Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.806
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Sürüşün %30 arazi, %50 taşlı topraklı köy yolları ve %20 asfalt ise LPG'lemek kaydı ile düşünülebilir.
  2. Son yazlanlarla ilgili kısa görüşüm: 1.0 EB elbette dizele eşdeğer ekonomik bir alternatif değil, daha çok dizelden hoşlanmayan (benim gibi), göreceli yüksek torku seven (benim gibi), çok parası olmayan (yine benim gibi) ve ara sıra 6000 dd'yı hissetmekten hoşlananlar için daha önce de söylenildiği gibi atmosferik benzinliye mükemmel bir alternatif. Dizele de avantajları var elbette: - Sessiz ve yumuşak sürüş - Hafif ve buna bağlı olarak bira daha iyi yol tutuş - Alırken göreceli ucuz - Vergisi daha düşük - Soğukta kullanması daha kolay Ama yıllık hatırı sayılır yol yapan ve yakıt ekonomisi odaklı düşünenler dizele talime devam. Küçük hacimli turbo motorların ciddi ekonomi potansiyeli var, ama usulüne uygun kullanmayı bilmek lazım. Ben o motorla Antalya şehir için 6.5 yaparım. Ama dizelle de muhtemelen 5'lerde kalırım... Ancak bir eksik hala var o da adam gibi otomatik şanzıman. Pazarlama ve satış stratejisine gelince: Ben de şu anda Otosan'ın pek süreci istediği gibi kontrol edebildiğini düşünmüyorum. Talep yaratmaya çalışıyor ama arz yok, fiyatlar hala pahalı ve genelde alıcıların bir-iki ay bekleme veya sipariş verip bekleme gibi bir tutum takınmayacakları da aşikar. Demek ki öyle ciddi ve hırslı bir satış hedefleri yok, ufaktan ve fazla risk almadan gitmeye çalışıyorlar, bakalım piyasa bu durumu nasıl karşılayacak. Opel ve VW satış rakamları yeterli ipucu veriyor gibi.....
  3. Aynen, bence tek istisna hava filtresine yapılabilir, o da kirlilik kontrolu yapmak koşulu ile... Konumlandırma benzer, ancak onun da bir sebebi var, kaput altından ve ısının biriktiği yerden ne kadar uzak olursa o kadar iyi, çünkü motorun verimli çalışmak için soğuk havaya ihtiyacı var.
  4. Bir tek orada olması bana sırıtır gibi geliyor. Parçayı değiştirmek mümkün değil mi?
  5. Bugün motorların artık kolay kolay kıymık atması bunların yağa karışması falan mümkün değil, bir etrafınıza bakın yüzbinleri devrimiş onbinlerce araç geziyor, kaç tanesi erken yağ değiştirmiş acaba? Herkesin seçimi kendinin, ama 50'lerden kalma deneyimlerin ışığında bugünü değerlendirmek bana abes geliyor. Eğer yağ motor parça artıkları ile kirleniyor diyorsan ki zarar verecek düzeyde olanların zaten filtreye takılması beklenir, değişimi 1000 km civarında falan yapmak lazım. Bugün hangi üretici böyle bir öneride bulunuyor? 30.000 km bakım aralıkları kullanılıyor, üretici niye böyle bir risk aslın? Elbette somut verilere bağlı tespit ediyorlar bakım aralıklarını, Yoksa ABD gibi tüketici haklarının gelişmiş olduğu ülkelerde çatır çatır tazminat öderler. Ben aşırı korumacı davranmanın sadece psikolojik rahatlama getireceğini düşünüyorum. Hava filtresini değiştirmek 5 dakikalık iş elbette servise gitmeye gerek yok. Muhtemelen bir şey çıkmaz, çünkü bölgeye göre değişiklik yapma hakkına sahipler ve bunu gerekçelendirmişlerdir. Ancak bakım aralıklarının kısalmasını gerektiren şartlar ülkenin gelişmesi ile orantılı olarak ortadan kalkmakta. Ford merkeze başvuru denenebilir ve çok sayıda başvuru gelirse gündeme girebilir bence: https://secure.corpo...nTopic=flmowner
  6. Uluslararası geçerli ETIS sisteminden 2008--2011 Focus TDCi için geçerli servis planından alıntılar: Triger değişimi 200.000 km/10 yıl Fren hidroliği değişimi 2 yılda bir Klima gazı değişimi 10 yılda bir DPF değişimi 120.000 km Kısacası bizde resmi servis standartları bile bunların altındayken, altındakinin altına inmenin pek manası yok!
