Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.803
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Marka prestijini, ve ümit edilir ki değerini, artırmak için yapılan girişimler bunlar. Niş pazar ürünüdür, meraklısı alır kullanır. Mert'in de yazdığı gibi Türkiye için önemi yoktur, zaten Avrupa'ya bile geleceği meçhul. Normalinin 2017'de toplam 37 adet sattığı (Mustang kadar) bir model. Ayrıca bu segmentte AlfaRomeo Stelvio quadrifoglia varken çoğu yanında sönük kalır. Bütün bu burun kıvırmalarıma rağmen tasarımını beğendim.
  2. Halkım kılı kırk yarmaya devam edip anlamsız bir kaygı silsilesi içinde boğulmaya devam ettiği ve her şeyden nem kaptığı sürece sorun olur. Ne olur? "A bu boyalı, sen beni aldatmaya mı çalışıyorsun" diye fiyat kırmaya çalışan uyanıklar çıkabilir. İtibar etmezsiniz, halden anlayan, aklı başında bir müşteri bulana kadar oyalanırsınız. Otosan şu aşamada hiç bir fayda sağlayıcı işlem yapmaz. Boya ortalama değerinden %30-35 sapma anormal kabul edilmez, edilmemeli, her yer 150 kaput 300 olsa idi tekrar boyandığı anlamına gelirdi. Fabrikada veya sonrasında. Ne olacak? Yeniden boyansa ne olur? Kaportacıda düzeltilip boyanmış olsa ne olur? İşlevsel ve görsel olarak sorun olmadıktan sonra... Yani böyle takıntılara prim vermeyelim, takıntısı olanlar da kendi yoluna gitsin. Ayrıca Ozan'ın da bahsettiği gibi boya ölçüm cihazlarının kalitesi ve kalibrasyonu da farklılık gösterebiliyor. Önemli olan boya değerlerinin değişik bölgelerde eşit veya yakın olması. Fabrika çıkışı genelde 140-150 mikron değerlerinde geliyor, ama fabrikada hata görülerek komple yeniden boyama mümkün, benim sıfır aldığım Fusion 300 mikrondu söz gelimi. Satmaya niyetlendiğimde Otokoç takasa aldı iyi bir değerden. Nakil esansında çizik veya küçük hasar nedeni ile sıfır araçlar sonradan lokal de boyanabiliyor. Bu koşullarda satıcının mutlaka durumu belgelemesi ve bir indirim yapması gerekir, aksi dolandırıcılığa girebilir. Yani sizin koşullarınızda bence aracın keyfini çıkarın. "Satışım mantıklı mı" bence sorulması için geç kalınmış ve cevaplarının kafanızı karıştıracağı bir soru. Kimine mantıklı, kimine anlamsız gelebilir, beklentiler değişkendir, aldınızsa sizin için mantıklıdır, bu da yeter, keyfini sürün. Bu arada Focus'tan sonra Cmax nasıl geliyor bize de anlatın.
  3. Şükürler olsun ki kullandığımız araçların garantisi bitti. Yağ 90, fitreler 80, işçilik 30, o da alırlarsa, süre 30 dakika. Ha yıkama benden... Dikkat etmek lazım memleket soyguncu doldu.
  4. Yerinde olur. Daha önce de yazıldığı gibi doğru ve uyumlu parça ile doğru işlemlerle zamanında bakım yaptırılmış ve bunlar fatura/karne ile belgelenmişse garantiniz bozulmaz. Ancak Otosan garantiden işlem yapmak konusunda isteksiz davranabilir ve en kötü ihtimalle iş mahkemelik olur -ki zayıf ihtimal- ve orada lehinize çözülür.
