Cem Boneval

Sıkı sık karşımıza çıkar bu konu, fabrika verisi şu kadar ama ben şu kadar yakıyorum, neden böyle diye mutlaka biri bir soru atar ortaya... Detaylı bir cevaba rastlamadığım için kaynak olarak kullanılmak üzere kısaca Avrupa'daki tekniği özetleyeceğim burada. 1995 yılından beri Avrupa Birliği içerisinde araçların standardize tüketim verileri Avrupa Birliği 80/1268/EWG yönergesine göre yapılmaktadır. Amaç net tanımlanmış ve her zaman tekrarlanabilen bir ölçüm metodu kullanılarak araçların aynı standartlarda elde edilen verilerinin kıyaslanmasıdır ve bu süreç yol şartlarını simüle eden bir test düzeneğinde yapıldığından hemen hiçbir zaman gerçek yol sürüş tüketim verileri ile örtüşmez. 20 - 30°C arasındaki bir ortam ısısında araç test düzeneğinde soğuk motorla başlar ve önce şehir içi sürüş döngüsünü yapar, azami hız 50 km/saatdir. Bunu takiben de 120 km/saati aşmayacak şekilde şehir dışı simülasyon sürüşü yapılır. İklim ve yol koşulları, araç yükü her zaman aynıdır. Bu sürüş döngülerinde hız da belli bir döngü yapısı dahilinde değişkendir. Aşağıdaki grafikte hız süre ilişkisini rahatlıkla izleyebilirsiniz. Bazı test özellikleri: Toplam sürüş mesafesi 11 km Toplam süre 1'180 saniye (yakl.20 dakika) Ortalama hız: 34 km/saat Ortalama hız (şehir içi): 19 km/saat Azami hız: 120 km/saat Ortalama hız (şehir dışı) 60 km/saat Şehir içi sürüş simülasyonu 800 saniye ve 4 km Şehir dışı sürüş simülasyonu 420 saniye ve 7 km. Şehir içi en yüksek, şehir dışı en düşük tüketimi verir, Bunlar %37 ve %63 oranlarında toplanarak da ortalama tüketim değeri elde edilir. Bu prosedür doğal olarak bizim gündelik kullanım şartlarımızdan bir hayli uzaktır. Bu nedenle bu değerlere ancak bir ölçüde yaklaşmak mümkün olabilir ve değişik modellerin tüketimlerinin kıyaslanmasında bir kılavuz değer olma ötesinde belirleyiciliği yoktur.

Tüketim değerleri için Almanya'dan da olsa spritmonitor oldukça iyi bir referans. Mk.3 dizel de değerler şöyle görünüyor: http://www.spritmonitor.de/de/uebersicht/17-Ford/148-Focus.html?fueltype=1&constyear_s=2011&constyear_e=2012&power_s=115&power_e=115&gearing=1&powerunit=2 Ort. 5.75, 4,7-6,7 arasında değişiyor. C4 satılıp Focus MkIII alınır mı? Memnunsanız niye satıyorsunuz sorusu geliyor akla... Benim için tek mantıklı cevap ek bagaj gereksinimi olurdu.

Hepsi 2011, hepsi Ekim ayı içerisinde: Colorado kırmızı Style Plus HB 1.6 125 BG 41,500 Siyah Titanium HB 1.6 EB 51,000 Şeker kırmızı Titanium X HB 1.6 EB 57,000

Sevgili Ümit Konuyu açan arkadaş kuşkusuz kimsenin mutsuz olmasını istememiştir, ama biraz bu yöne kayıyoruz. 1. kural: Alınmış alınmıştır, geriye doğru değerlendirmek ve hayıflanmak fayda etmez, hem arada geçen kullanım sÜresini hesaba katmak gerekir, hem de o gÜnÜn şartları onu gerektirdiği için öyle bir alım yapmışsınızdır. 2. kural: Eğer gerçekten kazık yemişseniz 1.kural geçerlidir. 3. kural: En iyi fırsat daha yakalanmamış fırsattır. Son söz: Neye ne verdiğimizle değil neyi nasıl kullandığımıza bakalım. (bu da biraz işkembeden oldu, idare edin)

Burada amaç motorun üzerindeki yük kalktığı zaman ani devir düşmesi sonucu hem aynı vitesteki sürüşteki konforsuz yığılmayı hem de vites değişiminden sonra devir uyumsuzluğundan kaynaklanan yığılmayı engellemek. Ancak, ki bu bence önemli, ayağınızı gazdan çektiğinizde araba aynı hızda devam ediyorsa, kısa bir süre için bile olsa, bu sakıncalı bir durumdur ve işlev amacını aşmış demektir. Yöntemin sürücüyü rahatlatması gerekir tedirgin etmesi değil. Ben benzinlide asla böyle bir urum yaşamadım, en azından şimdilik, Dizelciler de iyi gözlemlesin ve gerçekten normal bir durumdan bahsettiğimizden emin olalım.

Yazacak çok şey var, özellikle bazı arkadaşaların psikoseksiüel yaklaşımları ve projeksiyonları ile ilgili ama konu başlığını buluandırmamak için hakkımı mahfuz tutarak sessiz kalmayı yeğliyorum.

Sanırım bunun net bir kuralı yoktur. 1. Öncelikle yavaşlamak amacı ile nomal fren sistemini kullanmak her zaman ve hemen her aÇıdan daha avantajlıdır. 2. Motor freninde esas amaÇ yavaşlama sürecinde tekrar etkili hızlanmak gerekirse doğru devirde olmaktır, bu da torkun maksimum olduğu devir olarak tanımlanabilir. 3. Bunun dışında fren sistermini fazla yıprtamadan motoru da fazla zorlamadan yumuşak bir sürüş sürecinde kullanabilirsiniz, bunun iÇin de ben benzinlide 3000-3500 dd tercih ediyorum, 4000 dd üzerine Çok nadir Çıkıyorum. 4. Panik frenlemde ise asla motor freni ile vakit kaybetmeden doğrudan fren pedalına asılmak gerekir.

Şu şemalar daha kolay anlamanızı sağlayabilir: Yani aslında elek yok ama sert bir boru ile aşağıdaki kapak sisteminin geçilmesi lazım. teorik olarak uygun gereçleri edinen bir hırsız benzin çalabilir, ama çok daha kolay ulaşılabilecek depo kapakları varken pek kimse bununla uğraşmaz. Ayrıca vandallık yapmak isteyen engel tanımaz, mesela silecek kollarını kırar, anteni kopartır, lastiği bıçaklar, yanlara şerit, kaputa imza atar (bıçakla tabii), aynayı koparır vs. vs. Nasıl korku tüneli gibi değil mi? Kötü düşünmeyin, herşey iyi ve güzel olur...

Minivan olarak girmiş listeye, çok satıldığı için kıyak geçmişler demek. http://www.wulingmotors.com/1-wuling-sunshine-3.html

Forumda birinin avatarında vardı Öyle bir durum ama şimdi kimdi hatırlayamadım

Forbes dergisinde bu yıl da satış istatistikleri incelenerek dünya çapında en çok satışı gerçekleşen 12 model belirlendi ve yayınlandı. Haydi bakalım biraz hayal gücünüzü zorlayın, kimler var listede, bir tahmin yürütün. Mesela Focus sıralamada var mı, varsa gene Golf'e geçilmiş mi? Lider kim? Sürpriz isim hangisi olabilir? Kafa yormaktan sıkıldığınızda sonuçlara göz atabilirsiniz: http://s6.postimage....q3e29/SATIS.jpg Makalenin kendisi de burada: http://www.forbes.co...s-are-changing/

Bora tanışmadık ama seni pek sevdim, kardeşimmm... (Bak kaliteli yağcılık böyle olur)

Aynen, kırk kere yazdık rölantide beklemek, bekleyerek stop etmek hikaye diye takan yok. Halbuki göbek desen göbek de var... Alınacağım bak şimdi ha...

Aaaah, sanki Istanbul'da olmanın doğru zamanı varmış gibi... Belki uzun bayramlarda, ama onda da köprüler bedava oluyor, tam cümbüş. İnceliği söyleyelim: Ya metrobüs ya vapur, araba evde kalacak.

Daha öncede yazmıştım ya bu tür ekipmanların standart listeye girmesi için ya iyi bir zam yapmayı planlıyor olmaları gerekir, ya da modelin satışları yerlerde süründüğü için bir doping gereksinimi oluşmuş olmalı (ufff Türkçe'ye bak).

Yok abicim alakası yok, otomatik şanzıman 3'teyken frene basarsan devir düşünce 2 sonra 1 yapar ve frene basmaya devam edersen de durur. Ben kullandığım hiçbir otomatik araçta normal trafikte seyir halinde iken N konumunu kullanmadım. Kullanılmasının önerildiğini de ne duydum ne okudum. Ya pardon klima muhabbetinin arasına dalıyoruz böyle, ama...

Onu yazana sormak lazım. Belirgin belirsizlik var. Ama İngilizce'de kullanılan ifade bayağı bir uzun olduğunu düşündürüyor. "Do not idle the engine for long periods of time in drive with the brakes applied."

İlki boşta beklerken ne yapalım? N konumuna atmak otomatik vitesin mantığına aykırı, ikide birde elim kola gidecekse ne diye otomatik vites aldım, değil mi? Ford'un kullandığı Getrag kökenli Powershift şanzımanda çift kuru kavramalı sistem kullanılıyor ve fren pedalına bastığınız zaman kavramayı yapan ünite ayrılıyor (alttaki resimde okla işaretli) Yani dilediğinizce ayağınız fren pedalında ışıkta bekleyebilirsiniz, ekstra bir efora gerek yok. P konumuna almak ise şanzımanı mekanik olarak kilitleyeceğinden kısa süreli duruşlar için tavsiye etmem, sisteme ekstra ve gereksiz bir iş yaptırıyor olacaksınız. İkincisi yokuş aşağı gidişle ilgili: İster düz vites, ister Powershift isters DSG, ister klasik otomatik, asla yokuş aşağı gidişlerde boşa atmayın. Benzinden tasarruf olmayacağı gibi ciddi güvenlik riski/kontrol yetersizliği nedenidir. Akıllı şanzımanlarda tek sorun aşağı harekette motorun devri düşerse bir alt vitese atacağı için bir süre sonra gaza basmadan anlamlı bir hızla ilerleyemez olursunuz. Manüel şanzımanda ise 6.viteste sallarsınız gittiği kadar gider. Anlamlı bir fark mı, bence pek değil! Yazılanlara naçizane katkımdır.

Paylaşım için teşekkürler Sanki yazı bana biraz 70'lerden kalmış gibi geldi. Hatta bence kışın 2 psi kadar yüksek kullanmakta fayda var, dişlerin biraz açılmasını ve göreceli iyi tutunmayı sağlaması için. Tabii bu yazılanlar saf nitrojen kullananlar için pek geçerli değil... Günümüz yağlarında çok ekstrem kış koşulları olmadığında böyle bir ayarlama yapmaya gerek yok, zaten kullanıcı kılavuzları da genelde tek tip yağ önermekte. Ancak sürekli çok soğukta (sıfırın altı 10-15 ve altı) ve sürekli çok kısa mesafe kullanacak olanlar için bir ayrıcalık düşünülebilir, onu da servis ile işbirliği içerisinde yapmakta yarar var. Gözle yapılan kontrollerden bence bir şey anlaşılmaz. Hele ki zamane motorlarında herşey gizli kapaklı iken. Normal bakım kurallarına uyduğunuz takdirde böyle bir işleme de gerek kalmayacaktır. Günümüz teknolojisinde aküler ölene kadar pek bulgu vermiyor ve bir gün çıt marş basmıyor. Kontrol ettirseniz de bu durum gerçekleşebilir. Endişeli arkadaşlar akü bağlantı kablosu taşıyabilir. Su katılmadığı sürece antifriz en az 5 yıl etkinliğini sürdürüyor. 5 yılın sonunda da bakım esnasında tüm soğutma sıvısının değişimi önerilmeli. Denemeyin, kullanın. Maliyet de sanıldığı gibi yüksek değil. çünkü yaz lastiklerinin ömründen tasarruf etmiş oluyorsunuz, uzun vadede aynı maliyete geliyor. İyi kışlar, Antalya'dan bunları yazarken bir tuhaf oluyoum, mesela bu fece dondurucu soğuk vardı sabah 05'de araba 7 derece gösteriyordu, çok üşüdüm

Benim bundan anladığım tamir için verilen süre 30 iş günü, 15 iş günü içerisinde arıza giderilemez ise kullanıma bir araç tahsis etmek durumundalar, ki bu da yapılmış bildiğim kadarı ile. Yani beklemeye devam derim ben, gereksiz uğraşmaktansa...

Gece iki vaka aldık forumdan uzak kaldım, ne bilgiler dolanmış, neyse Mertol ağzına sağlık benim düşüncelerime de tercüman olmuşsun. Hepisine

Hayırlı olsun, pahalı araba insani ev sahibi yapar diye değistirelim malum sözü

Çakmasını alma oricinal olsun: http://www.sahibinden.com/ilan/vasita-jant-lastik-jant-orjinal-ford-focus-st-janti-68356120/detay

Amaaaan Yakup göründüğüm kadar cahil değilim, bizde de "root etme" olayı var, ama bir şeyleri kırmadan tıkır tıkır çalışıyor anlamındaydı mesajım. Neyse canım Ayfonculara bulaşmam, hayatta başarılar size!

Abicim normal, Amerika'dan çıkan özdeyişe bak nedeni anlaşılır: "You cannot make anything foolproof, because fools are so ingenious" Haydı hayırlı işler...