2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız
×
Genel Arama
Showing results for tags 'xav-601bt'.
Arama sonucunda 1 sonuç bulundu
-
Vücuda Kaşıntı Bir Kez Girdiyse...
Cem Kuru bir konu gönderdi. Kategori: Mk2- Ses & Görüntü Sistemleri
Vücuda kaşıntı bir kez girdiyse... Arabamı 2009’dan bu yana kullanıyorum, önemli bir şikayetim yok, modifiye, ekleme çıkarma merakımda pek yok ama her nasıl olduysa silecek almak için gittiğim aksesuarcıdan cyclone oem multimedya alma kaşıntısı vücuduma zerk olmuş vaziyette çıktım, ve bu kaşıntı beni elimde 2 adet multimedya cihazı (1 adet cyclone ve 1 adet Sony 601bt) ve orijinal Sony ünite kalana kadar kovaladı ve halen de tam geçti diyemiyorum. Huyumdur; böylesine kaşıntılar vücuda girince, o kaşıntının geçmesinin iki yol vardır; ya o iş yapılacak ya da tüm hevesimi kaçıracak bir falsosunu fark edeceğim. (Hikaye kısmını geçip sadece cihaz yorumlarını merak edenler “İzlenimler” başlığına atlayabilirler.) Aynı akşam internet taramalarım sonucunda Cyclone ve muadili cihazların birbirinden çok da farklı olmasalar da arıza olasılığı düşüklüğü ve stabil çalışma yorumları Cyclone için daha fazlaymış gibi geldi. Ertesi gün bir fırsatını bulunca üç dört aksesuarcı dolaşıp ellerindeki cihazları elektriğe bağlayıp bir görmek istediğimi söyledim, ikisi ricamı geri çevirmedi ve sonuç olarak hem önemli bir falso fark etmediğimden hem de satıcının iyi laf yapan ağzı sayesinde cyclone almaya karar verdim. Temiz bir işçilikle cihaz monte edildi. Mutlu mesut bir yandan cihazı kurcalayarak bir yandan müzik dinleyerek evin yolunu tuttum. Eve yaklaştığımda çoktan kurtulmuş olmam gereken kaşıntının sinsi sinsi geri gelişi ile irkildim. Adını net koyamasam da bir şeyler eksikti, bu kaşıntı geçmediğine göre bu hikaye de burada bitmezdi. Cihazda eksik olan bir şey yoktu; navigasyon, DVD, TV, radyo, usb, ipod...vs her şey mevcut ve sorunsuz çalışıyordu. Kurcalamaya ve kullanmaya devam ettikçe kaşıntımım geçmeme sebebini anlamaya başladım. Bir işi yapmak vardır bir de albenili ve havalı, sezgisel şekilde yapmak vardır. Bu cihaz vaat ettiği her şeyi yapıyordu ama sadece yapıyordu, havası albenisi yani karakteri yoktu (detaylar “izlenimler” bölümünde...). Benim gibi kaşıntılı biraz da takıntılı bir adam için eski cihaza dönmek geri adım atmak olacağından cüzdana biraz daha yüklenip arayışa devam etmek kaçınılmaz olmuştu. Cyclone’u monte eden elemana cüzdanı tamamen boşaltmayacak ama biraz daha üst sınıf bir şeyler var mı diye sormam ile seçeneklerin önüme serilmesi bir oldu, sağ olsun bu arkadaşın satmadığı marka yokmuş meğer. Alpine, Sony, Kenwood, Pioneer... hepsinden seçenekler serildi önüme ama hepsinin yanında bir de “ama ağabey bunun fiyatı 3.000-TL civarı” cümlesi iliştirilmiş vaziyette idi. Dedim yok böyle olmayacak bizim cüzdan boşaltma kavramlarımız biraz farklı. Akşam internetten baktığımda 1.500.TL civarına Alpine’nın da Sony’nin de modellerini gördüm. Bu sefer hazırlıklıyım ya güya, sabahtan soluğu elemanın yanında aldım. Hani hep 3.000TL idi bunlar bak bu bu