Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.806
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Olumlu karşılıyorum, Ogün'ün uyarısına tümüyle katılarak... Kimsenin uymayacağı, uyamayacağı hız sınırlama tabelaları koymaları, buna karşılık hızın gerçekten sorun yaratacağı yerlere hiç tabela yerleştirmemeleri, 50 km/h sınır olan yerde 80 km/h'nın üzerine ceza yazıyoruz diyerek, kaymak asfalt duble yol yapıp sonra onu kasabanın tam ortasından geçirip ya da ışıklı sapaklarla doldurarak 50 hatta 30 km/h hıza düşürterek, kenara tabela koymak yerine asfalta kısa sürede silinen yazılarla hız sınırını belirtmeye çalışarak topyekün bir dağınıklık ve ciddiyetsizlik söz konusu. Sinir bozucu düzeyde... Hepsinin yeniden değerlendirilmesi lazım. Ben Türkiye'de trafik kazalarında asıl etkenin yüksek hız değil, yüksek oranda dikkatsizlik ve bilgisizlik olduğunu düşünüyorum. Çarpan her araba duramadığına göre hızlı gidiyordur diye düşünülüyor. Ve trafik anarşisi özellikle Anadolu'da araçların da fazlalaşması ile giderek artıyor.
  2. Zaten ben de reklam demedim ki, mezuniyet ödevi olarak yapılmış bir spot, ancak çok etkili bir anlatım dili var. Kuşkusuz üretilirken reklam amacı ön planda tutularak çekilmiştir, ama haliyle Mercedes gibi bir firma infazcı olarak anılmak istemez. Bununla beraber her ne kadar ilgimiz yok diye not düşürseler de bunun yazyınlanmasına izin vermeleri gizliden gizliye reklam poyansiyelini kullanma niyetlerine bir kanıttır, yani görünmek istedikleri kadar masum değiller Sayın Ayhan C.
  3. Yakup konuyu açmışsın, bir el at da başlığı değiştirip "Günün Reklamı" yapalım. Hepimizin karşısına çıkıyor ilginç reklamlar, paylaşımı hoş olur. Aşağıdaki de Mercedes için çekilen ama cüretkar ve tartışılabilir ifade yöntemi nedeniyle asla yayınlanamayacak kara mizah zekası çok yüksek bir spot: http://youtu.be/EPTXA9E2YpM
  4. Bunlar da öylesine boş laftır... Her arabanın fanatikleri vardır, hiç birini putlaştırmaya gerek yok. Hele ki Focus 3 bütün Focus'lar arasında rekabete en az dayanacak ve göreceli en az heyecan verecek olanıdır. Gönlünüze ve kesenize ne uyuyorsa onu alın. Renault'yu sevmeyen ve kötüleyen çok da olsa otomobil satışlarında Türkiye pazarında açık ara öndedir ve Ford'a göre %70 fazla satmaktadır. Clio da benimsenmiş ve yollarda kısa sürede çok sayıda görünmeye başlamıştır. Fiesta'ya yakın bir satış başarısı da olduğunu söylemek yanlış olmaz. Doğaldır ki satış rakamlarını etkileyen çok faktör vardır ve çok satan iyidir demek de yetersiz bir açıklama olur. Ayrıca Focus'u Clio ile kıyaslamak yanlış olur. Ancak kullanım izlenimleri olarak ben Clio'nun sürüşünü başarılı, 0.9 motoru da verimli ve yeterli buldum. Sizi üzeceğini hiç düşünmüyorum. Çocukluk hastalıkları olabilir, garantiden giderilebilir, şans faktörü de her zaman yadsınamayacak bir yer tutar. Ben de şimdiden hayırlı olsun diyenlerdenim. Clio'nuz ile sizi forumda görmeye devam etmek isteriz, izlenimlerinizi de bekleriz.
  5. Mandallı debriyaj SS sisteminde motoru çalıştırmak üzere kullanılan bir algılayıcıyı tanımlamak için kullanılmış bir ifadedir ve aracın kavrama davranışı ile zerre alakası yoktur. Muhtemelen yukarıda kavrama yaptığı için henüz alışamadınız, zamanla alışırsınız diye düşünüyorum. Tabii yine de işi bilen bir servise danışmak iyi olur. Güncelleme ile titremede düzelme sağlandığını zaten Engin yazmış...
  6. O zaman yukarıda yazdıklarıma eklenecek bir şey yok
  7. Düşüncelerim: Bilgisi ve deneyimi olmadan fikri olanların kol gezdiği bir ülkede "konuşana bakmak" özel bir önem taşıyor. Bu forumda yeterince deneyimli ve bilgili arkadaş var. Yorumlarda belli ölçüde hamaset oluyor her zaman, lehte de aleyhte de, bunu da okurken göz ardı etmemek lazım. Ödüller pazarlama stratejisinin bir parçası olarak dahi görülse değişik ülkeler ve değişik odaklardan geldiği düşünülürse motorun tasarım başarısının bir kanıtı olarak kabul edilmelidir. Dayanıklılık ve ömür ile ilgili yorum yapmak için maalesef henüz erken, Ford'un geçmişine bakarsak bu konuda başarılı ve istikrarlı olduğunu yazmak mümkün. Burada da bir istisna ile karşı karşıya olmadığımızı düşünüyorum. En azındn yapısal sorunlara işaret eden erken dönem arızalara kullanıma sunulduğundan beri rastlanılmadı. Performans açısından dengeli güç ve tork nedeniyle başarılıdır, kuşkusuz aşırı yüklendiğinizde bir dizel motor gücünü (daha doğrusu torkunu) beklememek lazım, ama güçsüzlük hissini yaşamayacağınız da kesin. Turbo benzinlilerin, özellikle küçük hacimlilerin, yük arttığında tüketim turbo dizellere oranla daha fazla artacaktır. Ancak dikkat ederek ekonomik kullanma potansiyelini kullanmak mümkün olur. Hoş bir arkadaşımızın da yazdığı gibi yakıt fiyatlarındaki artış her türlü tasarruf çabasını boşa çıkartıyor olsa bile benzinlinin soğuk iklimde rahat kullanılması, daha esnek bir devir bandında daha dengeli ve konforlu performans sunması dizel motora önemli bir alternatif olmasını sağlıyor. Uzun vadeli düşünürsek ikinci el piyasasını kestirmek kolay değil; ön yargılar ve LPG uyumundaki belirsizlikler olumsuz etkilerken, kullananların memnuniyeti, göreceli ekonomik ama performanslı olması ve 1.6 atmosferik motorun satışının sona erecek olması da olumlu etkileyecek faktörler. Ben uygun bir yer edineceği inancındayım. Son olarak niye dizelden benzinliye dönmek istediğinizi merak ettim. bence doğru karar bile olsa "sizcesi" önemli...
  8. Hadi hadi, imkanımız yok alamıyoruz diyeceğinize adrenalin kontrolu bahanesine sığınmayın... Velev ki öyle ise en geç orta yaş krizinde alırsınız (sanırım kırklar civarı, ben hala bekliyorum ayrı mesele)
  9. 50.000 TL civarına ben Seat Leon'a bakardım.
  10. Sayın Ayhan C. sanırım kokoreç de seviyorsunuzdur. Artık şu sevimsiz "Sayın" hitabından kurtulsak diyorum.
  11. Kaldırıma sürtüyor olmayasınız? (Tamam kötü bir şakaydı)
  12. Konu biraz ST'den uzaklaşmış. Şimdi Otosan gözlüğü ile bakınca zaten oldukça iyi satan Fiesta ve filolara dağıtılan Focus ile satış hedeflerini tutturuyor ve bununla yetiniyorlar ise marka imajını sportif anlamda arttıracak modellerin ceremesini çekmek istemeyebilirler. Seat hala arzuladığı pazar payına sahip olmadığını düşünüyorsa her kanalı pazarlama amaçlı kullanmak isteyebilir. Ancak Otosan'ın reklam politikasına bakarsak modernliği ve teknolojiyi vurgulayan bir yol izliyorlar, yani "sağlamcı" ve " beleşçi" zümrenin ötesine geçmek istedikleri ortada. Hal böyle olunca niye sportif kanalı kullanmasınlar diye düşünmeden edemiyorum. Tabii burada almak istiyorum diyen bir kaç kişiden kaçı buyur al dendiğinde gerçek müşteri olacak o da ayrı bir bilinmez. Yani araçları getirmenin yanında güzel bir reklam kampanyası da ister istemez gerekecek. Yani zor dostum zor. Gelelim Tsi motorların yağ tüketimine... Bu kesinlikle hacimden bağımsız ve tamamen motor tasarımı ile ilgili bir tercih. Belli ki yağ segmanlarını biraz daha gevşek kullanmayı tercih etmişler, belki de motorun verimliliğinin yüksek olmasının nedenlerinden biridir bu. Ama 2.0tfsi motorun dahi gerçek anlamda yağ yaktığını değişik araçlarda yakınen gördüm. Yani bu üreticinin tercihi. Açıkcası iyi giden bir motorum olsun varsın bagajmda yağ taşıyayım, bu durum beni çok rahatsız edermiydi bilmiyorum; yakıt seviyesini kontrol edip yağ doldurmak zorunda kalmadığım sürece etmezdi herhalde.
  13. Bilgilendirme için teşekkürler. Ne demeli? Öncelikle tasarım gerçekten çok şık, hem sade hem asil hem şık hem çekici, yani her açıdan başarılı. İç mekan da öyle. Fotoğraflardan ciddi bir işçilik ve malzeme kalite kaygısı olduğu belli. Üç kollu direksiyon sevenlerin hemen yüreği hoplayacaktır. Eleştirilere gelince: Nabız ve kan şeker düzeyi takibi gibi öğeler pratiğe hemen hiç yansıması olmayacak teknolojik oyuncaklar, medyatik olma çabası olarak görüyorum. Böyle bir arabanın lansman sürecinde öne çıkarılmasından ziyade otomobillerde sağlık izlemi konusundaki bir platformda olası çalışmalar olarak sunulmasını yeğlerdim. Şimdi ne olacak kalp hastası binip de nabzına bakıp "şimdi araba kullanmamalıyım çok sinirlendim" mi diyecek, ya da doktorunuz sizi arayarak "beyefendi kalp krizi geçiriyorsunuz lütfen sağa çekin" mi diyecek, ya da 112 ekranında görüp de "arkadaşlar acele etmeyin adamın kalbi durmuş zaten" mi diyecek. Tamam bağnazlık etmemeliyim de sağlık teknolojileri kongresinde miyiz, yeni araç tanıtımında mı? Sık şeker koması tehdidi altında olanlar için güzel bir özellik glikoz düzeyinin izlenmesi de kaç kişi buna ihtiyaç duyar? Yani ben bu aracın bu özellikler ile öne çıkarılmasını gereksiz buldum. Demezler mi o zaman Ford'a - Çıkmadan eskiyen şu Mondeo'yu artık satışa sunsanız - Bunlarla uğraşana kadar 1.6 dizele bir otomatik şanzman koysanız - Şu tutamaçları standart hale getirseniz (gördüğüm kadarı ile bulnda da yok) Yani kısacası gösterişi sevmem ve bu da bana biraz öyle geldi Bunun dışında büyük ekranlı dokunmatik sistemleri kontrol ünitesi olarak kaçınılmaz bir gelişim olarak görsem ve ilk izlenim olarak çekici gelse de sürüş güvenliği ile bu tür dikkat gerektiren ekranların uyumlu olmayacağı konusunda çekincelerim var. Ancak görünen o ki teknolojik gelişmelerin hem pazarlama açısından çekficiliği hem de göreceli düşük maliyeti bu durumun göz ardı edileceği anlamına geliyor. Yani bir düğmeyi tutup çevirmek ekranda parmakla bir hedefi tutturmak ve onu görsel kontrolla ileri geri ittirmekten daha kolay ve sürüş esnasında güvenlidir. Ve evet ben de üzerindeki saydam kapağın ne işe yaradığını anlamakta zorlanıyorum. Bu tür ağır ve yüklü olabilecek araçlara en iyi yakışacak motor 2.0 dizeldir, küçük EB'ların hibridi olmadıkça uzun vadede çok mutlu edeceğini düşünmüyorum. Yani ürün gamında olabilir ama öne çıkarılması gereken motor bu olmamalı. Bu kadar geniş cam yüzeyler ve büyük iç hacime o havalandırma mazgalları yetmez, demedi demeyin. Eleştiri dürtümü tatmin etmiş olarak yineleyeyim, tarzım değil ama çizgisini çok beğendim. Bu arada kapı kollarını da unutmuşlar. Düzeltme: imla (sanal klavyelerde yazma özürlüyüm)
  14. Ayrıntılı anlatım için teşekkürler. Tüketim için yeterince fikir veriyor. Hep yazdığım gibi küçük hacimli turbo benzinli motorlarda yük altında tüketim bir hayli attıyor. Sizin de kalabalık gidiyor olmanız ve seçilen hızlar bu tüketimi vermiş. Kuşkusuz daha düşük yük ve hızla altında kalmak mümkün olur ama o da başka bir gezi olur.
  15. Sipariş veriyorum. Bulamazsan haber et gönderteyim... Hatta aramak içn uğraşma oturduğun yern sipariş ver bence.
  16. Piyaz dıında ekstra bir şey yapmadım ki
  17. Yetkili serviste bir takım balata 270 TL idi, sadece bir takımın işçilik hariç bedeli. Yani bir takım fiyatına iki takım ve işçilik aradan çıktı. Bu kadar fark olmamalı....
  18. Toplam kaç tane geldiğini öğrenebilir miyiz?
  19. Otosan'ı sevmiyorum. Keşke umurlarında olsa idi. Spor paket getiriyor, içine koyacak motoru yok; Türkiye Ralli Şampiyonası'na Fiesta ile katılıyor ve en güçlü aday, ama imajıı pekiştirecek arabayı getirmiyor. Avrupa'da peynir ekmek gibi satılan ve kesinlikle Focus'un saygınlığını ve uzun vadede prestijini arttıracak ST' yi özel siparişle bile alamıyorsun. Bundan sonra şikayetlerimi uluslararsı düzeye taşıyacağım. Denemekten ne çıkar!?
  20. Lifte kaldırıp bir etiket okuyacak ve ona göre gelip gelmeyeceginize katar vereceklerdi. Ciddiyetsizlik diz boyu. Otosan'a şikayet edin. Ya servisler müşteriyi onemseyecek ya da hepten kaybedecek. Hakkımızı arayalım.
  21. Mesela? Bir de Samsung'un artıları da varsa? (önceki mesajında özetledim)
  22. Görünen o ki kendiliğnden geçmez ise ya çınlatarak kullanacksınız ya da balataları değiştireceksiniz. Değiştirmeye gelince, balata değişimi 15-20 dakikalık bir iş. Bu veya benzeri bir yerden orjinal balataları temin edip bildik bir ustaya değiştirtirseniz 160-170 TL'ye halollur. Ben olsam servise o kadar para kaptırmam. http://www.onlinefordyedekparca.com/U842,169,focus-2011-bron-balata-br-av61-2k021-bb-bakim-urunleri-av61-2k021-bb.htm Diskin torna ile traşlanmasını da asla önermem, servisin önermesine de şaşırdım doğrusu.
  23. Açıkcası sürücü odaklı düşünürsek pek bir şey değiştirmezdim. Yolcu gözüyle bakarsam iç mekanda daha fazla hacim için uğraşırdım.
  24. Küçük bir ekleme yapmak zorundayım. Motor performans potansiyeli taşısada belli ki bu kullanım tarzında gücü kullanılmıyor. Ya da diğer bir deyişle ben aynı şartlarda farklı benzinli motorlarda da bu kadar düşük tüketimleri yakalarım böyle mütevazi kullanarak. Performansına göre ekonomik demek için tam gücünü kullanma sürecindeki değerlere bakmak lazım. Belik de şöyle yazmak daha doğru 1.6 EB performans kadar ekonomi potansiyeline de sahip bir motor. Ama herkesin elinde bu kadar masum olmayabilir. Ve zorlandığında özellikle dizellerle fark açılır.
  25. Yakup iyi diyorsun da sen eski yazılanları bildiğin için var olduğunun da farkındasın, ancak yeni başlayan birisinin ilgili konulara ulaşması hiç de basit olmuyor. Ben eski yazdıklarımı refere etmek istediğimde bile çok güçlük çekiyorum, kuşkusuz morukluğun da etkisi var ama kolay değil. Bu nedenle bu birleştirme görevini sabırla sürdürmeniz gerekecek, şimdi de ileride de. Eleştirilere gelirsek; ben yazılanların hiç biri ile ilgili sorun yaşamadım. Aracı kullanmayı öğrenme ve alışma sürecini geçtikten sonra herşey gövdemin/elimin uzantısı rahatlığında. Tüm ekranları rahat görüyorum, radyo düğmelerini çok başarılı buluyorum (Sony facia, ben standarttan bahsediyorum), özellikle 10'lu tuş takımı telefon numarası girmek için çok kullanışlı. Işık düğmesine hiç çarpmadım desem yeridir, yanlışlıkla kapatmayı düşünemiyorum bile. Bu camın güneş siperini içine koyabileceğiniz kapı cebi olsa olsa Transit'te olur. Direksiyonun dört kollu olmasından rahatsız değilim, şişkin göbek de hava yastığı açılmadığında direksiyona çarparsanız oluşacak travmanın en aza indirgenmesi için yapılmış bir çalışma. Arka havalandırma mazgalları bu ebadda iç hacimlerde çok işlevsel olmuyor.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.