Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.804
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Lastiğinin niteliğini kaybetmesi kuşkusuz baş neden ama kalitesiz asfaltlar da fark edilmeyen bir tehlike. Kalitesiz asfalt derken yüzeyi camlaşmış pürüzsüz asfalt yüzeylerini kast ediyorum, en konforlu seyahat ettiğiniz, bu nedenle de muhtemelen sevdiğiniz türden olanlar. Sıcak şehirlerde bu sorun daha belirgin. Bu uyanık olunması gereken sinsi bir tehlike, bu nedenle Antalya'da çok kaza oluyor maalesef
  2. Lambda sensörleri egzos gazındaki oksijen konsantrasyonunu ölçerek yanma sürecinin optimal gerçekleşeceği hava - yakıt karışımı oluşturulması için gerekli olan bilgilerden birini sağlar motor kontrol ünitesine.
  3. Şu torpido gözünü açmak için adam indirenlerin, aslında adam indirmek için torpido gözünü bahane ettiklerinin resmidir. Bugün şeytan dürttü kırmızı ışık 120 saniye olunca arada çektim sağa oturarak bu fotoğrafı. Sağ ve sol koltuk aynı mesafede, yani benim rahat edeceğim şekilde. Kapı çabuk yerime dönebilmem için açık, bacağımı dışarı uzatmak için değil, geniş açı çekim olduğu için perspektif bozuk biraz. Görüldüğü üzere ben içeride otururken kapak bacaklarıma değmeden tam açık. Yani adam indirmek için başka bahane gerek bence...
  4. Baktım baktım baktım, flaşörlerin yandığını göremedim. Ekran 24", gözlükler de gözümde ama gözler yine de nanay demek, ihtiyarlık kötü şey!
  5. Aracınız sorunsuz çalışıyorsa güncelleme için telaşlanmaya gerek yok. Zaten servis zamanı rutin kontrol edilerek önerilen bir güncelleme varsa yükleniyor.
  6. Ne city-stopda ne de sert ayak freninde ikaz ışıkları yanmıyor, yani en azından benim aracımda yanmıyor. Ayrıca kullanma kılavuzunda da tanıtım broşürlerinde de bu konuda hiçbir bilgi yok. Sadece kılavuzda "Aracınızın üretildiği ülkede geçerli olan yasa ve yönetmeliklere bağlı olarak sert frenlemelerde fren lambası yanıp sönebilir" diye bir not var. Bizim yasalarımızda da böyle bir zorunluluk bildiğim kadarı ile yok. ABS'nin erken veya geç devreye girmesi diye bir şey yok, en azından fren sistemi ile bunun ilgisi yok. Araç hareket halindeyken lastiğin kilitlenmesi lazım. Zemin kaygan ise bu erken gerçekleşir. Türkiye'den uygulanan asfalt zemin kısa sürede hava şartlarının ve aşınmanın etkisiyle cam gib parlar hale gelebiliyor, mesela Antalya'nın caddeleri böyledir. Orta şiddetli bir frenlemede dahi bazı bölgelerde ABS takır takır çalışıyor, zemin çok düzgün asfalt gibi görünse bile. TCS için de aynısı geçerli...