kadar, şu şu kadar diye lafa girdim girmesine de elemanın yüzünde en ufak bir bozulma, “olur mu ağabey” bakışı yok. Sözüm bitince, sanırım daha önce defalarca yapmış olmanın öğrenilmiş rahatlığı ile, cebinden telefonu çıkardı ve hoparlör açık şekilde markaların distribütörleri olduğunu iddia ettiği kişileri aradı. Cevap özetle şu; ereyon da, hepsiburada da hepsi benden alıyorlar malı, benim elimde öyle bir model yok, sen sipariş versen de gönderemeyecekler, defalarca güncelleme maili attım stoklarını güncellemediler....vs vs. Tam inanmamakla birlikte o an için elimde somut bir argüman olmamasından mütevellit “hadi ya” ve “allah allah” nidaları ile bilgisayar başına dönüş yolunu tuttum. Kendi kendime dedim ki; bir kaç gün peşini bırakırsam belki alete alışırım, kaşıntım da hafifler. Nerdeeee, uyuz gibi girmiş kaşıntı, aynı akşam internette araştırma halinde buldum kendimi. O alışveriş sitesi, bu forum derken en sonunda hepsiburada.com’un bir reklam kutucuğunda gördüm onu. Kendisinden önce fiyatı çekti dikkatimi. KDV dahil 1050.-TL Sony xav-601bt son 5 ürün!!!. Başka siteler de fiyat kontrol: bulunan en düşük fiyat 1475.-TL. Süper fiyat. Özellikler tatminkar. Dizayn güzel. Youtube da ara yüz videoları filan o da tamam. Tek eksiği oem değil bir çerçeve ile oturacak, ona da tamam. Dedim pazarlama taktiği bunlar yarına kadar değişmez bunun fiyatı, ben bir rüyasına yatayım yarın bir ara alırım. Gördüm rüyamın ...... dibini. Sabah bir baktım fiyat 1.490.-TL. 6-7 saatlik uykunun maliyeti 440 törkiş lira. Bir yandan içimdeki kaşıntıya bir yandan da niye atak davranıp önceki gece almadım aleti diye kendime saydırarak işe doğru yola çıktım. Gün içinde hem iş yoğunluğundan hem de bu işe bu kadar zaman harcamanın verdiği rahatsızlıktan dolayı tam kaşıntım hafiflemeye başlamıştı ki akşam üstüne doğru bir ara e-postalara bakarken yine yanda bir reklam kutucuğu ve içinde aynı ilan “Sony XAV-601bt” 1063.-TL son 4 ürün!!!” İlanı görmemle o uğursuz kaşıntının Faraday kafesinden akan elektrik gibi tüm vücudumu sarması bir oldu. Mantığımın “işine bak bırak artık, bu kadar masrafa değecek bir şey yok...” sesleri çoktan uzaklarda kalmıştı. Nitekim, bu sefer vakit kaybetmeden n11.com sitesinin ilanına tıklayıp satın alma işini tamamladım. Bir de çerçeve siparişi ile işin internet kısmı o günlük bitti. Ertesi gün kargocu bana bir kutu dolusu dumur getirdi cihazın yerine. Sipariş ettiğim xav-601bt yerine Sony’nin hiç bir özelliği olmayan en düşük modeli xav-63 kutusu ile karşımda dikiliyordu. Söylene söylene kargoyu teslim almadan geri gönderip hemen n11’den değişim talebi, satışı yapan firmaya uyarı ve saydırma e-postası gönderdim. Bu hikaye gittikçe daha fazla zamanımı çalmaya ve huzurumu iyiden iyiye kaçırmaya başlamıştı. Akşam üstü satışı yapan firmadan telefon geldi genç ve kibar bir arkadaş ısrarla “ağabey bu işte bir yanlışlık var, ben kendim gönderdim ürünü, ürün xav-601bt. Çıkış barkoduna baktım o da 601bt yazıyor...” diyerek olayı iyice içinden çıkılmaz hale getirdi. Takıntılı kişiliğim neyse ki kargocu geldiğinde