  7. Kuşku ve endişeyi gidermeye dayalı sömürü bilinen en eski taktiklerdendir. Kendini kandırmak da bunun en önemli adımı... Nesnel veriler olmadan sadece spekülasyon yapabiliriz. Nesnel verilere de üreticilerin sahip olduğunu düşünüyor ve kılavuzlarını doğru kabul ediyorum. Bu da benim kendimi kandırma şeklim.
  8. Yok be usta, işin özü, arabada basacaksın gidecek, viraja gireceksin sorunsuz dönecek, güvenli duracak, bunlara yoğunlaşılacak, sürüş keyfi olacak kısacası, böyle ıvır-zıvırlarla oyalanırken benim için kaçan öz bu! Ha hepsi Focus'ta var mı var, ama kaç kişi bunu önemsiyor (forum dışı düşünelim) be kaç kişi kağıt kalem donanım hesabı yapıyor?
  9. Hangi sensörlerin algıladığının cevabı burada: Normalde park yerinin girişindeki bariyer çubuğu dahi algılar iken benimki son zamanlarda çalışmıyor, ama servise gidip araştıracak vaktim olmadı. Sonuçta elektronik sistem, aksaklık olabilir, resetletmek gerekebilir.
  10. Bu ne ya, bu saatten sonra Focus'un donanımını anlamak için kümeler teorisini falan mı öğrenmek gerekecek... Benim yorgun ve yıpranmış hafızamın bunları ne anlaması ne de aklında tutması mümkün değil. Giderek arabadan elektronik bir oyuncağa yöneliyoruz ve işin özü ıskalanıyor.
  11. Ne biliyorsun 15.000 km'de bir değişseydi aynı performansı göstermeyeceğini?
  12. Umarım yol bilgisayarının kalibrasyonu doğrudur
  13. Bakım aralıkları normalde yurt dışında 20.000 km veya 1 yıl iken Türkiye'nin özel koşulları nedeniyle 15.000 km'ye düşürülmüş zaten. Ben özellikle tozlu köy yollarında, aşırı uçlardaki iklim koşullarında (çok sıcak, çok soğuk), aşırı kullanım koşullarında (çok kısa mesafeli sık kullanım, yüksek devride uzun süreli kullanım, aşırı yüklü kullanma vb.) kullanmadığınız sürece yağ değişimi için 1 yıl ve 15.000 km'nin yeterli olduğunu düşünüyorum. Daha sık değiştirseniz ne olur? Birazcık daha fazla masraf etmiş olursunuz, ekstra masrafa fark edilir bir avantaj sağlar mısınız, bence hayır ama içiniz rahat edecekse daha sık bakım yaptırabilirsiniz, hele ki ustanız sizi aşırı yüklü fatura ile üzmeyecekse. Hava filtresi konusunda ben de biraz daha titiz davranmak eğilimindeyim, en azından 5000 km'den itibaren gözle kontrol edilip dikkat çekici tozlanma hissedildiği anda değiştirmekte yarar var, onda da aşırı tozlu ortamda kullanmıyorsanız 7500 km /6 ay gibi bir aralık düşünülebilir. Homurtuya gelince bence egzosa bir baktırın.
  14. Cenk paylaşım için teşekkürler, iyi geldi... Bütün yazdıklarının arasında bence en önemlisi hanımın beğenmiş olması ki bazı zorları kolay yapabilir. Sevindim gerçekten. Aslında maksimum torkunu 1400 devirde kazanan bir motor için düşük devir performansını zayıf bulmuş olman beni biraz şaşırttı. Gazı bırakınca kayması bahsedilen bir öelliği idi, kullanması alışma gerektiren bir durum ama ekonomiye çok katkısı var kendini buna göre ayarlarsan, fark etmen ve değinmen iyi olmuş. Hibrdi yapıya da bir tür hazırlık bu motor bence. Fiyat konuştunuz mu hiç? Teslimat için ben ne zamandır söylüyorum zaten bir daha yazmayacağım, ama ön ödeme ile bile düşünülebilir, cazip fiyat yaparlarsa. Hayırlısı...
  15. Almanya'dan buraya gelmesi ortalama bir ayı geçmez. Yani sizin araç 5-6 ay Türkiye'de "showroom" ve/veya depo misafiri olmuştur.
  16. Yok Ferhat yanlış anlaşılmış, ben senin bahsettiğin sorunun genel geçer bir durum olduğunu biliyor ve bana sorun olmuyor diyorum sadece. Bu sefer Sony'de de sorun olduğunu yazınca Bora senin bu konudaki hassasiyettini hatırlayarak ve hatırlatarak nükte yapmaya çalıştım. Ancak bu sıcak Ramazan günlerinde bir hayır var anlaşılan, alınganlık artıyor sanki...
  17. Üstad bozulmana gerek yok ki, tasarımını yapan sen değilsin ki, beğenmene zaten söz söyleyemem, ben sadece kendi bakış açımı yansıtıyorum, ve ilk aklıma gelen sözler de bunlar oldu. Ben sana 5 serisinin altını da yakıştırmam ayrı mesele.
  18. Bu görüşten yola çıkarsan programın da izlenme oranlarını arttırmak için bilgileri çarpıttığını düşünmek de yanlış olmaz değil mi? Arka bahçe ürünleri olmadığı ne, tanınmışlık kriteri ne, lisanları ne durumda. Böyle halkı ürkütmekten ve geçici ilgi çekmekten başka bir işe yaramayan programlara da artık biri dur dese... Tabii ki koliform bakterilerin içme suyunda olması istenmez, ancak kendi öz evlatlarımız oldukları için belli bir konsantrasyonun altında geçinip gideriz...
  19. Bir süredir seferi idim, forumu çok yakın takip edemedim, ama bu konu epey uçmuş, bir kaç sözüm olacak... Öncelikle ben de Bora'ya ayrıntılı belgelendirme ve izlenimlerini aktardığı için teşekkür etmek isterim. Bu fotoğraf olumsuz şartlarda çekilmiş olmasına rağmen Focus'u çok yakışıklı buldum, demek ki gözüm iyice alışmış, gerçekten hoş görünüyor. Burada görüşler ayrılıyor işte, bence çoğumuz SONY logosuna takılıyor ve bir şekilde onunla kaliteyi bütünleştiriyoruz, bana kalırsa ortada tencere kapağı gibi kocaman ve çirkin duran düğmesi ve parlak zemin üzerine dizilmiş küçük ve kullanışsız numara düğmeleriyle ucube bir tasarım. Bu düğmelerden araba kullanırken telefon numarası girmeyi denediniz mi arkadaşlar? Eve müzik seti almıyoruz, otomobilde bu tür tasarımlar kolay ulaşılabilir, kolay kullanılabilir, göz almayan ve el yordamı ile kullanılabilecek şekilde tasarlanmış olmalı, aranızda ergonomiyi üniversitede ders olarak almış olan varsa ne demek istediğimi anlar. Ben klasik sistemi bu bağlamda hala daha başarılı buluyorum, bu görüşte yalnız da olsam umurumda değil... Ana ünite daha önce Mertol'un da yazdığı gibi aynı, çıkışlarda fark olmaması lazım, ayrıca hiç bir üretici çıkışın distorsiyona neden olacağı kadar kötü hoparlörü, özellikle tizde koymaz aracına, eğer cızırdıyorsa ya kaynak bozuktur ya da ses sistemi, aman Ferhat duymasın USB ve Aux'un yerinin değişmesi çok kişiyi mutlu edecek, doğru adım, araç evrimleşiyor ufaktan. El freni Avrupa'da iç tasarım paketinde alüminyum kapı eşikleri ile birlikte alınabiliyor cüzi bir rakama, muhtemelen bu araç demo amaçlı olduğu için bu paketle gelmiştir, bundan sonra Titanium'lar deri kaplı el freni kolu ile gelecek gibi bir genelleme yapmayın bence, sonra gene kızarsınız Otosan'a (ve bence haklı olarak). Bu benim arabamda var sanırım BMW 3 serisi ile başlar, herkesin zevkine saygılı olmaya çalışsam da 116 rekabet amacı ile çıkarılmış, başı kıçı farklı, asla oturmamış, zevksiz ve hedefine ulaşmamış, ham bir tasarımdır. 60.000 TL dahi vermem, özellikle de servis ve yedek parça eziyetine bu model için katlanmaya gücüm yetmez. Geçiniz... Benim düz Titanium'da var ısınan cam, yani belki de sadece X pakete ait değil. Mertol sıcakta pek işe yaramıyor demiş, ama nemli ve yağışlı havalarda buğu gidermede çok verimli, olmasından memnunum. Bir de takıldığım Bora'nın hababam DAB sistem diye adlandırdığı bir şey var. Kast ettiği muhtemelen klasik 6 hoparlörlü ses sistemi, ama onun DAB özelliği yok, olmasına da gerek yok zaten bildiğim kadarı ile ülkemizde halen dijital yayın da yok (DAB: Digital Audio Broadcasting). Şimdi yine Almanya'dan örnek vermek gerekirse aracınıza ses sistemini seçerken farklı seçenekler var: 1. Bizde ilk gelen modellerdeki klasik ses sistemi ve 6 hoparlör 2. Sony ön panelli sistem ve 6 hoparlör 3. Sony ön panelli sistem DAB radyolu ve 6 hoparlör 4. 2 ve 3 numaradakilerin Premium hoparlör setlisi (ön ve arka kapılarda bas ve tiz ayrı, ön konsolda orta hoparlör ve stepne yuvasında sub-bas ünitesi olmak üzere toplam 10 hoparlör - bu araçlarda tamir kiti var stepne yok) Tabii bunlara bir de navigasyonlu sistem eklenecek ama ona girmeyelim şimdilik zaten yeterince karışık. Bize demo gelenler muhtemelen 2'nin 10 hoparlör versiyonu... Bora stepne yuvasına baktın mı?
  20. Bence bir yanlışlık var. Size verilen fiyat 1.6 atmosferik benzinli fiyatıdır, yeni Titanium'lar daha gelmedi, ancak sipariş alındığını söylüyor Yakup, ve Sony yeni modellerde olacak (tabii C-Max değilse). Ayrıca yeniler büyük olsaılıkla 1.0 EB motor ile gelecekler. Şu andaki test araçları bu donanım ve motor ile dağıtılıyor. Pazartesi göreceğiniz eğer test aracı ise Sony vb. olabilir, ama onu da hemen almanız mümkün olmayabilir. Yok Pazartesi satın alacağınız araç gelecekse onda da Sony olma olasılığı neredeyse imkansız. Verilen fiyat sipariş edilecek yeni Titanium 1.0 EB için ise hiç düşünmeden alın, yok eskisi için ise (Sony'siz ve 1.6 atmosferik olan) liste pşin fiyatından 2000 TL indirimli, yani kendince cazip. Bence bayi ile bu çerçevede bir daha konuşun. Benzinli nasıldır derseniz, 1.6 atmosferik göreceli az yakan, güvenilir ve uzun ömürlü bir motordur, performans düşkünlerini çok tatmin etmeyecektir, LPG uyumlu olup ekonomiyi böyle de arttırabilir. 1.0 EB yüksek torku, göreceli düşük tüketimi ve düşük vergisi ile daha ilgi çekici ve tercih edilecek motr. Onda LPG şimdilik zor, ayrıca henüz kullanıcı deneyimioldukça kısıtlı, ama şu ana kadar geri bildirimler çok olumlu ve umut verici. Dizel daha pahalı, daha ekonomik, ancak kullanım keyfi bence benzinli gibi değil (EB ile kıyaslayarak söylüyorum)
  21. Battı balık yan gider, devlete çalışıyoruz nasıl olsa, hem gerçek hem mecazi anlamda. Bu arada bildiğim Yapı Kredi, Cardfinans ve Garanti Bonus vd. 6 ay taksit yapıyor, Bonus'a ayrıca Sonax boya temizleme, koruma ve parlatma artı bir şeyler daha 195 TL 8 taksite bölünerek sunuluyor.
  22. Bence de normal ama her ihtimale karşı iki soru: 1. Kullandığın başka araçlarda bu sorunu yaşamadın mı? 2. Titremeye başladığında devir rölantinin altında mıydı?
  23. Turbolarda tork dağılımına hakim daha kolay, bu kadar güzel tork eğrisi mutlaka kullanıma da olumlu yansır. 1.6 EB'da bunu zaten her gün yaşıyorum. 100 PS olan ise tam ekonomi odaklı yüklensen de gitmeyecek tarzda programlanmış. Paylaşım için teşekkürler.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.