  5. Aracın iklimlendirme sisteminin iki bileşeni var: 1. Klima - Soğutma ve nem alma özelliği vardır ve klima kompresörü, kondenseri ve evaporatör üzerinden çalışır. 2. Kalorifer - Motor soğutma suyunun kokpite yakın ayrı bir radyatörden dolaştırılması ile fan buradaki sıcaklığı içeri üfler. İklimlendirme, - klima devrede iken arzulanan ısı dış ortam ısısının altında ise kaloriferle ısıtma ve klima ile nem alma şeklinde, - ısı dış ortam ısısının üstünde ise kalorifer sistemi kapalı kalarak klima ile soğutma şeklinde gerçekleşir. Diğer bir deyişle klimayı açmanız kışın iç mekanı soğutmaz sadece nemi azaltır, bu da buğulanmayı keser, bu nedenle sadece cama üfleme konumunda klima otomatik devreye girer. Bu konum dışında klimanın otomatik devreye girmesi sensör/solenoidlerde bir kısa devre ile oluşuyor olabilir.
  6. Genelde kokpitte büyük ekranlara pek sıcak bakmıyorum. Dikkat dağıtıyorlar. Ancak bu aracın otonom sürüş geleceği için hazırlandığını düşününce iyi bir eğlence unsuru olabilir diye düşündüm. Kafaları 20 sene ileriye almak lazım galiba.
  7. İçim acıdı resmen... Bu kadar hassas olduğumu bilmezdim.
  8. Olsun, bir de ben söyleyeyim, ne olur? Öyle ifade etmemin nedeni farklı, öyle merakla bekliyoruz ki sanki çığır açacak yeni bir model lansmanı var kapıda. Sanki DSG şanzıman sütten çıkmış ak kaşık. Ne olursa olsun H/B segmentinde Golf yok satmaya devam eder. Türk insanı H/B sevmiyor, ama bu Golf almasına engel değil. Sosyolojik bir inceleme konusu.
  9. İyi bir karşılaştırma olanağı olmuş. Buna benzer geleceğine kuşku yok. Önü biraz daha temizlenecek. Fiesta'nın yaşattıklarını yaşatacak. Yani iç mekan genişlemesi, evet, ama yetersiz, belki bagaj büyümesi, ona da evet ama yetersiz.. Zayıf motorlarda torsiyon çubuklu arka aks. Fiyatlarda da biraz yükselme. Alt serilerde fiyat değişmeyebilir ama maliyeti düşürücü özellikler olacak. Muhtemelen biraz daha konforlu, biraz daha sessiz, yol tutuşu şimdikiyle aynı. Yani her zamanki gibi devrim değil evrim. Zaten otomotiv sanayinin pil menzilini arttırmak dışında devrim yapacak soluğu yok gibi. Ve bence Focus 4 değil, 3,75 şu haliyle. Heyecana gerek yok özetle!
  10. Şimdi baktım da AYT-ESB indirim sonrası bile Pegasus'tan pahalı. İndirim sadece bilet fiyatında değil mi, vergi ve haraçlar sabit?
  11. Elektrikli araçlarda gelişmeler hızlanıyor, küçük çapta bir patlama yaşayacakmışız gibi görünüyor. Hibridler bildik markaların ürün gamında giderek daha fazla yer alırken Tesla gibi yenilikçi salt elektrikli araç üreticileri de boy göstermeye başladı. Kervana yeni katılan üye Çin'den. "Bytes on Wheels" ifadesinin kısaltılmışı olan Byton'u marka ismi olarak seçmişler. Sermaye Çin kökenli olsa da Kalifornya ve Münih'te de ar-ge merkezleri var. İşe hızlı başlamışlar ve BMW i8 tasarımcısı ve Google'dan kıdemli mühendisleri kadrolarına katmışlar. 2019 yılında seri üretime geçirmeyi hedefledikleri aracı da LasVegas CES'te (tüketitici elektroniği fuarı) tanıtmışlar. Orta sınıf bir SUV söz konusu. Yaklaşık Q5 boyutlarında Dinamik bir tasarım ile dikkat çekiyor, alçak tavan ve dinamik çizgiler sportif bir görünüm sağlıyor. Kapı ykolları yok örneğin, kameralar yüz tanıma ile sürücüyü tanıyıp kilidi açıyor. Yan aynalar da yok, kamera kullanılmış yerine. LED farlar pil gücüne göre farklı ışık çizgileri ile ışık oyunları yapabiliyor. Araç RWD veya AWD olabiliyor. RWD versiyonda arka aksı süren 270 PS ve 400 Nm'lik bir elektrik motoru var, AWD seçeneğinde ön aksa da motor ekleniyor ve güç 400 PS ve 700 Nm'ye yükseliyor. Batarya kapasitesine göre menzil 400 ile 520 km arasında belirtilmiş. Esas büyük sürpriz iç mekanda. Görüntü TV'li modern bir "lounge" havasında, ekseni etrafında hafifçe dönen büyük koltuklar, geniş ve ferah bir oturma alanı sağlarken kokpiti 125 cm eninde bir LCD gösterge kaplıyor. Eş zamanlı üç ayrı ekran olarak bölünebilen sistem araç verilerinden internete, TV'den navigasyona her tür hizmeti ses kontrollu olarak sunacak deniliyor. İç mekanda da kameralar yüz tanıma ile sürücüyü tanıyor ve ona uygun ayarları sağlıyor. Bir de direksiyonda küçük LCD gösterge var, o da öncelikle navigasyon amaçlı. Tabii hr türlü elektronik aistans sistemi ve otonom sürüş desteği var. Araç şu anda seri üretime yakın bir tasarım halinde ve 2019 yılında önce Çin'de satılması planlanıyor. Avrupa için de çok rekabetçi 38.000€ düzeyinde bir fiyat öngörülmüş. Gelecek biraz erken mi gelecek ne?
  12. Bu D için geçerli de S seçeneğinde böyle olmamalı. Kulakçıkları S'de kullandığımızdan eminiz değil mi? Bir de dipgaz yapınca optimal hızlanma için 4000 dd civarında değişim, o devirden sonra tork ve gücün göreceli sert düşüşü nedeni ile, etkili ve verimli, yani öyle programlanmış olabilir. Düşük viteste yarım gazla aşmaya çalışın bir de. Tabii S konumunda.
  13. İkinci isim doğru. Mobil 1 serisinde Ford şartnamesi ile uyumlu yağ yok.
  14. Sorun sadece benzinde mi? LPG'de yapmıyor mu? Eğer öyle ise yakıt pompasını falan düşünmek lazım sanki. Sis farı ile ilgisinin olduğunu ben de düşünmüyorum.
  15. İşaretlerin anlamsız ve yersiz dizilişinden olabilir mi? Bu arada şerit takip sisteminin küçücük bir işaret olarak görülmesi de çok manidar, şeritte kalmayı beceremeyecek kadar dikkati dağılmış birinin onu görmesi mi bekleniyor?
  16. Daha önce de yazıldığı gibi bu öznel bir tercihtir, hem geçmişteki müzik dinleme alışkanlıkları, hem müzik türü, hem de müzik kaynağı tercihi etkiler. Ancak vurgulanması gereken önemli bir konu var, müzik kaynağından en uç nokta olan hoparlöre kadar sistem ne kadar iyi ise elde edeceğiniz kalite de o kadar iyi olur. Yani tizleri olmayan bir radyo kaydını tizleri açarak ışıltılı hale getiremezsiniz, ya da mütevazi hoparlörlerden bası açarak derin ve kontrollu bir bas elde edemezsiniz, ya da olmayanı var edemezsiniz. Mk3 üzerinde gelen hoparlör sisteminde tizlerin fazla açılması sesi metalik ve sert yaparken, basların çok açılması da tabanı uğultulu ve boğuk hale getirir. Yani diğer bir deyişle oynamaları küçük adımlarla yapmakta yarar var. Ben EQ klasikte, midler -1'de olmak kaydı ile beni yeterince tatmin eden bir ses aldım ve kaynak gözetmeden aynı ayarlarla dinliyorum. Not: Kulağım iyidir ama bu zevklerimizin aynı olduğu anlamına gelmez.