devreye gitmişti ve kutunun her tarafından açılmamış hali ile fotoğrafını çekmiştim. Elemana dedim ki bak elimde fotoğrafları var, orijinal ambalajın üzerinde kutunun yarı boyutunda puntolar ile XAV-63 yazıyor. Sana da şimdi e-posta ile gönderiyorum bak kontrol et. 5 dakika sonra evlere şenlik cevabıyla eleman tekrar telefonun diğer ucunda şunları söylüyordu; “Ya ağabey ben kargoda başına iş gelmesin diye ürünü bir kutuya daha koyayım demiştim ne kutusu olduğuna dikkat etmemişim, xav-63 yazan kutuyu açarsan içinden xav-601bt orijinal ambalajı ile çıkacak!!!” Mübarek matruşka mantığı ile kargo hazırlamış ve içine koymak için bula bula en olmayacak modelin kutusunu bulmuş. Derin bir nefes alıp sakinleşip kargo şubesine yola çıktım. Kargocunun gözü önünde kutuyu açtım ve içinden gerçekten doğru ürün çıktı neyse ki. Sabırlı olun az kaldı hikayenin sonuna.... Çerçeve de geldiğine göre her şey tamam montaja geçebilirim. Sony yetkili servisinde monte ettireyim de garanti de sıkıntı olmasın düşüncesi ile Sony müşteri hizmetlerini aradım. Hiç bir şey normal olmadığından bu hikayede pek tabi bu diyalog da normal olamazdı; Sony müş.tem.: Ben....., size nasıl yardımcı olabilirim? Kaşıntılı şahıs: Merhaba, araç içi multimedya aldım, montaj için İzmir Karşıyaka’da ki yetkili servisin numarasını alabilir miyim? Sony müş.tem.: Sistemde İzmir’de araç sistemleri için servisimiz gözükmüyor. Kaşıntılı şahıs: ???????????? ama.... montaj.... garanti..... kem küm.... nasıl.... Sony müş.tem.: Efendim.... Kaşıntılı şahıs: fatal error – system restart Sony müş.tem.: Aloooo??? Kaşıntılı şahıs: Montajını herhangi bir yerde yaptırırsam garanti sıkıntı olur mu? Sony müş.tem.: Garanti sıkıntı olmaz ama siz herhangi bir yere yaptırmayın, güvendiğiniz bir yere yaptırın. Kaşıntılı şahıs: ?????????????????? Walla tanıdığım güvendiğim bir yer yok... Sony müş.tem.: İsterseniz İstanbul’da ki yetkili servisimiz de monte ettirebilirisiniz. Kaşıntılı şahıs: İstanbul’da????? (bir fatal error’a daha ramak kala) Sony müş.tem.: İsterseniz ben İstanbul’da ki yetkili servisimizin telefonunu vereyim, onlara bir sorun, onların İzmir’de tanıdıkları vardır. Kaşıntılı şahıs: peki.... Üstteki diyaloğu aktardığım İstanbul yetkili servisi şaşırmakla birlikte yardımcı oldu ve bir servis önerdi. İlginçlik burada bitemezdi, nitekim bitmedi; montaj için gittiğimde adam ben Sony’nin yetkili servisiyim dedi. Nasıl olur İstanbul Merkezdekilerin niye bundan haberi yok dedim. Dumur ifadesi yüklü bir suratla baktı ve “allah allah, nasıl olur?” nidaları ile montaja geçti. Sonrasında ne yaptı o konuda, sisteme kayıt edildi mi bilmiyorum? En azından montajda bir sıkıntı çıkmadı, bu bile benim için yeterli bir teselli. Hikayenin olaysız bitmesi beklenemez, nitekim hikayeye son nokta olarak, her şeyin üzerine fiyonk olacak şekilde son bir iş geldi başıma; akşam eve gittim, aracı park ettim, sabah işe gitmek üzere araca bindim, kontağı çevirdim ve kontak bana yorgun baygın bir inlemeyle cevap verdi. Sabah sabah git yeni akü al, küfür ederek eskisini sök yenisi