Cem Boneval

Şu anda yüksek ÖTV korkusu ve sezon özelliği nedeniyle satışlar patlamş durumda. Pişmiş aşa su katmamak lazım. Ama sanırım bu ÖTV yasası bizim hayıflandığımız gibi çıkamayacak. Yakında görürüz bakalım...

http://www.hurriyet.com.tr/turkiyede-uretilen-ilk-hibrit-otomobilin-fiyati-belli-oldu-40276848 Türkiye'de üretilen ilk hibrit ve crossover otomobil olan Toyota C-HR'nin 1,2 litrelik turbo benzinli motor versiyonu 83 bin 850 liradan, 1,8 litre VVT-i yeni hibrit motora sahip versiyonu ise 98 bin liradan başlayan fiyatlarla 15 Kasım'dan itibaren satışa sunulacak. Toyota tarafından Çırağan Sarayı'nda düzenlenen basın toplantısında, Türkiye'de üretilen C-crossover segmentinin en yeni modeli C-HR'nin satış fiyatı açıklandı. Toyota C-HR, giriş seviye olan "Advance" ile tüm versiyonlarında 17 inçlik alüminyum alaşımlı jantlar, çift bölgeli otomatik klima, 8 inç Toyota Touch 2 multimedya sistemi, geri görüş monitörü, yağmur sensörü, Cruise Control, otomatik yanan farlar, LED gündüz yanan farlar ve elektronik park freni gibi donanım özelliklerini sunuyor. Toyota C-HR'nin üst donanım seviyelerinde ise ek olarak ısıtmalı koltuklar, akıllı giriş sistemi, karartılmış yan ve arka camlar, yarı parçalı deri koltuklar, kolay akıllı park destek sistemi, 18 inç alüminyum alaşımlı jantlar ve çift renkli gövde gibi özellikler bulunuyor. Aracın, 1,2 litrelik turbo benzinli motor versiyonunda 100 kilometrede ortalama 5,9 litre, 1,8 litre VVT-i yeni hibrit motora sahip versiyonunda ise 100 kilometrede ortalama 3,8 litre yakıt tüketiliyor. Toyota'nın tüm hibrit modelleri 3 yıl/100 bin kilometre mekanik garantisine sahip olup, hibrit aksamı ile hibrit aküsü de 5 yıl/100 bin kilometre için garanti kapsamına alınıyor. Öte yandan hibriti tercih eden Toyota kullanıcıları, garanti süresi olan 5 yılın bitiminden hemen önce 25 avro+KDV tutarındaki hibrit check-up menüsünü yaptırarak, bunu takip eden 1 yıl/15 bin kilometre boyunca hibrit aküsünü garanti altına almayı sürdürebiliyor. Kullanıcılar, bu check-up'ı her yıl yaptırarak hibritaküsünü toplamda 10 yıl boyunca garanti altına alma imkanından faydalanabiliyor.

Sistemin yüksek fiyatını ve karışımla çalışacağı için klasik sistemler kadar ekonomik olmayacağını bir kenara bırakırsak bence LPG meraklıları için önemli ve rahatlatıcı bir gelişme, küçümsememek gerek. Tabii konunun detaylarını bilmiyoruz ama LPG'li araçların çoğalması ile sonuçlanır.

Başaran diye bir marka konusunda bilgim yok, hiç de duymadım, kendi imalatları ise dikkatli yaklaşırım. Temel olarak çok düşerse altı sürtebilir, lastik çamurluğa sürtebilir. Sert olursa hem konfor azalabilir hem de engebeli yolda virajlarda sekme yapabilir. 30 mm altına düşmemeli.

Hangi marka/model düşünüyoruz? Coilover deyince amortisör + yay birlikte değişiyor, aynı şeyi kastediyoruz değil mi?

İyi soru, güzel konu. Sürecin teknik, etik ve hukuksal değişik yönleri var. Konuyu inceleyebileceğimiz bir laboratuvar da var: Tesla Model S Otomatik pilot açısından şaibeli iki kaza var bu aracın karıştığı. Tesla şu gerçeğin altını çiziyor: Araçlarımız otomatik pilot kullanarak yaklaşık 200 milyon km yol yaptı. Kıyasla Google sürücüsüz aracı test aşamasında henüz 3 milyon km'ye bile ulaşmamış durumda. Bunun önemine tekrar geleceğim. Tesla kazalarını inceleyelim: Yılın başlarında Çin'de bir araç sürücüsü otoyolda sola park etmiş bir araca çarptı ve kazada sürücü hayatını kaybetti. Sürücünün babası otomatik pilot hatası nedeniyle Tesla ve yerel bayiyi mahkemeye verdi, Tesla aracın sunucularına yeterli veriyi aktaramayacak kadar hasarlanmış olduğunu, bu nedenle otomatik pilot işlevinin devrede olup olmadığının bilinemeyeceğini savunmasını yapmış. Davanın nasıl sonuçlandığı net değil, hala sürüyor olabilir. Bundan beş ay sonra emsal teşkil edebilecek bir kaza Florida'da yaşandı, otomatik pilotta seyir halinde olan bir Tesla Model S sürücüsü yolu beklenmedik bir manevra ile çaprazlayan beyaz bir traktör çekicisinin altına girdi ve aracın sürücüsü hayatını kaybetti. Dava henüz sonuçlanmadı. Tesla'nın savunması otomatik pilotun beyaz gökyüzüne karşı beyaz çekiciyi fark etmemesi ve bu nedenle fren yapmamış olması şeklinde. Ayrıca ekliyorlar; program henüz beta test aşamasında ve bu konuda sürücüleri daima uyarıyoruz. Ayrıca baştaki verilere bakarsak toplam 200 milyon km'de bir fatalitenin ABD istatistiklerindeki 160 milyon km'de bir ölümlü kaza değerinden daha iyi olduğu, bu nedenle ciddi bir güvenlik sorunundan bahsedilmemesi gerektiği gibi bence saçma bir açıklama geldi. Olasıdır ki satın alma sürecinde üreticinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaya çalışan bir sözleşme imzalatılmaktadır. Ancak Amerikan hukuk sisteminde bu tümüyle garanti anlamında olmaz ve bir yargıç üreticinin yanıltıcı bir güven hissi verdiğine ve bunun sürücüyü yanlış ve tedbirsiz davranmaya yol açtığına hükmedebilir. Bu durumda süreç uzar, temyiz, üst mahkemeler, medya baskısı vs vs. Neden uzattım: Çünkü konu çok yeni ve her yeni konuda olduğu gibi henüz hukuki çerçeveyi belirleyecek bir yaşanmışlık yok. Zaman içinde gelişecek. Bu arada yine yaz aylarında Hollanda'da Michael Hastings isimli gazetecinin kullandığı bir Tesla S patlayarak alev aldı ve ağaçlara çarptı. Bu kazada motor aracın gidiş yönüne fırlamış bulundu. Patlamanın çarpmaya değil, çarpmanın patlamaya bağlı olduğu sonucuna varıldı. Otomatilk pilot aksaması doğrudan gündeme gelmedi. Olayın hukuki boyutu konusunda net bir bilgim yok. Sanırım gerek teknik incelemeler gerekse dava süreci hala sürüyor. Benzer şekilde Fransa'da test sürüşü esnasında arabadan gelen bir gürültü üzerine sürücünün kenara çekip aracı terk ettiği ve hemen arkasında aracın alev alıp tümüyle yandığı bildiriliyor.Hani cep telefonu bataryalarının alev aldığını kanıksayabiliriz ama burada iş biraz daha ciddi. Yanı böyle bir yönü de var işin... Tabii elektrikli otomobil ve otonom sürüş sistemleri nedeniyle ortaya çıkan ve yargıya yansıyan davalar olabildiğince kamuoyundan gizlenmeye çalışıyor, bu yönde ciddi yatırım ve destekler var, çok hızlı bir gelişme var ve haliyle otomotiv dünyasındaki paydaşlar bu ivmenin sekteye uğramasını pek istememekte. Otonom araçlar konusunda etikolegal bir başka boyutta tartışma da şu, bir grup tüm araçlar otomatik ve bağımsız olmadığı sürece insan hatalarının sistemi aksatabileceğini iddia ederken, diğer grup da herhangi bir programcının oluşabilecek neredeyse sonsuz sayıda durumu öngöremeyeceği ve bu nedenle yapılacak çalışmaların sürücü hatasını programcı hatasına taşımaktan öteye geçemeyeceğini ileri sürüyor. İzleyelim bakalım, gelecek nasıl gelecek. Tabii ülkemizin bu tartışmaların neresinde olduğu da ayrı bir trajikomik durum, dokundurmadan geçmeyeyim dedim. Buraya kadar okuyanlara teşekkürler, şimdi söz sizde...

Pardon da dalga geçmek amaçlı değilse wag diye yazmayın mümkünse. VAG - Volkswagen Aktiengesellschaft, yani Halk Arabası Anonim Şirketi tam tercümesi...

Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? Yani ben hiç arabamı ESP'ye emanet edip arkadan seyretmedim. Tek çıkış noktam kılavuzda bununla ilgili bir ibare olmaması... Not: Yakup yanmadığını biliyor da yansa iyi olur mu acaba diye fikir soruyor.

Bir tek bana mı giderek çirkinleşiyor gibi geliyor.

Bu tartışma bitmez, ne kadar nesnel kalmaya kalsanız da öznel öğeler ağır basıyor. Bana yöneltilen soru ve eleştirilere dilim döndüğünce cevap vereyim. 1. Ben donanım ve konfora değil sürüş dinamikleri ve güce ağırlık veririm. 2. Bilmem kaç yıllık doktor olarak çalışsam da maddi gelirim bazılarınızın zannettiği gibi yüksek değil, paramı iyi kullanmak zorundayım. 3. Araçtan mutlu olmayı kolaylaştıran önemli etmenlerden birinin servis ilgisi ve başarısı olduğunu düşünürüm. 4. Herkesin yöneldiği bana itici gelir, araçta kendince özgün bir ruh ararım. 5. Otomatik vitesten oldum olası hoşlanmadım. 6. Marka bağımlılığım yoktur, 6 kez Ford almış olmamız yukarıdaki şartlarla kolaylıkla açıklanabilir. (PS+Viraj hızı)/TL formülünden yola çıkınca da eskiden Ford cazip görünüyor idi. 2000 yılında 2000 motor Sport Trend Focus bence sınıfında benzersiz bir araçtı. Ah bir de turbo beslemeli olsaydı... 2011'de de 1.6EB motor ile Focus benzer bir cazibeyi iyi bir fiyata sunuyordu. Bugün Ford'un bana hitap eden aracı kalmadı. RS süper olurdu, ST iyi olurdu, ama şimdilik otomobile verecek o kadar param yok. Bugün alışverişe çıksam ya Astra ya da Leon 150 PS motorlu modellerden biriyle yetinirdim. Golf'ü her zaman sınıfında çıtayı belirleyen olarak gördüm, son yıllardaki rekabetçi fiyat politikaları da fiyat/kalite oranını makul düzeye getirdi. Ama hala VW'nin mükemmelliğini sıkıcı buluyorum. Hala servislerinin mesafeli çok bilmişliğinden hoşlanmıyorum, ama bütün bunlar nesnel değerlendirme ile dostlarıma VW önermeme engel değil. Ve her kullanışımda tespitlerim aynı yönde oluyor: 1. VW'nin beygiri Ford'un beygirinden güçlü 2. Sessizlik ve konfor açısından pek fark kalmamış, eskiden VW belirgin üstündü. 3. Yol tutuş açısından da pek fark kalmadı, eskiden Ford üstündü. 4. Otomatik şanzımanla ilgili sorunlarını hallettiler ve sınıfındaki bence en başarılı çift kavramalı DSG'ler. 5. İşçilik ve malzeme kalitesi açısından VW her zaman önde. Böyle yani... Kimsenin alındığını düşünmüyorum. Yeterince birbirini tanıyan ve olgun bir grubuz. Yeterince iyilerin arasından seçim yaparken daha iyi olan tercih edilir. Ateist değilim, agnostik olabilirim. Ayrıca ek açıklamaya da gerek yok, haberin son satırında açıklama var. Aldatmanın bir bedeli olacak haliyle. Ama görünen o ki piyasanın VW'ye güveni azalmadı ve bu krizden çıkacağına inanıyorlar. Ekim'de Almanya'da yeni tescillerde 40.000 Focus'a karşılık 200.000 Golf var. Ayrıca bkn. http://www.focusclubtr.com/topic/10576-vwin-başı-kötü-belada/?do=findComment&comment=389220 Son söz: Kuzguna yavrusu şahin görünür.

Bir şey demene gerek yok ki, Golf daha iyi ve aradaki fiyat farkı %10 bile değil. Görünen köy kılavuz istemiyor. Satış rakamları da kanıtı. Değil mi?

Toyota'nın ve senin cazip anlayışlarınız ne kadar örtüşür bilemedim.

Nasıl bir ilişki kurdun ki? Niye azalsın? Fiyatları talep belirler. Talep oldukça fiyat düşmez. Ayrıca halihazırda satış fiyatları Ford'a göre pahalı sayılmaz. Doğmamış çocuğa da şimdiden don biçmeye gerek yok.

Konuyu daha önce yeterince tartıştık. C-Max ile Focus aynı motoru kullandığına göre yapılan tartışmalar C-Max için de geçerlidir. İlgili başlıklar Özetlemek gerekirse Ford Etis verilerine göre Avrupa ve Amerika'da 10 yıl verilen sürenin Türkiye için 4 yıl olarak belirlenmiş olması en iyimser tahminle bir yanlışlıktır. Nitekim önceleri 135000km/4 yıl olarak verilen değer sonradan 135000km/4 yıl/9 yıl olarak revize edildi. Revize edilen tanımlama da en hafif tabiri ile kafa karıştırıcı. Muhtemeln hatadan bir seferde dönmemek için yazılmıştır. Olasıdır ki bundan sonraki kılavuzda bu süre sadece 9 yıl olarak belirtilecektir. Tabii yanılıyor olabilirim, Türkiye'ye gelen Ford'lara özellikle erken parçalanan triger seti takıp servislerin para kazanmasını hedeflemiş olabilirler. Fikir saçma geldiyse yetkili ağızdan mantıklı bir açıklamayı hala beklediğimizi de belirtmek isterim eğer okuyor isen sayın İlgili... Benim bildiğim hiçbir güncel araç 4 yılda bir triger değiştirmiyor. Kendi adıma 100000 km veya 6 yıldan önce değiştirmeyi hiç düşünmüyorum, uzatırım ama kısaltmam.

Leonard Cohen aramızdan ayrılmış. Bir arkadaşın betimlemesi ile "nice gecelerimizin şahidi ve şairi" idi Gençlere ağır gelir ama anmadan geçemem.

Yani... Aaa far düğmesi ne çirkin, gaz ocağı gibi

Beni ıslak ve virajlı bir dağ yoluna gönder sürekli dörtlüler yanık gezmiş olurum, ama dışarıdan bakan arabayı normal çizgisinde giderken görür. Yani anlamsız olur. Uçuyorsan da onu dörtlüler olmadan da görürüz zaten. bkn. Şeytanın avukatı...

O zaman bir de Ott Tanak'ı izleyelim aynı arabada Demek seneye Polo, i20 ve C3'ü yakalamaya çalışacak araba bu....

Bütün bu yatırımlarla Mk4 Focus ne kadar hafifler? Bence ort. 50-60 kg'ı aşmaz.

ESP ve TCS ayırımı olabilecek mi? TCS ile yanan fren lambası ışıktan kalkışta arkadan kovalayanı aldatma açısından iyi bir özellik olurdu. Araç ciddi savrulduğunda herkesin görebileceği halde olacak, ayrıca bir ikaz ışığına bence gerek yok. Buna karşılık düzeltici müdahalelerde ki bende maalesef sıkça oluyor araba bir miktar yavaşladığı için yanmasında sakınca yok. Ama bence gerek de yok. Son kararım: Yanmamalı.

Modelin sorumlu mühendisi Japon ve Hiroyuki Koba'nın ifadesine göre modelin tasarımı için ABD, Japonya ve Avrupa tasarım grupları arasında bir yarışma düzenlenmiş ve kazanan ABD grubunun tasarımı olmuş. Onun üzerinden yürümüşler. Ayrıca tasarımı önemli ölçüde kullanıcı geribildirimlerine dayandırmışlar. Yani kısacası halkın böyle istediği düşünülüyor. Belki de tasarımlar çekik gözle bakılınca göze daha hoş geliyordur bilemem. Sonuçta hiç belli olmaz, cazip bir fiyatla satılırsa ciddi ilgi de görebilir ve Qashqai'dn bol müşteri çalabilir. Prius'un Almanya test değerleri var: 54 km otoyol sürüşünde 20 km tam gaz olmak üzere 6,5L/100 km, 155-km'lik test sürecinde 4.7L/100 km, ekonomik şehirlerarası kullanımda 3,5L/100 km. Tamam Prius aerodinamik olarak daha iyi ve biraz daha hafif olabilir ama yine de fikir verir. Ve bence bu değerlerle oldukça rekabetçi. --7 dakika sonra eklendi-- Birkaç fotoğraf da Paris fuarından: Dikkat çekici bir aksaklık arka oturma alanında. Koltuk mesafesi fena değil, ama C sütunu çok ileride ve kafayı çevirip dışarıya bakmak istediğinizde karşınıza çıkan manzara bu: Bu da kokpitten Karışık duygularla bakıyorum, bir de hanımlara göstermek lazım.

Özel vergi indirimi ile gündeme gelen araçlardan biri de Toyota'nın yeni SUV - Crossover modeli C-HR. Model adını Coupe High Rider (yüksek sürüş pozisyonlu Coupe) terimlerinin baş harflerinden alıyor ve Nissan Qashqai ile kazandığı başarının kıskanılmasının bir sonucu olarak doğmuş gibi geldi bana. 2014 Paris ve 2015 Frankfurt fuarlarında konsept olarak tanıtılan modelin tasarım özellikleri güncel modele de yansımış ve dinamik, kaslı, sıra dışı görüntüsü hem Toyota model gamında hem de sınıfında dikkat çekmeye aday. Bu araçla Toyota sıra dışı zevkleri olan, stil ve kaliteye önem veren, yeni ürünler denemekten çekinmeyen kullanıcıları hedef alıyor. Prius'tan edindiği hibrid tecrübesini de bu amaçla geliştirerek yeni modeline aktarıyor. 4,36 m uzunluk, 1,8 m genişlik, 1,56 m yükseklik ve 2,64 m dingli mesafesi ile yeni C-HR pek de küçük bir otomobil değil. Dört taraftan taşan çamurluklar kaslı görünümü vurgularken, yerden oldukça yüksek konumlanmış Coupe benzeri yapı da sportifliği çağrıştırıyor, akıcı çizgiler ve işlenmiş süs taşı kıvamında ön ve arka cephe çalışmaları da dinamizme katkıda bulunuyor. Dört bir yanından bakarak ben aracı ancak Belmondo tarzında bir yakışıklılıkla özdeşleştirebildim, yani çirkin... Haliyle zevk meselesi. İç kabinde de modern tasarım öğeleri kullanılmış ve geniş hacim işlevsel ve fakat duyulara hitap bir estetik ve değer anlayışı ile şekillendirilmiş. Sürücü odaklılık hep hedefte tutulmuş. Büyük ve yukarı uzanımlı multimedya ekranı, bolca kullanılan piyano siyahı, göstergeleri çevreleyen mavi çizgi, asimetrik konsol hep bu çabanın ürünleri. Modern güvenlik ekipmanlarından JBL üretimli 8-kanal 576 Watt 9 hoparlörlü stereo sistemine kadar pek çok donanımı bulmak mümkün. Üstelik araçlar alt donanım seviyelerinde bile bir hayli iyi donatılmış geliyorlar. Motor olarak küçük hacimli turbo beslemeli benzinli 1.2 Turbo 116 PS ve 185 Nm tork ile kullanıma sunulsa da, esas oğlan Prius'ta da kullanılan ve elektrik motoru ile destekli 1.8L benzinli hibrid sistem. 122 PS güç üretiyor, elektrik motoru sayesinde kalkışları atak ve sessiz ve norm tüketim değeri 3.8L/100 km olarak belirtiliyor. 6 ileri manüel ve CVT şanzıman seçenekleri olacak. Türkiye resmi tanıtımı haftaya, fiyatlar henüz belli değil ve fakat özel ÖTV indiriminden faydalanması nedeniyle çekici olma ihtimali var. Performans ile ilgili yorum yapmak için erken, ancak Prius'ta aynı hibrid sistem olduğu düşünülürse şehir içi için 5,5-6L/100 km dolaylarında tüketim, 0-100 km/h 11 s ve 175-180 km/h son hız beklemek olası. CVT şanzıman genelde başarılı bulunsa da gecikmeli tepkisi ile sportif kullanıma çok uygun olmayabilir. O zaman haydi hayırlı işler.

O değil de Ford Otosan ödül peşinde ve bizlerden yardım istiyor. Hukukumuz gereği destek versek diyorum. http://www.oddgladyator.com/web_2837-2_1/votes.aspx?cm_mmc=Mailing-_-mailing-_-08-11-2016-_-ODD 2016 kasım 2016

Bir resim yap çocuğum, Bir portre... Paletinde mavi olsun,deniz mavisi, Sonra bozkır sarısı, Çay yeşili,gül pembesi,süt beyazı... Bir resim yap çocuğum, Koy gözlerine Karadeniz'i, Marmara'yı, Ege'yi, Akdeniz'i. Bir resim yap çocuğum, Kondur alnına Konya Ovası'nı Savrulsun başaklar bereket bereket Ve çatık kaşlı Toroslar Bölsün ovayı bir baştan bir başa. Bir resim yap çocuğum, Pembe bir gülümseme dudaklarında Özgürlük türküleri söyler, Aydınlık yarınları muştular gibi. Bir resim yap çocuğum, Tarlalar bir başka hazırlansın bahara, Yeşile kessin Anadolu bozkırı. Davul zurna sesi gelsin harmalardan. Bir türkü tuttursu delikanlılar, Kınalı parmaklarıyla halaylar çeksin kızlar. Bir resim yap çocuğum, Aydınlığı,kovsun karanlıkları. Tutup ellerimden beni götürsün yarınlara İçim umutla,mutlulukla,övünçle dolsun. Bir resim yap çocuğum, Yol göstersin Afrika'ya, Asya'ya Yol göstersin dünyaya. Yok etsin tutsaklığı, Özgürlüğün sesi olsun. Bir resim yap çocuğum. Kilim dokur gibi moif motif, Dal dal, çiçek çiçek, ilmik ilmik. Atkısı özgürlük, çözgüsü uygarlık olsun. Bir resim yap çocuğum, Bakmaya doyamadığım; Bir resim yap çocuğum, Bir resim; Adı MUSTAFA KEMAL olsun Osman Edip Türkmen Anadolu’nun bir Türk yurdu olma vasfını sona erdirmek isteyen vahşi emperyalizme karşı arkasına aldığı halkıyla top yekun bir mücadeleyi yürüterek Anadolu’yu işgalden temizleyip yepyeni bir ülke kuran, savaştan sonra da Türk milletini yaptığı reformlarla yeniden dirilten, Türkler hakkında söylenmiş bütün sözlerin yanlış olduğunu göstermek için başarı ile mücadele eden "Atatürk" gibi insanlar, bir kuşak için doğmadıkları gibi bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerinin tarihinde hüküm sürecek insanlardır. Saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.