  17. ODD 2017 yılına ait rakamları yayınladı. Benim için ilginç olan binek model satışlarını değerlendirmeye çalışacağım. Değerlendirmeyi segment, marka/model bazında ve 2016 ile karşılaştırmalı yapacağım. Vakit alabilir. Bu nedenle ilk mesaj zaman zaman güncelllenebilir. Önce segmentlere göre genel görüntüye bakalım: Buna göre binek pazarı 2017 yılında bir önceki yıla göre %4.5 oranında gerilemiş. Bu da ekonomik durum düşünülürse şaşırtıcı değil, hatta az bile denilebilir. Segmentlere göre bakılırsa her zamanki gibi C ve kısmen de B segmentlerinde ağırlık. Yıla göre bakılırsa da sadece C ve E segmentleri satış rakamlarını koruyabilmiş, diğerlerinde ortalama %10 düşüş var. Karoseri formatına göre bakarsak da sedanlar yine pazar lideri, bunu H/B ve SUV'lar izliyor. 2016 yılına göre farklara bakarsak SUV ve S/W satışları artmış, bu S/W'larda hatırı sayılır düzeyde, SUV'larda ise algımıza göre düşük kalmış bir sayılabilir. Bu iki kategoride artışın sürmesini beklemek yanlış olmaz. Sedanlar yıl bazında yerini korurken H/B, MPV, CDV ve spor modellerde belirgin düşüş var. Minikler A2 segmentinde temsil ediliyorlar. Ülke zengin olduğunda bu segmente ilgi çok düşük. Pazar lideri Hyundai i10, Fiat 500 ve Kia Picanto onu izliyor. İkisinde de geçen yıla göre belirgin kayıp var, Fiat fiyattan kaybediyor, Picanto da model değiştirecek bildiğim kadarı ile. Opel Adam az ama istikrarlı Neyse çok incelemeye değecek bir segment değil. Küçüklerde durum ne bakalım. Önce ufak sedanlar, yani B1 segmenti: Yaşlı Symbol hala sedanlarda pazar lideri. 301 yakın takipte ve geçen seneye göre pzar payını oldukça arttırmış. İkiz kardeşi C-Elize ve Rapid aynı başarıyı gösterememişler, Özellikle Skoda'nın düşüşü sert. Küçük H/B'lerde rekabet yoğun. Model değişiminin de etkilemesi ile Polo geçen seneki liderliğini Clio'ya kaptırmış görünüyor. Üstelik Clio segmentte artış gösteren az sayıda modelden biri olarak ciddi başarılı görünüyor ve buradaki rakamlara ayrı değerlendirmediğim B3 S/W segmentindeki 5000'in üstündeki satışı da ekleyince fark daha belirginleşiyor. Sandero Dacia'nın "az paraya çok araba" felsefesinin doğruluğunu kanıtlar nitelikte. Ibiza ve Fiesta da model değişimine kurban gitmiş görünüyorlar. Ancak Fiesta'daki düşüş daha dramatik. C3'teki zıplama da ilgi çekici. Binek niyetine kullanılan küçük ticarilerde de pazarda küçülme olsa da sıralamada değişiklik yok. Courier ciddi ilgi görüyor, haklı olarak... Küçük SUV'larda da kavga var. Geçen senenin lideri Mokka yerini Vitara'ya kaptırmış, belli ki rekabetçi fiyat politikası işe yaramış. Captur ikinciliğini korurken segmentte genel bir küçülmeden bahsetmek mümkün. Gelelim alt orta sınıfa ya da meşhur C segmentine. Sedanlarda ezici bir Fiat/Renault hakimiyeti var. gerek Egea, gerekse Megane satışlarını geçen yıla göre belirgin arttırmışlar. Corolla geçen seneki ikinciliğini Megane'a kaptırmış. Filoların etkisi hissediliyor. Focus sedanda makul bir artışla yerini korumuş, model değişimi arefesi için fena sayılmaz. Civic de güzel bir atak yapmış. Skoda'da yine şaşırtıcı bir düşüş var. Bu sınıfın tek premium üyesi ise pazar payı daralsa da Audi A3. H/B'lerde lider değişmedi, VAG grubu Golf ve Leon ile gayet güzel temsil ediliyor. Astra model değişimine rağmen biraz cansız kalmış. Premiumlarda yine A3 segmentin lideri. Civic başta olmak üzere birkaç modelde artış gözlenirken bu segmentte genelde bir daralma var. H/B Focus nadir görülen bir araba olma özelliğini koruyor. Bu segmentte S/W (C3) satışlarında anlamlı bir satış olmadığından değerlendirmeye almadım, Egea bile 1000 adete ulaşmamış. MPV'lerde (C4) ise Dacia Lodgy bir önceki seneye göre bir azalma olsa bile yıllık 4000 adedi geçerek kullanışlılığını kanıtlamış görünüyor. Belirgin artışın dikkat çektiği bir segmet C7, ya da alt-orta sınıf SUV'lar. Yakıt tüketimi ile ürküten Tucson, alternatifler artınca biraz gözden düşen Kadjar ve eskimeye yüz tutmuş Sportage piyasanın kaybedenleri. Premiumlarda da Q2 marka abisini silip süpürmüş. 3008 dikkat çekiyor ve Peugeot'nun yeni SUV'ları ile ciddi bir başarı yakaladığını gösteriyor. Kuga da dizel otomatik dopingi ve göreceli avantajlı fiyatı ile güzel bir yükseliş yakalamış. Honda'nın futuristik C-HR'si de ilgi çekmiş görünüyor, elbise iyi sattırıyor belli ki. Eknomik düşünenler Duster'a yönelmişler ve pazar liderliğine ortak etmişler, ancak liderlik gene sıkıcı bir şekilde Qashqai'de. Orta üst sınıfta sedan hakimiyeti var ve Passat yıllardır bu segmentte ezici bir üstünlüğe sahip. Superb ile birlikte pay kaybetmeyen hatta azıcık arttıran yegane modeller. Elbette bunda 1.6 dizel motorla birlikte sunulan DSG şanzımanın rolü büyük. Superb zaten iç mekan genişliği ile rakipsiz. C serisi de daralmaya rağmen hala iyi satış rakamlarına ulaşarak rakipleri A4 ve BMW 3 serisine fark atıyor. Bu segmentteki SUV'larda da VW başarılı, model değişimine rağmen iyi bir satış profili var. Sınıfın yeni üyesi Kodiaq ise göreceli hızşı bir başlangıç yapmış durumda, daha da yükseklere tırmanacağına kuşku yok. Spor modellerde ise Audi A5'in gönüllere taht kurduğu açık, bizim Yaman'ın almasından da belli zaten. Bana göre sürüş dinamikleri asla bir BMW etmese bile kaliteli malzeme ve işçilik ile sınıfından zengin görünüyor ve gösteriyor. Arteon'un çıkması ile geçen yılın lideri Passat CC tarih oluyor ama Arteon aynı ilgiyi görmüyor bence. Yeri biraz alakasız olsa da Mustang'de iki yıldır ayda yaklaşık 3 adetlik satışı ile oldukça istikrarlı. Üst sınıf BMW, Mercedes ve Audi'nin çarpışma alanı, son iki yıldır da segmentteki sıralama aynen böyle. Audi pek ayak uyduramıyor. Volvo S90 toplamda mütevazi rakamlarda kalsa da geçen yıla göre çarpıcı bir artış gözlemleniyor. Üst segment SUV'larda da Mercedes hem SUV hem Coupe olarak GLC modeli ile ilgi çekmiş. Geçen yıla göre belirgin artmış satışları. Başka da kayda değer bir durum bence yok. Lüks sınıf imren dur sedanlar, burada sıralama yıllardır değişmedi. Bir alt sınıfta BMW'yi tercih eden müşteriler iş gerçekten lükse gelince Mercedes S sınıfından vazgeçmiyor. Lüks SUV'lar da gösteriş alanı. X5 lider gidiyor iki yıldır, Volvo XC90 da peşini bırakmıyor ve Range Rover, Q7, Grand Cherokee gibi ciddi rakipleri de geride bırakıyor. Kısa bir övgü de Velar'a, nefes kesen tasarımı ile ülkemize gelir gelmez hatırı sayılır bir satış başarısı yakaladı. Piyasada bir yıl böyle geçti işte...
  18. Geçmiş olsun. Seat ve Ford farkı, aynı durumda kalan EB Focus'lar çoğunlukla motor yaktı. Servisin duyarlılığı ve kuşkulu her şeyi değiştirmeleri ve ikame araç vermeleri de kayda değer (her ne kadar müşteri memnuniyeti sağlamamış görünse de - bkn. insanın nankörlüğü).
  19. Bu sorunun doğru cevabı bence yok. DPF uyumu yağdaki düşük SAPS (kükürt, kurum ve kül) değerinden kaynaklanıyor. Özellikle kül DPF'yi tıkayan ve ömrünü kısaltan madde. Edge'in Magnatec'e göre oluşturduğu kül oranı yarı yarıya düşük (1.24 yerine 0.64 wt%). Bu da DPF'ye binen yükü göreceli azaltır. Ancak bunun DPF ömrüne olumlu katkısını binlerce km olarak düşünmemekte yarar var. Beri taraftan Ford motor tasarımlarını ve üretimlerini düşük HTHS viskozitesine uygun yaptığı için yağ standartında da bunu şart koşuyor. Burada amaç öncelikle tüketim/emisyonu düşürmek. Edge gibi yüksek HTHS viskozitesine sahip yağların teorik olarak tüketimi arttırması beklenir, ama bu fark edilir düzeyde olmaz. Aslında yüksek HTHS viskozite değerli yağlarla motor yağlanmasının daha iyi olması beklenir, ancak bu beklentinin Ford motor tasarımı ile ne kadar örtüştüğü de meçhul. Sonuçta iki yağ arasında kullanım açısından farklar olsa bile bunların hissedilir düzeyde olacağını düşünmüyorum. Ben yine de standarta uygun yağı kullanmayı yeğlerdim,ama Edge'in de zararı olacağını sanmam.
  20. Focus'ta 200 ile gitmekten daha tehlikeli hissettirmiyor. Heyecan ise sıfır, sadece merak... Düz yolda bende heyecan olmaz.
  21. Hep binekleri yazacak değiliz ya, ara sıra büyükçe ticarileri de yazmakta yarar var. Oldum olası otobüs sürücülüğüne özenmişimdir, gençliğimde rehberlik yaparken sürekli beraber tura çıktığımız Nuri Kaptan Antalya - Alanya arası, o zamanlar trafik pek sakin olduğundan, O302 tur otobüsümüzün direksiyonunu bana bırakırdı. Hem çok keyif alır, hem de turist grubuma bir tür hava atmış olurdum. O zaman bu zamandır ne zaman bir arabaya sığmayacak bir grup oluşsa minibüs kiralarız ve bende doğrudan sürücü seçilirdim. Bu sefer de öyle oldu, İzmir ve havalisini gezmek üzere 8 kişilik grup olunca kiralık aracımız da bir Ford Tourneo Custom Uzun şasi 2.0 Ecoblue A/T oldu. Tabii bu tür araçlarda sürücüden çok yolcuların izlenimleri önemli ama ben ikisine de değinmeye çalışacağım. Dinamik ve şık bir tasarıma sahip araç uzun şasi olunca 5.34 m boyu ve 12,2 m dönüş yarıçapı ile pek kıvrak gibi görünmese de kullanımda asla böyle hissedilmiyor, gerek şehir içi şerit değiştirmeli akıcı kullanımda, gerekse park etmede hiç sorun yaşatmadı. Oturma düzeni 1+1, 2, 2, 3 şeklinde. Koltuklar sert fakat rahat ve güzel biçimlendirilmiş. Çift taraftan sürgülü kapılar yolcu kabinine binişi kolaylaştırıyor. Sürgülü kapılar göreceli ağır ve açma kapatmada biraz asılmayı gerektirse de hanımlar tarafından da kolaylıkla kullanılabildi. Bu arada bu konfigürasyonda maalesef anlamlı bir bagaj hacminin bulunmadığını da eklemek lazım, bavullar koridorda yolcularla birlikte seyahat ediyorlar. Öne binişlerde de basamağı kullanıp -tutamaç olmadığı için (neden şaşırmadım acaba)- solda direksiyona asılıp binmek gerekiyor, sağda ise biraz denge oyunu oluyor. Kokpit ferah, yukarıda oturma hissini destekliyor. Focus'tan da tanıdığımız klasik gösterge tablosuna sahip. Araç Titanium donanım olmasına rağmen yol bilgisayarı ekranı küçük düşük çözünürlüklü komik ekrandan. Direksiyon yükseklik ve derinlik ayarlı. Koltuk ve direksiyon ile oynayarak herkesin rahat bir sürüş pozisyonu yakalaması mümkün görünüyor. Ancak bana uygun ayarlarda direksiyon gösterge panelinin altını perdeledi. Ortada yine eski Focus'tan alıştığımız çok düğmeli ses sistemi var. Titanium donanımda telefon bağlantısı var. Ekranı göreceli büyük ve yüksek çözünürlükte ama klasik basit gösterge işlevinde. Ses sisteminin ses kalitesi metalik ve künt tizler, el arkasından konuşuyormuş hissi veren orta sesler ve güçlü ama bulanık baslarla kötü, öyle ki ancak 15 dakika dayanabildim müzik yayına, resmen rahatsız edici. Yine ortada fırın düğmeli manüel kalorifer sistemi ve klima kumandaları var. Çakmak yeri burada ve 12V kapaklı. Kokpitte ticari bir araç için bence yeterli saklma/depolama alanı yok, kapı iç cepleri geniş ama çok alçakta, her iki kapı yakınında büyük pet şişe alacak yuvarlak cepler var, radyonun üstünde kaymayı önleyici malzemeli küçük bir alan var, gösterge panelinin üstünde de kapaklı bir cep var. İçinde USB, 3.5mm Aux bağlantıları ve 12V'luk bir çıkış daha var. Ruhsat falan saklanabilir. Bütün alan bu, yani elimde A4 bir not defteri ile gelsem koyabileceğim düzgün bir yer yok. Öndeki iki koltuk arasında el freni kolu var, bunun dışında koca bir boşluk... Oraya güzel kapaklı bir konsol iyi giderdi kuşkusuz. En etkileyici olan ise hemen direksiyonun yanında bulunan vites kolu, konumu çok kullanışlı. Tabii otomatik viteste pek önemi kalmıyor. Anahtardan çalıştırmalı motor 2.0 TDCi 170 PS güç ve 405 Nm torklu Ecoblue ünite. Gücü yerinde, 1500 devir dakikadan itibaren çok güzel ivmeleniyor ve gücü azalsa da 4000 dd üzerine kadar istekli bir şekilde devirleniyor. Sürüş esnasında asla motor gücü eksikliği hissedilmiyor, 8 kişi ve bagajları ile de her türlü sollamayı rahat bir şekilde yapıyor. Hızını asla belli etmiyor, hafif gaza basarak Aydın otoyolunda sık sık 140 km/h hızı aştığımı ancak hız göstergesine bakınca fark edebiliyordum, pislik yapmak isterseniz de türlü binek aracı taciz etmek mümkün. Kimseye çaktırmadan 180 km/h hıza kadar çıktım, daha da giderdi. Ağırlığın 2350 kg olduğu düşünülürse etkileyici. Direksiyondan kumandalı hız sabitleyici/sınırlandırıcı da sürüş kolaylığına katkıda bulunuyor. Tek olumsuz yanı motor gürültüsü fazla, hele ki önde oturanları rahatsız edecek düzeyde ve biraz da titreşimli. Yani izolasyon konusunda daha fazla çalışma ister. Altı ileri otomatik şanzıman bu tür bir araç için gayet başarılı, genelde değişimler istikrarlı ve dengeli, kick-down cevabı hızlı, manüel kullanımda da gayet akıcı ve yeterince hızlı. Yokuş kalkış desteğinin önemi iri araçlarda daha da öne çıkıyor ve hayatı kolaylaştırıyor, start-stop sistemi de gayet etkin çalışıyor. Sürüş dinamiklerine gelirsek, gerek virajda gerek düz gidişte sorun yok, yeterince kıvrak ve kontrollu, fazla yatmıyor ve iz takibi gerçekten iyi. Direksiyon sistemi de yeterli geri bildirimi veriyor ve kontrolu dengeli ve kolay bir şekilde sağlıyor. Belki biraz daha hafif olabilirdi, özellikle şehir içinde. 215/65-16 Conti Vanco 2 lastikler ve alaşım jantlar da kendince sürüş keyfine katkıda bulunuyor. Konfor da güçlü olduğu yönlerden biri, süspansiyon ayarı tatlı sert, ne küçük engel ne de geniş engebelerde rahatsız edici bir darbe hissi yok, hatta bu tür araçlarda arkanın hoplaması ve benim gibi sürücülerin kullandığı araçlarda arkadan yolcu çığlıkları gelmesi olasıdır, ama bunda hiç yaşamadık, yolcuların keyfini kaçıracak, sohbete ara vermelerini gerektirecek hiçbir olumsuzluk yaşanmadı. Tüketim güç ve ağırlığa göre ortalama düzeyde, şehir dışı sakin kullanımda 8-8,5L/100 km, yokuşlu İzmir içi kullanımda 10,5-11L/100 km'ye kadar yükselebiliyor. Mercekli halojen farlar yeterli aydınlatma sağlarken, viraj içi aydınlatma özelliği de olumlu, aracı çevreleyen park sensörleri de manevrayı kolaylaştıryor. Özetle performanslı, sürüşü keyifli, yeterince konforlu bir araç, ekonomisi ön planda değil, iç mekanla da biraz daha uğraşmak gerekli. Ben bunu alır arkasını iki kişilik bir yataklı kullanım alanına çevirir bitmeyecek seyahatlerde kullanırdım mesela. Fiyatlar güncellenmekte olduğundan şu anda bu konuda bir yorum yapamayacağım.
  22. Bu konuda yazmak anlamsız. Fiyatları hükümetin koyduğu fahiş vergiler belirliyor. Yükselen döviz kurları ve enflasyon da bizim alım gücümüzü düşürüyor. Otosan donanım cambazlıkları ile fiyatları vergiden korumaya çalışacak. Biz de paramız neye yeterse onu almaya uğraşacağız. Ancak umarım "bütün arabalar eşit pahalılandı, ama Focus en pahalısı oldu" demek durumunda kalmayız. Büyük bir kesim için gün geçtikçe fakirleştiğini hissetmek pek hoş değil. Eskiden üzerine 20-30.000 koyup arabayı yenilerdik. Şimdilerde bu 100.000'e çıktı.
  23. Eğer düzgün ve uygun ürünler ise gayet makul...
  24. Sağlığımızı ve umudumuzu kaybetmeyeceğmiz bir yıl olsun demekten fazlası içimden gelmiyor. Keyifli bir.şehirde güzel bir karşılama yapmanıza rağmen böyle.
  25. ve de muhtemelen arkadan esen güçlü bir rüzgarla...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.