Cem Boneval

Yurt dışı destek ekiplerimizle 10-12.lik arası bir yere kadar ancak yükselir, o da belki. Basit ve eğlenceli bir melodi üzerine kurgulanmaya çalışılmış, ancak arada fazlası ile sekteye uğruyor, ağız tadı ile takip edilemiyor, Balkan motifleri ağırlıklı, Tevfik de yazmış, yeni ve yaratıcı bir yan yok. Ama zaten bu yarışmadan da bir cacık olmaz ayrı mesele...

Burdayım demekle olmuyor... Güzelce fotoğraflayacağız. Eni konu inceleyeceğiz. Sevdiğimiz sevmediğimiz yanlarını bulacağız. Sonra bütün bunları kullanım keyfini bize de yaşatarak burada, yani "Arabam" başlığında paylaşacağız. Bu forum öyle bir forum. Yoksa forumdaş saymayız, ona göre Bu arada alırken sorsaydınız bari, manifold tıpası değişecek olanlardan mı diye...

Yahu niye üzecek ki Focus kullanıcısını Transit'in iç mekanı. Lisans hakkını mı satın aldık. Bastırıyorsun parayı alıyorsun Transit'i, koymuşlar işte güzel bir kokpit, güle güle kullansınlar. Focus'u Focus yapan bir tek kokpiti mi? İkisi için de bir bedel ödenmiyor mu? Ne alaka, gerçekten niye üzüntü veya alay konusu oluyor anlayabilmiş değilim.

Servisin genelde kullandığı yağ bu: http://www.mobiloil.com.tr/Turkey-Turkish-LCW/carengineoils_products_mobil-super-3000-x1-formula-fe-5w30.aspx# Kutusunda da yukarıda yazdığım spesifikasyonlara uyduğunu gösteren yazı oluyor. Sonuçta 5W-30 yağ kullanacağız.

Nüfustan ekonomiye, medyadan enerjiye dünya ile ilgili istatistiklerin anlık değişimlerini gösteren ilginç ve bir o kadar da ürkütücü bir site. Maalesef İngilizce, ama yine de göz atmaya değer, özellikle doğum sayıları ile ölüm sayıları arasında açılan makas, kaybolan yeşil alan miktarları ürkütüyor. Tam ne olacak sonumuz muhabbetine zemin hazırlayıcı nitelikte. http://www.worldometers.info/

Dalga geçecek ne var ki, Transit de yıllardır başarısını kanıtlamış bir araç.

Ford kullanılacak yağların Avrupa Otomobil Üreticileri Derneğinin ( European Automobile Manufacturers Association - ACEA) 2008 yılında tanımladığı A5/B5-08 standartını karşılamasını talep ediyor. Ayrıca kendi belirlediği standartlar var, WSS M2C913-C (bir önceki versiyon B idi) ve WSS M2C925-B. İlki hem dizel hem benzinli için ve 5W-30 değerinde, ikincisi ise tasarruf öncelikli, dÜşÜk sÜrtÜnmeli 5W-20 ve sadece benzinliler için.

Hyundai Elantra, yani diğer bir deyişle i30'un sedan versiyonu AutoBest tarafından 2012 yılının otomobili seçildi. Şimdi AutoBest ne diyenleriniz olabilir, Türkiye ve Kıbrıs'ın da dahil oluğu eski Doğu Bloku ülkelerinin otomotiv yazarlarının oluşturduğu bir "gelişmekte olan pazarlar" inceleme ve değerlendirme grubu. Elantra 830 oy ile birinci gelirken, onu 758 oy ile yeni Focus, 744 oy ile Chevrolet Aveo, 668 oy ile Fiat Panda izliyor. 15 üyenin 10'u birinciliği Elantra'ya, 3'ü Focus'a ve birer üye de Aveo ve Fiat Panda'ya vermiş. Diğer kategorilerde de en iyi kuruluş olarak Chevrolet Avrupa, en iyi teknolojik gelişme olarak da Ford'un Ecoboost motorları dikkat çeken diğer seçimler. Bravo Hyundai, dağdan gelen bağdakini kovmaya hazırlanıyor Hyundai fiyatlarında 2012 yılı içerisinde kademeli olarak bir artış beklentisi içerisindeyim. Daha fazla detay isteyenlere: http://www.autobest.org/new/

Hayırlı olsun, tez zamanda araca kavuşmanız ve güzel günlerde, kazasız, cezasız kullanmanız dileğiyle...

