Tevfik Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 (düzenlendi) Beni çok etkileyen fotoğraflardan biri... Fotoğrafın çekilmesinden kısa süre sonra şehadet mertebesine yükselmiş bir birliği görüyoruz. Yüzlerdeki inanç, vakur duruş yanında ve ölüme giderken bile, yanlarında bulundurdukları zayıf, çelimsiz, ama sevgi gördükleri belli olan iki köpek ve bir ceylan "Onlar"ın evrensel ölçüdeki sevecenliklerini de ifade ediyor. Bugünü "Onlar"a ve başlarında bulunan ve ertesi gün kalbinin üstündeki cep saati şarapnelle parçalanacak olan büyük askere borçlu olduğumuzu unutmayalım, unutturmayalım. İfade etmek istediğini anlıyorum, ancak Çanakkale bir savunma zaferidir, canı pahasına vatanını toprağını koruma destanıdır, bunun muhasebesini yapmak bence saygısızlık olur, en derin saygı ve şükranla anılması söz konusu olabilir ancak... Ben saygısızlık yapmıyorum saygısızlığı o dönem daha kemikleri çürümeden boğazdan top atışlarıyla bando mızıkayla istanbula girişine izin verenlerdir.Siz bilim adamısınız üzgünüm ama bende sizden sevgi kelebeği gibi söz duymak istemezdim.Sevgi kardeşlik barış foklar ölüyor kutuplar eriyor gibi...Ben tarihimizin gerçeklerini istiyorum ölü sayısı nedir...gerçekte neden kıcı kırık bir fırkateyn yüzünden ülkemiz işgale uğradı...neden benim dedem traplusgarptan bir vagon içinde kendi dışkısını yiyer halde 40 gün yolculuk ettirildi tarihini bilmeyen bir ulusus hep makara hep mitler destanlar yok gökten indiler yok yeniçeriler savaştı yok sakallı adamlar geldi...Çanakkale savaşı benim açımdan hezimettir.Dini dua okur ne dediğini bilmez ama duvara işerken korkan destur deriz.tarihini bilmeyiz...osmanlıyı saraydan ibaret zanneder tv den öğrenir haremi merak eder gerçek türk halkının anadoluda nasıl yasadıgına dair tek kare resim bilgi v.s bilmeyiz...savaşları karadan denizden uçurur bolbol kahramanlık destanı yaparız ....boş muhabbet bunlar sadece gerçeği bilmek hakkımız yine övünelim yine aglıyalım yine gurur duyalım ama gerçeklerimizle timsah gözyaşlarıyla değil..... Not...Çanakkale savaşı Mustafa Kemal tarafından değil birçok komutan tarafından kazanılmıştır.Kendisi orduları başarı gösterdiği için ikinci gup komutanlardan biridir ve Yarbaylıktan birçok başarıya imza attığı içinAlbay rütbesine yükselir.Birçok Alman komutan vardır yani savaşı yarbaylar değil generaller yönetir.Onun için tarihi bilmek gerekir...birilerinin yıllarca empoze ettiklerini değil... Mart 18, 2015 Tevfik tarafından düzenlendi 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Cem Boneval Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 (düzenlendi) Sevgili @Tevfik, yazdıklarına gönülden katılıyorum, "filler tepişir çimler ezilir" misali emperyalist güçlerin oyunlarına kurban giden milyonlar var insanlık tarihinde. Ancak tarihimizi bilmediğimizi nitelemek ayrı şey, uluslararası düzeyde kabul görmüş bir savunma zaferini hamaset diye belirtmek ayrı şey. Ben şu anda Çanakkale savaşına tarihi perspektif içerisinde emperyal stratejilerin bir oyun hamlesi olarak bakmıyorum, o apayrı bir analiz konusu, orada bir avuç toprak uğruna gözünü kırpmadan ölüme giden, ya da belki daha doğru tabirle gönderilen, onbinlerce insanın cesaretini, kaderini kabullenişini, bu minvalde yiğitliğini kutsuyorum. "Sevgi sözcükleri"ni de savaş alanında bile hayvan sevgisini ihmal etmeyecek olgunluğun, ki bunu bugün mumla arıyoruz, bir göstergesi olarak kullanıyorum. Farklı bir siyasal kurgu onları ölümden kurtarabilirdi belki, Enver Paşanın eylemlerini alt alta yazmak hataları bulmayı kuşkusuz kolaylaştırırdı, ama konu bu değil. Mustafa Kemal'in askeri dehasını ve Çanakkale savunmasındaki etkin