Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×
  • Hoş Geldiniz!

    Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt yaptırdıktan sonra, konu açabilir, konuları yanıtlayabilir, kullanıcıların mesajlarını beğenebilir, özel mesaj yollayabilirsiniz.

    Kayıt olduktan sonra bu mesaj silinecektir.

Yerli otomobil kamuflajlı olarak yayınlandı !


Semih G.

Önerilen Mesajlar

Elektrikli Motor + Hybrid sanayinin geleceği, o konuda beyan edilen fikirlere katılıyorum. Ama unutulmaması gereken sadece ekonominin değil, aynı zamanda teknolojinin de -global- hale geldiği.

İşte size bir örnek ...

Ford Avrupa'nın geliştirdiği Ranger platformu üzerine Ford-Otosan'ın geliştirdiği 3,2lt'lik TDCI motor konuyor ve zor arazi koşullarında kullanılmak üzere (madencilik, ormancılık vs.) bir araç tasarlanıyor. Ürünün adı -Everest- ...

http://www.yenimodelarabalar.com/2015-ford-everest-1303.html

Bu araç Türkiye'ye gelmeyecek, hatta Avrupa'da satılmayacak ... Avustralya düzlüklerinde, Endonezya teneke madenlerinde, Afrika savanalarında çalışmak üzere tasarlandı. Ama bu aracın kalibrasyonu, uyumluluk akordları, testleri vs. gene Türkiye'de yapılıyor. Bu hafta başı Otosan ArGe'ye gittiğimde Everest'in hem sağdan, hem de soldan direksiyonlu modellerini mıncıklama şansını yakaladım ... araçlar -dalmaçyalı- mod'da + ArGe'de olduğundan resim falan çekemedim ama sonuçta Yeni Zellanda'da satılacak yeni HD 4x4'ün Türklere emanet edilmesi bana en hafif tabiri ile gurur verdi.

Teknolojinin globalleşmesi, ülkemizin innovasyon kapasitesinin arttırılması bu yüzden önemli ... yatırım yapacaksak 10 yaşındaki prototiplere değil, yarının teknolojisine para harcayalım ... sonuçta Saab'e ödenen para aslında hepimize ait, hazineden çıkan her sent'i bizler (vergi ödeyenler) veriyoruz. Paramız çarçur edilmemeli... 

 

  • Beğen 7
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yerli arabanın prototipi denen araçların tamamen isveçte geliştirildiği oradan TIRa yüklenip buraya TIRla geldiği görülüyor. TIR şoförü sosyal medyada bunları paylaşmış. Ayrıca Martta arabalar 7 haziran seçimi öncesi gelecek şekilde anlaşma yapılmış ancak İsveç firması bu kadar kısa sürede seçime yetiştirememiş. Bu seçime bari yetişsin diye alelacele yollamışlar . Sanırım 4 çeşit araba ısmarlanmış ancak sadece benzinli olan çalışmış. Çok övünülen elektrikli model yürümemiş. 

Yani SAABdan sadece platformu almamışız. Abicim yerli diye yutturacağımız 4 tane prototip almışız. 

http://www.hurriyet.com.tr/40-milyon-euroluk-yerli-oto-prototipleri-isvecten-boyle-gelmis-40003793

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sapla samanı birbirine karıştırıyoruz.

Konunun vurgulanan iki boyutu var:

  1. Yerli marka otomobil üretmeli miyiz tartışması
  2. Yerli otomobil üretiyoruz diye ortaya atılan siyasilerin bizleri aptal ve cahil yerine koymak ve seçim yatırımı yapmak istedikleri ayan beyan ortaya çıkan mesnetsiz beyanları.

Bence bu ikisi birbirine karıştırılmamalı. ilki enine boyuna tartışılabilir, ama ikincisinde başta kamuoyuna yönelik bir aldatmaca olduğu açık. Nitekim detaylar ve aracın yerlilik durumu giderek basına yansıdığı için baştan beri yaptığım ve taraftar bulan eleştirinin de haksız olmadığı ortaya çıktı. Her ne kadar bakan sonradan ayrıntıya girerek beyanlarını gerekçelendirmeye çalıştı ise de yapılan bence sadece ve sadece  seçim yatırımı. Son haberleri Cenk bir önceki mesajda paylaşmış. 
Evet oy toplayacağız diye milletin parasının çarçur edilmesi gerçekten yazıktır, Kaan Yağızer'in nasıl iyi yönde harcanabileceğini detaylı örneklemelerle göstererek yazdığı üzere.