Normal trafik şartlarında hızlı kullansanız bile tüketim abartılacak düzeyde artmıyor, sadece uzun yolda hızlı giderseniz anlamlı bir düşüş olmuyor şehir içine göre, yani 5-6 gibi değerler, hele ki biraz tempolu kullanılırsa hayal. Tabii yarış temposunda dip gaz, dip fren kullanılırsa yükselebilir, ama o da trafikte sıklıkla uygulayacağınız gerçekçi bir durum değil.

Ben çok beğendim bunu. Arkası biraz güdük duruyor, arka stoplar yanlarda pek ince kalmış, muhtemelen geniş bir yükleme alanı sağlamak adına, ama o kadar kusuru olsun. Özellikle kokpit çok hoş, geziler için alınır!

İzlenimlerimde yalnız olmadığımı gösteren bu bilgilendirici mesaja teşekkürler. Sürücü koltuğunda arabaya yüz-göz olunca pek sinsiliği kalmıyor. Ancak otomatik vites konusunda da eleştiriye katılmak üzereyim. Hiç bir zaman otomatik vitese rağbet etmemiş biri olsam da 1500-2500dd kullanmaya teşvik eden motor şehir içinde 6 vitesle birleşince sürekli vites değiştirmek gerekiyor, kolay geçişlere rağmen bir süre sonra sıkıcı olmaya başlıyor. Yani bence de motor tam Powershift'lik.

Bu bakış açısı haklı gibi görünse de eskik; şöyle ki madem o kadar meraklılar "güvenli sürüş organizasyonları" için de biraz çaba göstersin o zaman bu arkadaşlar, federasyondan mı yardım isterler, otomobil kulüplerinden mi orasını bilemem, ama durumun bilincinde ise işin kolayına kaçmayacak bu eylemleri spor başlığı altında organize edecek bir yapılanma ile uğraşacak. Bunu lütfen sert bir eleştiri olarak algılama sadece farklı bir bakış açısı sunmaya çalışıyorum. Süreçte belli ki ihmal çok ve de değişik kademelerde, ama bu konuda en bilinçli olması beklenenlerin vurdum duymazlığını hoş göremem. 30-35 sene önce belki ben de senin gibi düşünüyor olurdum, bugün ise önce gerekli ortamı sağlar sonra tepişirim diyorum. En azıncan hiç bir şey yapamıyorsak "cadde yarışçılığını" özendirmeyelim. Sen ve arkadaşların bilinçli, deneyimli ve usta sürücüler olabilirsiniz, ama çevrede çokça düz boru egzoslu, kesik yaylı, beyaz Şahin var. Aman diyorum...

Güzel araçlar, çok emek verilmiş, muhtemelen de masraf yapılmış, ancak yarışma, gösteri ve gösteriş için kullanılan alan ve biçim yanlış. Normal trafik koşullarında hiçbir güvenlik önlemi olmadan bu tür sürüşlere sıcak bakmam mümkün değil. Sürücü ve yanındaki umurumda değil, isterse 200 ile düz duvara girsin kılımı kıpırdatmam, ancak bu şehvet tablosu içinde es kaza birinin malına veya canına zarar gelirse ne olacak? Kim nasıl hesabını verecek? Sevgili Ogün otomobil sporları bu amaçla ortaya çıkmış, yıllar içinde kurallar tanımlanmış ve olabildiğince güvenli hale getirilmiş. Bu nedenle - Trafiğe kapalı alan - Araçta pasif güvenlik tedbirleri (rollcage, yangın söndürme sistemi, 6-nokta emniyet kemerleri, kask, tulum) - Kaza anında müdahale edecek ekipler hazır olmadığı takdirde bu tür eylemlerin yapılmasını, bu tür forumlardan özenilecek bir davranış olarak yayınlanmasını son derece sakıncalı buluyorum. Daha önce de yazmıştım, insan bedeninin kırılganlığını iyi bilen ve yüksek ivmeli kazaları izlemiş biri olarak bu konuda aşırı duyarlı davranmam söz konusu olabilir. Ancak bu davranış herkesin yararınadır... Slalom, drag, tırmanma vb. pek çok amatör ve homologasyon gerektirmeyen yarış organizasyonu var, gitsin arkadaşlar orada kurtlarını döksünler. Keyif kaçıran abi nasihatı olsun bu da...

