Cem Boneval

Ölçüm standardını daha önce açıklamıştım, ifadesi ile alakası yok haliyle...

Sahi bu nerede yazıyor, hiç öyle bir standart yok da...

http://www.peugeot.com/en/products-services/cars/new-peugeot-308 Standart motor bu, ayrıca dizeller var ve bir de bu motorun güçlü versiyonu, 153 PS sağlıyor, DS3'te de kullanılıyor. Seneye 3 silindirli turbo benzinliler ve çok ekonomik bir dizel de yoldaymış. Bagaja gelince, gövde yeni Picasso'da kullanılan ile aynı, daha geniş, dingil mesafesi daha uzun ve 140 kg daha hafif eskisine göre.Bagaj fabrika verisine göre 470L ama bunun 35'i yedek lastiğin çevresinde, tabanı kaldırmadan 435L, ama bu bile sınıf lideri yapar aracı. Çağlar'ın da kulaklarını çınlatayım, hafifletme ve yer kazanma adına bagaj kapağı özel bir plastikten yapılmış İngilizler yol tutuş ve konforu çok beğenmemişler, bir de iç mekanda yer yer kullanılan sert plastiği. Eskisine göre çok düzeldiği belli ama sınıfında ne kadar rekabetçi olur bilemem, kendini aşar o kesin...

Yoracak kadar sert olması imkansız, ifadelerinizde abartıyı sevmiyorsanız direksiyon servosu ile ilgili problem olup olmadığını bir servise/ustaya sorun. Çok FocusI kullandım, hiç direksiyonun sertliğini hissetmedim.

Menzil menzil nereye kadar!? Ne kadar yaktığına değil nasıl kaçtığına bakıyorum. Katolik rahip olacağıma Kazanova olurum daha iyi. Haset mi yazdırıyor bunları acaba?

Fazla zengin karışım, tam yakılamayan yakıtın patlaması. Gaz ayarlarına baktırın.

Gelir abicim çünkü başka alternatifi yok. Clio'daki gibi hepsinde standart yapı bu. Fransızlar bu alanda öncü oldular. Ford'a gelince basit arabalar yapıp premium diye satmaya çalışıyor. Geçen hafta fuarda Ford ve Citroen standları yan yana idi, Ford'dan inip Citoren'e binince C4, Picasso, DS4, DS5 vb. hangisi olursa, "işte araba içi böyle olmalı" dedirtiyor, işlevselliği birkenara bırakıyorum, ama göz alıcılığına diyecek yok, Citroen stndaında eş zamanlı 50 kişi varken Ford'da taş çatlasın 10 kişi vardı. Yani evet ders çıkarmak lazım. İşlevselliğe gelirsek. Ben dokunmatik yönetimli sistemlerin sürüş güvenliği açısından henüz sakıncalı olduğunu düşünüyorum. Birincisi ekranda bir yeri bulup oraya dokunmak ve/veya sürüklemek lazım, yoğunlaşmayı gerektiriyor, düğme çevirmek gibi basit bir işlem değil, ikincisi ekran yenilemeleri alt segment modellerde bir saniye sürebiliyor, 100 km/h hızla giderken yoldan bir-iki saniye bile gözünü ayırmak sorun, hele bir de yanlış menüye girdin mi ve daha araca yeni alışıyorsan hapı yuttun! Yani işlevsellikleri ve güvenli kullanım seçenekleri gelişene kadar güvenlik açığı var diye düşünüyorum. Tutuluyor mu tutuluyor, maliyetleri de daha düşük olabilir bir sürü mekanik parçaya göre, albenisi daha fazla, ama riski de daha fazla.

Ben linkleri oradan alın diye vermedim, en fazla bu kadar verirsiniz diye kanıt olsun diye koydum. Nerede ucuza bulursanız oradan alın, yeterki orjinal parça olsun ve fatura versinler.