tak. Akünün tükenmesi nasıl oldu da o akşama denk geldi bilmiyorum. Ama cihazdan veya montajdan kaynaklandığını zannetmiyorum zira akü değişiminden beri sorun çıkmadı. Gelelim inceleme kıvamındaki cihaz yorumlarıma.... iZLENİMLER: Cyclone Oem Focus: Kasa: Kasanın yuvaya oturuşu gayet iyi, uyumsuz bir nokta yok. Düğmeler sağlamlık hissi veriyor basarken, gevşeklik sallanma filan yok. Sadece açma kapama düğmesi diğerlerine göre daha küçük ve göreceli olarak gevşek. Ses düğmeleri basma yerine çevirmeli olsa daha kullanışlı olurmuş. Araba kullanırken insan çevirmeli düğmeyi el yordamıyla bulabilmek istiyor, belki de eskisinden gelen bir alışkanlıktır benimki, kişiden kişiye değişebilir. Kasa bence başarılı söyleyecek olumsuz bir şey yok. Ara yüz: Ara yüz temel ihtiyaçlara cevap verecek şekilde dizayn edilmiş, hareketli arka plan veya kişiselleştirilebilir bir şey yok. Sadece tema rengi turuncu veya mavi olarak seçilebiliyor. Ana ekran aşağıdaki gibi; https://www.dropbox.com/s/kj8gnznvcj6et4l/20131203_113728.jpg Fonksiyonlar arası geçişlerde bir takılma yok, hızlı bir şekilde geçiş sağlanıyor. Geçiş sırasında herhangi bir animasyon atraksiyon yok. Cep telefonlarından alıştığımız akıcı pürüzsüz atraksiyonlu bir geçiş beklememek lazım. Normalde ara yüzde gecikme yok, ancak navigasyon devredeyse yani arka planda açıksa diğer ekranlar arası geçiş normal devam ederken navigasyona dönmek isterseniz 1-2 saniyelik bir gecikme oluyor. Geri görüş kamerasına geçiş hangi ekranda olursanız olun 2 saniye içinde açılıyor. Geri görüş kamerasına geçtiğinde ekranda beliren yeşil – sarı – kırmızı yaklaşma çizgileri arabanın orijinal sesli uyarıları ile uyumlu, yani herhangi bir engel kırmızı çizgi hizasına geldiğinde uyarı sesi de aynı anda sürekli uyarıya geçiyor. Televizyon özelliğine sadece bir kere baktım, üç beş kanal alıyordu park halinde ama detaylı bakmadım. Ayar Menüsü: Ayar kısmı oldukça zayıf, kurcalanabilir fazla bir şey yok. Ses sekmesinde bas – mid – tiz – loudness için ayarlar var. Bu ayarlar ile ne kadar oynarsanız oynayın orijinal ünitenin (Sony ünite) ses kalitesine ulaşmanız mümkün değil, ama yanlış anlaşılmasın ses kalitesi yerlerde anlamında söylemiyorum bunu sadece kıyaslarsanız Sony’nin sesi daha berrak. Diğer sekmede ara yüz rengi seçimi (mavi veya turuncu) ve navigasyon için uygulama yolu seçme bölümü var. Aynı anda bir kaç navigasyon programı yükleyebilirsiniz, bu ayardan hangisini seçerseniz ana menüde navigasyon sekmesine bastığınızda o program çalışıyor. Ufak bir ayrıntı; beraber gelen 4gb’lik sd kart ile içersindeki “dont panic” yazılımı sd karta ile eşlenmiş, yani yazılımı daha büyük bir karta kopyalayıp içine film, mp3 ...vs de atayım derseniz dont panic çalışmıyor. Navigasyon: https://www.dropbox.com/s/ud73kfvpobqaxvx/20131203_113814.jpg Beraber gelen Don’t Panic, harita ve poi zenginliği bakımından başarılı ama aynı başarıyı ara yüzünde sunamıyor. Navigasyon ekranı İgo kadar zengin değil, ayrıca bana göre en önemli dezavantajı apartman numarası girişi yok, yani sokağa kadar sizi o