Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.806
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. Modelden modele farklılık gösterebilir, üst sınıflarda yapan vardır, hatta hafiften fanı çalıştırmaya devam edebilir. Açık kalması yeterli çözüm değil, aktif havalanması gerekir.
  2. Ben sadece debriyaj basmış olmanızın önemine işaret edeyim. Yoksa filmlerdeki gibi merdivenden arabayla inerdiniz ayak gaz - fren birlikte yaparken... Geçmiş olsun...
  3. 2017 Şubat'ının ikinci hafta sonunu göller bölgesinde değerlendirmeye karar verip Cumartesi erkenden yola çıktık. İlk durağımız Akseki’ye komşu İbradı ilçesi oldu. Tıkla öğren: Burası neresi? Bir Yörük yerleşkesi olan İbradı günümüzde çok göç vermiş olmasına rağmen Oğuzların Salur boyuna kadar uzanan ve Teke Türkmenlerine dayanan sosyal yapısı, yaygın Öz Türkçenin kullanımı ve Orta Asya'ya ait âdetleri hala devam ettiriliyor olunması ile dikkat çeker. 1300 m rakımlı İbradı ilçesi serin havası ile yazları kalabalıklaşır, Akdeniz kıyısından Konya’ya pek çok yazlıkçıya ev sahipliği yapar. İlçeye bağlı Ormana beldesi ve Ürünlü köyü özgün sivil mimari örneklerini barındıran, tarihsel dokusu olabildiğince korunarak günümüze gelebilmiş ender yerleşimlerdir. Özellikle Ürünlü 1994 yılında UNESCO tarafından korunması gerekli bölge ilan edilmiştir. Ürünlü yerleşiminde hiç bağlayıcı harç kullanılmadan, ahşap ve kuru taş duvar ile yapılan “düğmeli evler” bölgeye özgüdür. Bu yapıların yüzlerce yıl evvel Ermeni, Rum, sonrasında ise Türk ustalar tarafından yapıldığı biliniyor. Taş ve ahşabın birarada kullanıldığı bu mimarı tarza bölgede, “hatıllı kuru duvar” adı verilmiş. Taşıyıcı olan beden duvarları 50–60 cm’den az olmayan kalınlıkta, kuru duvar tekniğinde harçsız olarak uygulanmakta, taş duvar örüldükten sonra duvar boyunca duvarın her iki tarafına 8x8 cm ebatlarında “hatıl” denilen ahşap latalar uzatılmakta, bu hatıllar aynı ebatlardaki “düğme” veya “peştivan” olarak adlandırılan kısa latalarla birbirine bağlanmakta ve araları taşla doldurularak duvar örgüsüne devam edilmektedir. Köyün büyük oranda göç vermesi ve ilgisizlik nedeniyle, köyün geleneksel konut dokusu hızla bozuluyor. Köy halkının koruma bilinci daha yeni yeni turizmin etkisiyle oluşmaya başladı. Benzer özellikte evler göreceli daha büyük bir yerleşke olan Ormana’da da yer alıyor, restore edilen üç ev Ormana Active işletmesi tarafından turizme açılmış durumda ve ilgi çekici olabilir. Bölgenin doğal güzellikleri arasında Manavgat çayının doğduğu nokta olan Altınbeşik Mağarası Milli Parkı önemlidir. Altınbeşik Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise üçüncü büyük yer altı su mağarasıdır. Yabani Yılkı atları ile Eynif Ovası, dağlardan inen sularla dolup zaman zaman göl halini alan Gembos ovası ve çevredeki ardıç, sedir ve çam ormanlarıyla kaplı yaylalar görülmesi gereken diğer doğal güzelliklerdir. İbradı'da Celal Keskin'in kahvesinde dağ kekiği çayı içmeden devam etmemek gerek... Değişik köylere misafir olarak yolumuza devam ettik. Otomobil kullanmayı seven her faninin keyif alacağı türde yollardan geçtik... İkinci durağımız Beyşehir oldu. Tıkla öğren: Burası neresi? Beyşehir isminin Selçuklu döneminde bölgenin Eşrefoğullarının hakimiyetinde olduğu zamanlarda “beyin şehri” ifadesinden türediği söyleniyor. Merkezin 40, tüm ilin 70 Bin cvarında nüfusa sahip olduğu 1125 m rakımlı yerleşke bereketini kıyılarında kurulduğu gölden alıyor. Beyşehir gölü Türkiye’nin yüzölçümü olarak üçüncü büyük gölü, ancak en büyük tatlı su gölü ve duru suyu, eşsiz güzellikte sazlıklarla bezenmiş kıyıları ile bir yandan Sazan, Aynalı Sazan, Turna, Levrek, Kadife Balığı gibi balıklara, diğer yandan balıkçıldan pelikana pek çok göçmen su kuşuna ev sahipliği yapmakta. Ayrıca civarda sürülerle dolaşan yaban domuzları da var. Kent merkezi bir kanal çevresinde ve kıyı boyunca uzayan parklar ve yürüyüş yolları ile son derece şirin. Yazları tur tekneleri çevredeki kumsallara gezi düzenleyerek yüzme imkanı sağlıyorlar. Biz gittiğimizde göl hemen tümüyle kalın bir buz tabakası ile kaplıydı, haliyle tekneler de buz örtüsüne sıkışıp kalmışlardı. Ancak sazlıklardaki balıkçı kayıkları çok fotojenik birer obje olarak dikkatimizi çekti. Gezilecek tarihi yerlerin başında ise Eşrefoğlu Camii geliyor. 13.yüzyıldan kalma bir Selçuklu camii olarak 6 ay boyunca göl suyunda şişirilmiş sedir ağaçlarından oluşan orijinal ahşap sütünların üzerine yükseliyor. 40 cm çapında 7,5 m yüksekliğinde 42 ahşap sütun eşsiz bir mimariye örnek teşkil ediyor. Özgün bir diğer yanı da caminin ortasında yaklaşık 5 x 5 x 2 m boyutlarında bir havuz bulunması ve bunun üzerindeki tavanın açılabiliyor olması. Bu havuzun kullanımı ile ilgili iki rivayet var: İlkine göre bu bu havuz tavandaki açıklıktan düşen ya da taşınan kar ile doldurulur ve sıcak havalarda hem caminin içini serin tutar, hem de ahşap sütünların ömürlü olması için gerekli nemi sağlardı. İkincisine göre ise Selçuklular o dönemde astronomiye yönelik çalışmalar yapar ve gerek tavandaki açıklıktan, gerekse havuzdaki suya düşen yıldız yansımalarından gökyüzü hareketlerini izlerlerdi. Caminin hemen yakınındaki Bedesten ve restore edilmiş evler alana güzel bir bütünlük kazandırıyor. Yolda rastladığımız bu kedi de @Mert Yürüyen için gelsin, sanki Cats müzikalinin figüranlarından... İlginç ve ünlü bir diğer yapı da 1908-1914 yılları arasında eski bir köprünün yerine yapılmış hem köprü hem de sulama kanal regülatörü olarak görev yapan Taşköprü. Yeme içme mekanları kış vakti kar altındaki şehirde pek geçe kalmamayı gerektiriyor. Emin Usta Et Mangal, Osmanlı Kahvesi ve Bey Edem Pastanesi anılmaya değer. Konaklama için merkezde bir otel ve merkeze yakın öğretmen evi var. Gezinin ikinci günü Beyşehir gölünün batı yakasını, köyleri ve eşsiz güzellikteki bakir kıyıları gezdik. Sonra Eğirdir’e geçtik. Tıkla öğren: Burası neresi? İlginç bir şekilde Beyşehir kar, buz ve kapalı yolları ile ne kadar kara kış idiyse Eğirdir de o derece güneşli ve baharı andıran bir havaya sahipti, kar tümden yerden kalkmış, bambaşka bir iklim vardı. Eğirdir tektonik bir çanak içinde toplanmış suyu ile Beyşehir’den sonra en büyük tatlı su gölü. Sazan, Çim Sazanı, Sudak, Eğrez ve son yıllarda ortaya çıkan Gümüş balığı yanında Kerevit, Yengeç, Su yılanı, Su faresi, Kurbağa ve Su kaplumbağasının yaşam alanı. Haliyle bölgede balıkçılk çok gelişmiş ve özellikle yarım adadaki restoranlarda servis ediliyorlar. Göl yaban hayatı için önemli çok sayıda yerleşik ve göçer kuşa uygun bir yaşam alanı aynı zamanda. Isparta’ya yakınlığı ile bir eğlence/dinlence alanı olarak oldukça aktif olsa da buranın da Beyşehir gibi kıyıları bakir ve doğal güzelliklerle dolu (bkn. Boyalı’nın ağaçları). Her zamanki gibi kuşlarla oynadık, karabatakları izledik, Melodi Restoranda soslu göl levreği tava yedik ve İslamköy ekmeği aldık. Dönüş Kovada üzerinden oldu. Tıkla öğren: Burası neresi? Kovada gölü Eğirdir’den 22 km’lik doğal kanalla sulanan ve DSİ’nin hidroelektrik santralını yürütmede kullandığı bir yapay gölet, kıyıları sonbahar renkleri dışında pek bir cazibe sunmuyor. Ancak dar, virajlı ve iniş – çıkışlı, eğimleri ve yüzeyi düzgün asfalt yolu benim gibi viraj meraklılarına çok özel bir keyif unsuru oluyor. Geç kalmadan dönmek için göl kenarına inmeden devam ettik. Bol oksijen depoladığımız, doğayla içiçe olmanın keyfini sürdüğümüz hoş bir hafta sonu oldu. Önemli not: İnsan beyninde bir yerin canlısını görmekle fotoğrafına bakmak aynı etkiyi yaratıyormuş. Turizmcileri eminim kızdıracak bu tespite uygun olarak ben de hizmette kusur etmemek adına bolca fotoğraf paylaştım.
  4. Klima açıkken motoru stop etmenin ne klimaya ne de motora zararı olmaz. Olsaydı start-stop küt diye kapatmazdı (tabii uygun ısı ortamının sağlandığı varsayımında). Ancak klimayı motorla birlikte kapattığınızda soğuk parçalar üzerinde sıcak havanın yoğuşması ile sistem içinde nem birikiyor ve bu zamanla bakteri ve mantarların üremesine ortam sağlayan küfe dönüşebiliyor, sizde böyle bir durum olup olmadığının zaten üfleme havasının kokusundan anlayabilirsiniz. Motoru stop etmeden 5-10 dakika önce klima kompresörü devre dışı bırakılır ve fan üflemeye devam ederse sistem dolaşan hava ile ısınacağından yoğuşma çok daha düşük düzeylerde gerçekleşiyor. Ayrıca dışarısı 40 içerisi 20 derece ise vücut da yavaş yavaş ısınarak dış ortam ısısına adapte olabiliyor (bkn. 12 derece üstündeki ani ısı farkları inhibisyon şokunu tetikleyebilir). Yani kullanıcı sağlığı açısından önemli, araç açısından koyuver gitsin...
  5. Cem Boneval

    WRC 2017

    İlk videoda ses muhteşem. İkinci videoda (biraz uzun ve kimine sıkıcı gelebilir) historikler ilginç... Bu arada @Kaan Yagizer'in adamı Camilli Riesta ile WRC2'de 1 puan farkla 3.sırada Ya bu arabaların kar - buz performansı muhteşem, Petlas kullanıyor olabilirler mi?
