Tevfik Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Yazar Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Bu Besinler Hafızaya İyi Gelir Yeme bozuklukları, stres, depresyon, vitamin eksiklikleri unutkanlığın nedenleri arasında sayılıyor. Hafızayı güçlendirmek için doğru besin tüketimi önemli. Elma Günde bir ya da iki adet elma, unutkanlığı bir kenara bırakmanıza yardımcı olur. Elmanın içinde bulunan antioksidan madde hafızanın güçlenmesini sağlar. Beyindeki hücrelerin serbest radikallerden etkilenmesini engeller.Yapılan araştırmalar alzheimer hastalığına yakalanmış kişilerin günde iki elma yiyerek oldukça büyük gelişme gösterdiklerini ortaya koymuştur. Omega 3 Omega 3 hafızayı güçlendirir. Somon, ton, sardalye balıklarında oldukça fazla miktarda bulunur. Omega 3 içeren bu balıkları haftada en az iki defa tüketmek gerekmektedir. Omega 3’ün en iyi bitkisel kaynakları arasında koyu yeşil yapraklı sebzeler, yağlı tohumlar ve ketentohumu sayılmaktadır. Ceviz, badem ve fındık da Omega 3 kaynaklarıdır. Demir Demir, hafızanın daha iyi çalışmasını salar. Yeme alışkanlıklannız içinde demir içeren besinler az sayıdaysa hafızanız ile ilgili problem yaşamanız doğaldır. Demirin beyne oksijen taşınmasında çok önemli bir rolü vardır. Kırmızı et, kuru baklagiller, koyu yeşil sebzeler, domates ve pekmez demir açısından zengin olan yiyeceklerdir. Domates Domateste bulunan ve oldukça güçlü bir antioksidan olan likopen, alzheimer gibi hafızanın zayıflamasına yol açan hastalıklara karşı oldukça etkilidir. Bu nedenle bol bol domates tüketmeye çalışmalısınız. Fındık Yapılan araştırmalar E vitamininin zayıflayan hafızaya oldukça yardımcı olduğunu ortaya koymuştur. E vitamini açısından oldukça zengin olan fındık yemek de, bu nedenle beyin için yararlıdır. Aynı zamanda bitkisel yağlar, yerfıstığı, ayçekirdeği ve buğday E vitamini açısından zengin besinlerdir. Brokoli C vitamini de hafıza açısından oldukça yararlıdır ve C vitamini içeren besinlerin başında brokoli gelir. Brokoli hem hafızaya hem de diğer hastalıklara iyi gelen bir yiyecektir. Bu nedenle mümkün olduğunca çok tüketilmesinde fayda vardır. Ayrıca turunçgiller, kivi, patates, karnabahar, kavun, çilek, incir, kırmızı ve yeşil biber de bol C vitamini içerir. Unutkanlık nedenleri Aşırı stresli ortamda bulunmak unutkanlığın en büyük nedenlerinden biridir. Zihinsel meşguliyetin fazla olması da hafızayı yavaşlatır. Depresyon geçiriyor olmak unutkanlığa neden olabilir. Aşırı sorumluk duygusundan dolayı çok ayrıntılara dalmak da unutkanlığa neden olur. Hafızayı yavaşlatan nedenlerden biri de beslenme bozukluklarıdır. Bazı kaygı bozuklukları, şizofreni, bunama, kafa yaralanmaları, beyin kanamaları ve alzheimer gibi hastalıklar unutkanlığa yol açar. Vitamin eksiklikleri de bir başka nedendir. 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tevfik Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Yazar Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Bekir Bey....inanın kendi sağlığmla ilgili düşünceden değilde...yani araba çizilse ortalık ayaga kalkıyorda yüreğimiz çiziliyor umurumuzda olmuyor...birde forumumuzda doktor sayımız arttı...o aklıma geldi...yani kendimizle ilgilenmek...umarım yararlı bir köşe olur.... 2 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tevfik Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Yazar Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Hayal" İle Tükenen Hayatlar!!! Başlık size ilk etapta çok yorgun gelebilir. Yoğun ve boğucu bir güne başlıyorsanız tamda size uygun olduğunu düşünebilirsiniz. Eğer beş dakika zamanınız varsa derin bir nefes alın ve ne düşlüyordunuz? Şimdi düşlerinizin