götürüyor sonrasında sizin kapı numaralarını pencereden gözünüzü dört açarak takip etmeniz gerekiyor. Neyse ki, sistem İgo Primo’yu da rahatlıkla çalıştırıyor. Aynı SD karta kopyaladığım İGO Primo bir ayar vesaire gerektirmeden direk çalıştı. Keyifli şekilde kullanılıyor. Program açıldığında (açılış yaklaşık 10 saniye sürüyor) gps de kilitlenmiş oluyor. Navigasyon açıkken arka planda radyo açıksa, radyonun sesi uyarı anlarında kapanıp sonrasında tekrar açılıyor, ilginçtir usbden veya DVDden müzik dinliyorsanız bu sefer ses kısılmadan hem müziği hem uyarıları aynı anda duyuyorsunuz. DVD: İlginç olarak tüm uygulamalar ve ekranlar için geçerli olmak üzere arka ışık, parlaklık, kontrast, doygunluk ayarlarını sistem ana menüsü yerine buraya koymuşlar. Daha da ilginci bu ayarlara ekrandaki menü veya ayarlar sekmelerine girerek bulamıyorsunuz, yukarıda ufak bir osd yazısı var ona tıklayarak ulaşıyorsunuz. Daha daha ilginci ekran arka ışık ayarını farlar kapalı iken yaparsanız bu otomatik olarak far açık modu içinde uygulanıyor. Gece sürüş sırasında konsoldan gözünüzü rahatsız edecek miktarda ışık geliyor. Aynı ayarı farlar açıkken yaparsanız gece modu ayarı yapmış oluyorsunuz. Farları kapattığınızda arka ışık tekrar maksimum ayara dönüyor. Bunu anlatacak bir not, yönlendirme herhangi bir şey koysalar iyi olurmuş, kurcalamayı sevmeyen biri biraz zor bulur bunu. DVDden müzik dinlerken ses kalitesi usbden müzik dinlemeye göre her nedense daha başarılı geldi bana. Parça isimleri karakter boyutu olarak küçük kalmış bence ekranda, araba kullanırken bakmak ve istediğin parça ismine tıklamak biraz dikkat dağıtıyor. Bluetooth: https://www.dropbox.com/s/5tgquhtdgmef0be/20131203_113838.jpg En önemli unsur olan karşılıklı anlaşılır ses iletimi başarılı. Mikrofon dikiz aynasının hemen üzerine monte edilmişti. 80-90km/saat hızda seyir halinde iken bile karşı taraf dediklerimi güçlük çekmeden anlayabiliyordu. Hem 80-90km/saat ile gideyim hem de cam açayım derseniz telefonu da elinize almak kaçınılmaz oluyor. Ara yüzü de fena değil ancak arama yapmak için telefonu kullanmak daha makul, seyir halinde ekran üzerinde rehberden istediğin ismi bulup arama yapmak kazaya davetiye çıkarmak demek. Kenara çekmiş haldeyken bile aradığın ismi bulmak uğraştırıyor. Bir de telefon rehberini cihaza kopyalama konusu var. Önce cihaza çok küfür ettim ama haksızlık etmişim. Ne yaparsam yapayım rehberi aktarmayı başaramadım cihaza. Telefonum S3, sorunun telefonda olma ihtimali uzun süre aklıma gelmedi. Sonra eşimin telefonunu denedim (o telefon da S3) her defasında sorunsuz bağlandı ve rehberi aktardı. Biraz nette araştırma ile öğrendim ki bazı S3lerde Bluetooth protokol yazılımı hatalı ve tek çözümü de google play’de 2,5 dolara satılan tek işlevi bu hatayı düzeltmek olan bir aplikasyonu telefona kurmak (sağ olsun samsung hiç bu işe el atıp da bir yama yayınlayayım dememiş). Aplikasyonu çalıştırdığım sürece rehber sıkıntısız şekilde aktarılıyor. Telefondan müzik çalmak için bu ekrandaki menüden geçiş yapılıyor. Bu işlevde bir sıkıntı yok. Telefonda ne çalıyorsa arabadan dinliyorsunuz ve play/pause, ileri/geri parça atlama fonksiyonları ekrandan kontrol edilebiliyor. Radyo: https://www.dropbox.com/s/85wr1t99x9vhwxe/20131203_113632_HDR.jpg Cihazın en başarılı ara yüze sahip kısmı burası, her şey el altında, istasyon arama, hafızaya alma her şey hızlı ve basit şekilde yapılabiliyor. Söyleyecek çok fazla bir şey yok genel olarak başarılı. Usb: https://www.dropbox.com/s/o94v74zfwayobwm/20131203_113706.jpg Üç adet usb girişi var, ikisi torpido gözünde, biri ön panelde. Hepsine aynı anda usb bağlasanız bile sorun yok, resimde sağ alt köşede görünen usb yazısının yanında 1 – 2 – 3 ibareleri beliriyor ve bastıkça bir sonraki usbye geçiyor. Oldukça hızlı şekilde içerik listesini güncelleyip çalmaya başlıyor. Buraya kadar başarılı, bundan sonrası biraz sıkıntılı; siz usbye klasörler halinde atmış olsanız da müziklerinizi cihaz tüm şarkıları bir arada alfabetik sırada gösteriyor. Birkaç yüz veya bin şarkı arasından istediğiniz sanatçıya gelmek dert. Hele birde dosya isimleriniz düzgün değilse (track gibi bir şeyler yazıyorsa) daha da zor. İmkansız değil ama zor; menüden listeyi temizleyip liste düzenleye girip usb içeriğini gösteren pencereden istediğiniz dosyaları seçip (klasör seçme yok, tut sürükle ile veya hepsini seç diyerek klasör içindekileri seçmeniz gerekiyor) çal demeniz lazım. Bu işte araba sürerken biraz zor. Sonuç: Yazının başında da belirttiğim gibi bu cihazın sorunlu, “kullanılmaz bu ya!!!!” dedirtecek bir yanı yok. Vaat ettiği her şeyi yerine getiriyor. Benim gibi atraksiyon ve ara yüze takıntılı değilseniz tatmin olunabilecek bir cihaz. +’lar: · Rengi, dokusu ile arabanın orijinal parçasıymış gibi duruyor · Her türlü fonksiyon mevcut, aracın orijinalliğini bozmadan yapılabilecek her şeyi yapıyor · Bluetooth konuşma başarılı -‘ler: · Kişiselleştirilebilirlik zayıf · Ses orijinal cihaza göre biraz daha az berrak (bunu tam nasıl ifade ederim bilemedim, duymak lazım, kulaktan kulağa algı değişir) · Ara yüzün kullanışlılığı üzerine biraz daha ince düşünülebilirmiş Sony XAV-601BT: Kasa: https://www.dropbox.com/s/g7nj8hi9om9vwdn/20131209_144218_HDR.jpg Kasa standart üniversal double din. İnternetten sipariş ettiğim çerçeve ile güzel ve sıkı oturdu yerine. Çerçevenin iç kısmında biraz törpüleme yapmak gerekti ama dışarıdan görünen yerler olmadığından görsel bir sıkıntı yok, tabi çerçeveli montaj fikri hepten ters gelebilir ona yapacak bir şey yok. Cyclone kadar şık durmuyor doğal olarak. Montaj bittiğinde her şey iyi gözüküyordu “minnacık” “ufacık” bir sorun dışında. Genelde bu üniteler sabittir veya ön panelde ufak bir parçaları güvenlik için çıkarılabilir şekildedir ancak güvenlik için ön panelin komple çıkarılabildiği model pek yok piyasada. Çerçeve de “sıkı” oturanca ön panel temelli yerinde kaldı. Çerçeveyi çıkarmadan ön paneli çıkarmak mümkün değil. Arabadan inerken her seferinde paneli çıkarmak aklıma gelmeyeceğinden çok önemli değil benim için, çalınırsa da bir bardak suyum hazır içerim afiyetle artık. Neyse bu