Biraz Anti-Fransız lobisini kızdırayım. Peugeot sonunda yenilenmiş 308 modelini Avrupa'da yollara çıkardı. İlk izlenimler de çok olumlu. 205'in başarısından nemalanan küçük kabinli tasarımdan artık daha büyük kabinli karoseriye dönüş yaptılar ve biraz C4'e benzeyen eski kasayı hiç andırmayan modern ama oldukça sade bir modele döndüler. Çizgilerde Golf ve Audi'ye benzeme kaygısı izleniyor bence, ama yine de kendince olabildiğince kişilikli bir tasarım yakaladığını düşünüyorum. Tabii i30 ve Mazda 3 gibi modellere benzetmek de olası. Zaten giderek birbirine benziyor arabalar... Aslında ilk bakışta araç daha heybetli görünse de sınıfındaki modellere göre oldukça kısa. Böylelikle oldukça kıvrak ve şehir içine uygun bir sürüş tarzına ilk adımda atılmış oluyor, küçük ve doğru tepkili direksiyon sistemi dengeli ve konforlu bir süspansiyon ile birleşince ortaya sürüşü keyifli bir araç çıkmış. Baz motor 1.6 turbo benzinli dört silindirli ünite, 125 PS güç ve 1400dd'dan itibaren de 200 Nm tork üretiyor. Bu veriler alt devirlerden itibaren güçlü çekişi olan performans yoksunluğu hissettirmeyen bir motor varlığının kanıtları. Özellikle Allure donanım seviyesinde zengin donanım ve konfolu koltuklar göz dolduruyor. İç hacim ön koltukta oturanlar için mükemmel iken arka taraftakiler ancak sınıf standardına yaklaşabiliyolarlar. Buna karşılık 470L kapasite ile bagaj hacmi dikkat çekiyor. Kokpit tasarımı biraz aykırı ve minimalist denilebilir. Hemen hiç düğme kalmadan her şey orta konsoldaki dokunmatik ekrandan kumanda ediliyor. Ayrıca göstergeler bir hayli yukarı taşınmış ve küçük direksiyona rağmen direksiyonu yukarıda kullananlar için bir miktar perdelenebiliyor. Geçen hafta benzer yapıdaki 208 GTi'ı kullandım, ideal sürüş pozisyonunu bulmakta çok zorluk çektim, hatta istediğim rahatlığı ulaşamadım sadece alışabildim diyebilirim, ama aracın o kadar dinamik bir sürüşü vardı ki, bu ergonomi eksikliği durumunu kabullenmem hiç zor olmadı. Markayı sevenleri heyecanlandıracağı kesin. Geldiğinde denemek isterim...

30.000 km alt sınır, yani nispeten yoğun fren kullandığınızda değişim gerektirebilecek bir km. Tabii görmeden konuşmamak lazım. Ancak servislerin şöyle bir kaygısı var, balatalar daha idare eder ama sorunsuz 45.000'i görmez, hem müşteri kaçmasın hem de sorun yaşamasın diye değişimi biraz erkene alabilirler. Balata fiyatları orjinal ürün ön+arka en fazla 250 TL, takması da olsun 50-75 TL arası, yani yetkili servisin yarı fiyatına çıkar. http://www.onlinefordyedekparca.com/U842,169,focus-2011-bron-balata-br-av61-2k021-bb-bakim-urunleri-av61-2k021-bb.htm http://www.onlinefordyedekparca.com/U1337,169,focus-2011-brarka-balata-br-av61-2m008-aa-bakim-urunleri.htm Düzgün bir ustanız varsa yetkili serviste yapılmasını bu fiyatlarla asla önermem. Kaldı ki normal bakım için bile 660 TL fazla, indirim talep edin.

Zaten öyle değil miyiz?

Beyaz biraz tuttu diye ithalatta abandılar beyaza, bir ara da gümüş gri bu duruma düşmüştü.

Bu konuyla ilgili her zaman yazdığımı gene yazayım: Çağdaş yakıtlarla kurumlanma oldukça azaldı, kurumlanma sürekli kısa mesafede, şehir içinde ve doğru dürüst çalışma ısısına ulaşmadan kullanılan motorlarda sorun olacaktır. Bunların da kabaca 5000 km'de bir devirli (dizellerde 3500 ve üstü, benzinliler 4500 ve üstü) yaklaşık 30 dakika kullanılmaları halinde kurum yakma önemli ölçüde gerçekleşecektir. Yani arada uzun yol yapmak gerekir. Olumsuz koşullarda kullanıyor ve uzun yol da yapamıyorsanız, özellikle 30.000 km'de bir düzenli CC yapılması düşünülebilir. Erken başlanması ve düzenli yapılması halinde zararı olmaz. Ancak yıllarca kullanılmış ve 100.000 km'yi aşmış araçlarda ilk defa yapılırsa Murat Beyin anlattığı mekanizma nedeniyle nadir de olsa yağ yakma sorunu baş gösterebilir. Muhtemelen öyledir, nedeni de faturaya eklemek içindir.