neresindesiniz? bir düşünün isterim. Hepimiz hayata dair birçok hayal kurarız, hayallerimize ulaşmak için planlar yaparız. Bugüne başlarken not defterimize yazdığımız işler gibi yani. Bir yıl sonrayı, beş yıl sonrayı, 10 yıl sonrayı düşünerek hedefler koyarak yaşarız. Hedeflerimize ulaşmak için yoğun şekilde çalışır çabalarız. Bu sayede birçoğunu gerçekleştiririz hayallerimizin. Bir taraftan da tükenmeye başlarız, çalıştıkça engeller çıkar yolumuza her engel sonrasında ruhumuz yorulur. Bir gün bir arkadaşımla beraber otururken beyninin çürüdüğünü hissettiğini söyledi. Sohbetin gerisini çok merak ettim. Ve arkasından sağlıklıyım, param var, işim var ama mutsuzum dedi. Nedenini sorduğumda aslında birçok kişinin ortak olarak yaşadığı tanıdık bir hayattan bahsetti. Hayalim avukat olmaktı, bunun için çok çalıştım hatta dış dünyadan kendimi yalıttım. Sadece dersler ve ben vardım. X ve Y ile konuşuyor, üçgenin iç açılarını dış açılarına anlatıyor dert yanıyordum. Ve sonunda Hukuk Fakültesini kazandım. O yıl içimden bir şeyin kopup benden ayrıldığını hissettim. Amacım Hukuk okumaktı ve ben kazanmıştım. Sonra 4 yıl bir şekilde okudum. İlk yıl onur belgesi aldım, ikinci yıl birkaç puanla kaçırdım, üçüncü yıl ortalamam düşüktü ve dördüncü yıl 5 dersten uzatmaya kaldım mezun olamadım. O yaz okulunda o kadar çok çalıştım ki hayalim avukat olmaktı ve beş ders engeldi. Derslerin hepsini verdim ve mezun oldum. O yıl içimden ikinci bir parça koptu. Sonra biraz bir avukatın yanında çalıştım ve beklemediğim bir anda kamuya atandım tek tercihimde nokta atış olmuştu. İşe başladım yoğun bir şekilde devam ederken içimin bomboş olduğun ve mutsuzluğun beynimi kemirdiğini hissettim. Artık hiçbir şey yapmak istemiyorum öyle işe gidip geliyorum. En acısı içim artık hayata karşı bomboş Günlük hayatta farklı ortamlarda bu ve benzeri konuşmaları sık sık duyarız, günler yoğun ve hızlı geçmekte ve bizim bir yerlere yetişmek gibi bir amacımız yoktur artık. Enerjimiz hızla tükenirken sürekli yorgun ve huysuzdur artık. Önümüzü göremeyiz, hayal kurmayı ertelemişizdir. Pilimiz bitmiş gibi her şeye karşı isteksiz ve halsizizdir artık. Basit sekiz saatlik bir uyku bizi dinlendirmiyordur ve biz çok yalnızlaşmış hissediyoruzdur kendimizi. Yolda hızla ilerlerken bir anda önümüze küçük bir çakıl taşı çıkmış ve ayağımızla basitçe iteleyecek gücü bulamamış gibi hissederiz. Değişimler artık bizi korkutur ve tepkilerimiz çok sert olmaya başlar. Aşırı mutsuzluk vardır, umudumuz yok gibidir. Artık yavaş yavaş tükenmeye başlıyoruzdur. İnsanoğlu hayalle gelişir. Hayalleri güzelse onunla rahatlaşır. Yok eğer gözüne kötü hayaller görünürse ateşten eriyen mum gibi erir gider. der Mevlana. Bizde aslında yapmamız gereken işleri hayallerimizin bir parçası gibi görürüz çoğu zaman. Barınmamız ve açlığımızı gidermemiz için para kazanmamız lazım bu sayede sağlığımızı koruyabiliriz. Para kazanmak için bir meslek edinmeliyiz çalışırız mesleğimiz olur, paramız olur, sağlığımız olur(!), sıcak bir yuvamız olur ama artık bir ruhumuz yoktur. Yaşarken kendi iç dünyamızı tüketmişizdir. Bu aşamada iş temponuzu düşürmeye çalışıyorsanız, kendinize kısa molalar veriyorsanız, yemek ve uyku saatlerinizi düzene koymaya çalışıyorsanız, kendinize tatil ödülleri veriyorsanız bunları yapmanıza rağmen sıkıntılarınız değişmiyorsa TÜKENMİŞLİK SENDROMU yaşıyorsunuz demektir. Kişilerin yaptıkları işin anlamını ve amacını kaybetmeleri, hizmet verdikleri insanlarla ilgilenememeleri, aşırı stres ve tatminsizlik yüzünden ruhsal olarak işlerine olan motivasyonlarını kaybetmeleri durumuna tükenmişlik adını veriyoruz. Tükenmişlik, kişinin uzun dönemli