konumunu Alman komutanların zafere olan katkılarını vurgulayarak ne kadar azaltabiliriz ondan da emin değilim. Kaldı ki özellikle cephe komutanı diye nitelendirilen "ünlü ve güçlü" General Liman von Sanders tüm savunma stratejisini yanlış kurguladığını itiraf ediyor gibi yapmıştır, ama esas amacı farklıdır ve bu düzeyde kaybın bence en önemli sorumlularındandır. Ayrıntıları yazmıştım. Neyse konuyu uzatmak istemiyorum, yeterince çalışma var bu konuda, bu forumun kapsamını aşar konu, dileyen bulur okur öğrenir, biz şu anda farklı açılardan bakıyoruz, o kadar. Mart 18, 2015 Cem Boneval tarafından düzenlendi 4 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Mehmet Demir Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 (düzenlendi) Ruhları şad olsun. bizler daha 10 yıl öncesini göremezken adamlar 100-200-300 yıllık planlarını uygulamaya devam ediyorlar. Allah hepimize akıl fikir versin de oyuna ve gaza gelmeyelim. Mart 18, 2015 Mehmet Demir tarafından düzenlendi 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hüseyin ipek Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Ölen şehitlerimizin ruhu şad olsunda...Çanakkale savaşı galibiyet midir...hezimet midir pek bilemiyorum ben açıkçası....mitleştirilmiş tarih kitaplarından arındırılarak düşünülmesi ve savaşın sonuçlarının ona göre yorumlandırılmasını isterim kendi adıma.... 1.Dünya savaşının nedenleri 2.Abdulhamid'e kadar dayanır.Savaşa Almanya tarafında girmek zaten başlı başına hezimetti.Ancak Çanakkale'nin sonrası adına en önemli sonucu tamamen Osmanlı düşmanı olan Çarlık Rusya'sının yıkılıp Bolşevik Rusya'nın kurulmuş olmasıdır ki Kurtuluş mücadelesi verilirken Tbmm ile Bolşevik Rusya birbirlerinin haklarına saygı duyacaklarına dair antlaşma imzalamıştır (moskova ant.) Kurtuluş savaşında itilaf devletleri yanında kuzeyde bir de güçlü Rusya ile mücadele etmek zorunda kalmak ise tek kelimeyle felaket olurdu.Bu yüzden Çanakkale belki de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda en önemli yere sahip savaştır. Bunun dışında Cem abinin belirttiği gibi başlı başına savunma adına bir milletin yazdığı destan olarak bile tarihimizde çok önemli bir yere sahip 2 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tevfik Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 1.Dünya savaşının nedenleri 2.Abdulhamid'e kadar dayanır.Savaşa Almanya tarafında girmek zaten başlı başına hezimetti.Ancak Çanakkale'nin sonrası adına en önemli sonucu tamamen Osmanlı düşmanı olan Çarlık Rusya'sının yıkılıp Bolşevik Rusya'nın kurulmuş olmasıdır ki Kurtuluş mücadelesi verilirken Tbmm ile Bolşevik Rusya birbirlerinin haklarına saygı duyacaklarına dair antlaşma imzalamıştır (moskova ant.) Kurtuluş savaşında itilaf devletleri yanında kuzeyde bir de güçlü Rusya ile mücadele etmek zorunda kalmak ise tek kelimeyle felaket olurdu.Bu yüzden Çanakkale belki de Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda en önemli yere sahip savaştır. Bunun dışında Cem abinin belirttiği gibi başlı başına savunma adına bir milletin yazdığı destan olarak bile tarihimizde çok önemli bir yere sahip Ders kitaplarından alıntılarla oluşmuyor tarih...o senin görüşün bu da benim... Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Osman Türkol Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Sayın Türk Milleti ,bu gün bu topraklar üzerinde varlığımız devam ediyor sa bunu başta,Ulu önder ATATÜRK'e ve onun silah arkadaşları olan şehitlerimize ve gazilerimize,bu uğurda canlarını feda eden her insanımıza canı gönülden minneti bir borç bilirim.Ruhları şad olsun mekanları cennet olsun.ALLAH,Hz.Muhammed (S.A.V )peygamberimize ve o şehitlere komşu olmayı nasip etsin. 3 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hüseyin ipek Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 (düzenlendi) Ders kitaplarından alıntılarla oluşmuyor tarih...o senin görüşün bu da benim... Gerçeklerin görüşü olmaz.Önemli olan gerçeğe uulaşabilmekte.Şu durumda kim neye inanmak isterse inanır haklısınız. Mart 18, 2015 hüseyin ipek tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tevfik Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Gerçeklerin görüşü olmaz.Önemli olan gerçeğe uulaşabilmekte.Şu durumda kim neye inanmak isterse inanır haklısınız. “Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça; Savaş bir cinayettir.„ — Mustafa Kemal Atatürk Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
hüseyin ipek Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2015 “Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça; Savaş bir cinayettir.„ — Mustafa Kemal Atatürk Çok doğru Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Cem Boneval Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2015 (düzenlendi) Bir de bunlar var: Aynı anda hem savaşa hazırlanıp, hem de savaşı önleyemezsiniz. Büyük güce sahip egemen devletler olduğu sürece savaş kaçınılmazdır. Eğer bir adam marşla uyum içinde yürüyebiliyorsa, o değersiz bir yaratıktır. Kendisine yalnızca bir omurilik yeterli olabileceği halde her nasılsa yanlışlıkla bir beyni olmuştur onun. Uygarlığın bu kara lekesi en kısa sürede yok edilmelidir. Emirle gelen kahramanlıktan, bilinçli ve bilinçsiz şiddetten, aptalca yurtseverlikten, tüm bunlardan nefret ediyorum. Ben savaşı ve o soğuk silahları öylesine tiksindirici ve aşağılayıcı buluyorum ki böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa kendimi yok ederim daha iyi... Benim anlayışıma göre sıradan bir cinayet, savaşta adam öldürmekten daha kötü değildir. Her savaş insanlığın ilerlemesini engelleyen kötülük zincirine bir halka ekler. İnsan savaş gibi inanmadığı bir şey için acı çekeceğine, barış gibi inandığı bir dava uğruna ölse daha iyi değil mi. İnsanlar kendileri karşı çıkmadıkça, hiçbir şey savaşları ortadan kaldıramaz. Propagandayla zehirlenmedikleri sürece kitleler asla savaş düşkünü değildirler. Sadece barışçı değil, militan bir barışçıyım. Barış için savaşmaya hazırım. Savaş insan toplulukları arasındaki çatışmanın en azgın biçimidir; aynı zamanda en trajik. Üçüncü dünya savaşında hangi silahlar kullanılacak bilmiyorum, ama dördüncü dünya savaşında insanlar taş ve sopalar kullanacaklar. Mart 19, 2015 Cem Boneval tarafından düzenlendi Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Alperen G. Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2015 Biraz uzun ama lütfen sabredip okuyunuz... Çanakkale belediye başkanı'nın dün yaptığı konuşmadır.. saygıdeğer konuklar, sevdalısını geride bırakıp, anasının nasırlı ellerini öpüp 100 yıl önce bizler için kavgaya tutuşanları, istikbalimiz için istiklal mücadelesi verenleri, savaştan barış çıkartanları, cumhuriyetimize önsöz yazanları anmaya geldiniz. beklendiğiniz topraklardasınız. çanakkale’de değil çelikten kaledesiniz. “siperlerde bize de yer açın” diye haykıranlar, “dedeciğim biz geldik” diyenler, dünyadaki mahşerin 100 yıllık iftiharını yaşamaya hoşgeldiniz. biz çanakkalelilere onur verdiniz. değerli konuklar, sesime kulak verenler, sizi tanıyorum. sesimin şu an ulaştığı sizleri; adınızı, hayatınızı bilmesem de tanıyorum. yanınızda değildim, ama duydum. çanakkale türküsü söylenince eşlik ettiniz. görmedim ama biliyorum, siz de kınalanıp cepheye gönderilen aslanları, kendi cenaze namazını kılanları duyunca gözyaşı döktünüz. 15 yaşında toprağa düşenleri, okullarını bırakıp cepheye koşanları duyunca yandınız. nice acıları ve kahramanlıkları duyunca boğazınız düğümlendi, vücudunuz ürperdi. dualarınızda, dudaklarınızda onlara da yer verdiniz. evet sizleri biliyorum. seyit onbaşı kadar olmasa da ağır yüklerin altına girdiniz. anafartalar’da mustafa kemal kadar olmasa da, acılara şahit oldunuz, nice darboğazlardan geçtiniz. mustafa kemal gibi siz de kalbinizden vuruldunuz. onurunuzu, namusunuzu, inancınızı çanakkale gibi korudunuz. hayatınızın bir yerinde çanakkale gibi saldırılara uğradınız, çanakkale gibi direndiniz. artık siz de çanakkale’siniz. çanakkale sizsiniz. değerli konuklar müsaadenizle şimdi sizlere seslenmeyeceğim. sizlere siperleri, gemileri, birlikleri, tüfekleri de anlatmayacağım. çünkü bugün bütün kelimeler kifayetsiz, bütün cümleler yetersiz. 100. yıl nedeniyle bu defa aziz şehitlerimize hitap etmek, onların manevi ruhlarına seslenmek istiyorum. ey bu topraklar için toprağa düşenler, bir hilal uğruna güneş gibi batanlar, siz kara toprağın üstünde de, altında da bir oldunuz, bizse ayrıştık, bölündük, hatta birbirimizi öldürdük. siz fakirlik içinde kazandınız, bizse, zenginleştikçe kaybettik. siz düşmanınızı bile kucağınıza aldınız, bizse dostumuzun dahi boğazına sarıldık. dün bir avuç yer ne kadar çok kişinin olmuş, bugün koskoca bir memleket ne kadar az kişinin kalmış, siz şimdi ebedi istirahatgahınızda uyuyorsunuz, bizse derin uykulardayız. ve asıl uyuyan biziz. ve seyit onbaşı’ya sesleniyorum. sen sadece 215 kiloyu değil koca seyit, sen vatan yükünü de sırtlayıp kaldıransın. oysa biz senin gibi ağır yüklerin altına giremedik. kolayı seçtik, sana layık olamadık. sen düşmanın dümenini bombalarken, biz düşmanın dümen suyuna girdik. takımıyla yahya çavuşa sesleniyorum. 63 kişilik birliğinle kenetlenip bir olan yahya çavuş, sen 2000 kişiye karşı destanlar yazansın. bizse senin gibi, takımın gibi zorluklara karşı bir olamadık. 12 eylül’de bölündük, sivas’ta yüreğimize ateşler düşürdük, maraş’ta ve daha nicelerinde insanlığımızı öldürdük. sevdiğini geride bırakan kahraman, sen yârinin kokusunu, barutun kokusuna terk edensin. yar diye vatanını bilen, ölümü beklerken bile kadınına mektup yazıp, ruhum diye hitap edebilensin. bizse kadınlarımızı hak ettiği yere getiremedik, özgecanları ve daha nice kadınlarımızı hayatta tutamadık. sen kadınına mektubunun arasında çiçekler gönderirken, biz gözlerinin altından morluğu, vücudundan karayı, yarayı eksik edemedik. sizlerin vücudundaki kurşunlar onur madalyanız, kadınlarımızın vücutlarındaki morluklarsa bizim utanç vesikamızdır. biz erkek olduk, ama adam olamadık. anafartalar kahramanı mustafa kemal’e sesleniyorum. sen mektubunda düşmanların evlatları için “kahramanlar” diyensin, onların annelerine “gözyaşlarınızı dindirin” diye seslenensin. ve sen onları da evlat bilip, bu toprağı dost diye tanıtansın. biz senin gibi hoşgörülü olamadık. bu vatanda herkesi kucaklayamadık. değil yabancı anaların gözyaşlarını dindirmek, kendi analarımızın bile gözyaşlarını durduramadık. * sözün özü “1915 çanakkale ruhu” sınavından çok da başarılı çıkamadık. ama çok şey öğrendik. ben de çok şey öğrendim. büyük balığın, küçük balığı her zaman yiyemeyeceğini, nusrat senden öğrendim. merminin mertlikle, tüfeğin yürekle boy ölçüşemediğini siz atalarımızdan öğrendim. çanakkale’de, küllerinden yeniden doğmayı prangaları kırıp, yeniden ayağa kalkmayı öğrendim. çanakkale’yle ilgili birçok şeyi bildim, öğrendim, anladım. ama bir tek şeyi anlayamadım. ey büyük atatürk, seni anlayamayanları anlayamadım. *** ey analarının goncagülleri ve babalarının koç yiğitleri gene de üzülmeyiniz ve huzur içinde uyuyunuz. sizlerin huzurunda diyorum ki, anafartalar’da ki gibi türkiye’ye hücum da etseler, arıburnu gibi direniriz. conkbayırı’nda ki gibi kalbimizden şarapnelle de vurulsak, namazgah tabyası gibi topla da dövülsek, çimenlik kalesi gibi dik, kilitbahir kalesi gibi sağlam dururuz. 57. alay gibi gerektiğinde son neferimize, son nefesimize kadar mücadele ederiz. yürüdüğü yolda iz bırakmayan, o yoldan geçmiş sayılmaz. ey şehitlerimiz, siz de çanakkale’de iz bıraktınız. haşa ne çanakkale’si, tarihimizde de, yüreğimizde de, ruhumuzda da iz bıraktınız. bizler ilhamımızı siz şehitlerimizden alıyoruz, biz de sizin gibi özgürlüğümüze ve barışa bu kentte sahip çıkıyoruz. 100 yıl önce hiç düşünmeden canından vazgeçen sizler bağımsızlığınızdan, özgürlüğünüzden vazgeçmediniz çocuklarından, analarından kopan sizler hürriyetinizden koparılamadınız. şimdi, mehmet akif gibi hep bir ağızdan haykırarak diyeceğiz ki; ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. aziz şehitlerimiz size söz; barışın kenti çanakkale’de, ülkemizde ve dünyada barışı yücelteceğiz. kardeş olacağız. çünkü çanakkale savaşı kardeşlerle, düşmanların savaşıdır. çünkü kardeşliğe yapılan bir hücum, tek kelimeyle ihanet katarına eklenmektir. türkle - kürt çatışırsa ne türk kalır ne kürt aleviyle - sünni ayrışırsa ne alevi kalır ne sünni. oysa türkle - kürt, aleviyle-sünni birleşirse ne zalim kalır ne de zulüm. onun için barışın kenti çanakkale’den, savaşın 100. yıldönümünden haykırıyorum; meriç kıyısındaki minicik bir kum tanesinden, ağrı dağı’nın yamacındaki yabani bir ota kadar her yere barış istiyoruz sinopta şu anda sahile vuran bir dalganın köpüğünden, hatay’ın kızılçat köyünde açan çiçeğe kadar herşeyde barış istiyoruz. istiyoruz ki; etrafımızdaki çember daralmasın, barış ve özgürlük nefes alsın. barışın kenti çanakkale’nin belediye başkanı olarak; inatla ama umutla barışın hakim olduğu bir dünya hayalimi sürdüreceğim. biliyorum ki ; şehitlerimizin mezarlarında ki her bir kitabeyi öpen çanakkale rüzgarı, koparılmış güller gibi solan kahramanlardan her yere barış taşıyacak. biliyorum ki; 100 yıl önce kavuşma hayallerinin eriyip kül olduğu bu yerden, barış adıyla bir kıvılcım yanıp, çoban ateşiyle dağları dolaşacak. bunun için biz de siz şehitlerimiz gibi; ekmeğimizden tasarruf edeceğiz, ama şerefimizden asla candan olacağız, yardan olacağız, ama özgürlük ve barış kokan bir dünyadan asla biz de sizler gibi; düşmanımızı kucağımızda taşıyacağız, ama sırtımızda asla. son nefesimizi tüketeceğiz, ama onurlu mirasınızı asla. bedenimizi çiğnetiriz, ama özgürlük ve barış yeminimizi asla. ey aziz şehitlerimiz, siz toprağın altındakiler, biz üstündekilere ilham olsun. bükülmez bileklerinize, korku bilmez yüreklerinize selam olsun. özgürlük için toprağa düşüp, toprak olan siz şehitlerimizin ruhları şad olsun. saygıdeğer misafirler, 18 mart şehitler günü ve çanakkale deniz zaferi’nin 100. yılı anma konuşmama son verirken; bizlere bağımsız, başı dik bir ülke, özgürlükçü bir ruh miras bırakan başta mustafa kemal atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere, onların kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsüyle, ülkemizin varlığı ve bütünlüğü için dün olduğu gibi bugün de hiç düşünmeden canını vermiş türk silahlı kuvvetlerimizin, emniyet teşkilatımızın tüm şehitlerini rahmet, gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. çanakkale gibi tarihi sorumluluğu çok büyük bir kentin belediye başkanı olmanın onuru ve 1915’in omuzlarımızdaki derin sorumluluğuyla sizleri sevgi ve saygıyla selamlarken son sözüm şudur; yaşasın kardeşliğimiz , yaşasın özgürlüğümüz ve yaşasın barış... canakkale belediye baskanı ülgür gökhan 12 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Cem Boneval Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2015 Sadece 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tevfik Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2015 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 19, 2015 Yoldayim.....iste benim Cemim dedim....iste duymak istediklerim....bakin vatan icin soyke yazar izmir sehitliginde VATAN ve NAMUS herkes omrunu seve seve verir...ama sirf iki kisinin dudagindan dokulen bir soz yuzunden...orada yasanan acilar asla dile guetirilmedi...call of duty degil orasi beyler olunce yenid3n baslamiyorsunuz....ordaki doktorlar bile artik sonunda yaralilardan basitlerle ugrasip geri kalanini olume terkediyor cunku tedavi edemiyorlar...kan kokan itin kokan pacalarindan kan sizan dizanteri tifodan...ceset kokusundan hey 15 li sarkisindan tutun...m akif ersoy neden bedr in aslanlari gibiydik der sizce siirinde...600 milyonda bir ihtimal olan kursunlar havada carpismistir...neyse hayatta en nefrer ettigim sey savastir... Er ryani kurtarmak filminde soyle bi replik varfir hafizalara kazinan komutanim bizi muzaffer etmesi icin tanriya dua ediyoruzda onlar kime dua ediyor ... 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Serkan Z. Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2017 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2017 (düzenlendi) ''Komutanım benim tüfek bozulmuş tetik basmıyor." diyen askere, Komutanı tarafından "Tüfek sağlam oğlum senin parmağın kopmuş." denilen kahramanlık destanıdır ÇANAKKALE... Aziz Şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyoruz... --22 dakika sonra eklendi-- Çanakkale Savaşlarında savaşıp, bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generali Bridges, yurduna döndükten sonra anlattığı bir savaş hatırasında şöyle diyor: "Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirsiniz. Hiç unutmam, savaş sahasında dövüş bitmişti. Yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk. Az evvel Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri de kendi gömleğini yırtmış, onun yaralarını sarıyor, kanlarını temizliyordu. Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık: - Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun? Mecalsiz haldeki Türk askeri şu karşılığı verdi: - Bu Fransız yaralanınca cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı. Bir şeyler söyledi, anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulsun, anasının yanına dönsün. Bu asil ve alicenap duygu karşısında hüngür hüngür ağlamaya başladım. Bu sırada emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaradan yanaklarımdan sızan yaşların donduğunu hissettim. Çünkü, Türk askerinin göğsünde bizim askerinkinden çok daha ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikisi de öldüler..." Fransız Generali BRIDGES Çanakkale Savaşları Komutanı Bu savaş bunun gibi yüce gönüllü nice Türk askeri nedeniyle tarihe "Centilmenler Savaşı" olarak geçmiştir. Mart 18, 2017 Serkan Z. tarafından düzenlendi 7 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Erhan Er. Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2017 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Mart 18, 2017 "" Ölü askerleri vardı, 14, 15, 16 yaşlarında asker çocuklar. Tanrı sizi inandırsın ki gülüyorlardı! İlk defa o gün, kaybedeceğimizi hissettik.."" ( bir İngiliz Subayın not defteri ) Asrın Lideri ATATÜRK'süz bir Çanakkale Zaferi düşünülemez. Aziz şehitlerimizi rahmetle ve şükranla anıyorum 2 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap