Cem Boneval

EB yaklaşık 25 HP daha güçlü ve 50 Nm daha fazla torku var, ayrıca maksimum değerlere daha düşük devirlerde ulaşıyor, muhtemelen birkaç kg daha hafiftir, ayrıca manüel şanzıman var. Performans farkını tahmin etmek size kalsın...

Toprağa bakmak falan diye yazılınca aklıma geldi (şimdi admin gene küplere binecek, ben de utanç içinde yazıyorum): Maho Ağa dağ bayır gezerken bastığı yere dikkat etmez ve uçurumdan yuvarlanmaya başlar. çizgi filmlerdeki gibi, uçurumun yarısında bir ağaç parçasına zor tutunur. Kendine gelince var gücü ile seslenir; - Ula yoharida kimse yoh miiiii?..... Sadece sesi yankılanmaktadır. Aradan biraz zaman geçer. Bir gayret daha; - Ula yoharida kimse yoh miiiii?.... Hiç ses soluk yoktur. Epey zaman geçer. Hava kararmaya, tutunduğu dal çatırdamaya baslamıştır. Zaten kolunda da mecal kalmamıştır. Son bir gayretle ve bağırmaktan kısılmış olan sesi ile: - Ula, ulaaa yoharida kimse yoh miiii?..... Derken, nereden geldiği belli olmayan, içinden mi,dışından mı bir ses duyar; - Ben varım!... Gözleri parlamış ve azıcık can gelmiştir Maho ağaya; - Ula.. sen kimsin? - Ben seni yaratan Allah'ınım. - Bana bir çar Allahım, ne olur! Allah; - Saatlerdir orada sabırla ve isyan etmeden bekledin ey kulum. Bu sabrının mükafatı olarak senin bütün günahlarını affettim. Bırak elini ve gel cennetime! Maho Ağa azıcık düşünür; - Ula.. baska kimse yoh miiiiiii?...

Muhteşem bir düet....

Bu da gitmiş, bilmem buna yetişebilecek misiniz? http://youtu.be/RMDqjCGgbCI Bu çocuğu bütün şarkıları çok hoş bu arada...

Devam edelim http://youtu.be/dPBYNHWUGok

Reklamın hayatımızda kuşkusuz önemli bir rolü var. İçli dışlı olduğumuz bu alanda da kendince çok başarılı, yaratıcı, entellektüel çaba ve zeka ürünü reklamlar var. Keyifle izleniyor ve ürüne değil de reklama hayran kalınıyor. Bu tür reklamları burada toplasak mı acaba? Bir kaç örnekle ben başlayayım: http://youtu.be/2c2EEacfC1M

Ben önceliği kullanım keyfine veriyorum, piyasanın beklenti veya taleplerine değil. Benzer şeyler şu anda 1.6 EB için de söylenebilir, ama umurumda değil, genelde sık araba değiştirmediğim için tadını çıkarmaya bakarım. Yıllar sonra satarken de mali kayıp daha az üzüyor. Bundan önceki aracım 3 kapı 2,0 Focus Sport Trend idi. 11 yıl kullandım, alırken alma satamazsın dediler. 12.000 TL'ye almıştım, 15.000'e sattım

Alman dergisi Auto, Motor&Sport'da da sürüş izlenimlerinde benzer ifadeler yer aldı: Rölantide motor sesi hemen hiç duyulmuyor, motora aşırı yüklenmediğiniz sürece sürüş esnasında mırıltının ötesine geçmiyor. Bu süreçte de motor asla güçsüz hissi vermiyor. Değişken egzantrik zamanlaması ve düşük devirlerde tepki veren turbo sayesiden 6-ileri şanzımanda üst viteslerde düşük devirlerde salınarak sürmek mümkün. Gaza basıldığında ise motor istekli bir şekilde devir kesiciye girene kadar hızla devirleniyor, bu süreçte de kulağa hoş gelen bir ses sunuyor. üç silindirden gelen ses kulağa farklı gelse de, motor çok titreşimsiz ve sakin çalışıyor. Sonuçta şimdiye kadar yazılı basında olumsuz bir şey okumadım, övgüye de sıkça rastladım... Tek soru işareti doğal olarak dayanıklılık, küçük, sıcak ve yüksek basınçlı turbo başta olmak üzere. Bunu da olumsuz bir beklenti olarak yazmıyorum, sadece henüz buna yönelik deneyim oluşmadı demek istiyorum.