stres, fiziksel/duygusal/zihinsel zorlanmalar karşısında işinden, ilişkilerinden kopma sürecine girmesidir. Özellikle insanlarla birebir iletişimde bulunulması gereken hizmet sektörlerinde kendini gösteren bir sorundur. Peki Tükenmemek için neler yapmalıyız? Öncelikle odanızı mutlaka kısa aralıklarla havalandırmaya çalışın. Zihinsel bulanıklık, negatif düşünce, depresyon gibi birçok şeyin nedeni yeterli miktarda beyine oksijen gitmemesidir. Unutmayın ki bu durum herkesin başına gelebilir. yoğun iş temposu, kazanılmış hayaller her çalışana dair tükenilmişlik için bir tuzaktı. Siz değersiz değilsiniz! İçiniz boşalmıyor! Ve beyniniz çürümüş değil. Motivasyon kalıcı olmayabilir. Bir anda parlayıp sonra sizi başladığınız ana tekrar döndürebilir. Bu yüzden hala bir parça hayal kurma yeteneğinizi kaybetmediyseniz her şey daha anlamlı olabilir. İşinizi yaparken bulunduğunuz ortamı sahiplenmeyin. Bugün siz ordasınız yarın başka bir yerde, başka bir mekânda çalışabilirsiniz. Değişimlerden korkmayın. Her gün güneş evrenin farklı bir yerinden dünyamızı aydınlatırken bizi küçük değişimler tedirgin etmemeli. Kendinizi tehlikeye atmadan riskler alın, olaylara daha esnek bakın. Sabit fikirlilik ve tek pencereden bakmak hayal kurmamızı engelleyen bir süreçtir. İnsan olarak mükemmel bir varlık olabiliriz. Ama hepimiz zaman zaman hata yapabiliriz. Hatalarınızı kabullenin ve onlarla yüzleşin. En önemlisi yaptığınız işe farklı boyutlar kendinizden bir şeyler katın. İçinde yaşadığınız bu durumu kişilerle paylaşmaktan çekinmeyin. Ve mümkünse profesyonel bir yardım almayı deneyin. Çünkü önlem alınmazsa ilerde ruhsal bazı hastalıklar ortaya çıkabilir. Hayal kurmayı ertelemeyin, hayal kurarken gerçekleştirdiğiniz her hayalin sizi tüketmesine izin vermeyin. İnsan doğası gereği meraklı bir canlıdır, siz şu anda gözlerinizi kapatıp bir dakika kurduğunuz hayalin arkasından gerçekleşecek olan hayatınızı merak etmiyor musunuz? Şimdi arkanıza yaslanın ve derin bir nefes alın. Korkmayın Tükenmişlik Sendromu önlenebilir ve ilerlemesi durdurulabilir bir durumdur. Keyifli yaşamlar!!!! 6 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Alperen G. Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Geçmiş olsun....Bende her bahar ayında alerjim le mücadele ederim..Yaşam kalitesini çok düşürüyor....Umarım kısa zaman da düzelir.... Allah da belasını versin o bahar alerjisinin... Neler çektim ben ondan.. Gözüm kaşınır, boğazım kaşınır, burnumun içi kaşınır, burnum akar, gözüm yaşarır... Hele ki birgün müsafirliğe gitmiştik, hapım da bitmişti, o gün içememiştim, oturmaktan çok banyoda geçirdim akşamı... mahfoldum resmen.. Zyrtec kullanıyordum, o baya iyi, uyku da yapmıyor diğerleri gibi.. Neyse ki, 2-3 senedir pasif evreye geçti, hap kullanmaya gerek kalmadan atlatıyorum.. Sıkıntı çekmiyorum şükürler olsun.. O yüzden neler çektiğinizi çok iyi biliyorum.. Eğer hap fln kullanmıyorsanız kesinlikle Zyrtec deneyin derim.. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tevfik Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Yazar Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Beyninizi Diri Tutmak İçin 25 Pratik Yol Günlük hayatın koşturması, tembellik içgüdüsüyle birleşince her şeyin merkezi beyin bir et yığınına dönebilir. Kıvrımları canlandırmanın gayet eğlenceli yöntemleri de var... 1. Kelime öğrenin Araştırmalar gösteriyor; zekânın kelime bilgisiyle doğrudan ilişkisi var. Yanınızda sözlük taşıyın, her gün yeni bir sözcük öğrenin: ‘Müşerref’ olun, ‘murtabit’te kalın. 2. Hikâye anlatın Kendi kendinize kaldıkça karmaşık hikâyeler anlatın ya da daha iyisi yazın. Karakterler yaratın, sokaklar, evler, ağaçlar... Zihninizde sürekli resimler çizdiğiniz, ayrıntılarla boğuştuğunuz için işe yarayacaktır. 3. Test yapın Beyninizin hangi faaliyetlerde eksik kaldığını öğrenmek için test yaptırın. Hafıza, problem çözme, hız, dikkat ya da esneklik gibi konuların hangisinde eksikseniz onun üzerine gidin ve eksiklikle ilgili antrenmanlar yapın. 4. Navigasyon kullanmayın İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre taksi şoförlerinde beyin fonksiyonlarıyla ilgili rahatsızlıklar, diğer meslek sahiplerine göre daha az. Bunun sebebi tüm gün verilen adreslere ulaşmak için sarf ettikleri zihinsel efor. Yeni yollar öğrenmek ve bu yolları hatırlamak zihinsel gelişime bire birmiş. Harita okuyun, yolların fotoğrafını çekin ama illa ki hatırlayın. 5. Meditasyon yapın Zihni iyi şeylerle doldurmak için önce boşaltmak gerek. Bu yüzden meditasyon yapmakta fayda var. Alternatif meditasyon yöntemleri için profesyonellerden yardım da alabilirsiniz. 6. Bulmaca çözün Gazetelerin hafta sonu eklerindekilere göz atsanız bile yeter. Çengel ya da kare bulmaca kesmezse sudokuya geçin. Basitten karmaşığa, kolaydan zora ilerleyin. 7. Sıkı bir kahvaltı Annelerimiz boşuna dememiş okula giderken, “Kahvaltını etmezsen dersi anlamazsın” diye. Doğruymuş. İyi bir kahvaltı, gün içinde anahtarları nereye koyduğunuzu ya da her gün gördüğünüz ofis arkadaşınızın adını hatırlamak için elzemmiş. 8. Parçaları birleştirin ‘Venezüella neredeydi?’, ‘Bu Mona Lisa’nın gözbebeği olabilir mi?’, ‘Papatyanın bir yaprağı eksik’ derken, zihin çaktırmadan açılıyor. İster dünya haritası, ister çiçekli böcekli bir manzara resmi... Yeter ki, yap-boz’daki parçalar birleşsin. 9. Enstrüman çalın Çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada, enstrüman çalan çocukların IQ’sunun çalmayan çocuklara oranla 7 puan yüksek olduğu ortaya çıkmış. Hemen bugün bir enstrüman çalmayı öğrenin. Çocuklarınıza da öğretin. Onları milli enstrümanımız olan blok flüte mahkum etmeyin. 10. Makale okuyun Daha önce hiç ilginizi çekmeyen konularda makaleler okuyun. Google Random bunun için iyi bir yol. ‘Arıların sindirim sistemi’ ya da ‘kamp çadırı kurma teknikleri’ hakkında yeni şeyler öğrenin. 11. Anılar, anılar Eski fotoğraflara, mektuplara bakmak, “Yıl 85, yer Bodrum” deyip, “Bu da ilk aşkım” diye göstermek zihinsel gelişimde işe yarıyormuş. Hatıralar da, kişinin bütünlüklü bir zihinsel yapı kurması için şartmış. Eski defterleri arada bir açın ama siz yine de içlerinden en güzellerini hatırlamaya bakın. 12. Oyun oynayın Bilgisayar, Playstation ya da Wii oyunları zihinsel gelişim konusunda işe yarıyormuş. Saatlerce oyun oynayın demiyoruz ama haftada birkaç kez, PES’te Messi olup top sürmekte ya da Wii’de Alice olup Harikalar Diyarı’nda dolaşmakta fayda var. 13. Evinizi tanıyor musunuz? Gözlerinizi kapatıp zihninizde evinizin içinde gezin. Tüm eşyaları tek tek nereye koyduğunuzu, masanızın üzerinde nelerin olduğunu, mutfakta her zamanki yerinde duran o şişenin üzerinde ne yazdığını hatırlayabilecek misiniz? Cevap hayırsa, bundan sonra evinizi fotoğrafik hafızaya alın, hatırlayın. Bunu pek çok başka şey için de yapabilirsiniz. Misal, sevgilinizin bedeni. Her ayrıntı canlı mı? 14. Hesap makinesi kullanmayın Basit matematiksel işlemler için zihninizi kullanın, mesela telefonunuzdaki hesap makinesini değil. Başlangıçta zor gelebilir ama yaptıkça keyif alırsınız. 15. Dil öğrenin İnsanların kendilerini ifade etme ve problem çözebilme yetenekleri, bildikleri dil sayısıyla doğru orantılı. Ayrıca araştırmalarda yeni bir dil öğrenme sürecinin kişiye hayatındaki başka alanlarda da epey motivasyon kazandırdığı düşünülüyor. Bir lisan, bir insan... 