Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.803
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Megane 1.6 DCi uzun yolda 4,3, Istanbul içi 5,5. 1.0 EB nasıl daha ekonomik olacak? Bir tek alırken 5-6.000 TL tasarruf edersiniz.
  2. Denemeden yazmamak lazım. Yollar trafik ışığından kalkıp boş yolda kesintisiz birkaç km gidecek şekilde olsa haklısın. Ama ara hızlanmalar kullanım sürecinin belki de %90-95'ini oluşturuyor. Bu nedenle bu motorun torkunu yabana atmamak lazım. Söyle yazayım: Antalya'dan Söğütcuması'na 45 km'de 1400 m rakım alan bir dağ yolumuz var. Ben GT Line Megane'ı 130'luk dizeliyle bu yolda denedim ve net yazayım kendimi EB 182PS'de takip ediyor olsam asla geçemezdim. Net ve kesin... Özetle Focus benzinli motorun geniş devir bandı ile keyif verirken Renault düşük tüketimle mutlu edecektir, performansları da düz yolda hızlanma testi yapmadığınız sürece çok benzer olacaktır. Frenler Renault'da daha iyi, kokpit ergonomisi Focus'ta, yola oturma Renault'da en az Focus kadar tatminkar ama Focus ona göre daha konforlu ve yumuşak kalıyor. Yazdıklarım GT Line için geçerli. Karar çok kolay değil benim için, %60 Focus %40 Megane derim.
  3. Aman ne komik, yavrum, v ve c klavyede yan yana, gözde gözlük olmadan yazınca bazen lseoiypr (sen bunu da anlamamışsındır şimdi...)
  4. Bugün nihayet Kuga ile tanışabildim. Zenvefil kahverengi denen renkte ve Titanium donanım düzeyinde. Test araçları henüz gelmemiş, vitrindekine baktık. Renk çok hoş. Dışarıdan çizigileri de son derece şık ve asil duruyoe İç mekan düzgün, malzeme ve işçilik kalitesi iyi, orta konsol sağ bacağımla çok yakın temas halinde oldu, sürücü mekanı Focus'tan daha dar geldi bana özellikle alt iç yanda ama rahatsızlık verici değil. Beğendim, tarzım olmasa da. İki arkadaşa alacağız ama ikisi de Volvo V40 Raw Bakır ile Kuga Zencefil Kahverengi arasında kararsız kaldı. Kuga Titanium + Navigasyon 71 civarı Volvo Premium Raw Bakır 75 civarı İkisi de PS 1.6 EB Siz ne dersiniz?
  5. Atmosferik, 525-570 PS arası güç versiyonları var. 300 rahat geçiyor doğal olarak... 6 ileri manüel veya S-tronic şanzıman var. Videoda 6.vitesi bitirdiğinde 300 geçmiş oluyor, simülasyon kızağından fırlasa ne olur acaba?
  6. Umut Bey maalesef çok öznel değerlendirmelerde bulunuyorsunuz. Öncelikle kıyaslama yaptığınız araçları Ford mühendisleri duysa Focus'u da "premium" sınıfa sokma nezaketini gösterdiğinize çok sevinirlerdi. En az %50 fazla ödeyeceğiniz araçta daha iyisini bulmanız da doğal olur. Kaldı ki bu da her zaman geçerli değil, arkadaşımda 2012 model dizel A6 var, USB girişi olmadığından yalnızca sıfır adet parçayı karıştırabiliyor ve sesi de transistörlü cep radyosu kıvamında, mavidşiten hiç bahsetmiyorum, ne zaman benle gelse sürekli bir diş gıcırdatması yaşıyor, Audi'ye kızgınlığına engel olamıyormuş... Bazı özellikler seçtiğiniz donanım düzeyi ile ilgili. Söz gelimi ben hoparlörler ve ses kalitesinden memnunum ve oldukça müşkülpesent ve eğitimli bir kulağım vardır. Hoparlör zırıltı sorunu ilk serilerde vardı, yenilerde giderildi, eskilerde de servis ile biraz boğuşmak gerekse de giderilebiliyor. Bende 10 istasyon tuşu var, AM ve FM yanında FM AST ve AM AST kanalları da düşünüldüğünde iki bantta 40 istasyon hafızası yapar ki fazlası zaten mutad değil. TA yani trafik anonsları yıllardır Avrupa ülkelerinde çok aktif izlenen ve anlık / doğru trafik bilgileri ulaştıran bir sistem ve emin olun müzik keyfi kadar önemli bir seçenek. Türkiye'de bunun hala doğru dürüst aktive edilememiş olması da bizim ilkelliğimiz maalesef. Ayrıca Titanium'larda düğme yarım ve ses kontrolü ile diğer yarısını paylaşıyor. Mute yokluğuna bir şey diyemem, o bir eksiklik gerçekten. Kokpit tasarımı kişisel tercihlere göre olumlu veya olumsuz algılanabiliyor, ben sürücüyü saran dinamik yapıyı