Almanların biraz tabloid otomobil dergisi Autobild yeni bir test yayınladı. Büyük dizelli HB'ler, i30, Focus, Astra ve Civic karşılaştırıldı. Tabii VW olmayınca Focus i30'la birlikte birinci ilan edilmiş. Hyundai'nin çok yol aldığının güzel bir göstergesi. Kompakt yapıya rağmen geniş iç mekan ve bagaj, düzgün kokpit yapısı, rahat koltuklar ve düzgün fiyat övgü almış. 1.6 128 PS dizel biraz zayıf bulunmuş (ki hayret; bu arada Focus'ta 2000cc 140 PS motor var). En çok eleştirilen yönleri de virajlarda çok yatması, ESP'nin çok erken ve güçlü devreye girmesi (ki bunu bu yol tutuş için bir zorunluluk olarak görmüşler) ve hissiz/atıl direksiyon sistemi. Focus'ta ise en çok iç hacim (bagaj dahil) eleştiri almış. http://www.autobild.de/bilder/bilder-i30-civic-focus-und-astra-im-vergleich-2869672.html

Güle güle kullan... Tek çekincem düğmeler yuvarlak ve çentiği küçük olduğu için bir bakılta pozisyonu seçememe ve bu yüzden sürüş esnasında ayarın dikkat dağıtma olasılığı. Ama estetik olarak başarılı olduğundan bunu sineye çekmek lazım.

Megafon anonsu "Şşşişt dağılın bakiiim..."

Geçmiş olsun. Gerçekten kapı korumayı getirirlerse çoğu kişi motorun 1.0 olduğunu gÖrmezden gelir!

Aynı motor, aynı yürüyen aksam, yakın ağırlık tüketim ve performansı da çok yakın hale getiriyor. C-Max yüksekliği ve göreceli kötü aerodinamiği nedeniyle limitlerde zorlanırsa hem son hız hem de yol tutuş açısından çok az geride kalabilir. Buna karşılık yüksek oturma pozisyonu, rahat görüş, göreceli geniş iç hacim ile içinde kendinizi daha ferah hissedersiniz. Hele ki arkaya ailecek doluşup geziyorsanız ilk tercih olmalı. Model yılından bahsetmediğiniz için daha detaylandır(a)mıyorum. İkisi de iyidir

Aynen öyle... Katkıların etkisi ne düzeyde? Ya da bunu kullanıcı olarak anlamak mümkün mü? Soru böyle formüle edilebilir. Ben sıklıkla benzinli kullandığım için ve burada da çok farklı seçenekler olmadığı için herhangi bir gözlemde bulunamıyorum. Ama dizelde rekabet daha fazla. Söz gelimi Shell V-Power ve daha pahalı olan +GTL ürünü ile tüketiciyi çelmeye çalışıyor. Konu tortuyu engelleyen ve yok eden deterjan özellikli katkılar ise bunu büyük üreticilerin kullandığını düşünüyorum ki Rafet de mesajında yazmış. Ancak bu katkıların bireysel değerlendirmelerle farkını algılamak ne kadar mümkün ondan emin değilim. Hani arabayı yıkattığınızda "daha iyi gidiyor" gibi hissedersiniz ya, acaba buradaki etki de böyle bir şey mi? Ki Rafet'in aşağıdaki alıntısından bu sonucu çıkarıyorum. Beri taraftan Mertol ve Bora Shell'in yakıtından olumlu etkilenmişler, hoş etkileri farklı hissetmişler Mertol sessiz çalışma ve artan menzilden bahsederken, Bora performans artışından bahsediyor. Bu konuda tekrarlanabilir nesnel bir test sürecine ihtiyaç var herhalde gerçek durumu ortaya koymak için. Bizim Fiesta'ya biraz da Shell alayım ve ben de bireysel gözlemciler kervanına yandan kaynak olayım bari...