Bence bahar için siparişler çoktan verilmiştir, paşa gibi dizeller ve yanında bildik 1.6 benzinli gelirse hiç şaşırmam. Sadece öngörü, ciddi bir bilgiye dayalı değil yazdıklarım.

3D Projection Mapping (üç boyutlu izdüşüm gösterimi diye tercüme edilebilir belki) bilgisayar oyunlarında sık kullanılan bir teknik bildiğim kadarı ile. Ancak son yıllarda geniş alanda (bina giydirme gibi) ticari reklam amaçlı çok keyifli çalışmalar var. Bence izlemeye değer. Bunu kullanan firmalardan biri LG. Aşağıdaki video Berlin'de Kulturbrauerei Binasında 2010 sonunda LG Optimus telefon tanıtımı için yapılmış. Sesli izlenmeli... Bu da Soya Ulusal Tiyatro Binası Otomobil firmaları da bu teknolojiyi kullanıyor... Adım adım holografiye yaklaşıyoruz...

1.0 için bence sonbaharı beklemek gerekecek. Demedi deme...

Vay canına... Bence kaçırılmayacak bir fiyat. Ama servis konusu düşündürücü gerçekten Yazı tura at!

Buna meraklı bir sazan şimdi pazarlık yapıp 40.000€'ya düşürüp alırsa sevinmez mi? Mesela...

Tasarım akıllıca ama iki gün sonra üşenirim ben bunu kullanmaya... Tabii değişik seçenekleri anlamak ve kurmak için gerekli zekaya ve beceriye sahip olduğumu ümit ediyorum.

Ben sana EB SW yakıştırıyorum, yok mu sağda solda kalmış bir tane?

Bugüne kdarr hiçbir arabamın son süratini denemedim, merak da etmedim. Aktif otomobil sporları geçmişim ve yeterli sürücülük becerim olduğu halde bunu yapmadım. Karayolları herkesin belli kurallar çerçevesinde ortak kullandığı alanlardır ve kural ihlalleri ile kendini ve başkalarını tehlikeye düşürenlerin bir de bunu iftiharla sunmaları hem sorumsuzluk hem saygısızlık ve hem de bilinçsizliktir. Bu konuda olumlu bir şey yazmam ya da bu davranış biçimini hoş görmem kendi adıma mümkün değil. Bu ve benzeri gösteriş videolarının da bu sitede yer almasına bir üye olarak karşı olduğumu belirtmek isterim. Bu konu benim için kapanmıştır.

Güzelmiş, soruyu soran az sonra cevabını da kendi veriyor

Danış, kimse cevap yazmaktan usanmaz... Ben de sana yardımcı olmak için yazdım zaten. çünkü aklına gelmeyen ve burada yazılmamış ya da gözünden kaçmış bazı bilgilere rastlayabilirsin... Yoksa niye soruyorsun diyen olmaz bence!

Bence de fiyat makul. Ancak sanırım satışlar düşünce bütün markalar piyasayı canlandırmak için bir güzellik yapma telaşı içinde... Önümüzdeki günleri iyi kullanmakta yarar var.

Değil mi ama...

Orijinali: Ne komünizm,ne kapitalizm,ne ateizm,ne sosyalizm... varsa yoksa EGOİZM

Başlığı okuyunca aklınıza muhtemelen Smart gelmiştir. Gerçekten de 10. yaşını kutlayan Smart fortwo özellikle yeni elektrikli motoru ile ilginç bir şehir aracı, ama en küçük otomobil değil. Minik otomobil rekoru İngiltere kökenli Peel markasının elinde. P50 ve biraz daha irisi olan Trident modelleri 60'lı yıllarda üretilmişler. P50 137 cm uzunluğunda, 104.1 cm genişliğinde ve yalnızca 59 kg ağırlığında... Zamanında 50 cc'lik motor ve 3 ileri şanzımanla üretilen araç geri vitesi olmadığı için ancak kaldırıp döndürülerek manevra yaptırılabiliyordu. 4 BG motor ile yaklaşık 60 km/h süreate ulaşabiliyordu. Bu bağlamda park etmek için de bir yere sürükleyip bırakmak yeterliydi. Bir kişi ve bir alış-veriş torbası taşıma kapasitesi vardı. İlgi çeken aracın sedan versiyonu yanında kısa bir süre sonra Trident model ismi ile Coupe versiyonu da üretildi, bu biraz daha iri, çift farlı ve 90 kg idi. Şimdilerde bu ucube modellerin akaryakıtlı ve elektrikli replikalarını üretme planları varmış....!

