa Snoways II, yani aslında dudak bükulecek lastik, hemen hiç aramadım yazlıkları, çok sakin kullanmadığımı da biliyorsunuzdur sanırım. Söylenenlerin tümüyle arkasındayım. Bakınız: http://www.tyrereviews.co.uk/Article/Summer-VS-Winter-tyres-Warm-weather-performance.htm Sonuçta süreci sadece kara veya buza sınırlamak da mümkün olabilir, bu da o günlerde yaz lastikli araçların trafiğe çıkmaması anlamına gelecektir. Sence ne kadar uygulanabilir bu? Belki bu 54 ilin kapsamı daraltılabilirdi, mesela kışın ortalama sıcaklığı 7 derece ve altı olan iller denilebilirdi. Ayrıca süreç sürücülerin dikkatini çekmek için kullanılabilir, denetimler esnek yapılabilir ve karlı/bulu günlere sınırlı tutulabilir. Böylelikle herkes kendi karar verir alıp almamaya, o günlerde trafiğe çıkıp çıkmamaya. Ama şu kadarını söylemeliyim: Kış lastikleri ile Davraz'a bastırmış tırmanırken "abi gideriz birşey olmaz" diyenlerin tıkadığı yollarda beklemek zorunda kalmaktan hep nefret ettim, ve bu "bir şey olmazcıları" sopalama isteğime gem vurmakta da bir hayli zorlandım. Yasanın korkutuculuğunu olumlu yönde kullanalım bari... .
  14. Telaşa kapılmaya hiç gerek yok. Genelde sıvılar alt limitte koyulmuş oluyor. Bende de soğukta soğutma suyu Min düzeyinin biraz altında, genleşince ortaya geliyor. Mehmet Beyin söylediğini aynen yapın ama su çekmeden. Motor soğukken kapağı yavaşça basıncın kaçmasına izin verecek şekilde açın, Opet'den aldığınız Ford uyumlu antifrizden Max düzeyinin bir-iki Min-Max arasında gelecek şekilde ekleme yapın. Antifrizdeki etilen glikol toksiktir, pek temas etmemeye çalışın. Sonrada önce bir hafta, sonr bir ay, sonra üç ay sonra kontrol edin eksiltme yapıp yapmadığını. Yapıyorsa da servisle temasa geçersiniz.
  15. Danışma sırası bende... Bir meslektaşımın fikrimi almak istemesi üzerine bugün Honda CRV 1.6 Dizel ve bir kez daha Ford Kuga 1.6 EB A/T AWD denemeye gittim. İkisi ile ortalama 20 dakika sürüş gerçekleştirdim, aynı parkurda, değişken yol şartlarında; fazla vakit olmadığı için fotoğraf çekemedim. Ama hatırlatmak için alıntı görseller aşağıda: Honda'nın iç mekanı sizi aldatmasın ortada büyük ekran falan yok, kocaman düğmeli basit bir müzik sistemi var. Karar vermesi çok kolay değil, izlenimlerimi yazayım, hep birlikte düşünelim... 1. Dış tasarım: Kuga yeni nesilde daha dinamik bir görüntüye kavuşmuş, oranlar yerli yerinde, güçlü bir görüntüsü ve albenisi var, Honda arkası yuvarlanmış minibüs havasında, tombul bir hatun havasında, dış tasarımın işlevsellik ağırlıklı düşünüldüğü ortada. Pek cazibesi yok. Kazanan tereddütsüz Kuga. 2. İç tasarım: Kuga yeni nesil Ford'lardaki klasik kokpit tasarımında, özellikle sürücüyü saran havası ile ben zevkiniz için tasarlandım diyor. Malzeme ve işçilik kalitesi bence yeterli. Koltuklar rahat, oturma kısmı biraz dar olsa bile benim cüssemi sorunsuz misafir edebiliyor. Arkası da yeterince geniş ve rahat, ama etkileyici düzeyde değil. Bagaj da ancak yeterli olarak tanımlanabilir. Honda basit ötesi bir kokpit tasarımına sahip, sert plastik, iri düğmeler, estetikten yoksun yapıda, gösterge grubu da işlevsel bir "taşıt aracında" oturduğunuzu düşündürüyor. Ayrıca ben öne oturduğumda direksiyon altındaki panel uzantısı dizime çarpıyor, ne kadar ayarlarla oynasam da bu rahatsız edici, benzerini Fiorino'da yaşamıştım. Ayrıca yanda oturan varsa torpido gözünü ancak kuş gözü kadar açabiliyorsunuz, yani bazı ergonomi sorunları var. Koltuklar geniş ve rahat, özellikle arkadaki alan çok geniş ve ferah, bu yönü etkileyici. Aynı şeyi bagaj için de söylemek mümkün, neredeyse içine bir Smart sığar. Ayrıca bagajdan tek