  6. Benim de zamanım gelmiş, genişletilmiş kasko Allianz 572,71 TL.
  7. Cem Boneval

    WRC 2017

    İsveç rallisi gene dramatik olaylarla süslenmiş bir güç gösterisi şeklinde seyretti ve buz dansının galibi Toyota Yaris ile Latvala oldu. Latvala kendi bölgesinde bu ralliyi dördüncü kez kazanırken Toyota'yı da 17 senelik aradan sonra girdiği ikinci rallide birincilik kürsüsüne çıkarıyor. Yılın talihsizi Neuville. Hyundai ile yarışan Belçikalı pilot Monte Carlo'dan sonra İsveç'te de uzun süre açık ara liderliğini sürdürdükten sonra yol kenarındaki lastik bariyerlere çarpıp rotunu kırınca gerilere düştü, Monte Carlo'da Ogier'e hediye ettiği birinciliği bu yarışta da Latvala'ya sunmuş oldu. Yani kaza yapmasa şampiyon olacak bir ikili ama gel gör ki çarpmadan duramıyorlar. Ogier Fiesta ile yeterince hızlı değil, nedeni araba mı, pilot mu, yoksa ikisi birden mi söylemek zor. Temkinli sürüyor ve strateji olarak bitirmeye gidiyor. Ancak bu yarışta Son günün ilk etabında spin atıp toparlaması uzayınca rakip olma şansı tümden eridi. Tanak ikinci Fiesta ile boşluğu doldurarak takım arkadaşının önüne geçerek ikinciliğe yerleşti. Ekstra puan veren seyirci özel etabının galibi de Latvala oldu, böylelikle ilave 5 puanı da cebe atmış oldu, Ogier ve Neuville ilk üçü tamamlayan yarışmacılar oldu. Bir de videoları izleyince de belli oluyor, WRC araçları hiç olmadığı kadar hızlı. İsveç sonrası genel klasman: Şampiyonada son durum: Takımlarda ise M-Sport Ford ekibi 73 puanla Toyota Gazoo ekbinin 20 puan önünde. Toyota'nın ekip şefinin Makinen ve araç geliştirme bölgesinin Finlandiya olduğu düşünülürse kar ve buzda başarılı olmaları şaşırtıcı değil. Bakalım gelecek etapta Meksika'nın tozlu yollarında durum ne olacak. Cumartesi gününden seçmeler:
  8. Vallahi benim algım biraz zayıftır, doğuştan böyleyim, çevrem hep sabırlı davranmıştır, bu mesajda bana mantık bilmecesi gibi geldi, kim ne almış, kim neyi beğenmiş, kim neyi test etmiş, övünen ve övülen kim çözemedim. Ana fikir olarak şu kadarını yazayım, FE 914 ve onun geliştirilmiş modeli olan Ziex benim çok yönlü başarılı olarak nitelendirdiğim ekonomik sınıf lastik önerilerimin arasındadır. Ama eğer yazılan yorumlar GY EGP'den başarılı olduğu görüşünü yansıtıyorsa sadece fren performansına bakın yeter der kenara çekilirim.
  9. Birinci soruya yanıt yeni alınan ve alışmadan biraz da keşif için kullanılan bir araç için anormal değil en azından. Üçüncü ifade için, doğru değil ifades, yanlış, hassas değil. Son soru için: Ben ışığı yaktıktan 20-30 km sonra benzin alıyorum genelde 43-45L arası alıyor. Netice: Tahmini hesaplarla bir yere varamazsınız. Anlatmaya çalıştığımız budur...
  10. 90'a sabitleyin 4,5L yakarsınız. Eski aracınız daha hafif idi. Değerler normal... Ortalama 5L/100km ediyor ki, mümkün ama çok zor. Hele ki kısa mesafe ve şehir içi için. Söylenecek başka bir şey de yok...
  11. Fabrika verisi şehir içi 9,3L/100 km olan bir araçta Istanbul trafiğinde 10L altına inmek mucizedir. Uzun yolda 90-100 km/h hız aşılmassa 4,8L/100 km olan fabrika verisi 6,5L gibi bir yerlerde tecelli edebilir. Baştan beri bunu söylemeye çalışıyoruz zaten.
  12. Cem Boneval

    WRC 2017

    Kesinlikle de hasar düzeyi önemli tabii. Superchips ile kolaylıkla +40 PS sağlanır. Bu arada konuya dönmek gerekirse İsveç rallisi dün akşamki özel seyirci etabı ile başladı. 1,9 km'lik etabı Latvala Yaris ile en hızlı geçti, İlk beş 1 saniye içersine dizildi. Latvala'dan sadece 0,9 s yavaş olan Ogir beşinci olabildi. Neuville Hyundai ile iki ve Tanak Feista ile üçüncü oldular. Şu anda sabahın erken saatlerinde iki özel etap geçildi. İlk 10 Bu da dünkü shakedown (hazırlık antrenemanı) videosu
  13. Cem Boneval

    WRC 2017

    Birkaç saat içinde WRC'nin en soğuk ayağı İsveç rallisi başlayacak. Buz dansı niteliğindeki bu yarışa önbakış yeni yayın hayatına başlayan ve fakat başarılı bir motor sporları sitesinde: http://tr.motorsport.com/wrc/video/main-gallery/2017-isvec-rallisi-on-bakis-82901/?utm_source=tr&utm_medium=HomePage&utm_campaign=GiorgioPiolaWidget
  14. Almanya'daki trafik düzeninde ortalama tüketim Istanbul'un en az %10-15 altındadır. Yani bu bir kriter olamaz.
  15. 70'li yıllarda ralli hakemliği yaptığım dönemde tanışmış ve çok yakın olmasa da düzeyli bir ahbaplık geliştirmiştik rahmetli ile. Hatta o kadar yakındık ki, söz konusu Escort ile Koçibey 1980 Boğaziçi Rallisinde Bozhane etabında uçmuş, biz de neyimiz eksik diye aynı virajda 124 ile üstüne uçmuştuk. Escort kıç atarak, biz burundan kayarak... Sonuçta hendekte kafa kafaya çarpıştık. Tabii etap bitmeden araçları yerinden oynatamadık ve araçlar yürür halde olmasına rağmen ralliyi beraberce terk ettik. Nur içinde yatsın!
  16. http://www.hurriyet.com.tr/cam-filmine-kesilen-ceza-yargitaydan-dondu-40359002 Balıkesir'de otomobilinin camında bulunan siyah cam filmine ceza kesilen bir vatandaş konuyu yargıya taşıdı. Cezanın iptali için açılan dava ilçe adliyesinde reddedilirken, Yargıtay emsal teşkil edecek bir karara imza attı. Araç sürücüsünün görüşünü engelleyecek bir durum olmadığı gerekçesi ile araç sahibine kesilen 189 TL'lik trafik cezası Yargıtay 19. Ceza Dairesi tarafından iptal edildi.
  17. Ya da güncellemede kullanılan yazılım güncel değildi. Bu da "hayal sahteymiş" tadında oldu.
  18. Böyle hesap olmaz. Depoyu bitirin, tam dolum yapın ve harcadığınızı ona göre hesaplayın, ve bunu en az iki kez tekrarlayın. Siz bunu yapana kadar yol bilgisayarı verisini esas alıyor ve 12.3 yeni alınmış araba, kış ve Istanbul için anormal değil diyorum. 10L/100 km altındaki büyük şehir değerlerini de 1.6 atmosferik PS için inandırıcı bulmuyorum. Bu da burada dursun, gerektikçe alıntılarız: ********************************** Tüketimi neler etkiler? Kullanım tarzı Sert hızlanmalar, geç ve sert frenlemeler tüketimi arttırır Hızlanma sürecinde iki yöntem kullanılabilir: a. Gaza 3/4 kadar basıp hızlı ivmelenmek ve aracı daha sonra doğal akışına bırakmak, veya b. Gayet yumuşak ve dikkatli basarak (pedal altında yumurta var örneği) yavaş ivmelenmek. Modern motor kontrol üniteleri ile eksiden daha ekonomik olan a yöntemi ile b arasında fark kalmadı denilebilir. Hızlı vites yükseltmek ve olabildiğince düşük devirde kullanmak. Bu 1500-2000 dd arasında seyir anlamına gelir. Bu devir bandında giderken ani hızlanmalardan kaçınmak yerinde olur. Rampa çıkma veya güçlü hızlanma gereksinimi doğduğunda motor devrinin maksimum tork devrine yakın olması hedeflenmelidir. Öngörüyle seyir halinde olmak, yani olabildiğince ilerideki trafiği izleyerek olası engellere karşı erken önlem alma ve hız azaltmadan yola devam etmek, veya kırmızı ışığı veya duran trafiği erken algılayıp aracın doğal akışı ile yaklaşmak, kısacası akıllı kullanmak. Yüksek hızlardan kaçınmak, diğer bir deyişle şehirlerarası yollarda hız sınırlarına uymak. Yol ve trafik durumu Kısa mesafede kullanma, yoğun trafikte kullanma, düşük hızda kullanma, yüksek dur-kalk sayısı tüketimi olumsuz etkiler. 50-90 km/h arasında hızın korunabildiği syir en fazla ekonomi sağlar. İklim koşulları Düşük ısı motorun yükünü arttırır. Kış koşullarında yoğun silecek, far, cam ısıtıcısı vb. ekipmanların kullanımı alternatörün yükünü ve tüketimi arttırır. Yüksek ısıda klima kullanımı kompresör nedeniyle motorun yükünü ve tüketimi arttırır. Aerodinami Yüksek hız yükselen hava direnci ile tüketimde aşırı artışa neden olur. 80 km/h üzerindeki hızlarda açık cam ile seyir tüketimi arttırır. Port bagaj kullanımı, yani tavanda yük taşıma, kayak ya özel kutu bile olsa tüketimi arttırır. Çakma spoylerler düzgün imal edilmemişlerse hava direncini arttırabilir. Bakım durumu Tıkalı hava filtresi, benzinlilerde eski bujiler, tüketimi olumsuz etkiler. Tıkalı katalizör, dolmuş DPF hem performansı düşürür, hem tüketimi arttırır. Düşük lastik havaları tüketimi arttırır. Lastik tabanı genişledikçe tüketim de artar. Yük arttıkça tüketim artar, kimi bagajda zincirden mangala, bazen 50 kg'ı bulacak gereksiz yük taşınır, kaçınmakta yarar var. Keza araçtaki kişi sayısı ile tüketim arasında doğru orantılı artış vardır. **************************************************************** Fiat'ın kapsamlı bir çalışmasında sadece kişisel ekonomik kullanma becerisinin eğitim ile arttırılması halinde yakıt tasarrufu %6 dolaylarında gerçekleşmiş. Her şey iyi ile her şey kötü arasındaki tüketim farkının %25-30'ları bulabileceğini düşünmek de yanlış olmaz.
  19. Önemli olan boyu değil işlevi derler ya... Yanlıştır, boyu ne kadar uzunsa işlevi de o kadar iyi olur. Nasıl? Yok hemen paniğe kapılmayın, anten için yazıyorum... Alman malı da olsa kısa anten özellikle bizdeki gibi ondalık hanelere istasyon sıkıştırılmaya çalışılan büyük şehir ortamında yaşayanlar için orijinal anten ayrıştırma açısından daha iyi performans sunacaktır. Ancak boy takıntısı olanlar da ACV gibi göreceli kaliteli ürünleri kullanarak bir orta yol bulabilirler. Ama uzun antenin raconu da ayrıdır...
  20. Açıkçası makinelere çok bakmıyorum. Hatta pilli mekanizmaları tercih ediyorum. Neden dersen, sık saat değiştirince otomatikler sırasını beklerken duruyor. Her seferinde biraz kur, saati, takvimi ayarla, üşendiriyor. Ayrıca pilli quartz makineler saniyesine hassas gidiyor. Bununla birlikte replikalar dahil hiç bir güncel otomatik saatimin dakiklik açısından sorun yaşatmıyor diyebilirim. Ben 1'i tercih ederdim, çünkü beyaz kadran seviyorum.
  21. 1: http://www.modasaat.com/tissot-t0994073603800-erkek-kol-saati-100336 2: http://www.modasaat.com/urun/tissot-t41541373-erkek-kol-saati.aspx 3: http://www.modasaat.com/tissot-t0654301605100-erkek-kol-saati-92750
  22. Benim genelde yaşama karşı biraz sarkastik (alaycı?) ve kısmen de nihilist bir yaklaşımım var. Bana ait olduğunu zannettiğim, ama biraz analitik düşünen her kişinin sonunda varabileceği düşüncemi, esprili ifade etmek gerekirse: "Dünya güzel yer, ama insanlar var..." Bunun pek dillendirmediğim bir türevini son zamanlarda birkaç kişiden duydum, biraz mizah değeri düşük ve amacını aşar nitelikte de olsa simgesel anlamına bakmak lazım: "Türkiye güzel yer, ama Türkler var..." Gerçekten üç tarafı denizlerle çevrili, inanılmaz bir coğrafi çeşitlilik ve güzellikle bezenmiş cennet bir memlekette yaşıyoruz. Ama değerini bilmiyoruz. Üstelik en azından yakın çevremize göre çok daha modern ve her şeye rağmen işlevsel ve çağdaş bir ortamda yaşıyoruz. Ama bunun da değerini bilmiyoruz. Bilgiye saygımız yok, emeğe saygımız yok, hatta yaşama saygımız yok. Ve bu değer bilmezlik bir yandan kendini bilmezliğe de evrilerek gün geçtikçe güçleniyor. İçim acıyor ve yapılabileceklere kıyasla yapılanları gördükçe de her gün ayrı üzülüyorum. Her ne kadar "doğduğum değil doyduğum yer vatanımdır" söylemiyle sorunum olmasa da bu ülkeyi terk etmemek için çaba gösterdim bugüne kadar, ama giderek zorlaşıyor. Ve en kötüsü yavaş yavaş dışlanmışlık, buraya ait olmama duyguları filizlenmeye başlıyor. Dertleşme niyetine yazdım öylesine...
  23. Türk karasularında dolaşan pek çok yabancı bayraklı yat, gerçekte Türk vatandaşlarına ait. Bir yandan ikinci el yatlar için öngörülen ithalat yasağı, diğer yandan birinci elden satın alınan yatlardaki ağır vergi yükü (%27,4 ÖTV + KDV ayrıca motorlu taşıtlar vergisi) yabancı bayrak taşınmasını cazip kılıyordu. Vatandaş vergi avantajlarından yararlanmak amacıyla, yabancı bir ülkede şirket kurarak (tercihen Delaware, USA, maliyeti 1500$), o şirket üzerine yatı alıyor ve yabancı bayraklı olarak Türk sahillerinde dolaşıyordu. Yeni tasarı ile Türk Bayrağı taşıyacak olan yat ve teknelere avantajlar sağlanacak. Yüzde 18 olan KDV oranının 1’e indirilmesi, ÖTV’nin de sıfırlanması önerilen yeni tasarıyla, kamu ve belediyeye ait marinalarda da kira indirimi getirilmesi planlanıyor. Yabancı bayraklı teknelere ise, 3 ayda bir yurt dışına çıkış zorunluluğu getirilecek. Yeni tasarıyla birlikte yaklaşık 5 bin yatın Türk bayrağına geçmesi hedefleniyor. 100 bin dolar ve üzeri olan yabancı bayraklı bu teknelerin Türk bayrağına geçmesi halinde, yıllık ortalama 5 milyon dolarlık vergi kazancının sağlanacağı öngörülüyor. Ve bence biraz hayal görüyorlar. Ya da başka bir "örtülü" projeyi izliyoruz. Bilemedim.
  24. İşte zaten bu bu yüzden figüran olarak rol aldığımız kara mizah filmini izlemeye/oynamaya devam ediyoruz.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.