Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.804
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Ben bu arabayı çoook beğeniyorum, param yetse hiç düşünmeden alırdım, ooof of!
  2. Ohooo.... Kendini isminle net bir şekilde tanıtmana rağmen telefonda daha bir dakika geçmeden "kim arıyor diyelim" diye soran sözde sekreterlere (tabii gözle göremediğim için başka özellikleri ile işe alınmış olma ihimalleri hakkında yorum yapamıyorum) Poliklinikte "nesi vardı" sorusunua tek bir sornla başlayıp, tatmin edici cevaplar aldıkça yeğenlere kadar tüm aile çocuklarının tek tek şikayetlerini uzun bir lite yaparak sorgulamaya çalışan hasta sahiplerine Konumu gereği sahip olduğu yetkiyi sorun çözmeye değil de seni ezmeye yönelik kullanmaya çalışanlara "Yok" cevabına "Hiç mi yok" diye soruyla karşılık verenlere (sabırla "Yokluk nitel bir tanımlamadır, nicel değil, bu nedenle az yok, çok yok olmaz" şeklinde cevap vererek suratlarındaki budala ifadeyi görmeye de bayılıyorum bu arada) Kuyruk kaynakçılarına Babasının tarlasının karayollarına dönüştüğünün farkında olmayanlara Bir halt bilmediği halde o konuda otorite imiş gibi bilgiç bilgiç konuşanlara (bu grubu da münasip bir hayvanın münasip bir yerine yerleştirmeye çalışıyorum elde olmayarak, kendimde de buna kıl oluyorum) Halkı salak yerine koyan yönetici ve siyasetçilere Karayollarını umumi çöplük zanneden ilkel yaşam formlarına Sosyetik apartmanda oturup eve girip ayakkabılarını koridora bırakan kırsal ruhlu kardeşlerimize Birinci fasikül burada bitti, arkası yarın...
  3. Ohooo her seferinde bu kadar geç kalkarsa önün araba dolar milim ilerleyemezsin bizim ülkede, zaten gösteriyor nasıl olacağını...
  4. Aslında sürücüsüz otomobil konusu oldukça uzun süredir gündemde ve çok heyecan verici bir süreç. Bu süreçte kullanılan bazı donanımlar yavaş yavaş günlük yaşantımıza girmeye başladı bile. Aslında teknoloji hazır sayılır ve bu işte de öncülüğü Google yapıyor. Daha doğrusu Stanford Üniversitesi Yapay Zeka Bölümü şefi Sebastian Thrun'ün liderliğini yaptığı bir grup yapıyor diyelim. Thurn Google Maps'teki sokak görüntülerinin de fikir babası. Herşey Staford'un insansız VW Touareg'inin 2005 yılında DARPA çol yarışını ve 2 milyon dolarlık ABD Savunma Bakanlığı ödülünü kazanması ile başladı. Altı Toyota Prius, bir Aud TT ve bir Lexus 450'den oluşan deney araçları son iki yılda bir milyon milden fazla yolu insan müdahalesi hemen hiç olmadan katettiler ve nihayet bir ilk olarak Nevada eyaleti insansız otomobillerin tesciline ve trafiğe katılmasına izin veren ve Mart 2012'de yürürlüğe giren bir kanun çıkardı. Forumun genç nüfusu muhtemelen otomatik pilotlu araçlarla seyahat edecekler gelecekte... Sebastian Thrun'ün ağzından sürecin kısa bir özeti:
  5. Yako anlaşılan Aydın senin eksi kutbun. Böyle şeyler biraz zevk meslesi ama ben Focus'u da Fiesta'yı da adeta elimin uzantısı gibi görüyorum ve ikisinde de çok rahatım. 0,1xx ton ağırlık ve 1,83 boya rağmen hiç darlık hissetmedim, eşimin de şikayeti yok, arkada misafir ettiklerimden de şimdiye kadar kimse tüm yüreklendirmelerime rağmen dar demedi, kibar arkadaşlarım var anlaşılan. Volvo S80 sahibi bir arkadaşım var, sitede, geçenlerde arabayı incelerken gördüm, hayran hayran bakıyordu, ben yanına gelip açınca şaşırdı, sonra içine oturdu...uzun süre...sıcakta, tur atmak istiyordu ama söyleyemedi, benim de acelem vardı teklif edemedim. Yani kısacası zevk ve bakış açısı meselesi.
  6. Elbette ettim, ama bilmem sen fark ettin mi, bana taş atmanı gerektirmeyecek şekilde tamamlamıştım önceki mesajımı...
  7. Polen filtresi kirlenmemişse değiştirmeyin, yakıt filtresi de 30.000'de bir diye biliyorum, ben olsam onu da değiştirmezdim. "Aman canım en iyisinden olsun" zaafını çok iyi kullanıyorlar.
  8. Focus'a dar diyenlere ben de bir ses vereyim, alet ele oturan eldiven gibi sürücüsünü sarıyor, kısacası araba kullanmaktan zevk alan, kendi ve aracının limitlerini araştırmaktan korkmayanlar için, arabayı sadece ulaşım değil zevk için kullananlar için, sürücü ile arabanın bütünleşmesinden hoşlananlar için. Bu çok net! Yok ayak ayak üstüne atıp, yolu da hissetmeyeyim, ses de duymayayım, en bir konforlusundan ferah ferah gideyim diyorsanız ya evinizin salonundan hiç çıkmayın, ya da bu paraya en donanımlısından şahsiyet yoksunu bir Fluence alın ve rahat edin. Otomobil almadan beklentilerinizi iyi tanımlamazsanız hayal kırıklığı kaçınılmaz olur...
  9. Paylaşım için teşekkürler, eski bir röportajıda var: http://www.otodizayn.com/h_mguler.htm Aslında VW grubunda Murat Günak, Ford'da Murat Güler ve Mazda'da Hasip Girgin tasarım ekiplerine dahil olmuş, yön veren, takdir edilmesi gereken isimler. Ancak şu anda ne yeni Focus'un öyle ahım şahım ses getirdiğinden bahsedilebilir ne de eğer böyle bir ses varsa bunu Murat Güler'in çalışmasını bilenlerden kaynaklandığı iddia edilebilir diye düşünüyorum. Yeni Focus eskisine oranla önemli bir başarı yakalamış değil, bakmayın burada zaman zaman yere göğe koyamamıza... Yanlış anlaşılmasın sınıfında rekabetçi ve başarılı bir araç ama ses getirme ifadesi bana fazla iddialı geliyor.
  10. Doğru yapılmış bir carbon clean'in size zararı olmaz. Şimdi olmasa bile bir sonraki bakımda yaptırabilirsiniz, motorun daha rahat çalışmasını sağlar, memnun kalırsınız diye düşünüyorum. DPF konusunda ise uyarının iptali yetmez, çünkü sıvı desteği olmadan filtrenin tıkanma olasılığı artar ve daha çok uğraştırır yenileme. Motor ikazı almadığınız sürece Eolys ekleme gereksinimi de yok zaten. Konuyu bildikten sonra aldatılma olasılığınız da yok, bence dert etmeyin.
  11. Bende eski Focus'ta bir ara rölanti valfi arızalanmıştı ve buna benzer bir sorun olmuştu. Yani rölantideyken motor düzgün çalışıyor, ancak pedala basıp gaz kelebeği açılana kadar farklı bir yoldan zengin karışım ile geçişin sarsıntısız olması sağlanıyor, işte bu sistem arızalanmıştı, değiştirdiler geçti. Benzer sorun oluyordu, azıcık gaza bastın mı devir düzensizleşiyor, küçük yığılmalar ve silkelemeler yapıyor sonra biraz daha basınca 1500 dd falan olunca gene düzgün çalışmayı yakalıyor idi. Sonuçta bence bu az yüklenme sürecinde karışım sunumunda bir sorun yaşanıyor ve bunu birden fazla kişi tanımladığına göre gene program hatası olduğunu düşünüyorum ve yazılım güncelleme öneriyorum.
  12. Sence? Var mı senden problem...? Ben şimdilik rahatım, dilimi ısırayım! Aslında ETIS internet sayfasına girip kayıt olup, şasi numarasından detaylara ulaşmak mümkün. Söz gelimi 1.6 EB için de bazı program güncellemeleri var, ama bizde servislere ulaştı mı ya da içeriği nedir bilmiyorum...
  13. Sayın Hatipoğlu, (Cem Boneval Beye missilemedir, bir de Mehmet mi Can mı bilemedim) Kısaca görüşlerimi özetleyeyim: 1. Telefonla navigasyonu sevmiyorum, ekran yeterince büyük değil, GPS alıcıları her zaman yeterince güçlü değil, göz önünde tutmak çokkolay değil falan filan... 2. Kokpit üstü navigasyon cihazını yeğliyorum, şu andan 5" Navitech kullanıyorum, ancak 4.3" ekranlar görüntü keskinliği açısından daha başarılı, yani daha büyük almak şart değil. 3. Olmazsa olmazım Başarsoft haritalarını kullanıyor olması (Yakup da değindi zaten), ömür boyu ücretsiz güncelleme verirse daha da iyi. 4. iGo program olarak yeterli ve başarılı. 5. En iyi teknik desteği Next veriyor, bundan önceki cihazın Next idi ve inanılmaz destek aldım, şarj adaptörünü ve kalemini kaybettim, ücretsiz gönderdiler, her zaman teknik konularda yardım alabildim, ve çok memnundum, sonunda bir arkadaşım yürüttü, ben de ucuzundan Navitech aldım, aynı harita sistemi olduğundan hiç sorun yaşamadım. Ve daha çok yurt dışı ağırlıklı kullanıyorum. 6. Üzerinde FM Transmiiter, Bluetooth vb. incik boncuk gelmesi şart değil, ama sizin için önemli ise o tür modellere de bakabilirsiniz. 7. 200 TL üzerinde ödemeye gerek yok pek. Özetle iki de model önerisi: Next YE-G535 veya biraz ucuzu 515 Navitech, QX-B432 veya biraz pahalısı 433
  14. Aracınızı özellikle kısa mesafede ve soğukta kullanıyorsanız kurum ve partikül oluşumu fazla olacaktır. Bu nedenle şu andaki bakımınızda carbon clean yaptırmanızı öneririm, ve yanı şartlar devam ederse bunu 30-45k km'de bir tekrarlamanız iyi olur. DPF'ye gelince; aslında bu filtrelerin rejenerasyon yeteneği var, ancak yukarıda söylediğim gibi aracı yeterince ısıtmadan kullanıyorsanız yeterli rejenerasyon gerçekleşmeyebilir, arada 20 dakika civarında göreceli yüksek devirde (3000 dd ve üstü) kullanmanız yararlı olacaktır. Rutinde 45k bakımında DPF filtre temizliği var, bunun da bedeli 120 TL civarında olmalı. Zaten filtre tıkanmaya yüz tuttuğunda motor uyarı lambası ile gerekli ikazı verecektir. Sonuçta bu temizliği de şimdi veya bir sonraki bakımda yaptırmanızı öneririm. Bir de çok bilinmeyen ve bakım masrafı olarak sık suistimal edilen bir diğer konu da DPF sıvı tankının Eolys sıvısı dolumu. Normalde ilk nesil DPF'lerde yakıt tankının yanından küçük bir tankta içeriği yanılmıyorsam ağılıklı demir oksit olan Eolys 176 olarak adlandırılan sıvı var, her yakıt alımında buradan az bir miktar depoya karıştırılıyor ve partiküllerin daha düşük ısıda ve daha verimli yanmasını sağlıyor. 60k bakımında bu sıvının değişimini şart koşan servisler duydum, ancak bu sıvının ömrü uzun ve çok daha fazla km yetiyor tanktaki sıvı. Bu sıvı da maalesef ucuza satılmıyor. Diğer bir deyişle bu yönde bir zorlama gelirse kabul etmeyin, ama diğer temizlik işlemlerine maliyet öğrenmek kaydı ile yeşil ışık yakabilirsiniz...
  15. Popüler bir konudur, daha önce açılmamış sanırım. Ben Kaspersky Internet Security kullandım son bir yıldır, ucuza 3 kullanıcı almıştım, lisans yenileme dönemi geldi, en ucuz 100 TL 3 kullanıcı. Aslında programdan memnunum, çok etkili, kullanımı bazen kafa karıştırsa da, geri planda bellek kullanmadan ve makineyi kasmadan çalışıyor. Devam edebilirim... Beri taraftan çok sayıda yeni bedava programlar var, yıllarca Avira kullandım, onda da sorun yaşamamıştım. Birkaç arkadaşa Microsoft Security Essentials kurdum, özellikle ticari işletmelerde bile bedava lisanlı kullanılması güzel. Kullanımı çok basit ve temizleme gücü de yeterli gibi. Ek olarak her zaman Malwarebytes Anti-Malware de bulunduruyorum, hangi programın mal olduğu belli olmuyor bazen. Sizler ne yapıyorsunuz virüs konusunda?
  16. Arabayı ne kadar sık gece kullandığına bağlı, ama bence göreceli eski ve az kullanılan bir araçta aradaki fiyat farkına değmez. Pahalı ampuller bir miktar daha parlak olabiliyorlar ama bu geceyi gündüz yapacak bir fark değil ve ömürleri genelde daha kısa...
  17. Eski kasalar nispeten olgun ve sorunları hallolmuş araçlar, güncelleme sıklığı daha düşüktür, ama ıvır-zıvır eklemeler mutlaka vardır. Yine de bu güncelleme yaptırman gerektiği anlamına gelmez. Zaten periyodik bakımlarda zorunlu güncelleme varsa yüklüyorlar...
  18. Geçmiş olsun, adınıza sevindim, ancak yeni yazılım olmadığını iddia eden servisler de oluyor maalesef. Motor ile ilgili pek çok sorunun işletim sisteminden kaynaklandığını defaten yazdık zaten, örnekle teyid iyi oldu.
  19. Sevgili Ferhat, sana yardımcı olmamız pek kolay değil, çünkü; 1. Sen iflah olmaz durumdasın 2. Forumun online uzaktan arıza tespit modülü henüz devreye alınmadı. Açıkçası konu sen olunca duyduğun ses normal mi değil mi anlamakta da zorlanıyorum. Ciddi yaklaşmak gerekirse: 1. El frenini bırakmış olduğunu var sayıyorum 2. Balataların hala yenice olduğunu düşünüyorum 3. Bu durumda toz toprak kirliliği dışında aklıma bir şey gelmiyor. Ailen konusundaki endişelerine katılıyor ve takdir ediyorum. Bu durumda rahatsız edici boyutta ise servis yetkilisine danışmanı öneriyorum.
  20. 15.000 bakımda benzinli dizel fark etmiyor, 280 TL civarında, 30 Haziran'a kadar yaz kampanyasından hava filtresi bedava zaten, bir de servisler insiyatif kullanarak %20'ye kadar indirim yapabiliyorlar. Polen filtresi hediyesi iyi olmuş ama. Benimki kirlenmediğinden değişmemişti ve bakım 168 TL tutmuştu, daha önce de yazdığım gibi (buna spoyler montajı dahil).
  21. Cem Boneval

    Yeni Focus ST

    Hımmm, ben ST Pazarlama Yöneticisini pek beğendim... Ve sanırım videodan tek aklımda kalan o!
  22. Cem Boneval

    Yeni Focus ST

    Bence de böyle
  23. Bu güneş gözlüğü konusunda da biraz bilgi oluşturmanın zamanı geldi sanırım. Öncelikle şunu bilelim UV ışınları cilde ve gzöe ciddi zarar verme potansiyeline sahiptirler ve gözde kısa süreli bile olsa sık maruziyette basit fotokeratitten, katarakt, retina hasarı ve kansere kadar varan bir spektrumda hasar yaratabilirler. Ülkemiz UV risk indeksi açısından 6-8 kuşağındadır ve bunun Türkçe'si öğlen saatlerinde gölgede kalmak, gövdeyi giysi ile, kafayı şapka ve gözü gözlükle korumak lazım demektir. Yani güneş gözlüğü sadece şıklık ve hava olsun diye (forumdaki çakma Bond'lara ithafen), ya da araba kullanırken camdaki yansımayı kesmek için değil gözü önemli hastalıklardan korumak için takılmalıdır. Biraz da UV üzerine yazayım: UV ışınları elektromanyetik ışın spektrumunda görülebilir ışığın hemen üstünde yüksek enerjili ışınların başında yer alır. Gözle görünmüyor olmaları tehlikenin farkında olmamızı engeller. Dalga boylarına göre üç ayrı kategoride incelenirler: UVC ışınları: 100-280 nm dalga boyunda olup cilt ve göz için en tehlikeli, en yüksek enerjili kategoridir. Ozon tabakası tarafından filtre edildikleri için potansiyel en tehlikeli grup olmasına rağmen pratikte sorun yaratmamakadır. Ancak ozon tabakasındaki uzun vadeli tahribatın bize neye mal olacağının ipucunu vermiş olayım. UVB ışınları: 280-315 nm arası daha düşük enerjili ışınlardır. Bu da kısmen ozon tabakası tarafından filtrelense de yer yüzüne ulaşmaktadır. Düşük dozlarda melanin pigmentini tetikleyerek cilt rengind koyulaşmaya neden olur. Yüksek dozlarda ya da kronik maruziyette ciltte ağır yanığa, lekelenmelere, kırışıklıklara, erken yaşlanmaya ve kansere neden olur. UVB ışınları gözde kornea tabakası tarafından tutulur ve daha iç katamanlara ulaşamaz, ancak korneada geçici veya kalıcı körlüğe varacak düzeyde hasar yapabilir. Söz gelimi "kar körlüğü" bu ışınların geçici hasarına bir örnektir. UVA ışınları: 315-400 nm arası görülebilir tayfa daha yakın ışınlar olup gözün tüm katmanlarını etkilerler ve lenste katrakta, retinada maküler dejenerasyona neden olurlar. HEV radyasyonu: Bu da görülebilir ışık spektrumunun zararlı grubudur, genelde 400-500 nm dalga boyundadır ve göze derinlemesine penetre olur, özellikle antioksidan eksikliğinde maküler dejenerasyon ve körlüğe neden olabilir. Sonuçta iyi bir gözlüğün tüm UV ışınlarını %99-100, HEV radyasyonunu da en az %50 oranında kesmesi gerekir. Bu gözlüğün belgesinde belirtilmelidir. Kuşkunuz varsa iyi bir gözlükçüde spektrofotmetre bulunacağından ölçüm talep edilebilir. Bildik markaların göreceli pahalı olmasının bir nedeni de bu detaylara gösterdikleri özendir (hoş fiyatın %80'ini marka değeri belirler ama o da ayrı mesele). Gözlük camları Farklı materyaller kullanılabilir, hepsinin artı ve eksisi vardır: Cam: (+) En yüksek optik kaltie, çizilmeye dirençli, (-) Pahalı, ağır, şidetli darbede çatlayabilir. Çok az firma standart güneş gözlüğünde cam kullanmaktadır (Serengeti bunlardan biri ve önermeyi hak eder) NXT Poliüretan: (+) Darbeye dayanıklı, mükemmel optik kalite, esnek ve hafif; (-) Pahalı. Polikarbonat: (+) Darbeye dayanıklı, çok iyi optik kalite, makul fiyat, hafif ve ince; (-) çizlimeye duyarlı, optik olarak cam ya da NXT'ler kadar berrak değil Akrilik: (+) Ucuz, günlük kullanım için yeterli; (-) Görüntü kalitesi mükemmel olmayabilir, kırılma ve çizilmeye daha duyarlı. Düşük maliyeti mnedeniyle piyasada hele ki bizimki igibi gelişmekte olan piyasalardaki gözlüklerin %80'inde bu malzeme kullanılmaktadır. Cam rengi Işığı azaltmak için tüm güneş gözlüğü camları doğal olarak renklidir, ayrıca rengin tonu da ışık kesme etkisi açısından önemlidir. Farklı renklerin farklı özellikleri öne çıkarması söz konusudur. Bakalım: Kahverengi/gri/yeşil: Renkleri en az değiştirerek ışığı kesme gücüne sahip tonlardır ve en yaygın kullanılan renklerdir. Yeşil doğal bitki örtüsünü göze daha hoş gösterir. Renk seçimi zevk meselesidir, takıp denemeniz gerekir, ben yeşili sevdiğimden genelde koyu yeşil tonu tercih ediyorum. Ancak kahverenginin de kontrastı arttırıcı ve daha canlı gösterme özelliği de cazip gelebilir. Sarı/altın/amber: Işığı daha az kesmekle beraber özellikle düşük-orta ışık düzeylerinde kontrastı arttırır ve detayların görülmesini sağlar, kış sporları ile uğraşanların tercih ettiği tondur, araba sürerken gece görüş gözlüğü olarak da kullanılabilmektedir. Pembe: Daha moda ağırlıklı görünse de kontrastı çok arttıran diğer bir renk tonudur, düşük ışık koşullarında detayın daha iyi görülmesini sağlar, diğer renklerin mavi ve yeşile göre öne çıkmasını sağlar, avcılar kullanabilir bu özelliği nedeniyle söz gelimi. Yansıtıcı kaplama: Aynalı gözlük diye de tabir edilir. Camın üzerinde yansıtıcı bir kaplama vardır, gözlerin tümüyle görülmesini engeller (esrarengizlik faktörü) ayrıca iç yansımaları önler ve objelerin daha koyu görülmesine neden olur. Buraya kadar takip ettiyseniz gözlük seçme konusunda daha ustalaşmış olmanız gerekir... Başka ne kaldı? Polarize Camlar: Güneşten gelen ışınların yansımayla oluşturduğu ışığı keser, ancak bunun tam etkili olması için güneşten gelen ışıkla yansıyan ışığın 90 derece açı yapması gerekir. Örneğin öğle güneşinde denizden gelen yansımayı kesme oranı sabah ve akşam ışığına göre daha azdır. Ayrıca kafanızı çevirdiğiniz zaman da yansımaların azaldığını veya arttığını fark edebilirsiniz. Renkelr daha doygun ve ufuk daha berrak görünür. Araba camındaki yansımayı da ışığın açısına bağlı olmakla beraber azaltma özelliği olacaktır. Tercih etmenizi öneririm. Etkisine örnek: Başka? Gözlük rahat olmalı, olabildiğince hafif ve ergonomik olmalı, ağırlık dengesi burun ve kulak arasında eşit dağılmalı, ikisine de gereksiz basınç yapmamalı, burundan aşağı kaymamalı... Görme alanı olabildiğince geniş olmalı, baktığınız her yönde ışığı filtre etmeli, moda olsun diye ip gibi güneş gözlüğü ile dolaşılmamalı Gözleri olabildiğince iyi sarmalı, tepeden güneş girmesini engellemeli, özellikle su veya kar kayağı gibi sporlarla uğraşanlar ve tüm gününü güneş altında geçirmek zorunda olanlar için bu önemli Camlar görüntüde bozulmaya neden olmamalı, taktığınızda değişik açılarda bakarak netlikte ve boyutlarda farklılık olmadığından emin olmanı gerekir, ucuz akrilik camlarda bu olası bir sorundur. Sonuçta doğru gözlük şu etkiyi yapmalıdır: Gözlük ürünün arkasında duran iyi bir gözlükçüden alınmalı der ve şimdilik bitiririm...
  24. Çok naziksin demem gerekir, ama ben yine de ilk tepkimi yazayım: "İyi halt ettin!"
  25. Bence arkaya tak, 3500 km fazla yol sayılmaz, ilk 250-300 km biraz daha dikkatli kullan.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.