İlk konuya dönersek yerli marka üretimi olmalı mı?
Bu iş kahve veya forum sohbeti kıvamında "yaaa biz niye bir yerli bir araba üretmiyoruz, cihanı titreten ülkeyiz" sorusuna konu olamaz.
Global üretim ölçeğinde güçlü-zayıf yanlarını, fırsatları-tehditleri incelersin ve bir fizibilite çalışması yaparsın.
Mükemmel bir otomotiv yan sanayimiz var, kalifiye yetişmiş elemanlar var, bolca ekonomik iş gücü var, yatırım yapılabilecek geniş araziler var, göreceli büyük bir pazar var, bunlar verimli üretim için yeterli şartlar mıdır, üretimimiz dünya ölçeğinde hangi ürünlerle rekabete girecek, bu rekabete dayanabilecek mi, öne çıkmamızı kolaylaştıracak bir niş var mı, projeyi destekleyecek finansman var mı gibi soruların cevapları bulunur ve iş dünyasını koordine edecek bir çalışma yapılır. Zaten kârlılık varsa hiç babayiğit falan aramaya gerek kalmaz, herkes atlar işe. Belli ki sağlam bir proje yok ki, para batırmaya hazır bir babayiğit aranıyor. 

Sonuç olarak Türkiye'ye maddi manevi kazanç sağlayacak her proje destek görecektir ama kurnazlıkla bezenmiş hamaset zemininde filizlenen bir çalışma ne destek görür ne de başarılı olur.

@Kaan Yagizer paylaştığın güzel örnekler için teşekkürler, şu karanlık ortamda biraz yüzüm aydınlandı. 

Cem Boneval tarafından düzenlendi
  • Beğen 5
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Siyaset havası mi var  bu projede yani?başka yatırımlar ileri dönük yerli araba oy için garip.o mantıkla secimden sonra yerli araba projesi ıptal galiba hacattepe de yaptı araç evt s1 siyasete alet olmadı yani.bütün projeler siyasetçilere biseyler ekler zaten.ya anası ile ya anısı ile anılırlar.ben siyaset yüzünden bu işi yaptıklarını anlamamıştım.Aydınlandim bende.babacan dediği var dünyada 100% yerli yoktur kökene inerseniz diye arastirayim bari.bu işler gizli tutuluyor proje hırsızlığı yüzünden dalmaçyalı oluyor ya denemeler istişare edilmemesi mi  hataların olması kaan abinin yakaladıklari(dogruda buldum)onlar düşünmüyorlar merak ettim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bakan Işık tarafından yapılan detaylı açıklama da burada yerini bulsun:

"Otomotiv sektöründeki gelişmeler takip edildiğinde fosil yakıtlara olan bağımlılık, yakıt tüketimi, enerji güvenliği ve çevresel kaygılardan dolayı elektrikli araçların geliştirilmesi ve üretimi konusunda günümüzde yoğun çalışmalar gerçekleştirildiği ve küresel elektrikli araç marketinin her geçen gün daha hızlı bir şekilde büyümekte olduğu görülüyor.
2014 yılında 300,000’in üzerinde elektrikli araç ruhsatı alındı ve toplam elektrikli araç sayısı 700,000’in üzerine çıktı. Bu yıl ise satışlardaki tırmanış devam ederek Eylül ayı itibariyle 1 milyon araç eşiği aşıldı.
Fakat bu araçların büyük bir çoğunluğu Amerika, Japonya ve Çin yollarında bulunmalarına rağmen, kendi ülke pazar paylarının hala yüzde 1’inin bile altında kalıyor. Elektrikli araç pazarının en hızlı büyüdüğü ülke ise 2014 yılında yüzde 13’un üzerinde pazar payına sahip olarak yollarındaki her 100 araçtan 1’ini elektrikli hale getirmeyi başaran Norveç.
Elektrikli araç satışlarının yüksek olduğu bu ülkeler incelendiğinde pazarın genişlemesinin en önemli etkenlerinin başında bu alandaki devlet politikası ve teşvikler olduğu gözleniyor.
Araçların satışlarının dağılımlarına bakıldığında ise Renault-Nissan partnerliği, General Motors, Tesla, Mitsubishi ve Toyota firmalarının öne çıktığı görülüyor. Pazarın büyümesi, LG Chem Ltd. (Kore), BYD (Çin) ve Panasonic Corp. (Japonya) basta olmak üzere, birçok batarya tedarikçilerinin satışlarında da önemli ölçüde büyümeye yol açarak 2014 yılında elektrikli araç batarya pazarını 2 milyar doların üzerine çıkardı.
Araç marketindeki bu hızlı büyüme ve Tesla’nın Gigafactory’sinin de açılması ile batarya pazarının 2020 yılında katlanarak artacağı tahmin ediliyor. 
Elektrikli araç teşvikleri, batarya teknolojisindeki gelişmeler, giderek katılaşan emisyon standartları ve artan şarj altyapıları gibi etkenler de göz önünde alındığında elektrikli araçların önümüzdeki yıllarda daha da yaygın hale gelmesi kaçınılmaz bir hal alıyor.
Yukarıda belirtilen veriler ışığında gelişmiş ülkelerin elektrikli araç teknolojilerine önemli yatırımlar yaptığı ve bu araçların dünyadaki market payının giderek arttığı görülüyor.
Türkiye ise OECD ülkeleri içerisinde en fazla enerji ihtiyacı artışı olan ülkeler arasında yer alıyor ve bu enerjinin büyük bir bölümünün petrole bağımlı olan ulaşım sektöründe kullanılıyor.
Bu kullanılan petrolün negatif çevresel etkileri yanında çok büyük bir bölümünün ithal edildiği de göz önüne alındığında Türkiye’nin binek araçlarda petrol kullanımını azaltan ve enerji verimliliğini arttıran teknolojilere yönelmesinin önemi ortaya çıkıyor.
Ülkemizde bu alandaki çalışmalar birçok Avrupa ülkesine kıyasla daha yeni de olsa; dünya otomotiv ve hafif ticari araçlarındaki başarımız, konvansiyonel araçlar için güçlü alt sistem üreticilerinin ve yan sanayisinin bulunması, AR-GE ve yatırım teşviklerinde sağlanan yeni avantajlar ve ülkemizin coğrafi konumu gibi hususlar, yerli elektrikli araç geliştirilmesi ve üretim yapılabilmesi konusunda önemli avantajlar sağlıyor.
Otomotiv sektöründeki gelişmeler takip edildiğinde fosil yakıtlara olan bağımlılık, yakıt tüketimi, enerji güvenliği ve çevresel kaygılardan dolayı elektrikli araçların geliştirilmesi ve üretimi konusunda günümüzde yoğun çalışmalar gerçekleştirildiği ve küresel elektrikli araç marketinin her geçen gün daha hızlı bir şekilde büyümekte olduğu görülüyor.
2014 yılında 300,000’in üzerinde elektrikli araç ruhsatı alındı ve toplam elektrikli araç sayısı 700,000’in üzerine çıktı. Bu yıl ise satışlardaki tırmanış devam ederek Eylül ayı itibariyle 1 milyon araç eşiği aşıldı.
Fakat bu araçların büyük bir çoğunluğu Amerika, Japonya ve Çin yollarında bulunmalarına rağmen, kendi ülke pazar paylarının hala yüzde 1’inin bile altında kalıyor. Elektrikli araç pazarının en hızlı büyüdüğü ülke ise 2014 yılında yüzde 13’un üzerinde pazar payına sahip olarak yollarındaki her 100 araçtan 1’ini elektrikli hale getirmeyi başaran Norveç.
Elektrikli araç satışlarının yüksek olduğu bu ülkeler incelendiğinde pazarın genişlemesinin en önemli etkenlerinin başında bu alandaki devlet politikası ve teşvikler olduğu gözleniyor.
Araçların satışlarının dağılımlarına bakıldığında ise Renault-Nissan partnerliği, General Motors, Tesla, Mitsubishi ve Toyota firmalarının öne çıktığı görülüyor. Pazarın büyümesi, LG Chem Ltd. (Kore), BYD (Çin) ve Panasonic Corp. (Japonya) basta olmak üzere, birçok batarya tedarikçilerinin satışlarında da önemli ölçüde büyümeye yol açarak 2014 yılında elektrikli araç batarya pazarını 2 milyar doların üzerine çıkardı.
Araç marketindeki bu hızlı büyüme ve Tesla’nın Gigafactory’sinin de açılması ile batarya pazarının 2020 yılında katlanarak artacağı tahmin ediliyor. 
Elektrikli araç teşvikleri, batarya teknolojisindeki gelişmeler, giderek katılaşan emisyon standartları ve artan şarj altyapıları gibi etkenler de göz önünde alındığında elektrikli araçların önümüzdeki yıllarda daha da yaygın hale gelmesi kaçınılmaz bir hal alıyor.
Yukarıda belirtilen veriler ışığında gelişmiş ülkelerin elektrikli araç teknolojilerine önemli yatırımlar yaptığı ve bu araçların dünyadaki market payının giderek arttığı görülüyor.
Türkiye ise OECD ülkeleri içerisinde en fazla enerji ihtiyacı artışı olan ülkeler arasında yer alıyor ve bu enerjinin büyük bir bölümünün petrole bağımlı olan ulaşım sektöründe kullanılıyor.
Bu kullanılan petrolün negatif çevresel etkileri yanında çok büyük bir bölümünün ithal edildiği de göz önüne alındığında Türkiye’nin binek araçlarda petrol kullanımını azaltan ve enerji verimliliğini arttıran teknolojilere yönelmesinin önemi ortaya çıkıyor.
Ülkemizde bu alandaki çalışmalar birçok Avrupa ülkesine kıyasla daha yeni de olsa; dünya otomotiv ve hafif ticari araçlarındaki başarımız, konvansiyonel araçlar için güçlü alt sistem üreticilerinin ve yan sanayisinin bulunması, AR-GE ve yatırım teşviklerinde sağlanan yeni avantajlar ve ülkemizin coğrafi konumu gibi hususlar, yerli elektrikli araç geliştirilmesi ve üretim yapılabilmesi konusunda önemli avantajlar sağlıyor."

Kaynak: http://www.businessht.com.tr/otomotiv/haber/1143262-yerli-elektrikli-aracin-gelistirilme-hikayesi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Enerji talebindeki artışın ve Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı ile ilgili güzellemeler 30 senedir yapılıyor zaten. Ama ortaya koyduğumuz çözümler gerçekten içler acısı. Neresinden tutsanız elinizde kalan enerji sektöründeki vizyonsuzluk haliyle otomotiv sektörüne de sirayet etmiş zaten.

Ben Türkiye koşullarında otomobiller, elektrikli olmuş ya da fosil yakıtla çalışmış çok bir şey farkedeceğini düşünmüyorum. Zira biz elektriği de ithalat yoluyla alınan fosil yakıtlardan elde ediyoruz.

Yani 1 birim enerjilik ithal petrol kullanmamanın karşılığı olan elektriği zaten 1 birim enerjilik elektrik ithal doğalgaz/kömür üretimiyle karşılayacaksınız. Maliyetler konusunda nüanslar olmakla beraber özetle fosil yakıt kullanıyoruz ve dışa bağımlıyız. Bu koşullarda benim arabamda emisyon yok demek en basit tabiriyle vicdani bir mastürbasyon olabilir. Biz 15 sene boyunca akıl almaz bir biçimde doğal gaza yaptık. Doğal gazı olmayan ülkeyi doğal gaz çevrim santralleriyle donattık. Şimdi de HES yapacağız diye orman katliamı yapıyoruz. Ondan sonra utanmadan "benim arabam 0 emisyon" mu diyeceğiz?

İlla yatırım ve Ar-Ge yapmak istiyorsan git temiz enerjiye yatır paranı, insan gücünü.

 

  • Beğen 5
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

Yahu siyasi tercihleriniz farklı olabilir ancak yerli otomobil konusundaki çalışmaları bu kadar basite alan yorumlar bence gereğinden fazla insafsızca ve aynen sizin eleştirdiğiniz gibi "siyasi" olmuş.

 

Türkiye'nin bütün mülkiyet hakları kendine ait bir "otomobil markası" sahibi olması başlı başına önemli bir hamledir. Yoksa bu torpido kapağı Çin de imal edilmiş yerli diye siz kimi kandırıyorsunuz derseniz maksatlı ve dünya gerçeklerinden habersiz bir yorum yapmış olursunuz. Dünyaca ünlü markaların bir çoğu esasen fikri mülkiyet hakları sayesinde gelir sahibi olur ve yatırım kararlarında insiyatifi elinde barındırır. 21. yüzyılda pazara satılan şey esasen algılar ve markalardır.

 

Ülke'ye, projeye, yapılabileceklere sadece siyasi önyargılar yahut tercihler yüzünden inanmamak ise aynen körü körüne inananların yakalandığına benzeyen bu ülkenin en ciddi hastalığıdır.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

3 saat önce, Abdussamed Acar said:

Yahu siyasi tercihleriniz farklı olabilir ancak yerli otomobil konusundaki çalışmaları bu kadar basite alan yorumlar bence gereğinden fazla insafsızca ve aynen sizin eleştirdiğiniz gibi "siyasi" olmuş.

 

Türkiye'nin bütün mülkiyet hakları kendine ait bir "otomobil markası" sahibi olması başlı başına önemli bir hamledir. Yoksa bu torpido kapağı Çin de imal edilmiş yerli diye siz kimi kandırıyorsunuz derseniz maksatlı ve dünya gerçeklerinden habersiz bir yorum yapmış olursunuz. Dünyaca ünlü markaların bir çoğu esasen fikri mülkiyet hakları sayesinde gelir sahibi olur ve yatırım kararlarında insiyatifi elinde barındırır. 21. yüzyılda pazara satılan şey esasen algılar ve markalardır.

 

Ülke'ye, projeye, yapılabileceklere sadece siyasi önyargılar yahut tercihler yüzünden inanmamak ise aynen körü körüne inananların yakalandığına benzeyen bu ülkenin en ciddi hastalığıdır.

 

Körü körüne alkışlamak da bir hastalıktır ama. Marka yok, yatırım yok, ciddi bir adım yok, sadece reklam var. Benim itirazım buna. Önce tübitak da geliştirildi dendi, prototip yaptık vs dendi ama sonra 2007 model batık bir araba modeli çıktı. Tırlarla gizlice getirdiler, üzerini bantlayıp, prototip yaptık diye sundular. En basit ifade ile yalan söylediler.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Türkiye Bilimler Akademisinin 48.nci genel kuruluna katılan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık yerli otomobilin dördüncü prototipinin 22 Aralık Cuma günü hazır olacağını, seri üretimin ise 2019 yılının sonunda başlanacağını duyurdu.

Dördüncü prototipin Crossover modeli olacağını söyleyen Bakan Fikri Işık "Buna da tüm Tübitak'ın teknolojisini yükleyeceğiz ve testlere başlayacağız 2016 yılı sonu itibarı ile her türlü mevsim, arazi, iklim şartlarında testlerini, denemelerini yapacağımız bir filo üretmeyi planlıyoruz. 2018 Mayıs-Haziran aylarında tanıtımı, 2019 sonuna kadar da seri üretimle araçların piyasaya çıkmasını sağlayacağız" şeklinde açıklama yaptı. 

  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 hafta sonra...

Bu hükümet araba konusunda şu ana kadar genel yorumlarda güvenilmez aldatmacı hatta yalancılıkla itham oluyor ama bu pek alışık olmadığımız bir yorum tarzı değil çünkü konuyu milli araba meselesinden çok hükümetin yeteneklerinin güvenirliğinin sorgulanmasına atıf yapılıyor başından beri iyi niyetle bir projeye en azından başlanmış olması dahi bugüne kadar pek birşey üretememiş güzel ülkemde değer bulmuyor malesef hükümete güven meselesine gelince haklısınız bitirilen bolu tünelinden başladılar tüp geçit havalimanları stadyumlar atak helikopteri altay tankı milli piyade tüfeği uydular insansız hava araçları suya indirilen davaş gemileri 3. Köprü savunma sanayindeki gelişmeler Araçlı tüp geçit bunlar en azından sabretmeniz için referans olamazmı 2018 de umarım burda yazarız 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.