ufacık! Minnacık! Pürüzü bir kenara bırakıp konuya devam edeyim. Ara yüz: https://www.dropbox.com/s/sbh8z9diof5mf8r/20131207_163438.jpg Çok kullanışlı, zilyon tane kişiselleştirme ayarı bulunan, akıcı, keyifli bir ara yüzü var. Ekranlar arası geçiş hızlı, animasyonlu, herhangi bir takılmaya denk gelmedim. Geri görüş kamerasına geçme bunda da 2 saniye sürüyor. Zilyon tane ayar seçeneği içinde geri görüş kamerasına geçtiğinizde ekranda çıkan çizgilerin yerlerinin santim santim sağa sola ileri geri ayarı bile mevcut, yani derseniz ki benim için kırmızı çizgi engele 5 cm kaladır, arabayı bir kere yanaştırın bir engele 5 cm kalana kadar, kırmızı çizgiyi o hizaya kaydırıp kaydedin, artık o çizgiye kadar ne olduğunu bilerek yanaşabilirsiniz. Çevirmeli düğme ile ses ayarı kullanışlı. Dokunma hassasiyeti kapasitif ekranlara yakın. Bir başka özelliği de sadece ekranda beliren düğmeler ile değil dokunma mimikleri ile de cihazı yönetebiliyorsunuz, böylece araç kullanırken ekrana bakmadan şarkı/klasör/kayıtlı radyo istasyonu vs değiştirebiliyorsunuz. Ayar Menüsü: Kişiselleştirme için oldukça fazla seçenek mevcut ; örnek: düğme ışıklarının rengi için 32 bit renk kartelasından istediğiniz rengi seçebilirisiniz, ses düğmesi saat yönünde sesi açsın mı kapasın mı?, arka plan animasyonu seçimi ... gibi detay ayarlar. Ayrıca ses ayarı için de 7 bant equalizer ayarı üzerine her hoparlör için gecikme ayarı (fader değil, ses çıkış gecikme ayarı), araçta subwoofer olmaması halinde arka hoparlörleri subwoofer olarak atama seçeneği, frekans kesme ayarları.... gibi daha uzun bir listeden ayar yapabilirsiniz. Ayrıca ana ayar menüsü dışında her fonksiyonun kendi ekranından ulaşılabilen ek ayarlar da mevcut. Navigasyon: Hem var hem yok. Cihazın kendisinde navigasyon yazılımı veya donanımı yok, ancak onun yerine mirrorlink diye bir icat var. Cep telefonun ekranını bire bir tam ekran olarak cihazda görebiliyor ve cihazın ekranına dokunarak cep telefonunu kontrol edebiliyorsunuz (tüm cep telefonlarını desteklemiyor; iphone desteği var, Sony, samsung... gibi markaların bazı modellerini destekliyor, tam uyumluluk listesi için Sony’nin sitesine bakınız). Bir nevi ikame navigasyon var. Denedim çalışıyor bir sıkıntı yok. Telefonumda lisanslı Sygic var, google playden otomatik güncelleniyor yılda dört defa, böylece harita ve yazılım güncelleme derdinden kurtuldum. Navigasyona nadir ihtiyaç duyduğumdan mütevellit benim için idare edilebilir bir çözüm oldu. Bu ekran yansıtma icadı ile gereksiz özellikler yığınla cihaza gelmiş oldu, her şeyi yansıtabildiğim için, internet sayfası açma, oyun oynama, not alma, galeride ki resimlere bakma gibi bir kez denemek dışında bir daha açmaya ihtiyaç duymayacağım onlarca uygulamada cihaza gelmiş oldu. Mirrorlink ile ilgili navigasyon dışında aklıma işe yarar bir şey gelmiyor. Belki internetten radyo dinliyesim gelirse belki işe yarayabilir. Sonuç olarak sizin telefonunuzda ki navigasyon ne kadar iyiyse bu da o kadar iyi diyebiliriz. DVD: Bir çok formatı desteklemekle birlikte, müzik dinlerken istediğiniz klasör veya parçayı fazla dikkatinizi yoldan ayırmadan bulma olanağı sunuyor. Ses kalitesi orijinal ünite seviyesinde ve her fonksiyonda aynı kaliteyi sunuyor. Bluetooth: Benim telefonum bunda da aynı sorunu çıkardı, ek aplikasyonu çalıştırmadan rehber atamadım. Diğer telefonlar da bir sorun olmadı. Ara yüz oldukça güzel kullanışlı, ayrıca kullanışlı bir özelliği de ekrana altı adet kısa yol atayabiliyorsunuz, tek dokunuşla arama yapılabiliyor. A2DP özelliği de rahat kullanılıyor bağlanma veya aktarımda bir sıkıntı yaşamadım. https://www.dropbox.com/s/x2dyniq232lo8i5/20131209_144310.jpg Radyo: https://www.dropbox.com/s/g7nj8hi9om9vwdn/20131209_144218_HDR.jpg Ek olarak söylenecek bir şey yok, güzel, kullanışlı... USB: İki adet usb girişi var; biri torpido gözünde diğeri ön panelde. Oldukça kullanışlı kolay bir ara yüzle parçaları size sunuyor. Çalma seçeneği oldukça çeşitli; klasöre, albüme, sanatçıya, müzik türüne.... gibi seçeneklere göre çalma listesi oluşturulabiliyor. Başka bir dikkat çekici özelliği SenseMe özelliği; eğer parçaları usbye atmadan önce MediaGo yazılımı ile tarattıysanız tüm parçaların meta dosyasına “12 ton analizi” ile ruh hali tanımlaması ekliyor. Bu işlem MediaGo’da zaman alan bir işlem; 800 parçayı analiz etmesi 2-3 saat sürdü. Bu şekilde usbye kopyalanmış parçaları ruh halinize göre çalabiliyorsunuz; enerjik, melankolik, heyecanlı, sert, duygusal... gibi daha bir çok ruh hali seçeneğinden istediğinizi seçerek o türde şarkıları ardı arkasına dinleyebiliyorsunuz. Buraya bir not düşmekte fayda var, MediaGo’nun ruh hali anlayışı ile benim ki tam örtüştü diyemem, ama yine de başarılı sayılır. Sonuç: +’lar: · Orijinali seviyesinde ses · Zilyon tane ayar seçeneği · Bol kişiselleştirilebilir seçenek · Kullanışlı ara yüz · Dokunma mimikleri ile kontrol -‘ler: · Navigasyon biraz zorlama · Çerçeve ile montaj, görünüş vasat · Çıkarılabilir ön panel yalan olmak zorunda kalıyor Sonucun Sonucu: Bu kadar masrafa ve zaman harcamaya değer miydi derseniz, tereddütsüz olarak evet diyemem size. Her ikisinin de kendilerine göre olumsuz yönleri var, ikisi de yüz de yüz içime sinmedi ama yola Sony ile devam edeceğim (şimdilik, bu kaşıntı ileride ne getirir kestiremem). Şimdi baktım da uzun bir yazı olmuş, yine parmaklarımın dizginleri boşalmış anlaşılan. Baştan sona okuyan olursa şimdiden sabrını tebrik ediyorum...! Yazarken kullanım detaylarının hepsi insanın aklına gelmiyor, sizin aklınıza gelen bir şeyler varsa hatırlatmalara ve sorulara açığım. Herkese sevgi ve saygılar....
Focus Club Türkiye
Bu sitenin işleticisi, bu sitede yer alan bilgi, yazı ve makalelerin doğrudan veya dolaylı olarak kullanılmasından dolayı oluşacak zararlardan sorumlu tutulamaz. Kaynak gösterme kuralına uymak şartıyla, bu sitede yer alan yazı ve makalelerin belirli bir kısmına atıf yapılmasına, link verilmesine izin verilmektedir. Kaynak (canlı link) gösterilmeden yapılan alıntılara ise izin verilmemektedir. Sitemiz, hukuka, yasalara, telif haklarına ve kişilik haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir.