Cem Boneval

Evet çoğunlukta algı böyle, dediğim gibi eğlenceli bir model olmuş.... Yakında caddelerde görmeye başlarız...

Aynaya git yüzüne dikkatlice bak, burnumuz bir tarafa eğiktir genelde... Tanrının yarattığında böyle bir durum varsa kulunkinde haydi haydi olur. Takmayalım böyle şeyleri kafaya...

Işık hızı???? Ölüme meydan okumak ölüm korkusunu yenmenin yöntemlerinden biridir, uğruna ölüp gitmekte varken...

Renault aslında elektrikli araç pazarında öncü olmaya çalışıyor ve Twizy, Zoe, Fluence ve Partner gibi model çeşitliliği ile bayağı da yol almış durumda. Ancak salt elektrikli araçlarda menzil sorunu nedeniyle yaygın kullanım beklemek anlamsız. Fluence ZE yanlış hatırlamıyorsa 80 küsur satımıştı, belki çoğu da resmi araçtır, bir tür dolaylı sübvansiyon, hatta belki de bağış olabilir. Çarpışma testine gelince, bazı sorunlar tanımlanmış: 1. Sürücü hava yastığındaki hava yetersiz kaldığından mankenin kafası direksiyonla temasa geçiyor (Renault incelediğini açıklamış) 2. Kokpit yapıları diz ve üst bacağı yaralayabilecek yapıda 3. Yandan ince bariyere çarpmada göğüs kafesi yeterince korunmuyor 4. Koltuk ve kafalık boyundaki "kamçı" hasarını önlemede tam sınırda 5. Çarpışma testi sonrasında elektrik kaçağını düşündürecek bulguya rastlanılmıyor. Tüm bu noktalar göz önüne alındığında çıkan sonucun sadece ZE'ye değil tüm Fluence serisine uyarlanabileceğini söylemek yanlış olmaz. Ayrıca bu sonucun Türk Malı olması ile ilgisi de kanıtlanamaz (kendi malına bu kadar az güvenen millet de az bulunur). Trafik kazalarında elektrikli araçlarda elektriğin bir tehlike unsuru olup olmayacağı hale belirsizliğini bir ölçüde koruyor.

Hayırlısı olsun, meraklısı da kaçırmasın...

Burada muadillerinin ne olduğu önemli? Ford ürün gamında 1.6 atmosferik dışında muadil göremiyorum, tabii dizeli muadil sayıyorsa bilemem...!? Ve de atmosferikten fazla yakmadığını da kesin söyleyebilirim. Bu motoru alan 182 beygire rejim yaptırmak için almayacaktır, bu bağlamda dizellerle kıyaslama da mantıksız. Güç, sürüş dinamiği, hızlanma karakteristiği, geniş devir alanına yayılmış etkin tork düzeyi ile Ford'un üretiminde muadil göremiyorum, VAG grubunun 1.4 turboları ile kıyaslanırsa da pek mahcup olmayacağını düşünüyorum. Satış temsilcisi ekonomiyi performansa tercih edenler için bunun bir seçenek olmaması gerektiğini söylese doğru demiş olurdu. Bu arada dizelle sürüş keyfi soyadan yapılmış cızbız köfte yemek gibi, ya da ucuz etin yahnisi yavan olur (öğle saatinde farklı teşbih beklemeyin benden)

Bu salt Eylül Vallahi Otosan'ı kutlamak lazım, olmayan arabaları bile satarak ithal binekte birinciliği yakalamış. Türkiye ilginç bir ülke.... En çok satanı ise Çağlar'a sormak lazım.

Sonuçta iki taraf da aynı hazneden beslendiğine göre sizin suyunuz bitmemiş, ön fıskiyeler çalışmıyor, motor mu arızalı, hortum mu çıkmış, meme mi tıkanmış araştırmak lazım.

Aaaa, aşk olsun sen Focus almak için mi forumdaydın, bizde dost bildik...

Yakup çok güzel bir değerlendirme sunmuşsun, çok teşekkürler! Renault 12 ve 9 döneminden kalma servis, yedek parça rahatlığı, sorunsuzluk ve uzun ömürlülük kriterleri ile ülkemizde belli bir tüketici grubunda gelenekselleşmiş bir markadır Fransızlara has tüm ergonomi hatalarına rağmen her zaman çok satmıştır. Ve yine bazılarımızın tiksindiği bu marka 2012 ilk yarısında 37.000 civarında binek satışı ile piyasa liderliğini sürdürmüştür. Sonuçta diyeceğim o ki Renault'nun zaten sabit bir müşteri potansiyeli var. Ancak son yıllardaki değişimin iki sonucu oldu: Bir araçlar daha keyifli ve eğlenceli oldu, iki sabit müşteri grubunun dışından da akıl çelmeye başladı. Bu başlıktaki yorumlar bunun basit bir kanıtı. Eskiden kiralık araç olarak Renault almak zorunda kaldığımda eksik kalan sürüş keyfi nedeniyle dudak bükerdim. Son iki Megane sürüşümde (GTLine ve Sport Tourer) hiç de öyle hissetmedim. Clio da işlevselliğin ötesinde eğlenceli olma özelliği ile karşımıza çıkıyor. Artık aerodinami kuralları ve belli moda beklentileri nedeniyle neredeyse yumurta gibi birbirine benzeyen tasarımlara biraz da olsa farklı bir soluk getiriyor, basit makyaj unsurları ile kişiselleştirmeye olanak sağlıyor, ki bu otomobil tutkunları için değerli bir imkan, kocaman dokunmatik ekranı küçükler sınıfına standart olarak sokuyor, ekonomi odaklı, bu bağlamda F1 deneyimlerinden faydalanmış yeni tasarımlarla farklı bir motor paleti sunuyor, kısacası kabuğunu kırıyor bence. Yeni tasarım anlayışının ilk ürünlerinde kuşkusuz bazı hatalar olacaktır, ama bunlar da model olgunlaştıkça düzelir. Açıkcası şu haliyle pekala gözümde sınıfın en cazip aracı olan Fiesta ile rekabet edebilir ve 1.5dci dizeli eş motorlu ve donanımlı Fiesta'dan liste fiyatlarında 4.000 TL daha ucuz ve daha az yakıyor. Tasarımla ilgili beni en çok rahatsız eden şey parlak siyahı iç mekanda çok kulanmış olmaları, çünkü her dakika tozu alınıp temizlenmediğinde çok çirkin bir görüntü oluşturuyor.

Biri birisini yiyor ama kim kimi belli değil. Yetkili servisten sorununuzun çözülmüş olmasına sevindim. Demek ki neymiş servislere güvenecekmişiz...

Uyarı veriyor olması lazım, ancak bunu sürüş esnasında değil de kontak ilk açıldığında yapıyor diye hatırlıyorum, belki gözünüzden kaçmıştır.

Bence de değil, sadece PS'in bir DSG tadında olmadığınının sevimsiz bir kanıtı... Alışırsınız birbirinize, saadetler dilerim.

Alperen iki kere PS kullandım, 30 dakikayı aşmamıştır olasılıkla her birinde de... İkisinde de senin yaşadığın sorunları yaşadım. Birinde gelimi kick-down yapıyorsun hızla çıkayım diye, mesela ikide, sonra vaz geçip aceleye etmeye gerek yok moduna geçiyorsun, ilk bastığında bir anda devir 6000 dd'ya ulaşıyor, ayağını gazdan çektiğinde ise araç hızlanmayı kesiyor ama devir sabit kalıyor ve geç düşüyor, ya da senin yaptığın gibi manüel değişimle yakalıyorsun uyumu. Diğeri ise gaza biraz basıyorsun, şanzıman önce "olan devirden devam ederim bu adam fark etmez nasıl olsa" diyor, ancak çok kısa süre sonra "yahu ayıp olmasın" diyerek bir alt vitese atıp devam ediyor, tabii arada biraz devir yükseldiğinden alt vitese geçişte bir öne yığılma oluyor, sonra yakalayıp yüksek devirden devam ediyor, kullanıcı gaz pedalı hareketini hiç değiştirmediğinden "bu da nereden çıktı şimdi" oluyor. Yaşadıklarınla örtüştüğünü düşündüğüm bu sorunlar arızadan çok şanzımanın yeterince olgunlaşmamış olmasından kaynaklanıyor gibi algıladım. Ancak burada da yazılımsal düzeltmeler söz konusu olabilir. Eğer rahatsız edici durum isteyerek tekrarlanabilir durumdaysa servisle istişarede yarar var...

Biraz ekle de sen de biz de bu sorundan kurtulalım...

Çok bir gördüm seni...

Hepimizde oluyor, bu bir durum sorun değil....! Hatta bazen aç karnına çok su içersem midemde bile oluyor...

Buna +%3 ÖTV farkı dahil mi? Eğer öyle ise sadece ÖTV farkı eklenmiş gibi olur...

Serdar saçmalamış videoda, Ümit sen olması gerektiği gibi anlatmışsın... . Frene basmadan dönmek yetmez aracın toplaması ve TVC'nin etkili olması için gaza da basman gerekiyor. TVC mucize yaratmaz, Serdar'ın videoda söylediği "ne yapsam aracı koparamadım" söylemi de maalesef biraz pazarlama amaçlı, hoş aracın yüklü olması ve lastiklerin muhtemelen 40 psi civarında şişik olması, dar ve kısa parkur zaten daha fazla zorlamasına imkan tanımıyordur. Yakup'un örneğinden yola çıkarsak yokuş aşağı hele de hafif dışa yatık bir viraja gaza basmadan girerseniz araç burundan viraj dışına güzel güzel kayıyor, bu kayma esnasında kendini de frenliyor, ESP hemen hiç devreye girmiyor. Aynı viraja viraj öncesi tatlı bir fren ile birazcık yavaşlayıp viraj başlangıcında gaz vererek girerseniz motorun gücü ön tekerleklere doğru iletildiğinde araç burnunu viraj içine doğru toparlıyor ve daha rahat ve hızlı dönüyor, bu arada iç yandaki tekerlekte bazen frenleme eylemini hissetmek söz konusu olabiliyor.

Bu yetkili bir servis mi? Yoksa kendi geliştirdikleri bir program mı uyguluyorlar? Eğer ikincisi ise garanti açısından ciddi sıkıntınız olur. Eğer birincisi ise niye sadece onlar biliyor bu kadar detaylı bir sorunu ve çözümünü? Geçmiş olsun, bana sanki fark etmeden chip tuning yaptırmışsınız gibi geldi

Tolga paylaşım için teşekkürler, tesadüfen geçen hafta Istanbul'dan bir arkadaşım uğradı, 1.6 130 BG dizel GTLine yeni almış ve tatile çıkmış, Kemer'e kadar dağdan gidip düzden dönme şansım oldu. Ben de izlenimlerimi paylaşayım: 1. İç mekan, koltuklar gerçekten rahat ve kokpitte dijital hız göstergesinden vazgeçmeleri de iyi olmuş, genelde sportif bir hava var. Megane'a temel karşı çıkışım kokpit tasarımında olmuştu hep geçmişte, bununla yaşamaya razı olurum. 2. Motor mükemmel. 1500 dd altı biraz cansız gibi olsa da 1700-4000 arası sürüşü benim EB'dan daha etkileyici, tek şanssızlığı 4000 dd üzerinin olmayışı, yoksa yüksek tork fena götürüyor. Daha da güzeli bunu gerçekten düzgün bir tüketimle yapması, Istanbul - Antalya arası 120 km/h ortalama hız ile 4,3 litre tüketimle gelmiş. Şehir içinde 5,5 litreyi aşmadığını söyledi, daha 1800 km'de idi araç. 3. Yol tutuşu bir hayli zorladım, Focus ile eşdeğer, ve hatta kullanma keyfi daha fazla diyebilirim, çünkü yatma ve salınma daha az. Ancak Focus'taki direksiyon sisteminin kısa turunu aramadım değil, yine de eski Megane'lara göre çok düzelmiş, o hamur gibi hissi kaybolmuş. Hala direksiyon açısı benim zevkime göre fazla yatık. 4. 12 mm düşürülmüş süspansiyonun yol tutuştaki başarısının bir bedeli var: Sportif ayar seven bana göre bile sert ve oldukça konforsuz, her türlü engebeyi, çukuru hissettiriyor ve "kötü yola düşünce ister" istemez frenliyorsun. Kaymak asfallta sorun olmuyor yine de. Yol sesini değerlendirme konusunda duyarsızım, ne yazsam yanlış olur. 5. Megane'da frenlerin en beğendiğim yanı hızlı ve güçlü gelen pedal tepkisi, alıştıktan sonra çok başarılı ve kontrollu frenaj sağlanabiliyor. 10 puan. 60,000 TL'ye alınmış (manüel şanzıman), açıkcası ucuz değil, ama başarılı ve ekonomik motor artı olağanüstü sürüş keyfi birleşince, medeni yolların bulunduğu merkezlerde kuşkusuz sportif HB sınıfı için iyi bir alternatif. Bugün 56'ya EB Focus'mu yoksa 60'a bunu mu alırsın deseler düşünmeden hemencecik cevap veremezdim... Yavrucum onu tutturmak imkansız ise bunu tutturmak da öyle... Çağlar yukarıda bahsettiğim aracı bir kullan, emin ol bu klişe laflardan uzaklaşırsın. Ayrıca - plastik kaporta darbelere deforme olmadan dayanıklı, paslanmıyor ve daha hafif, muhtemelen daha da ucuzdur. - radyo direksiyondan kumanda edilebiliyor, düğmelerinin aşağıda olmasına itirazım olmazdı, hoş genel anlamda küçük düğmeli tuhaf tasarımlara muhalif - Megane da bu grupta, tıpkı yeni Ford Sony'ler gibi. - Ford dizel motorda bence Renault'nun gerisinde, hem ekonomi hem performans olarak ve hala küçük dizellerde otomatik sunamıyor

Yetişmesi gerektiği beklentisinin farkında mıydı? Bu arada neredeyse 1500 kg ağırlığı da unutmamak lazım. Doğru, günceli takip edememişim... Pardon yani!

Öyle zaten, ve Focus'a has da değil, servis bülteni dahi var... TSB 58 2011: iB5 veya B6 şanzıman kullanan Fiesta, Focus, C-Max ve Mondeo'larda motor altında yağ damlaması saptanırsa sağ aks montaj hatasına bağlı aks keçesi bozulması söz konusudur ve yenisi ile değiştirilmelidir. Yine de sorun yaratacak bir durum değil, çok da kendinizi üzmeyin.

Qashqai ve Juke ile rekabet eder şimdilik, gelirse de Ecosport ile... Genelde Kore üretimi bir araç için iyi kalitede. 1.4 Turbo motor 140 PS ile yeterince güçlü ve keyifli bir sürüş imkanı sunuyor, direksiyon sistemi methediliyor, yani sürüşü sportif ve atak olarak nitelendirilebilir. Ekonomik bir araç değil, zevk ve keyif için alınabilir, ama onun için de fazla Opel, yakında bunun bir de Chevrolet versiyonu çıkarsa ucuza şaşırmam ayrıca.

8 ileri DSG'yi nerede okudun, zaten bildiğim 8 ileri DSG olarak yok, büyük motorlarda kullandıkları klasik otomatik var. Ve fakat bir İngiliz dergisi de "ihtiyacınız olabilecek tek ve son araba" demiş ya, bravo yani.