Mutlaka ilave bir yük vardır, ama bunun ne kadar olduğuna kim karar verecek? Eğer TüvTürk ölçüm yapıyosa ölçsün, varsa yetkisi versin ölçüm belgesini emniyete ibraz edilmek üzere siz de değişikliği yazdırın. Ne anlamsız bir durum, sizin beyanınızla değiştirmezler ki. Bence teknik belge ile Tüvtürk'ün şube müdürü ile telefonla görüşün ne istediklerini bir anlatsınlar doğru dürüst.

Tahmin etmiştim, ancak 1.6 EB motorun az bulunur olması uzun vadede değerini arttırır, ayrıca nadir bulunan bir araç kullanmanın keyfi de ayrı...

Bakır kahverengiye benziyor. Bu renk şu anda getiriliyor mu?

Ne olursa seni sevindirir?

Para için uğraşmaya değer diyorsan şansını denemen lazım, ama bazen verip kurtulmak daha kolay olabiliyor. Satabilirsin dediklerine göre teklif yapayım mı?

Mertcan benim için buna net bir cevap vermek çok kolay değil. Genelde aracı sürüşü şeklimi aracın limitlerini araştırarak belirlerim. Bu arada ne zaman arkasını bıraktığını da anlamaya çalışırım, bu yönlü değişkenlik gösterecekse beni huzursuz eder. Yeni lastiği öne takarsam bu fark o kadar bariz olmayacağı gibi traksiyon sorununu da araç elektroniği halleder diye düşündüm. Yani spekülasyona açık. Hiç risk almak istemeyen ikisini bir değiştirir, ya da aynı lastiğin benzer diş derinliğinde çıkmasına bakar.

İyi soru, bir önceki cevabımı içgüdüsel yazdım, tek lastik olayını düşünmeden. İyisi arkada olursa aracın bir yönde kayma eşiği düşecektir. Önde olursa ise çekişte eskisi patinaja düşecek ve fakat çekiş kontrol sistemi bunu dengelemeye çalışacaktır, ki bir miktar performans kaybı demek olur. Bu durumda ben tek lastik için önü daha güvenli buluyorum kağıt üstünde. Çok da abartmamak lazım, 10.000 km lastiği pek eskitmez.

N'ayır, iyi lastiği arkada tutmayı her zaman öneriyorum, üstelik sadece ben değil konunun otoriteleri de. Burundan kayan araba kendini frenler, arkası döndüğünde başına gelecekler daha belirsiz ve hesapsızdır.

Bu açıklamayı teyid edecek bir verim yok. Ama biribirine bu kadar yakın tüketim değerlerinde nesnel bir test düzeneği olmadan kesin açıklamalar yapmak zor. Sadece belirtmek istediğim VW'nin performans konusunda daha başarılı/verimli olduğudur. Hemen tüm testlerde performans ile ilgili fabrika verilerini tutturabiliyorlar. Daha 1.6 EB için öngörülen 0-100 km/h hızlanma değeri olan 7,9'u tutturan test görmedim. Golf'te ise 140 PS ile 8.4 veriliyor bu değer, testlerde 8,3 gördüm Alman dergisinde. Kemal'in yazdığı gibi Ford motorda kötü değil ama VW'de yıllar içinde tsi serisini optimize etti ve şu anda hala biraz yağ yakma eğilimi dışında gayet iyi durumdalar.

Bu Avrupa istatistiği herhalde. Türkiye verisi değil. Bizde olsa olsa %80 dizel, %15 atmosferik benzinli ve %5 EB çıkar. Bu arada 1.6 EB kaç tane ithal edilmiş soracaktın, bir şey çıktı mı?

Geçmiş olsun. Sınırları zorlarsan belli bir istikrarsızlık gösterebilir, ama bu şartlarda bir-iki ay biraz daha dikkatli kullanarak bu duruma ekonomik nedenlerle razı olmaktan başka çare yok. Çok dert etmeye değmez.

Yeni arabanın hiç bir şeyine dokunma, bırak adam keyfini çıkarsın bildiği gibi kullansın, sizi fırsatçı oğullar sizi! İle bir şey yapacaksan sana teklif etmesini sağlayacak şekilde aklına düşür Politika birisine cehennem bilet kestirip onun bu yolculuğu heyecan ve hevesle beklemesini sağlayabilmektir.