güzel ve kullanışlı buluyorum. Siz beğenmemişsiniz ve alanı daralttığı eleştirisinde yalnız değilsiniz. Ancak bunu aracı almadan görmüş olmanız gerekirdi. Direksiyon sistemi çok iyi, yüksek hızlarda sertleşse de yine dinamik kontrole izin veriyor, kullanım alışkanlıklarınızı buna göre ayarlamanız gerekir. Viraj ortasında hangi araçla fren yaparsanız yapın yük öne yığıldığı ve arka aksı boşalttığı için dengesi bozulur, Focus bu anlamda oldukça nötr davranan ve ufak sapmaların da direksiyonla hızla ve güvenle kontrol edilebildiği bir araç. Daha üst sınıf dahil yakın ebadlardaki hiçbir araçla kıyaslamada geri kalmaz. Maharet viraja olması gerekenden hızlı girmemektedir ki bu da araç ile ilgili bir durum değildir. Direksiyon sistemine alışık değilseniz ve virajda kontrol için sert çevirmeler yaparsanız güvensizlik hissi oluşabilir, yani süreç biraz araca alışmakla ilgili... Turbo dizel motorlarda hızlanmada en kritik durum yanlış devirde (1600-1700 dd altında) yakalanmaktır. Bu durumda yüksek torkun devreye gireceği devire kadar sabırlı olmak gerekir. Ford'un işletim sistemi gereği ilk iki viteste torku kısıtladığı doğrudur, ancak bu da aracın önden çekişi de göz önünde bulundurulduğunda daha kontrollu bir hızlanma için patinaj destek sistemi ile birlikte kullanılan bir güvenlik uygulamasıdır. Doğru devirde olmak koşulu ile ben buna rağmen ne dizel ne benzinli turbo motorlarda bir hızlanma eksikliği hissetmedim. yeterince uzun süre ve yeterince farklı araç kullanmış bir kişi olarak da gözlemlerime güvenirim. Ford'u savunur duruma düşmek en son isteyeceğim şeydir, ancak aracınızı iyi tanımazsanız sözünü ettiğiniz markalarda da aradığınız herşeyi bulamayabilirsiniz. Naçizane...
  7. Ümit isim uzantısında "sport" olanların en önemli avantajı daha yüksek hızlara gerek düz gidişte ve gerekse virajlarda biraz daha dayanıklı olması. Buna karşılık bazen konfordan, bazen ömürden ve sıklıkla da fiyattan ödün vermek zorunda kalıyoruz. Focus Mk.3 gibi bir "aile" aracında, çok zorlanmadığı sürece standart sınıf lastiklerin fena halde yeterli olacağını yazmak zorunda kalmanın üzüntüsü içindeyim.
  8. Türkiye'de yarış olmayınca F1 2013 sezonu uzaklarda sessiz sedasız başladı, şu anda Avustralya GP Melbourne'de sıralama turları ile sürmekte. Bu seneki yarış takvimi şöyle: 17/03/2013 Avustralya 24/03/2013 Malezya 14/04/2013 Çin 21/04/2013 Bahreyn 12/05/2013 İspanya 26/05/2013 Monaco 09/06/2013 Kanada 30/06/2013 İngiltere 07/07/2013 Almanya 28/07/2013 Macaristan 25/08/2013 Belçika 08/09/2013 Italya 22/09/2013 Singapur 06/10/2013 Kore 13/10/2013 Japonya 27/10/2013 Hindistan 03/11/2013 Abu Dhabi 17/11/2013 ABD 24/11/2013 Brezilya Takım ve sürücüler: En büyük değişiklik Schumacher'in nihayet emekli olması ile Mercedes'te boşalan koltuğa McLaren'den Lewis Hamilton'un geçmesi ve McLaren'e de Sergio Perez'in alınması. Bilgisayardan canlı yayın için: http://www.f1turkish.net/p/canl-f1-yayn.html veya http://www.trf1.net/servisler/canli-f1-yayini-izle/index.1.html Canlı zamanları alabilmek için de: http://www.formula1.com/live_timing/live_timing_popup.html (kayıt olmak gerekiyor)
  9. Bu testler sadece kabaca fikir verir, kullanılan ebad, kullanılan araç, test koşulları vb. pek çok etken farklı sonuçlara neden olur. Ayrıca beklentiler de tercihi etkiler. Söz gelimi yoğun kuru asfalt kullanımınız var ve hızlı viraj dönmeyi seviyorsanız seçeceğiniz lastik yağışlı bölgede oturan sürücününkinden farklı olabilir. Ya da uzun dayanacak lastik isityorsanız aşınma karakterine bakmak gerekir vb. Her halükarda bir kişinin takıp kullanıp "xxxx marka beş para etmez" tarzı yorumlarından daha güvenilirdir. Conti hemen daima iyi/iyice sonuç almıştır benim izlediğim kadarı ile. Beni şaşırtan Dunlop ve Hankook'un da artık iyiler sınıfında kalıcı bir yer edinmiş olmaları.
  10. Doğrudur... Kuga, Captiva, Yeti vb. araçlar asla arazi aracı olma iddiasında değil zaten. Segment olarak belki en doğru tanımlama "Crossover" olmalı. Yani otomobillerde kullanılan yekpare gövde teknolojisinin yerden yüksekliğin arttırılması, daha geniş iç hacim, daha yüksek oturma pozisyonu ve daha geniş bagaj kapasitesi ve otomobil tarzı sürüş karakteri ile birleştirilmesi sonucu oluşturulmuş bir araç. Tekrar yazayım en önemli özelliği otomobil gibi sürülmesi. Dört tekerlekten çekiş kaygan zemin performansını arttırsa da, yerden yüksekliği bozuk yollarda altını vurma olasılığını azaltsa da bu araçlar araziye göre yapılmamıştır. Ya da diğer bir deyişle standart otomobille gireceğiniz kadar bozuk araziye girer ve fakat daha güvenli gider. Satıcıların da alıcıların da bunu bilmesinde yarar var.
  11. Geçtiğimiz hafta sonu Meksiko Rallisi koşuldu. Malum bu sene Sebastian Loeb her yarışa katılmıyor, Meksiko da evde dinlenerek geçirdiği bir ralli oldu. Hal böyle olunca meydan başka bir Sebastian'a kaldı: VW Polo ile bu sene sezona merhaba diyen ve bu yarışı da açık ara önde kazanan Sebastian Ogier'e... Polo başarı üzerine başarı kazanıyor, Loeb olmadan Citroen bocalıyor, resmi destek alamayan Ford takımları ise bir şekilde rekabetçi kalmayı başarıyorlar. Uzun süredir etaplardan uzak kalan Ken Block'un yedinciliği ilginç. Hatta yeni yetme Neuville'in Fiesta ile üçüncüiüğü daha da büyük başarı... Rallinin özelliği toprak ve yüksek olması, işte künyesi: Bu da yarış sonundaki sıralama: Sebastien Ogier Volkswagen 4h30m27.0s Mikko Hirvonen Citroen + 3m28.9s Thierry Neuville M-Sport Ford + 4m23.8s Dani Sordo Citroen + 6m06.7s Nasser Al-Attiyah M-Sport Ford + 8m34.5s Chris Atkinson Abu Dhabi Citroen + 11m28.0s Ken Block Hoonigan Ford + 11m48.3s Benito Guerra CRT Citroen + 12m49.8s Martin Prokop Czech Ford + 14m29.0s Evgeny Novikov M-Sport Ford + 17m15.3s Mads Ostberg M-Sport Ford + 26m40.4s Biraz da göreseller Şampiyonada son durum Sürücüler Takımlar
  12. Bu sefer de ADAC'tan 225/45-17 testi, spor lastik ebadlarına referans olabilir...
  13. Ne değişik beklentiler var.... USB üzerinden çalınan 1000 parçadan fazlasını karışık çalmıyor diye bir markadan veya modelden vaz geçmek! Müzik seti alırken kriter bu olsa anlarım da otomobilde, bilemedim, bu kadar güzel yürüyen, sürüşü keyif veren bir otomobili bu nedenle terk etmek... Bu arada benim taktığım iki adet 16 GB bellek var, ikisi de tamama yakın dolu, biri klasik müzik olduğu için karıştırtmadım, ama diğerinde en az 30 klasör vardır, üç gündür hepsini karıştır seçeneğinde dinliyorum ve gayet güzel çalışıyor. Saymadım kaç parça var. Mamafih belki EB olduğu için daha performanslıdır... Bu konunun devamı buradadır: http://www.focusclubtr.com/topic/4-yeni-ford-focus-2011-2012-ford-focus-genel-başlık/page-211#entry154920
  14. 1- Segment olarak arazi aracı görüntüsü olsa da bu amaçlı tasarlanmadığı kesin. Bozuk yola yönelik özel bir düzenleme olduğunu zannetmiyorum ama yürüyen aksamın bahsettiğiniz yollarda da dikkatli kullanılırsa su koyuvereceğini düşünmüyorum. 2- Şu anda üretimde öyle bir model yok, ileride çıkmaz denilemez tabii ama çok çok zayıf ihtimal. 3- Sony + Navigasyon = 5" ekran, Avrupa'da böyle. Hem ne yapacaksınız arabada DVD seyredip, sürüşte sakıncalı, duruşta da ev daha komforlu değil mi? Sonradan herşey yapılabilir tabii ama garantisi yok! 4- Bence hayır
  15. Kapatılmadan kısa bir yorum. Tüm akıllı telefon firmaları yarışta kalabilmek için zorunlu model yenileme ve geliştirme çabası içindeler. Hatta donanım geliştirme hızı yazılımı geçti denebilir. Yeni cihazlardaki "benchmark" sonucu elde edilen performans değerlerindeki küçük farklar nadiren gündelik kullanımda önemli bir avantaja dönüşüyor. Donanımsal olarak üst modeller birbirine çok yakın. Yazılımsal olarak da en kullanıcı dostu tartışmasız hala iOs, üstelik en önemli avantajı Android cihazlarda olduğu gibi özel bir elbise giymeden verimli ve şık görünmesi. Ama iOs'un kendi sistemini empoze etmesi ve açık kaynak kodu kullanmıyor olması kimileri için bağlayıcı. Uzun vadede kendini çok da fazla yenileyemiyor olması da ayağına dolanacak eğer böyle tutucu devam ederlerse... Samsung S4 ile hTc One yeni lanse edilmeleri ve her iki markanın da üst modelleri olmaları nedeniyle doğrudan kıyaslanabilir. Benim gözüme çarpan farklar şöyle (kullanmadım, elime almadım, sezilerime güveniyorum bu yorumları yaparken): Kasa yapısı olarak One daha ağır olsa bile alüminyum olması nedeniyle sağlamlık hissi verecektir, ayrıca yuvarlatılmış arkası daha kalın gösterse de ele oturmada büyük avantaj. S4 büyük, ince ve plastik yapısı ile her an elden düşecekmiş ve düşerse de dağılacakmış hissi verecektir. One'ın göstergesi 4.7", bu nedenle aynı çözünürlükte olmasına rağmen piksel yoğunluğu daha yüksek (469 ppi). S4'te AMOLED, One'da SuperLCD 3. nesil kullanılmış. İkisinin de başarılı olacağı kesin, S4 daha canlı, One daha doğal görünecektir. Başabaş sayılırlar. İkisinde de 2 GB RAM var S4 harici kartlar kullanabilirken One'da öyel bir depolama imaknı yok, standart 32 veya 34 GB makine içi alan var. Ayrıca ikisi de Dropbox alanı vaad ediyor: S4 50, One 25 GB. Bence ikisi de yeterli, ek kart kullanmak isteyenler mecburen One'dan uzaklaşacak. İşlemci S4'de kağıt üstünde daha güçlü, çift dört çekirdekli birim eş zamanlı veri işlemede daha başarılı olacaktır, ancak güncel yazılımla bu ne kadar pratiğe yansır belli değil. Ayrıca hangi pazarda bu işlemci grubunu kullanacaklar o da belli değil ve de ciddi bir kafa karışıklığı yaratacak. Burun farkı ile S4 önde denilebilir, ancak geri de tepebilir, zaman gösterecek. Fotoğraf sensörü S4'de 13 MP, One'da ise yalnızca 4 MP. Ancak One için piksel büyüklüğü ve düşük yoğunluğu ile özellikle loş ortamlarda daha kaliteli fotoğraf çekeceği iddiası var. Bu hala kanıt bekliyor ve ilk izlenimler bekleneni vermediği yönünde. Tabii elde edilen görsel ebadı da birinde 4128 x 3096, diğerinde 2688 x 1520. Kırparak kullanım için S4 avantajlı. One'ın kısa sürede sensör revizyonuna gitmek zorunda kalacağını düşünüyorum. One yeni bir kullanıcı arayüzü deniyor "Blinkfeed" ile, biraz Windows benzeri, kullananlar memnun, kabul oranını zaman gösterecek. Samsung ise bazı uygulamalarla yaşamı kolaylaştırıcı bir aygıt şeklinde lanse etmeye çalışıyor, bunun da pratik yararlılığını kullanıcılar zamanla belirleyecek. Özetle birini diğerine üstün görmek kolay değil. Alışkanlığım beni Hatice'ye yönlendiriyor, ancak bu ne derece rasyonel ve geçerli bir tercih tartışılabilir. Sony Xperia Z ve LG Optimus G kıyaslamasını da istekli/gönüllülere bırakıyorum. Bu arada marka değeri açısında ilk 500 şirket açıklandı global ölçekte, ilk 25 aşağıda, Samsung'un ve Volkswagen'in (!) ciddi bir atılım içinde olduğu belli oluyor.
