Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×

Cem Boneval

Blogger
  • Toplam İleti

    16.803
  • Katılım

  • Son ziyaret

  • Kazandığı Gün

    714

Cem Boneval tarafından yazılan her şey

  1. İyi de -10 derecede şehirlerarası yolda kamyonun arkasında kar çamuru yediğiniz zaman ne yapacağınızı merak ediyorum. Alkol olmadıkça insan önünü göremiyor. Deneyimle sabittir. Ruslar boşuna dememiş "çirkin kadın yoktur, az alkol vardır" diye... (bkn. ne alaka ise)
  2. Çirkin... Bunu da karizmatik bulan vardır eminim. İş makinasına hayranlık nasıl bi şey ise...
  3. Kar veya çakıl gibi lastiğin önüne malzemenin toplanıp durmaya etkisinin olacağı zeminler dışında ABS ile durma mesafesi kontrolsuz panik fren durma mesafesinden kısadır. Kontrolsuz panik frende yüklenen fren gücü hemen tüm yüzeylerde tekerleklerin kilitlenmesine yol açar ve kayan tekerlek daima yuvarlanan tekerlekten geç durur. Kilitlenmeyi engelleyecek eşikte kontrollu sert fren yapabilirseniz ABS ile aynı ve hatta kısa mesafede durabilirsiniz. Ancak bu deneyim, ustalık ve pürüzsüz, engebesiz yol yüzeyi, ve hele ki panik frenleme ihtiyacı doğdu ise, çelik gibi sinirler gerektirir ki pratikte gerçekleştirmesi imkansıza yakındır. @Bekir Ilk Beyin yazdıklarına geri dönersek, ABS devreye girdi ve fren mesafesi uzadı ifadesi gerçeği yanıstmaz, devreye girmese kızaklama gerçekleşecek ve durma mesafesi daha da uzayacaktı. Belli ki Aydın asfaltı da sıcaktan iyicene yumuşayarak cam gibi bir yüzey olmuş (bkn. Antalya örneği) ve tekerlekler çok çabuk kilitleniyor. Mesafe bırakarak dikkatli kullanmak dışında önerebileceğim bir şey yok. Lastiklerin aşınma düzeyi, hava basıncı, ısı, yol yüzey özellikleri, pürüz ve engebeler, çamur, kum, su vb. yüzey örtüleri fren performansını etkileyen, lastiklerin kilitlenme zamanını belirleyen (balata disk sürtünme yüzeyi hemen daima sabit özellikte olduğundan) ve ABS'nin devreye girme eşiğini etkileyen değişkenlerdir ve genellemelere kolay izin vermezler. Panik fren gerektiren durumlarda ABS'yi devreye sokmadan fren yapmaya çalışmayı da pek denemeyin hüsranla sonuçlanır. ABS sistemi kendini sıkı kontrol eden bir sistem, arıza uyarısı verir hemen daima. Yine de endişeniz varsa servisin kontrolunu isteyin. ABS ile ilgili aracın yönlendirilebilme özelliği yanında diğer önemli bir kazanım frenlemenin ön-arka, sağ-sol eşit gerçekleşmesi, tekerleklerin farklı yüzeylerde bulunmasına rağmen doğrusal çizgide bir durma sağlamasıdır. Ben ABS olmadan daha iyi fren yaparım diyenlere de inanmak ister, onlara hayatta şans ve başarı dilerim. Son söz: Amerikayı yeniden keşfetmeye gerek yok...
  4. Bugün Isparta civarında sürekli karda 150 km kadar yol yaptım. Kar çamurundan buza her türlü zeminde deneme şansım oldu. Gözlemlerim @Ramazan D. kardeşimin bir yıl önceki izlenimleri ile örtüşüyor. Çekiş sorunu hiç bir zeminde yok. Normal eğimli yollarda da sorun yok. Belki çok dik rampalarda sıkıntı olabilir, ama o da istisnai bir durum olabilir. İz sürme de her zeminde çok başarılı, buzda kontrollu bir önden kayma söz konusu. 20 cm basılmamış karda sorunsuz ilerlemek mümkün. En zayıf olduğu alan frenleme, ama bu da zaten zemin özellikleri nedeni ile genelde sorun, ABS'yi biraz fazla kullanıyor, dikkatli fren yapmayı gerektiriyor, ki bu da kar sürüşü için genel düsturdur. Sonuçta bence güvenilir ve çok yeterli bir lastik, hele ki yaz performansının düzeyi ile oranlanırsa mükemmel demek yanlış olmaz.
  5. Herkes ve her şey sağlamsa sorun yok. Zaten görüldüğü üzere sürekli sallanıyoruz. Geçmiş olsun...
  6. 1. Kış lastiği yerine kullanılamaz. 2. Karsız zeminde kullanılamaz. 3. Karlı zeminde uzun süre kullanılamaz. 4. Olsa olsa kış lastiğine ek olarak saplanıp/takılıp kaldığınız bir yerde ilave bir tutunma aracı olarak denenebilir. Bence de gereksiz bir harcamadır.
  7. Güncel: "Kar sürüşünde başarı kar lastiğinin performansına değil, trafikteki kar lastiksiz araçların sayısına bağlıdır." C.Bonevalius
  8. Ne kadar cafcaflı görünse de 90 TL'lik hoparlörden ancak mış gibi ses alırsın. Yeterli bas olmaz, derinlik olmaz, tizler metalikleşir, sesin sıcaklığını kaybedersin. Hele önlerle hiç değiştirme. Bir de "sağır" hoparlör sorunu olabilir, yani düzgün ses alabilmek için yüksek güçle sürülmesi gerekebilir. Bunu daha önce uzun uzun yazmıştım, ama yerini hatırlamıyorum. Olası montaj sorunlarına hiç girmeyelim. Zaten en kolay onlar halledilir, ama astarı yüzünden pahalıya gelebilir. Ben uzak dur derim.
  9. Demek ki yanlış biliyormuşum... Amfi belki biraz daha dolgun olmasını sağlar ama gene de derinliği olmayan canısz ve ruhsuz bir sesi arttırmak dışında çok etkisi olacağını düşünmüyorum. Denemeden satın almamak lazım. Hoparlör değişikliğinin hiç bir fayda sağlamayacağı da kesin. Bu tür aletlerde hem preampli hem de çıkış katında ucuz olsun diye basit birer entegre devre kullanılıyor, hatta zaman zaman tümleşik bile olabiliyor (zaten 4x50W MOSFET amplifikatör yazıyorsa korkun), elde edilen ses kalitesi de kısıtlı oluyor. Pre out çıkışı varsa harici amfi bir nebze etkili olabilir. Neyse ben otomobil ses düzenlerinden pek anlamam iyisi mi karışmayayım.
  10. Yana sanayi ürünler kalite konusunda zirve yapmasa da şimdiye kadar takıp da ses kalitesinde hissedilir bir düşüş deneyimleyen olmadı bildiğim kadarı ile. Bu nedenle montajla ilgili bir sorun mudur diye düşünmeden edemiyorum. Değilse cihazda bir arıza olmasın derim. O da değilse eski sisteminizi geri takın en ucuz çözüm olur
  11. Klasik servisçi davranışı, mekaniğe karışan her türlü elektroniğe karşıyız, yabancı madde muamelesi yapar, dışlar ve kötüleriz. Benzer formatlarını her gün değişik düzeylerde yaşamıyor muyuz? (bkn. cami duvarına işeyen adam) EB'u alttan destekleyen yüksek torklu bir elektrik motoru Mustang'i daha sevilir hale getirebilir. (bkn. Tesla sürdükten sonra had safhada ikna olmuş görünen adam).
  12. Heves varsa bize susmak düşer. Bu araçların ikinci eli çok sıkıntılı değil nasıl olsa. Bir de bir tek hafta sonu için karavan çekmek anlamsız. Mutlaka çevrede konaklayacak sevimi bir yer bulunur. Eziyetine değmez. Ama bir hafta ve üzeri değişik parkurlar için mantıklı olabilir. Neyse hevesini al bakalım. Ranger al, arkayı kapattır, bir de şişme yatak at, daha ne isterim hayattan...
  13. Eski günleri hatırladım. Ben Murat 124'ü modifiye etmiştim. Benzer yaklaşım burada da var. Yanlışlarımı bulun lütfen... Bu şimdi 1300 cc XFlow Ford SOHC motoru değil mi? Yakıt karışmını iki tane yatık Weber 40/45 karbüratör özel emme manifoldu ile sağlıyor. 4-2-1 headers egzoz sistemi var. Silindir kapağı değişmiş, olası süpablarla da oynanmıştır. Büyük olasılıkla Piper 320 derece civarında bir egzantrik vardır. Gücünü 110-120 PS civarında 7000 dd dolaylarında verir. Bayağı bir çıplak kullanıldığından 850 kg civarında ağırlığı olur ki bu kombinasyon yeterli bir performans sağlar. Süspansiyonu da yeterince sert ve oldukça stabil ayarlı görünüyor. Ne diyelim: Başarılar! Historic'te yılların ustası Engin Kap ve Escort'u ile mücadele etmek kolay değil.
  14. Aşağıdaki fotoğraf Bosch'un hazırladığı otonom araç kokpiti. Otoyola çıkınca direksiyon katlanıyor ve içeri çekiliyor, koltuklar da biraz geriye giderek yatıyor ve araç "artık sürüşü ben yapacağım siz keyfinize bakın" diyor. Otomatik vitese bile zaman zaman direnen ben böyle bir durumda ne yaparım? Asla kontrolu araca bırak(a)mam. Doğru veya yanlış. Detaylar daha aşağıda. Burada tartışılacak bir kaç şey var. Daha önce de yazışmıştık, üşenmesem o konuyu bulup devam edeceğim ama kısaca buraya yazayım. İdeal bir dünyada, yani kuralların belli olduğu, yol tasarımının uygun ve doğru yapıldığı sürüş ortamında otonom araçların isnan hatasından arındırılmış olmaları nedeniyle daha güvenilir oldukları (hipo)tezi var. Ayrıca aracı salt nakil aracı olarak kullanan ve bedava sürücüye hayır demeyecek araç sahiplerinin oranı %50'den aşağı değildir. (bkn. harbi işkembeden sallama) Buradan da iki sonuç çıkar: 1. Arabayı zevk için sürüyorsan otonomiyi boş ver, bildiğin gibi kullan. Buna da kimse engel olmasın. 2. Türkiye'de en otonom araç bile kısa sürede mavi ekrana döner, bu kadar kural belirsizliğinin ve gelişigüzel davranışların olduğu bir ortamda otonom araçların başarı şansı sıfır. Yani Mert dert etme, gene biz sürmeye devam edeceğiz.
  15. 2021 için de seri kullanıma uygun otonom araçtan söz ediliyor, konusu var mıydı bilemedim. ABD Las Vegas Tüketici Elektroniği furarında yeni versiyonu görücüye çıkmış: Fusion Hybrid Autonomous Development Vehicle.
  16. Bu sınıfta bir araca heves edip performans ve yakıt ekonomisinden dem vurmak ne kadar mantıklı bilemedim. Otomatik konforu en azından şehir içinde zaten büyüklüğü nedeniyle boğuşacağınız için avantajlı olabilir. Ama elbette yakıt tüketimi 10L/100 km altına pek düşmez. Onun dışında klasik Ford özellikleri burada da geçerli, göreceli, iyi yol tutuş, aktif sürüş dinamikleri. Navara ise bir nebze daha konforlu sayılabilir. Ama benim için hepsi hop hop makinası. Hayırlısı olsun...
  17. Historic Rally Şampiyonasına girecek olabilir.
  18. Gerekli cevaplar verilmiş ama ben yine de tekrarlayayım. Rölantide uzun süre çalışan aracın tüketimi fazla olur bir. Tek bir sefer üstelik sadece 100 km giderek yakıt almakla sonuca varmak hatalı olur iki; az yakıtta benzini koyan pompacının kestiği zaman önemli farklara neden olabilir. 10 dakika çalıştırmaya gelince. Yapmayın. Motoru daha fazla yıpratırsınız. Araç rölantide düşük ısıda çalışır ve soğuk çalışma dönemi uzar. Yük altında, yani sürüş esnasında ısı daha fazla olur ve ısınma süresi kısalır. Bu nedenle düzgün rölanti tuttuğu anda -ki buna genelde bir dakika yeter- yürüyün, ilk 5-10 dakika 2000-2500 dd civarında üst vitese atın, ancak bir üst vitese geçtiğinizde de araç 1500 dd altında olmasın. Hemp vakitten tasarruf edersiniz hem de aracın motorunu korumuş olursunuz. Tabii camı temizlemeden yola çıkmayın, ama onu da araç çalışmazken de temizleyebilirsiniz.
  19. Cem Boneval

    Mondeo Klima Problemi...

    @Kaan Yagizer'in araştırmalarını saygıyla karşılasam da servo motorların kaloriferi devre dışı bırakması ya da üfleyici yönlendirmenin değişmesi içeride apansız soğuk oluşmasını açıklamaz bence. Ben de @H. Cenk gibi bir yerlerden dış ortam havasının kaçak girişi olduğunu düşünüyorum. Maksat laf olsun...
  20. Bir terslik var. Doğru olması mümkün değil. Nazik yazmanın bir yolunu bulamadım. Alınmayın lütfen...
  21. Sevimsiz bir deneyim olmuş, geçmiş olsun.
  22. Yavru Tucson... Yatırım yatırımdır... Hyundai SUV model isimlerinin etimolojisi ilginç. Tucson Arizona'da bir şehir. Ama şehir ismini kara dağın altındaki su kaynağından alıyor, Tucson İspanyolca tam bu demek. Creta ise Latin kökenli ve kil/tebeşir anlamında kullanılıyor, ama aynı zamanda Akdeniz'deki Girit adasının adı. Santa Fe İspanyolca kutsal kader demek, ama aynı zamanda ABD ve Arjantin'de birer kent.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.