  7. Hayat ve Ben Otuzbeşime bastım geçen hafta... İlk yarı bitti : Hayat:1 - Ben:0...!!!... Ama belliydi böyle olacağı Nicedir başlamıştı belirtiler: Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" diye seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin... Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü, Baktım; lise fotoğraflarım sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış. Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş, seyahat ve aşk yerine... Gök gibi gürlemeye alışkın müzik setimin ses düğmesini kısar olmuşum, içimdeki uçurtmanın ipini çekercesine... Bizim zamanımızda diye başlayan nutuklar atmaya başlamışım mezuniyet törenlerinde, -Hayret daha dün değil miydi benimkisi?- Yıllar yılı dudak büktüğüm "ölümden sonra hayat" masallarına kulak kabartmaya başlamışım gizliden gizliye... İple çektiğim Haziranlara sırt çevirmişim. Yaşamın orta sahasına girmişim, irkilmişim... Ruhumun ikizleri yine çekiştiriyorlar kollarımdan; Biri, "daha ne gördün ki" diyor yüzünde papatyalarla, asıl şimdi başlıyor hayat!... Bundan sonrası rahat!" Lakin "Buydu görüp göreceğin" diye efkarlanıyor öteki... ikinci yarı geçer hızla, yaşlanırsın zamanla... Yaşı genç olanlar 35'e uzak durduklarını sanarak "Sahi oldu mu o kadar? Hiç göstermiyorsun" tesellisindeler. 35'le çoktan tanış olanlarsa "Hayata hoşgeldin" pankartlarıyla karşılamadalar... İlk yarı sadece bir ısınmaymış meğer: asıl ikinci yarıda anlaşılırmış tadı, hayatın... kavganın... aşkın... Bense şaşkın... devre arası bilançolarındayım. Son dönemde kimbilir kaç kez eski anıları yaralı ele geçirdim, belleğimin derinliklerinde?... Kimbilir kaç kez kendime yakalandım, kendimden kaçarken?... Ve sustum vicdan sorgularında... Aksi sedamla bile dertleşmedim. Meğer ne yaman serüvenmiş hayat? Bazen yediveren gülleri gibi bereketli... Sanki hayat değil, Körfez Krizi mübarek: Bir koyup, beş alıyorsun... Yaşıyor, seviyor ve seviliyorsun... Bazense kıtlıktan kırılıyor ortalık, şaşıp kalıyorsun... Oysa -herkes bilmezden gelse de- skoru belli oyunun: 30'larda dedeni ve nineni kaybediyorsun, 40'larda anneni ve babanı... Ve 70'lerde kendini... Şimdi devre arası, yolun yarısı... Bugüne dek ancak tanıştık hayatla... Ben ona kendimi tanıttım, O bana kendini... Göğsüme madalya gibi dizdim hatalarımı... Zaferlerim onlar benim, olgunluğumun yapıtaşları... Ve derin bir yara gibi sakladım başarılarımı... Asansör çıkarken yukarı, dönüp bakmadım bile aşağı... Dönmesin diye başım... Ben istikballe arkadaşım... Ne var ki herşey yarım... Hayat da yarım, sevdalar da... Daha diyeti ödenmedi sevinçlerin... İhanetlerin hesabı sorulmadı... Nazım'ın dedidği gibi "Kopardım portakalı dalından ama, kabuğu soyulmadı, sevdalara doyulmadı..." "Doydum diyen görmedim ki ben zaten..." Lakin gel de zamana anlat bunu... Sahi nedir bu telaş, bu kin? Sanki ölüye can yetiştireceksin... Baktım ikinci yarı kapıda... ve hayatın ceza sahası yakın... Doldurdum bir kara kutuya 35 yılın hesabını. Acılar, sancılar bir çekmecede sevdalar diğerinde... Bir yerde hüzünler ve korkular, bir üstte sevinçler ve zaferler... Kat kat, dizi dizi dizdim kullanılmıştakvimlerimi, Sabırla kapattım kutuyu, sevgiyle mühürledim ağzını... İlk yarı bilançom o benim: Yangında ilk kurtarılacak... Kazada ilk açılacak... Yarımlar tam olduğunda kara kutuyu açıp bakanlar teşhis koyacaklar halime... "çok mutlu olmuş, fazla yüksekten uçmuş zavallı" diyecekler Ya da, "Sebepsiz alçalmış... Bile bile vurmuş kendini dağlara!..." Fakat kara kutu ancak bir kısmını söyleyecek hikayenin... Kalanı benimle gelecek... Dağların yamaçlarına savuracağım en mahrem hatalarımı... Reyhanlar saklayacak sırlarımı... Skoru birtek Ege'nin suları bilecek... Denize kavuşabilirse eğer içimdeki nehir... HAYAT : 0 - BEN: 1 Can DüNDAR
  8. İyi ve Kötü Leonardo da Vinci 'Son Akşam Yemeği' isimli resmini yapmayı düşündüğünde büyük bir güçlükle karşılaştı... İyi'yi İsa'nın bedeninde, Kötü'yü de İsa'nın arkadaşı olan ve son akşam yemeğinde ona ihanet etmeye karar veren Yahuda'nın bedeninde tasvir etmek zorundaydı... Resmi yarım bırakarak bu iki kişiye model olarak kullanabileceği birilerini aramaya başladı. Bir gün bir koronun verdiği konser sırasında, korodakilerden birinin İsa tasvirine çok uyduğunu fark etti. Onu poz vermesi için atölyesine davet etti, sayısız taslak ve eskiz çizdi. Aradan 3 yıl geçti. 'Son Akşam Yemeği' neredeyse tamamlanmıştı, ancak Leonardo da Vinci henüz Yahuda için kullanacağı modeli bulamamıştı... Leonardo'nun çalıştığı kilisenin kardinali, resmi bir an önce bitirmesi için ressamı sıkıştırmaya başladı. Günlerce aradıktan sonra Leonardo vaktinden önce yaşlanmış genç bir adam buldu. Paçavralar içindeki bu adam sarhoşluktan kendinden geçmiş bir durumda kaldırım kenarına yığılmıştı. Leonardo yardımcılarına adamı güçlükle de olsa kiliseye taşımalarını söyledi çünkü artık taslak çizecek zamanı kalmamıştı. Kiliseye varınca yardımcılar adamı ayağa diktiler. Zavallı, başına gelenleri anlamamıştı. Leonardo adamın yüzünde görülen inançsızlığı, günahı, bencilliği resme geçiriyordu... Leonardo işini bitirdiğinde, o zamana kadar sarhoşluğun etkisinden kurtulmuş olan berduş gözlerini açtı ve bu harika duvar resmini gördü. Şaşkınlık ve hüzün dolu bir sesle şöyle dedi: 'Ben bu resmi daha önce gördüm...' 'Ne zaman?' diye sordu Leonardo da Vinci, o da şaşırmıştı. 'üç yıl önce' dedi adam.. 'Elimde avucumda olanı kaybetmeden önce. O sıralarda bir koroda şarkı söylüyordum, pek çok hayalim vardı, bir ressam beni İsa'nın yüzü için modellik yapmak üzere davet etmişti...' İyi ve Kötü'nün yüzü aynıdır... Her şey insanın yoluna ne zaman çıktıklarına bağlıdır... Paulo Coelho ('Şeytan ve Genç Kadın'dan)
  9. Yazılmış mıydı daha önce? Söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür. Düşüncelerinize dikkat edin, duygularınıza dönüşür. Duygularınıza dikkat edin davranışlarınıza dönüşür. Davranışlarınıza dikkat edin alışkanlıklarınıza dönüşür. Alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür. Değerlerinize dikkat edin, karakterinize dönüşür. Karakterinize dikkat edin kaderinize dönüşür... Mahatma Ghandi'ye atfedilir...
  10. Kesinlikle çok yerinde bir katkı. çünkü şanzıman ataleti motorun canlılığını gizliyor olabilir. Ayrıca düz vitesin de geçişlerine oranlarına bakmak lazım. Antalya'da topu topu iki tane Elite vardı, biri hemen satılmış, diğeri de otomatik test aracı idi. Yani aradıysam da bulamadım sürecek düz vites.
  11. Cem Boneval

    Formula 1 2012 sezonu

    Bu sene Malezya'ya yağmur damgasını vurdu ve bütün hesapları alt üst etti... Daha ilk turlarda bastıran yağmur nedeniyle önce güvenlik aracı çıktı, sonra 9.turda kırmızı bayrakla yarış yarım satten fazla durduruldu, sonra yine güvenlik aracı ile başladı ve gecikmeli ve çekişmeli bir şekilde kuru asfaltta sona erdi. Doğa ile savaşı bu sefer favorilerin arasında ilk sırada yer almayan Alonso kazandı. Sürpriz isim ise Ferrari motorlu Sauber'in çaylak Meksikalı pilotu Perez oldu. Yarış sonlarında Alonso'yu fena halde sıkıştırırken takımdan gelen "şu anda kazanacağın puanlar bizim için kıymetli" telsiz mesajı ile bir anlığına kafası karışan Perez yol dışına çıkıp hızını kaybedince bitime 5 tur kala Alonso'yu geçme şansını da kaybetmiş oldu. Yarışa iyi başlayan ve uzun süre liderliği sürdüren Hamilton ise uzun süren bir pit stopun kurbanı olarak ancak üçüncü olabildi. Yarışı sorunsuz götüren Webber dördüncülüğe ulaşabildi. Şanssız isimlerin başında ise Button geliyordu ikinci konumda yarışı sürdürürken Karthikeyan'a arkadan çarparak ön kanadını kırınca gerilere düşerek puan alma şansını kaybetti. Schumacher de Grosjean'In hışmına uğradı, spin atarak gerilere düşen kurt yarışçı yine de 10.luğa ulaşabildi. Başta Perez olmak üzere çaylakların bu sene iyi iş çıkaracağını söylemek mümkün, her yarışta yeni bir başarıya imza atıyorlar. Yarış sonrası sıralama: Şampiyonada ikinci yarıştan sonra durum: SüRüCüLER 1. F. Alonso 35 2. L. Hamilton 30 3. J. Button 25 4. M. Webber 24 5. S. Perez 22 6. S. Vettel 18 7. K. Raikkonen 16 8. B. Senna 8 9. K. Kobayashi 8 10. P. di Resta 7 MARKALAR 1. McLaren 55 2. Red Bull 42 3. Ferrari 35 4. Sauber 30 5. Lotus 16 6. Force India 9 7. Williams 8 8. Toro Rosso 6 9. Mercedes 1
  12. Gayet güzel olmuş, güle güle kullanın. LED'lerin maliyeti de çok yüksek değil gibi. Umarım gerçekten su geçirmezdir, çünkü ucuz ünitelerin bir sorunu da o oluyor. Bunun dışında yeterince parlak ışık veremiyebiliyorlar ki fotoğraflara bakınca sizinkilerin aydınlatması gayet başarılı. Tampon hizasında DRL yaygın olarak kullanılıyor, hatta Mercedes ve Panamera'da standart yeri orası seçilmiş. Ben de far ünitesinde olmasını hem daha şık hem de işlevsel buluyorum, ama bu udurmda yapacak bir şey yok, sonradan takılacak DRL için far değişmeyecekse en iyi yer burası. Aslında far yanınca tümden sönmeleri de gerekmiyor, genel uygulamada biraz kısık olarak yanmaya devam ediyorlar. Kısılmasının nedeni de noktasal hüzme olarak gece göz alabilecek olması. Bir de aydınlatma aksında sorun oldu mu, malum pancurlar hafif yana bombeli, dolayısı ile aydınlatma ünitesi de eğik takılmak zorunda kalınıyor!?
  13. Geçmiş olsun, sorunun çözülmesine sevindim. Mazotlu araçlarda hava filtresi daha çabuk kirleniyor, normal bakım zamanı gelmeden değiştirmekte yarar var, mesela 7500 km veya 6 ay gibi. Mazot tüketiminizin her iki nedenle de azalması beklenir, yani temiz filtre ve doğru/verimli çalışma sağlayan yazılım, şu anda kaydedilen tüketim düzeyinin altına bile düşebilir zamanla...
  14. Ayrıca kapanma sesi çelik ve/veya araba sağlamlığı ile ilgili bir gösterge değildir...
  15. Aslında uzun vadede bakınca model sonu indirimlerinde kazanılan avantaj önemli. Birkaç sene sonra ikinci elde satılırken model farkından zararınız her halükarda alırken ki kazancınızdan düşük oluyor. Ya da benim izlenimim öyle. Yani özellikle en yeniyi kullanma merakı yoksa seri sonu indirimleri her zaman cazip. Ayrıca araç üretim bandı da olgunlaşmış ve göreceli sorunsuz oluyor.
  16. Rica ederim, özür dilenecek bir durum yok kesinlikle. Ben de üzüldüğüne üzüldüm. 1. Ben aslında belli etmesem de yaşlı ve huysuz bir adamım 2. Alzheimer başlangıcı yaşadığım için hafızam çok kötü, geçmişte yazdıklarımı "kim yazmışsa ne güzel yazmış" diye bilmeden okuduğum çok olmuştur. 3. Fordculuk kavramının fazla suistimal edildiğini düşünüyorum hep, ve de burada Ford konulu bir forumda bu esprinin iyice cılkı çıkıyor, uzak durmam gerektiğine karar vermiştim. Bunların hepsini alt alta yazarak mesajımı okumak lazım, ancak ben de yeniden okuyunca biraz anlamını aşan bir hiddet ve şiddet içerdiğini fark ettim ki böyle bir kastım yoktu. Sonuçta ortada kötü niyet yok, bu çerçevede forumda yazılarını okuduğum kişilerin tümünün yaşa bakmaksızın farklı renkleri olan saygın ve değerli kişiler olduğuna inandığımı belirtmek isterim. öyle olmasa zaten burada bulunmaya devam etmezdim/edemezdim...
  17. Doğuş grubu şu sıralarda alt sınıflarda oldukça rekabetçi bir fiyat politikası izliyor. Bence Audi için bu fiyat gayet iyi, hoş servis sürecinde farkı çıkartırlar ayrı mesele...
  18. Hala yazdıklarıma bir cevap alamadım, boş ver arabanın göstergesini fullden fulle kaç km yol yapıyorsun onu ölçmeye bak. Motoru da gereksiz yere zorlayarak tüketimini de daha fazla arttırma.
  19. Ayıpsa söyleme... Fordculuk ilgi alanım değil, meraklısı varsa yorumunu da yapar...
  20. Valla Yakup ben de EB'a bindim ve eve döndüm aynı gün. Ve hala söylediğimin arkasındayım. Ekran bazılarınca önemseniyor olabilir ama Focus'un tek eksiği değil maalesef. Cevat Bey de sormuşken sayayım... 1. Dizelde otomatik vites seçeneği yok 2. Manüel katlanan ayna yok 3. Bagaj hacmi daha düşük 4. Arka diz mesafesi daha az 5. Geri görüş kamerası yok 6. Garanti süresi daha kısa 7. Fiyat daha yüksek 8 İşçilik kalitesi tatmin edici değil Ford'un avantajları da var tabii... 1. Daha iyi marka imajı 2. Bence dizelin motor performansı kullanımda daha tatmin edici 3. Daha dinamik ve keyifli sürüş özellikleri Sonuçta marka taraftarlığı yapma derdinde değilim ama i30 kesinlikle yeni Focus ile rekabet edebilecek bir araç. İkisi için de 6-12 ay sonra uzun süreli kullanım deneyimi biriktikten sonra yeniden değerlendirme gerekir.
  21. Yol bilgisayarının hesaplarından bahsetmiyoruz değil mi? Fulledik ve depoyu boşaltana kadar kullandık ve tekrar fulledik. Kaç km yol yaptık ve kaç litre mazot aldık? Bunu merak ediyorum. Yukarıda verdiğiniz değer bu durum içinse yaklaşık 6,5 l/100km tüketim demektir ki telaşlanacak bir durum olmadığını,çok çok yol bilgisayarının tüketim hesaplamasında bazı hataları olduğunu düşünmek gerekir.
  22. Arkadaşlar durumu soğuk kanlılıkla karşılayalım. Mutlaka bir yanlışlık olmalı, sistemin vatandaşın cebindeki paraya dokunmadığı bir uygulama olamaz. En kısa sürede gerekli düzeltmeler yapılacaktır. Dediğim gibi, lütfen telaşa kapılmayalım, gelişmeleri bekleyelim.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.