dokunuşla koltukları otomatik öne katlamak mümkün, iyi düşünülmüş. Sürücü odaklı bakılırsa Çevreyi görüş Honda'da bir nebze daha iyi. İkisinde de geri görüş kamerası var. Sürücü odaklı bakılırsa galip Kuga, işlevsellik ve hacim ön planda ise Honda önde. 3. Motor, şanzıman: Kuga'da yakından tanıdığımız 1.6 EB 182 PS, 240+30 Nm torklu benzinli motor kullanılmış. Güç aktarımı 6 ileri klasik otomatik şanzıman üzerinden yapılıyor. Ayrıca araç akıllı dört tekerlek çekiş sistemine sahip, güce ihtiyacı olan tekerleğe yöneltiliyor güç, ve bunu sürüş esnasında göstergeden izleyebiliyorsunuz. 1680 kg ağırlığındaki kasayı motor 9,7 saniyede sıfırdan yüz kilometre/saat hıza taşıyabiliyor ve ikiyüz kilometre/saat hıza da ulaşabiliyor. Bunları yaparken de şehir içi tüketimi fabrika verisi olarak 10,2L/100 km. Kağıt üstünde değerler bence çok iyi. Gelgelelim aracı sürerken aynı dinamizmi zor yaşıyorsunuz. Spor modu da olan ve vites kolundan kullanışsız bir düğme ile vites değiştirmeye de izin veren şanzıman işini iyi yapıyor, vites geçişleri yumuşak kullanımda oldukça hızlı ve sarsıntısız, ancak atak ve hızlı kullanmak ister ve gazı köklerseniz çok bağırıyor ve az gidiyor, vites değişimlerini 4000 dd üzerine taşıyor, değiştirmede isteksiz davranıyor, araçta ciddi bir hızlanma olmuyor ve özetle araç tuhaf bir şekilde hantallaşıyor. Ama sakin sürüşte kaymak gibi akıcı! Beni çok huzursuz etti ve hayal kırıklığına uğradım. Daha önce kullandığım Kuga'da böyle hissetmemiştim, o nedenle ikinci bir deneme aracı istedim, tekrar deneyeceğim. Honda'da ise yine 1.6 ama bu sefer yeni çıkan dizel motor kullanılmış. 120 PS güç ve 300 Nm tork üreten motor, altı ileri düz şanzımanla gücünü sadece ön tekerleklere aktarıyor. Motor 1536 kg'lık aracı 11,2 saniyede sıfırdan yüz kilometre/saat hıza taşıyabiliyor ve 182 kilometre/saat hıza da ulaşabiliyor. Değerler fena değil ve sürüş esnasında da canlı ve çabuk devirlenen motor göreceli kısa oranlı ve vites geçişleri hızlı ve kolay olan şanzımanla büyük kasayı çok kolay taşıyor ve dinamik sürüşe izin veriyor. Ben motorun performansını çok beğendim ve iki aracı geriye dönük değerlendirdiğimde Honda'yı çok daha atak ve keyifli kullanılır buldum. Tüketime gelince aynı parkurda sıfırlanmış sayaçla araçları oldukça zorladığım şartlarda Kuga'da 11,0L/100km, Honda'da 7,4L/100km değerler elde ettim. Benim için Kuga'nın önemli sayılabilecek avantajlarına rağmen bu kategorinin galibi Honda. Üstelik gerek motor sesi gerek kabin sesi açısından Honda daha sessiz, Kuga ile 120 km/h hızda seyir halindeyken araç Hoında'da 140 km/h hızda giderkenkinden çok daha gürültülü (rüzgar ve motor sesi anlamında). Şaşırtıcı ama gerçek. 4. Sürüş dinamikleri Kuga'nın galibiyeti ile sonuçlanması eminim hiç kimseyi şaşırtmayacaktır, direkt ve hızlı tepkili direksiyon sistemi aracı otomobil gibi jilet keskinliğinde yönlendirmeye yetiyor, kasa rahatsız edici boyutlarda yatmıyor ve her tür yol şartında hızlı, güvenli ve konforlu sürüşe izin veriyor. Mükemmel! Honda kullanışlılığı ve taşıyıcılığı ön planda tutsa da sürüş sorunsuz. Direksiyon göreceli hissiz ve fakat yeterince tepkili, kasa çok yatmıyor ve zorlansa dahi yoldan kopmuyor. Konfor küçük engebelerde ve düşük hızlarda Kuga'dan kötü, geniş engebelerde ve yüksek hızlarda benzer, genel olarak biraz daha kaba ve kasanın büyüklüğünü hissettiriyor. Frenler iki araçta da sorunsuz ve etkili. 5. Donanım/fiyat Kuga Titanium donanımlı ilave olarak Sony navigasyon ve cam tavan var, ederi bize 84.500 TL Honda Premium donanımlı, navigasyon ve cam tavan yok, ederi 85.000 TL ve ancak Nisan'a sıra verebiliyorlar. Donanımlar hemen hemen eşit uzun uzun yazmaya üşendim. Kuga'nın artıları dinamik tasarım ve sürüş özellikleri Honda'nın ise başarılı ve ekonomik dizel motor ve geniş iç hacim, ayrıca ikinci eli daha iyi. Kuga'nın yüksek devirlerdeki bocalaması olmasa belki yakıt masrafı sineye çekilebilir, ama şu haliyle olur diyemedim. En ideali Kuga'ya Honda'nın motorunu takmak olacak herhalde... Ne dersiniz?
  16. Kesinlikle katılıyorum, dalgınlığıma gelmiş, düzelttim. Bridgestone''u hafife almıyorum zaten. Testlerde ilk 13 lastik arasında yer almış hep: http://www.tyrereviews.co.uk/Tyre/Bridgestone/Blizzak-LM32.htm Ben çekincem az sayıda lastik kullanıp izlenimlerini genel geçer bilgi olarak aktarma ile ilgili...
  17. Nasıl yani, yürümüyor mu araç?
  18. Hissettiğiniz farklar önemli ölçüde eski lastik yeni lastik farkıdır. Eskiyen lastikler sertleşir, hem kauçuğun özelliği hem de diş derinliğinin azalması nedeniyle, yenileri taktığınızda konfor artışını anında hissedersiniz Lastik karakterleri farklı olabilir, kimisi konfor ağırlıklıdır, kimisi tutunmada daha başarılıdır, kimisinde yuvarlanma direnci düşüktür ve ekonomik sürüş sağlar, kimisi frenlemede dikkat çeker. İdeal lastikler hepsinde iyi olandır ama henüz üretilemedi maalesef. Dunlopları taktığnızda konfor konusunda iyileşme sağlamış olmanız her alanda başarılı olacağı anlamına gelmez. Tabii yine eski - yeni lastik farkını unutmamak lazım. Sayılar performansın değil uyumluluk ve güvenliğin garantisidir. Aracın tescil belgesinde yazılı ebad, yük ve hız indekslerine mutlaka uyulmalıdır. Söz gelimi 1.6 EB için 205/55-16, 215/55-16, 215/50-17 ve 235/40-18 üretici önerisidir. Yük indeksi de 205 için 91, 215 için 93, hız indeksi de en az V olmalıdır. Benim aracın üzerinde standart gelen lastikler Y hız indeksli idi mesela. Bu koşulları sağlayan en performanslı lastiği aramak doğru yol olacaktır. Lastiklerin başarısı konusunda en son fikir verecek şey göze görünmesidir, ne diş, ne omuz yapısından performansı asla kestiremezsiniz. Bunun için lastiği değişik koşullarda denemeniz gerekir, hem yeterince değişken şartları sağlamak hem de bunları değerlendirmedeki ustalığı göstermek konularında çoğumuz yetersiz kalacağımız için fabrikanın standart üzerine taktığı lastikleri seçmek bir yöntem olabilir, değişik profesyonel ve nesnel inceleme sonuçlarını değerlendirmek de bir ikinci yöntem. Tekrarlıyorum: "Ben bunları beğendim, gözüme hoş görünüyor" kumar oynamaktan öteye gitmeyecektir. 205 lastik göreceli düşük taban genişliği nedeniyle yol tutuşta daha zayıf kalabilir. Aynı marka model lastikler için geçerli tabii bu yazdığım. 205 lastiğin yanak genişliği 215 lastiğe göre daha azdır, bu da süspansiyon konforunu bir ölçüde olumsuz etkiler. Görsellik daha bir zevk meselesi olduğu için o konuya girmekten kaçınıyorum.. Sonuç olarak yeni eski lastik arasındaki farkları lastik taban genişliğine bağlayarak öneride bulunmak yanıltıcı olabilir. Çıkan ve yeni takılan lastiklerin model bilgilerini verirseniz onlar hakkındaki düşüncelerimi de olabildiğince kanıta dayalı sunmaya çalışırım. Ben aldığımdan beri Conti Premium Contact 2 ile kullanıyorum, 34.000 km oldu, diş derinliği 5-6 mm arası, konfor açısından sıkıntım yok, düz gidiş ve tutunma da hala iyi sayılır. Yeni çıkmış lastiklere şans vermek adına farklı model deneyebilirim ileride. 215'ten geri gitmem, kış lastiği olmadığı sürece. Michelin, Continental, Bridgestone, Pirelli, Dunlop, Goodyear "premium" markalar olup aynı kategorilerdeki ürünleri genelde iyidir, küçük detay farkları olabilir arada ki bunlar çok özel şartlar olmadığı sürece çok da önemli sayılmaz.