Baharda Istanbul sevdam depreşir, Istanbul deyince de Kız Kulesi ve Salacağın ayrı bir yeri vardır. Nazım Hikmet ve Kız Kulesi İnce ve donuk görüntü. Kuru fotoğraflar… Yasaklanmış türküler… Yakılmış romanlar… Romantik bir tablo Dışarıda bırakılmışlığım, İçerde yoksulluğum! Siyah kağıda, beyaz cümlelerimi yazıyorum. Tenime tebeşir kokusu siniyor. Kara önlüğüme sen … Koca suskunluğum Yokluğunda serzenişler biriktirmişim. Yokluğunda yorgunluğumu … Deniz mavi, ufuk beyaz. Cam kristal bakışlarım Kamaşıyor gözlerim… Duruyorum, sise takılmış gemi gibi… Yokluğun buz mavisi… Dibinde kalmış sevmelerin, içinde mavi kala kalmış gözlerinde saklı. “"Su”" Derinine karış, serinine ekle… Gözlerimden kız kulesi geçiyor. Gel de… Sıyrılsın tenimden yalnızlığım, Gel de… Senin rüzgarın değsin yanağıma. Gel de… İstanbul kavuşmanın ne olduğunu görsün, sende bende Gözbebeğim ; Dinlesene beni Ruhum şimdi, kız kulesinin düş tarlasında Elini sürüyor, gövdene Yeşeriyor ve çatlıyor çiçeğin adı belli… Kimyası belli… Tanesi belli… Aşk-ı Nar ..... 1827 yılında Almanya'nın Brandenburg kentinde Karl adında bir çocuk dünyaya gelir. Babası müzik öğretmeni olan Karl, aile içinde baş gösteren huzursuzluklardan dolayı bir Fransız yetimhanesine gönderilir. Daha sonra gemilerde miço olarak çalışır. Hamburg'tan kalkan bir gemiyle İstanbul'a giderken henüz 12 yaşındadır. Gemi İstanbul'a geldiğinde denize atlayan Karl, Kız Kulesi'ne yüzerek kaçar. Kendisini kurtaran Kız Kulesi'nin bekçisine gemiye geri dönmek istemediğini söyler. İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanır. Ama Osmanlı sadrazamı Ali Paşa sorunu çözer ve Karl'ı korumasına alır. Karl Mehmet Ali adını alır. Mehmet Ali, Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra 2. Abdülhamit döneminde paşa unvanını alır. Mehmet Ali Paşa, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması'nda Osmanlı'yı temsil eden üç kişiden biri olur. Almanca, Fransızca, Yunanca, Farsça ve Arapça dillerinde şiirler yazan Mehmet Ali Paşa'nın dört kızı olur. Paşa'nın Leyla adındaki kızının da bir kızı olur; Celile. Celile bir erkek çocuk doğurur: Şair Nâzım Hikmet! Görüldüğü gibi Karl'dan Nazım'a uzanan hikâyenin gösterdiği gibi, Kız Kulesi'nin her zaman hikâyeleri vardır. Eğer Kız Kulesi Karl'ı kurtarmasaydı, Nazım olmayacaktı.

Tolga bir ara kullanma kılavuzunu bir gözden geçirsen diyorum. Belki bilmediğin ve hoşuna gidecek bir sürü şey keşfedeceksin...

Otomatik start stop sistemi orta konsoldaki düğme üzerinden devre dışı bırakılabiliyor. Sizin gördüğünüz eğer "city stop" özelliği değilse, ki muhtemelen değildir, start-stop sistemi ile ilgili bilgilendirme mesajlarını gösterip göstermeme seçeneğidir. Tabii bu sistemin olmadığı bir araçta böyle bir menu seçeneğine de haliyle gerek yok.