  16. Katılmıyorum. İnsanlar basitleşmiyor, fakat teknoloji bağımlı olmaya başlıyor. Fotoğrafçılık değişir de demiyorum zaten, öncelikler, beğeniler, hedefler değişiyor. Dinlemen lazım beni...
  17. Üstelik telefonlar çok işlevli. Ben mesela fotoğraf dersi de veriyorum, amkineleri takip ederdim, şimdi telefonları talip ediyorum ve en ilgi çeken söyleşimin konusu: Mobil "Telefon Fotoğrafçılığı - Fotoğrafçılık yön mü değiştiriyor?
  18. Yerden yüksekliğin azalması seni rahatsız etmiyorsa böyle iyi.... Yalnız o çamurdan geçip arabaya basmaya nasıl kıyabildin!? Ben beğendim...
  19. Bu leylek gibi durma işini anlamıyorum, 16, 17 v 18 jantlarda jant + lastiğin çapı 3-4 mm oynuyor, yani orijinalden ne yerden yüksek ne de çamurluk içinde boşluk kalacak. Niye leyleklesin??? Neyi kaçırıyorum?
  20. E büyük gün Samsung severler, için gece S4 lansmanı var.... Bu arada reklam savaşları kızışmış: NY Times Square, alttaki reklam panosunda S4 reklamı, üstteki elektronik panoda ise LG Optimus G
  21. Aynen... Her söylenene inanmayın, araştırın: Peki bu nasıl?
  22. Başlıktaki haberin HaberTürk'te yer alan şeklinde şu cümle ilgimi çekti: Emniyet Genel Müdürlüğü, trafik kazalarının neden olduğu kayıpların istenilen oranda azaltılamaması üzerine, trafik denetimlerinde yöntem değişikliğine gidiyor Diğer bir deyişle bugüne kadar yapılan o kadar radar kontrolu ve hız sınırlamalarına rağmen trafik kazalarında istenilen düzeyde azalma sağlayamamışlar. Tabii bu durumda ister istemez acaba trafik kazalarında esas rol oynayan etken hız değil mi düşünmeden edemiyor insan... Kemer takma kontrolunun yapılmasını akıl etmeleri (!) iyi olmuş, hedefledikleri 2 yılda %70 şehir içi takma oranına kavuşmak. Günaydın demek lazım, sonra da desteklemek... Antalya'da hala bu oran %20'nin altında şahsi örneklem değerlendirmelerimde. Sonra mesela karayollarının döktüğü ve bıraktığı mıcır için niye kimse ceza ödemiyor? Ya da araca da yayaya yeşil yanan ışıklarda belediyenin niye suçu olmuyor, üç kere ihbar ettim 15 günde, hala düzeltilmedi. Ya da tek beygirlik arabayı sürecek zeka ve eğitimden yoksun adamlara 100 beygirlik araba sürme ehliyetini veren kârdaşların hiç mi suçu yok. Hız konusuna dönersek şehirler arası yollarda hız limitini aşan araç oranı nedir sizce? Bence %1-2'yi geçmez. Onlar da uçsuz bucaksız uzanan geniş ve boş yollarda hız yapanlardır. Peki otoyollarda genelde büyük şehir çevre yollarında can alıcı makaslar yaparak seyredenleri ne yapacağız, kaç kere plaka vererek kimliğimi bildirerek ihbarda bulundum, genelde ilgili arkadaşlara bildireceğiz diyorlar, ama telefonumu almaya bile gerek duymuyorlar, nasıl irtibata geçecekler yakaladıklarında şikayetçi olan ile? Zaten verdikleri cevaptaki samimiyetsizliği ses tonundan fark etmek olası. Geçiniz.... Yani sonuçta dostlar alışverişte görsün, tabii veren hep sürücüler alan hep devlet olsun, eller oğuşturulsun, bir taşla kaç kek vurduk hesabı yapılarak. Ben de inanmıyorum içten ve gerçekten kazaları azaltma gayreti içinde olduklarına! Tribünler, bir alkış vermeyi çok görmeyin, bu ustalıkla hak ediyorlar!
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.