  19. @, pek katılmıyorum. Ben Antalya'da eski aracımla kayağa gittiğim için Aralık - Mart sonu arası kış lastiği kullanırdım. Burada hava soğuk olmasa bile yağışta ve ısı düştüğünde kuruda belirgin yol tutuşta düzelme yaşatırdı. Ayrıca dört kış kullanmama rağmen diş derinliği 5-6 mm dolaylarında idi. Yani çabuk yıpranma teorin benden destek almaz. Ayrıca yaz lastiklerinin de ömrünü %30 civarında uzatıyorsun, bu bağlamda ekstra masraf oluşturduğunu düşünmek ne kadar doğru bilemiyorum. Hele ki kış lastiği yokluğunda oluşan maddi hasarlı kazalar ve bedensel yaralanmalar da eklenirse bence uygulama doğru. Alışacağız zamanla. Kâr amaçları yoktur diyemem ama haksız kazanç olduğunu da söyleyemem. Benzer espriler yapıldı, olaki kafası karışmış bir kişi varsa bile diye hangi il sınırlarındaysan o ildeki uygulama geçerli doğal olarak diye yazayım. Bilemem ama sürüş güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturur... Burada da vurguyu "bence"de tutmakta yarar var. Herkes kullandığının iyi olduğuna inanıyor ya da inanmak istiyor... Karda normal lastiğe göre en kötü kış lastiğinin bile performansı belirgin iyi olduğu için böyle bir izlenim de yanlış ve şaşırtıcı değil.
  20. Bu eminin forumda bir yerlerde uzun uzun tartışılmıştır, sık gündeme gelen konulardan biridir. Kökenini de 50'li-60'lı yıllardan alır. Motor üretim teknolojisinde toleransların bir hayli geniş olduğu, rektifiyelerin rutin yapıldığı, motor ömürlerinin 100.000 km ile sınırlı olduğu zamanlardan. Motor parçaları birbirine sürterek yüzeyi temizler ve bu süreçte bir miktar ince çapak oluşumu söz konusu olurdu. Bu yüzden yaklaşık 1000 km sonra yağ ve filtreyi değiştirerek bu yabancı maddelerin dolaşımdan çekilmesi sağlanırdı. Günümüzde üretim standartları artık bu sorunun oluşmasını engelleyecek düzeyde ve fakat yine de bu uygulamayı sürdürmeye çalışan meraklı, bence biraz işgüzar ve de bilgi dağarcığını güncellememiş olanlar var. Yaptırmanızın yararı olmaz, cebinizden para çıkması dışında zararı da olmaz.
  21. KIzdırma bujisi çalışmasa lambası yanmaz ve motor düşük ısılarda çalışmaz. Ayrıca kılavuzda "motor ön ısıtma yapıyor" diye bir mesajın çıkabileceği de belirtilmiş. Endişe etmeyin, yazılım farkları olabilir.
  22. Ümit anlatmış ya... Gayet normal bir durum, kılavuzda da yazıyor zaten böyle bir mesaj verebileceği.
  23. Haset etme ne olur, çalış senin de olur. Çok disiplinli ve sakin kullanmak gerekiyor, ben az daha yakıyordum, ama kendime hakim olamadım
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.