Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.804
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Bende ısınmış motor rölanti tüketimi 0.6, klima açık ve kompresör devredeyse 1.2 l. (1.6 EB) Bu arada "mls" göstergeler de pek bir sevimli...
  2. Gözlerim yaşardı, ne kadar düşünceli Otosan. Almanya elinde ne varsa vermiştir, ilerisini de garanti edememiştir. Farklı açıklamalar için Tevfik bir başlık açmıştı, ama ne olduğunu hatırlayamadım şimdi...
  3. Maalesef yanlış düşünüyorsun, bu konuda forumda bir başlık vardı uzun uzun tartışılmıştı, hatta resimler de vardı. Ama bulamadım, zaten bu forumda aradğımı bulmak konusunda son derece yeteneksizim. O zaman da yazmıştım, çamurlu seyir sonrasında çamur izlerini takip ederseniz yoğunlaşma ön çamurluklardan marşpiyele paralel kapı altından ilerleyip arka kapı altından arka çamurluğa doğru yükselme yapıyor. Bkz. resim: Burada arka çamurluğun hafif bombesi ve kapı aralığının çamurluk tarafı gelen tozların etkisiyle adeta zımparalanıyormuş gibi oluyor. Bu nedenle Fiesta'da yoğun boya dökülmeleri yaşanmıştı, aynı sorun olmasın diye fabrikadan saydam folyo ile kaplı geliyor Focus. Taş atmanın normal ebadlarda lastik ile özel bir sorun olacağını, en azından kendi kaportamız için, zannetmiyorum. Arkadan gelen de mesafeyi korusun.
  4. Kemal Ulusaler'in makalesidir: "Amerikan yerlisi bir kabile şefi ölmek üzeredir. Oğluna son kez uyarılarda bulunur: “Bak oğlum hayatta en çok korkacağın şey yalan olmalıdır. Yalan ve iftira, altından zor kalkılır güçlükler barındırır. Kulaktan kulağa çok hızlı yol kateder. Sen makosenlerini bağlayıncaya kadar o dünyayı dolaşır. Ve elbette yalan söylemeyeceksin. Şef böyle söylerken, uzun mesafe koşucusu olan Kenyalılar ise; “Bir yalan, ne kadar hızlı olursa olsun hakikat ona yetişip geçer.”demişler. Yalan konusunda bin yıllardır çok şey söylenmiştir. İnsanlar,”yalan kötüdür” lafzı üzerinde hem fikirdirler, ancak ihtiyaç duyulduğunda ona başvurmaktan da kaçınmazlar. Siyasette yalan söylemek ise en çok başvurulan yoldur. Elan, içinde bulunduğumuz ve bizi kıskacı içine almış olan Liberal- Muhafazakar siyesetin en büyük dayanak noktalarından biridir yalan. Olmazsa olmazıdır dersek abartmış olmayız. Daha önceleride bu satırlarda “Noble lies” yani “Asil yalan” söylemine değinmiştim. ABD’nin yeni liberal-muhafazakar Başkanı Bush’un “Asil yalan” söyleminin sahiplerinden Leo Strauss’un şaşmaz bir izdeşi olduğundan ve politik yönelimlerinde onun argümanlarını nasıl kullandığından bahsetmiştim. Bush’un zamanında Irak’ı işgal planlarını; ‘Saddam’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu’ yalanı üzerine kurduğunu ve buna Blair’i ve diğerlerini de kattığını bir kez daha anımsayalım. Bu gün Obama benzer bir yalanı Ortadoğu’da tezgahlıyor. Bu kez ABD’nin ardılında olanların başını Türkiye ve Tayyip Erdoğan çekiyor. Erdoğan, Leo Strauss izdeşlerinden biri olup yalan ve riyanın toplumun bekası için gerekli ve elzem olduğuna gönülden inanlardandır. Zaten dini bir takım argümanlarda onu desteklemektedir; “Hayır için söylenen yalan, fitne için söylenen doğrudan iyidir” diyerek zaten Muhammed de bu yolu açmış bulunmaktadır. Yalanın beyaz olanı her ne kadar hoş görülse de unutmamak gerekir ki en çabuk kirlenen renk te beyazdır. “İnsanın kendi vatanı için yalan söylemesi bir vatanseverlik sanatıdır. Buna diplomasi denir” diyen Ambroce Bierce’de siyaseten yalanın mubahlığına yol açanlardandır. Bu bağlamda; “durmak yok yola devam” diyen Erdoğan da siyaseten ‘vatanı’ için yalan söylemekten kaçınmamaktadır. 2002 seçimleri öncesi İzmit mitinginde "Şu sisteme bakın hele ülkede 72 bin öğretmen açığı var sen sınavla öğretmen seçiyorsun(KPSS) hangi akla hizmet ediyorsunuz? Bırak da öğretmenlerimiz okul seçsin göreve başlasın önüne niye engel koyuyorsun. Ama inşallah biz hükümetimizi kurduğumuzda bütün öğretmenlerimizi göreve başlatacağız ve öncelikli olarak eğitim sorununu çözeceğiz” diyen Erdoğan’ın bu yalanı yüzlercesinden sadece biridir. Bugün Suriye’ye yönelik bir emperyalist müdahele, bir işgal hayata geçirilmeye çalışılırken; Suriye’nin iç işlerine müdahele edip, başta mafyavari unsurlar olmak üzere bir çok başıbozuk kesimi silahlandırıp eğiterek Suriye’nin içine salarken, Van’da kendi halkından sakındığı yardımları, ABD dolarları ile birlikte kamplarda bol keseden dağıtırken, Antakya’da cirit atan ajanlar Harbiye’de bir tek boş daire bırakmamışken, sınırlarımızda silah yüklü kamyonlar yakalanırken, barıştan söz etmek ne büyük bir yalan değil mi? Montaigne; “Bir yalancı, iyi bir hafızaya sahip olmalıdır” der. Yine 2002‘de ; “Orta-Doğu’da akan kan, tüm dünya kamuoyunu olduğu gibi, bu bölge ile yakın kültürel ve tarihi ilişkileri olan Türk halkını da üzmekte ve endişeye sevk etmektedir. AK PARTİ, din ve ırk ayırımı yapmaksızın, kime ait olursa olsun dökülen kanın ve göz yaşının acilen durdurulmasını sağlayacak tek yolun, kalıcı bir barıştan geçtiğine inanmaktadır.” diyerek iktidara gelen Erdoğan’ın hafızası, şimdilerde Ortadoğu’da sünnilerin hamiliğine soyunurken bu yalanı anımsar mı? Sanmıyorum, zaten yalan zihni kalın kabukluların kolayca kıvırabileceği bir şeydir. Sadece Erdoğan değil tabi, bu AKP başta olmak üzere hakim sınıfın içine işlemiş bir olgudur. Nitekim Aziz Çelik birkaç gün önce “Muhalefette grevci, iktidarda yasakçı” başlıklı yazısında benzer örnekleri vererek bunun AKP içinde ne kadar yaygın bir olgu olduğuna değinmişti. Yine, kapitalizmin yalanı ne kadar içselleştirdiğine dair bir kelam da Bakunin etmiştir; "ekonomik eşitlik olmayınca verilen politik eşitlik bir teranadir, bir sahtekarlıktır, bir yalandır; ve işçiler yalan söylemiyor.” AKP’nin Referandum, Anayasa, 12 Eylül yargılamaları vs edimlerinden olumlu sonuçlar çıkarmaya çalışan liberallerin de kulağı çınlasın.. Peki, bunca laftan sonra gelelim sadede; adını andığımız bu güruh neden yalan söyler? Özdemir Asaf’ın şu sözü bir yanıt, bir son söz olsun; “Yalan, korkunun tortusudur.” (17 Nisan 2012 / Birgün) ********************* Ben mi? O kadar çok yalan duyuyor ve söylüyorum ki artık neyin gerçek olduğunu bildiğimden kuşkuluyum... Yalancılar sizi...! :kıhkıh:
  5. "cemlardaki ampedans" nedir Bora? Düşük frekanslı ses dalgaları yönlü değildir, araç içinde basınç artışı oluşturarak her tarafa eşit etki eder, bu dalgaların kapıdan veya sub'tan gelmesinin titreşecek yer açısından önemi yoktur, sadece sub daha düşük frekanslı ses dalgası üretme kabiliyetine sahiptir. Sonuçta bu basınç dalgaları frekansı ile uyumlu rezonansa girebilecek her yeri titretir, kapı trimini, aynayı, camı, göbeğimi vs. Sizin durumunuzda aynanın titremesi için camın oynaşmasına gerek yok, askı aparatının her hangi bir noktasından bu titreşim oluşabilir. Bende ayna sakin ama her gün sıcağın etkisiyle arka camdan arka koltuğu gösterecek şekilde aşağı iniyor kendiliğinden, kışın olmuyordu.
  6. Peki o zaman arka kapı alt köşe karşısında çamurluk kenarlarındaki kaplaması niye var?
  7. Senin gibi herşeyi bilen biri nasıl sorgulamadı bunu hayret, bence araştıralım...! Ayrıca aracın seni istemsiz içeri kilitlemesi ile senin kendi isteğinle kendini kilitlemen arasında hukuksal açıdan buna bağlı bir tazminat durumu doğduğunda ciddi fark olur. Özellikle Ford'un Amerika'da da ciddi satış beklentisi olduğu düşünürse güvenlik bu bağlamda yanlış bir gerekçe değil, ama söz konusu olan sürücü güvenliği değil firma güvenliği
  8. Avrupa'nın ekonomi odaklı yaklaşımını anlıyor ve takdir ediyorum, ne de olsa fakir adamlar. ancak Grand C-Max ve 1.0T, motoru çok beğenen ve güvenme eğiliminde olan bana bile ı-ıh dedirtir...
  9. Cem Boneval

    Yeni Focus ST

    Görünen o ki bu sefer ciddi ciddi Ford ST üzerine oynuyor. Göreceli makul fiyatı ve ciddi bir reklam kampanyası ile yeni Focus imajını pekiştirecek (veya hatta belki oluşturacak) model bu olacak. Araç zaten beklentileri karşılayacak gibi görünüyor. Haydi hayırlısı...! Umarım sadece fotoğraflarını bakıp yalandığımız bir model olarak kalmaz.
  10. Bu durumda "rügar" kim? Ben hızlanmayı seviyorum, hızlı gitmeyi değil
  11. Geçmiş olsun Cenk, sinirlendiğine değmez bence. Yine de arada deşarj olmak için böyle bir olayı vesile yapmakta yarar var, bir tür spor gibi Ben de Arçelik'ten ve stratejisinden memnunum tapon ama ülke şartlarına uygun malı göreceli yüksek fiyata satarlar ama sonra da asla yalnız bırakmazlar sorun olduğunda, gerçekten mükemmel bir servis ağları var.
  12. Bende niye yok o ses, o kadar para saydım, ben de isterim...
  13. Sizin mahalleden geçmişler, bir daha geleceklerini zannnetmem, zaten hırsızın gözünde senin araba sınıfta kalmış. Bence alarma gerek yok artık Bu arada geçmiş olsun. Alarmın bir dereceye kadar caydırıcılığı var elbette, ama aynı oranda da gereksiz çalma ve çalsa da ilgilenilmemesi durumu var.
  14. Beleşçi.... Yahu konuyu kirletmeyelim, ne güzel yavaş gidilecek bölgeleri saptıyorduk, her şey güvenli sürüş için! Zaten ben her an radar varmış gibi sürerim, değil mi ama...!
  15. Sanırım Otosan zorunlu güncelleme bildirimi yapmadıkça ve araçta sorun olmadıkça yazılım güncelleme işine kimse sıcak bakmıyor. Size nir getirisi olmayabilir, servis için ise mesai kaybı demektir. Diyeceğim o ki sorununuz yoksa fazla kasmayın bu konuda.
  16. Dilim döndüğü, aklım erdiği kadarı ile: 1. Anlayamazsınız, ancak servis bilgisayara bağladığı takdirde görür. 2. Yükleyemezsiniz ama bunu servis sizin için yapabilir (Bkz.1) 3. Katalogda olan her şey aracınızda bulunmuyor, onlar sonradan alınabilecek aksesuarlar 4. Far açma kapama şalterinin sağ yanında çevrilebilir bir düğme olması lazım gösterge ışığı için.
  17. Aynen, üstelik tam gaz hızlanıyor, o da demek ki keyif veriyor...
  18. Abicim https://www.etis.ford.com/home/login.do sitesine kayıt oluyorsun sonra şasi no girip bakıyorsun... Parazit dinlemeye gelince zehir hafiye, forum takibinde "ben bilmez" Ferhat, ayıp oluyor ama!
  19. Yasallığı tartışılmaz, yıllardır Hürriyet Akdeniz'de günlük radar noktaları emniyet bülteni ile yayınlandı. Hoş yazan yerde radar olduğuna pek rastlamadım ama o konu dışı.
  20. Sorun da orada ya yüksek sesi veya fazla tiz ve bası kalite olarak niteliyorsunuz. Kalite seste berraklık, nötralite (orjinal tınıya yakın olma), distorsiyondan arınmışlık, dinamik aralık (görültülü pasajlarda düşük çalan enstrümanların da duyulması, ve en kısık ve en yüksek ses arasındaki aralık), derinlik, sağ sol ayırımı yani uzaysal dağılım gibi çok sayıda kriterle ölçülür. Daha çok bağırması veya çıstakların daha güçlü olması sesi daha kalteli yapmaz, sadece daha fazla tiz ve bas olur, ya da daha çok bağırıyor olur.
  21. Ya bu haylazlar böyle işte Yusuf kaynatıyorlar her konuyu, zaten biz de sıcaktan kaynamışız, kafa karışıyor yani. Kaliteden kastın ne? Daha iyi bas, tiz ve berraklık mı, yoksa sadece sesin daha yüksek çıkması mı? Aslında kaynak aynı, BT üzerinden de çalsa USB üzerinden de gelse kaliteyi mp3'ün kodlaması belirleyecek. Yani fark olmaması lazım. Ha ses düzeyi farklı olabilir, ama o da kaliteyi göstermez... Hele ki orjinal ses CD'sinden kaliteli olması mümkün değil.
  22. Yenge sarışın galiba...? Bak söylerim babana!!!?
  23. Antalya'da park yasağı yok, yani var da ceza veya çekme yok, mesela hastane girişinde yolu tek şeride indirecek ve ambulans girişini zora sokacak şekilde bile park edebilirsiniz. Yanlış park nedeniyle ceza yemiş makbuzlar değerli kağıt kapsamında muamele görebilir... Radar ise çoğu yerde olduğu gibi çokça var. Daha çok çevre yollarında. Aklıma gelenlet: 1. Burdur istikameti Yeşilbayır sapağından rampalara varana kadar herhangi bir ağaç altı -iki yönde- olabilir. 2. Kemer-Kumluca istikameti Topçam ayrımından sonra herhangi bir ağaç altı -iki yönde- olabilir, yoğunluk Beldibi - Kemer arasında). 3. Antalya Kemer çıkışı 100.Yıl Bulvarı Boğaçay Köprüsü'ne gelmeden (Kemer istikametine bakıyor genellikle, nadiren karşı tarafta (yazın gölge olmadığından hemen hiç olmaz gidişte) 4. Antalya Konyaaltı Sahil Yolu Sealife Hotel öncesi veya sonrası (yazın nadir, yol inşaatları nedeniyle epeyi ara verdiler) 5. Aspendos Bulvarı Koçtaş ile çevre yolu döner kavşağı arasında herhangi bir gölgelik, elbette iki yönde. 6. Alanya yolu Tigem kavşağı veya Belek öncesi, genelde Alanya yönünde. 7. Kundu - Havaalanı yolu alana gelmeden son rampa öncesinde (gölge olmadığından yazın nadir) 8. Alanya yolu Aksu'ya inen rampada (Anadolu Et Lokantası karşısı), iki yönde! 9. Korkuteli istikametindse Söğütçük - Datköy arası, iki yönde ve bazen gezici. 10. Bucak Bölge Trafik çevresi gezici Amma çok varmış. Unuttuklarım, ya da arkadaşların yaratıcılıkları ile yeni ekledikleri yerler olabilir, belirtilmemiş bölgeler güvenlidir gibi bir çıkartımda bulunmayın. Arzu edene koordinat gönderilir, sorumluluk alınmaz.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.