Çorbada tuzum olsun diye ben de bir liste yaptım, mutlaka unuttuklarım vardır, ayrıca severek seyrettiğim halde bu listeye sinema değerini yeterli bulmadığım iÇin almadıklarım da var. Yabancı filmlerde en iyilerim şunlar: The Shawshank Redemption Schindler's List Forrest Gump Memento Alien The Shining Amélie A Clockwork Orange Life Is Beautiful Gladiator Amadeus 2001: A Space Odyssey Die Hard Blade Runner Black Swan Platoon Groundhog Day Ratatouille The Truman Show Avatar Fahrenheit 9/11 Philadelphia The Deer Hunter Before The Rain Türk filmleri konusunda zayıf kalmışım, biraz düşününce aklıma gelenler Yılmaz Erdoğan'dan Vizontele Nuri Bilge Ceylan'dan Uzak Çağan Irmak'tan Babam ve Oğlum Ezel Akay'dan Hacivat ve Karagöz Neden öldürüldü? Yavuz Turgul'dan Eşkiya Şerif Gören'den Yol Diziler konusunda ise oldukÇa cahilim, genelde kısa sürede sıkılıyorum tekrarlayan karakterler ve davranış biÇimlerinden, Mesela herkesin bayıldığı "Lost" benim iÇin bilim-kurgusal bir Brezilya dizisi idi, 3 ayda bir bölüm ancak izlerdim ve herşey hep aynı olurdu. Hele Türk dizilerine maalesef dizi süresinin iki mislini bulan reklam kuşakları ve bölümü doldurmak adına uzatılan, anlamsız bir fon müziği eşliğinde, basit kamera oyunları ile başarısız mimik gösterilerini dakikalarca burnumuza sokan anlayışa tahammül edemiyorum. Yine de isim vermek gerekirse "öyle Bir GeÇer Zaman Ki" yansıttığı zaman dilimi ile ilgimi Çekse de pek seyredemedim. Yabancılardan da "The Good Wife" ve "Lie To Me" makul. İyi seyirler!

Zor, her ne kadar daha düşük vergi diliminde ise de üretici fiyatı yüksek tutarak buradan gelecek kazancı yok ediyor. En azından Avrupa'da böyle, mesela Almanya'da €200 daha pahalı. Ayrıca - Yüksek Ar-Ge maliyeti - Düşük tüketim ve düşük verginin getirdiği cazibe - "Elde edilbilir"likten çok "Arzulanabilr"liği vurgulayan satış stratejileri gibi nedenlerle hayal görmemek lazım. Bu arada hafta sonu bir arkadaşın aldığı beyaz Seat Altea XL'i kullandım, Style donanım seviyesi ile (ki hemen hiç eksiği yok) 1.6 105 BG dizel ve 7 ileri DSG ile 58.000 TL. Bence çok rekabetçi bir fiyat-kalite oranına sahip, çocuklu aileler ve yüksekte oturmayı sevenler için mantıklı. C-Max ile kıyaslamada hem performans, hem sıkıcı kokpit tasarımı, hem de biraz yol tutuşu ile geride kalıyor, ancak başarılı bir otomatik şanzıman ve oldukça geniş iç mekan sunuyor. Artık Ford şu küçük dizellerde ve 1.6 EB'larda otomatik şanzıman işini çözse iyi olacak.

Grup ismine bayıldım...

Ev-hastane 13 km ve 13 ışık, ısı 3-12 derece arası, yol bilgisayarı son yakıt aldığımda sıfırladım 8.2'de, 8.4'ü hiç aşmadı. Sizdeki kısa yolu ve aşırı soğuğu düşününce bence de çok normal.