16. Özel günleri hatırlayın Doğum- günleri, yıldönümleri gibi özel günleri kendi kendinize hatırlayın. Bunun için önceden ayarlanmış sistemler kullanmaktansa arkadaşlarınızın ve ailenizin özel günlerini ezberde tutmaya çalışın. 17. Ben dün ne yedim? Her gün bir önceki gün neler yediğinizi hatırlamaya çalışın ve bunun bir listesini çıkarın. Sabah ne yediğinizi hatırlamak bile çok güçken bir önceki günü hatırlamak hafızayı epey çalıştıracaktır. 18. Rutini değiştirin Akşam eve farklı bir yoldan gitmek de olur, bilgisayarınızdaki pencereleri her gün olduğundan farklı bir sırayla açmak da... Alzheimer tedavisinde olmazsa olmazdır: Mesela bilgisayar faresi her zamankinden farklı elle kullanılır, rutin kırılır, zihin çalışır. 19. Anlatın Yeni öğrendiğiniz bilgileri ya da unutmak üzere olduğunuz bir anınızı hatırlamaya ve başkalarına anlatmaya çalışın. Yeni öğrendiğiniz bir bilgiyi sesli olarak ifade ettiğinizde zihninize çok daha etkili bir şekilde kazımış olursunuz. 20. Dinlenin Ne kadar okursam zihnim o kadar açılır, ne kadar araştırırsam idrakım o derece kuvvetlenir demeyin. Sürmenaj olmadan önce durup biraz nefes alın, dinlenin. 21. ***** yapın Hormonlar da zihni etkiliyor. Erkekler için net konuşmak mümkün değilse de kadınlar için mümkün. Yapılan araştırmalar düzenli ***** yapan kadınların hafızalarının daha güçlü olduğunu ve problem çözme konusunda daha becerikli olduklarını gösterdi. Sebep, östrojen seviyesinin yükselmesi. 22. Şarkı sözü ezberleyin Durup bir düşünün, kaç şarkının sözlerini ezbere söyleyebilirsiniz? Sonuç üzüntü verici değil mi? Hemen şimdi bir şarkı defteri edinin. Dinlediğiniz şarkıları hatırlayıp yazmaya çalşın. Bunu sevdiğiniz pek çok şarkı için tekrarlayın. Hem artık şarkılara doğru dürüst eşlik de edebilirsiniz. 23. Yeni şeyler dinleyin Güzel müziğin yaratıcı düşünceyi tetiklediği malum ama güzel de olsa hep aynı şeyleri dinlemek zihni bir süre sonra tekrara düşürüyormuş. Uzmanlar uyarıyor: Yeni şeyler dinleyin, güzel şeyler dinleyin, müzik çalarınızdaki nostalji klasörünü silin. 24. Belgesel izleyin İkinci Dünya Savaşı hakkında dört ciltlik bir kitabı okumak zor ama aynı bilgileri içeren bir belgesel film tam yutmalık. Timsahların avlanma dürtüleri hakkında bir makale zorlayabilir ama filmi çekilse izlenir. Belgesel izleyin, kısa yoldan öğrenin. Üstelik araştırmalar, okunarak öğrenen bilgilerdense görülerek öğrenilen bilgilerin daha geç unutulduğunu gösteriyor. 25. Ara verin En kötüsü yorgun ve pes etmiş bir zihni iteklemeye çalışmak. Zihninizi yorgun hissettiğinizde mutlaka ara verin, bir kahve için. Araştırmalar, kahve, çay gibi kişiye ara verdiğinde kendisini iyi hissettirecek dış etkenlerin, tekrar çalışmaya dönüldüğünde odaklanmaya yardımcı olduğunu söylüyor. 2 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tevfik Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Yazar Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 BAHARDA GÖZ ALERJİSİ RİSKİ Bahar mevsiminde uçuşan polenler alerjik hastalıkları tetikliyor. Bu durumda en fazla etkilenen organ ise gözler oluyor. Uzmanlar, alerjiye neden olan maddelerden kaçınmak gerektiğini belirtiyor. Göz Hastalıkları Katarakt ve Refraksiyon Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Murat Moray, alerjik reaksiyon geliştiğinde, gözlerin aslında oldukça masum zararsız olan ama yabancı olarak algılanan madde ya da maddelere karşı aşırı tepki gösterebileceğini belirtti. Maroy, ev tozu, polen tüy, halı benzeri sentetik materyaller, küfler ve bazı ilaçların, gözlerde çok fazla gözyaşı ve sulanma, çapaklanma üretilmesine sebep olduğunu kaydetti. Dünya nüfusunun yüzde 20-35′ini etkileyen alerjik hastalıkların, Türkiye’de yüzde 20′ye ulaşan sıklıkta görüldüğünün altını çizen Moray, bu alerjik belirtilerin yüzde 70′inin gözlerde ortaya çıktığını vurguladı. Alerjilerin göz yangısı ve astım gibi başka sorunları da tetikleyebileceğini ifade eden Op. Dr. Moray, şu bilgileri verdi: “Burun ve göz alerjilerinin birleşimi rinokonjunktivit denilen hastalığın oluşmasına neden oluyor. Gözlerimiz ve solunum yollarımız ile temas eden alerjenler (vücut tarafından yabancı algılanan maddeler) çoğunlukla havada bulunuyor. Polenler, küfler, toz, tüy gibi materyaller havadan gelen alerjenler olarak sayılabiliyor. Böylelikle vücudumuza hava yolu ile kolaylıkla giriş yapabiliyor, aslında zararlı olmayan bu maddeler yabancı olarak algılanarak bir tepki ile karşılaşırlar böylelikle alerjik reaksiyon dediğimiz tablo ile karşı karşıya kalınıyor. Alerjik reaksiyon hiçte masum olmayan ve kontrol altına alınamazsa ölümcül tablolarla sonuçlanabilen bir rahatsızlıktır. Bazı yiyecekler ya da böcek sokmaları ve ısırmaları gibi diğer alerji nedenleri havadan gelen alerjenler gibi gözleri doğrudan etkilemiyor. Bazı kozmetikler ve antibiyotikli olan göz damlaları gibi ilaçlara karşı da göz alerjileri ortaya çıkabiliyor.” “ALERJİYE NEDEN OLAN MADDELERDEN KAÇININ” Alerjinin kesin ve kalıcı bir tedavisi olmadığından alerjiye neden olan maddelerden kaçınmak gerektiğinin altını çizen Moray, şöyle devam etti: “Örneğin, yaşam alanlarımızda aşırı toz oluşumunu engellemek; tüylü hayvan, halı, oyuncak gibi materyalleri çevremizden uzaklaştırmak; polen mevsiminde daha çok kapalı mekanlarda kalmak ve mümkünse filtreli sistemlerle hava temizleyici cihazlar kullanmak; gözleri saran güneş gözlükleri takmak; araç kullanırken camları kapalı tutarak; filtreli klima sistemlerini çalıştırmak gibi basit yöntemler arasında sayılabiliyor. Eğer gözlerdeki alerjiye neyin neden olduğunu bilmiyorsak ya da onlardan uzak durma şansımız yok ise ilaç tedavisine başvurmak gerekiyor; bunun için ise öncelikle mutlaka bir göz hastalıkları uzmanına başvurmalı ve tavsiyelere göre hareket etmek gerekiyor. Bununla ilgili olarak doktorunuzun tavsiye edeceği göz damlaları ve çeşitli diğer ilaçlar rahatlamanızı sağlıyor.” Genel alerji tedavilerinin başarılı olabildiğini anlatan Moray, doktorun küçük miktarlarda alerjen enjekte ederek bağışıklık sistemini kademeli olarak güçlendirmeyi amaçladığını dile getirdi. “GÜNLÜK LENSLER TERCİH EDİLİYOR” Kontakt lenslerin alerji mevsiminde gözleri rahatsız edebileceğini ifade eden Moray, şöyle devam etti: “Havadan gelen allerjen maddeler doğrudan kontakt lenslerinize yapışarak sizi rahatsız edebiliyor. Allerjenler doğal gözyaşı ve yapışkan göz salgısı üretiminizi de arttırabiliyor, böylece yapışkan göz salgısı kontakt lenslerinizin üzerinde birikerek rahatsızlık verebiliyor. Belirtilerinizi hafifletebilecek ve kontak lenslerinizin temiz kalmasını sağlayacak göz damlalarını kullanmanız tabi ki yine doktorunuzun tavsiyesi ile uygun olacaktır; zira bazı damlalar lenslerin rengine ya da yapısına zarar verebiliyor. Bir diğer seçenek de günlük kullan-at tabir edilen lensler. Çünkü bu lenslerde, alerji ile ilişkili rahatsızlıklara sebep olan ve zamanla meydana gelen rahatsızlık verici birikintiler oluşmuyor.” “KENDİNİZİ TEST EDİN” Moray, göz alerjisi olabileceğini düşünenlerin aşağıdaki testin uygulanmasından sonra bir ya da birden fazla soruya evet cevabı vermeleri durumunda göz alerjieleri olabileceğini kaydetti. • Aile bireylerinizde alerji var mı? • Gözlerinizde özellikle de polen mevsimi olan ilkbaharda sık kaşıntı oluyor mu? • Daha önce konjonktivit teşhisi aldınız mı? • Tüylü hayvanlara karşı alerjiniz var mı? • Hapşırma, öksürme ya da burun tıkanıklığınızı kontrol altına almak için sık sık ilaç almaya ihtiyaç duyuyor musunuz? • Polen mevsiminde gözlerinizde kızarıklık ya da kaşıntı oluyor mu? • Çeşitli kozmetiklerin kullanımında gözleriniz kaşınıyor ya da sulanıyor mu? Eğer sorulara birden çok evet cevabı veriyorsanız, göz alerjiniz olabilir.” 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Alperen G. Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Abi bilgiler için teşekkürler.. AMa işte sırf göz alerjisi değil bizimkisi.. Gözü korusan burna kaçıyor o tozlar, polenler fln... Dert ya, vallahi dert.. Gerçi ne dertler var, bizimkisi birşey değil, buna da şükretmek lazım ama insanoğlu başındakini en büyük dert sanıyor işte, yapacak birşey yok... 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Ahmet A. Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Fast Food'dan uzak durun Gazlı içecek tüketimini kesin, kesemiyorsanız minumuma indirin Dondurulmuş ve hazır gıdalardan uzak durun , Hazır et ve et ürünlerini tüketmemeye çalışın. (Ör. Ben sucuğu kendi kasabımda gözümün önünde çektiği kıymayla kendi aldığım baharatlarla yaptırıyorum, Hem daha lezzetli hemde içim rahat) Alkol ve sigaradan uzak durun (Kansere davetiye çıkarmayın) Yeşil sebzeleri ve meyveleri iyice yıkadıktan sonra tüketin (Kimyasal kalıntılardan arındırın, ör. yeşiilikler için sirkeli su vb. yöntemlerle) Ha bi de terliyken soğuk su içmeyin Bunlar genel şeyler ama geneli bilmeyen detayını da idrak edemez, Aklıma geldikçe yazarım buraya daha detaylı bilgileri de. 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Alperen G. Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 (düzenlendi) Fast Food'dan uzak durun Gazlı içecek tüketimini kesin, kesemiyorsanız minumuma indirin Dondurulmuş ve hazır gıdalardan uzak durun , Hazır et ve et ürünlerini tüketmemeye çalışın. (Ör. Ben sucuğu kendi kasabımda gözümün önünde çektiği kıymayla kendi aldığım baharatlarla yaptırıyorum, Hem daha lezzetli hemde içim rahat) Alkol ve sigaradan uzak durun (Kansere davetiye çıkarmayın) Yeşil sebzeleri ve meyveleri iyice yıkadıktan sonra tüketin (Kimyasal kalıntılardan arındırın, ör. yeşiilikler için sirkeli su vb. yöntemlerle) Ha bi de terliyken soğuk su içmeyin Bunlar genel şeyler ama geneli bilmeyen detayını da idrak edemez, Aklıma geldikçe yazarım buraya daha detaylı bilgileri de. hepsi önemli ama şu kırmızı olan 2si çok çok önemli... ek olarak, iç huzurunuzu sağlayın, stresten uzak durun. iç huzur için yoga mı yaparsınız, meditasyon mu yaparsınız, namaz mı kılarsınız, o sizin bileceğiniz iş.. ama stresten uzak kalmak ciddi manada önemli.. Nisan 19, 2012 Alperen G. tarafından düzenlendi 2 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Yusuf Çavuş Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Bir süredir gözümde kızarıklık var, 2-3 gündür de ara ara puslu görüyorum, bugün doktora gittim damla + yeni numara verdi.. Foruma yazmak da zor oluyor bu halde. Geçmiş olsun gardaşum. İnşallah hafta sonuna kadar düzelirsinde Ankara'ya gelirsin. Geçmiş olsun....Bende her bahar ayında alerjim le mücadele ederim..Yaşam kalitesini çok düşürüyor....Umarım kısa zaman da düzelir.... Abi bilgiler için teşekkürler.. AMa işte sırf göz alerjisi değil bizimkisi.. Gözü korusan burna kaçıyor o tozlar, polenler fln... Dert ya, vallahi dert.. Gerçi ne dertler var, bizimkisi birşey değil, buna da şükretmek lazım ama insanoğlu başındakini en büyük dert sanıyor işte, yapacak birşey yok... Alın bendende o kadar. Alerjik sinüzit ve faranjit var bendede. Polen, güneş, toz vs. karşı alerjim var. Nasonex isimli burun spreyi kullanıyordum rahatsızlık verdiği zamanlarda hafifletiyordu. 1-2 senedir hafif geçiyor şükür. Ama doktor dikkat etmezsem ilerde astıma çevirebilir demişti. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Yusuf Çavuş Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Tevfik abi çok güzel ve faydalı bir konu olmuş emeğine ve ellerine sağlık. Geçenlerde elimin üstünde ve ayağımın altında çıkan yara için, birde ayak başparmaklarımdaki kararma, kaşıntı vs. için dermataoloji(cildiye) doktoruna gittim. Muayene ve kan testlerinden sonra, kanımda yüksek miktarda alerji göründüğünü söyledi doktor. 1 tane iğne verdi ve iğneden sonra 10 gün boyunca tuzdan uzak dur dedi. P.tesi vurundum iğneyi şimdi tuzsuz deli bekir gibi dolanıyorum ortalıkta Ayrıyetten alerji ve mantar hapı ile sadece haftada 3 gün içilen antibiyotikten 2 kutu yazdı biri bitti diğerine haftaya başlıycam. Birde krem yazdı. 15 gün sonra geçmezse yada geçip ilerde tekrar ederse yama testi yapıcaz dedi. 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Tevfik Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Yazar Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Teşekkürler Yusufum....birde çok steril yaşamanın bedeli bu alerji...çünkü çok sık yıkanıyoruz..giydiğimiz yediğimiz soluduğumuz herşey...alerjik kimyasal maddeler içeriyor tabiki buda vücutta tepkimeye yol açıyor...çok geçmiş olsun... 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Bekir B. Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Tevfik abi çok güzel ve faydalı bir konu olmuş emeğine ve ellerine sağlık. Geçenlerde elimin üstünde ve ayağımın altında çıkan yara için, birde ayak başparmaklarımdaki kararma, kaşıntı vs. için dermataoloji(cildiye) doktoruna gittim. Muayene ve kan testlerinden sonra, kanımda yüksek miktarda alerji göründüğünü söyledi doktor. 1 tane iğne verdi ve iğneden sonra 10 gün boyunca tuzdan uzak dur dedi. P.tesi vurundum iğneyi şimdi tuzsuz deli bekir gibi dolanıyorum ortalıkta Ayrıyetten alerji ve mantar hapı ile sadece haftada 3 gün içilen antibiyotikten 2 kutu yazdı biri bitti diğerine haftaya başlıycam. Birde krem yazdı. 15 gün sonra geçmezse yada geçip ilerde tekrar ederse yama testi yapıcaz dedi. Yusuf çok geçmiş olsun...Umarım kısa zaman da sağlığına kavuşursu....Yinede çok üzme kendini Allah daha kötülerden korusun.... 1 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Bekir B. Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Allah da belasını versin o bahar alerjisinin... Neler çektim ben ondan.. Gözüm kaşınır, boğazım kaşınır, burnumun içi kaşınır, burnum akar, gözüm yaşarır... Hele ki birgün müsafirliğe gitmiştik, hapım da bitmişti, o gün içememiştim, oturmaktan çok banyoda geçirdim akşamı... mahfoldum resmen.. Zyrtec kullanıyordum, o baya iyi, uyku da yapmıyor diğerleri gibi.. Neyse ki, 2-3 senedir pasif evreye geçti, hap kullanmaya gerek kalmadan atlatıyorum.. Sıkıntı çekmiyorum şükürler olsun.. O yüzden neler çektiğinizi çok iyi biliyorum.. Eğer hap fln kullanmıyorsanız kesinlikle Zyrtec deneyin derim.. Alperen sorma ki sorma bende sadeye bahar deyil...toz,sigara dumanı ve tüylü hayvan alarjisi de mevcut....gerçi hayatımda bir kez işe yaradı o da tam yaradı...eşimin köpeği vardı..gerçi hala var da ...annesinde bize getiremedi..... Arabanın polen filitresini km. bakmadan mecburen yılda iki kez değiştiriyorum... Aynı ilacı sadece ben gece yatarken içiyorum...birde burun sipreyim var...pee valla bunu çeken bilir..... 2 Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Yusuf Çavuş Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Raporla Share Yanıtlama zamanı: Nisan 19, 2012 Amin çok sağolun abilerim. Aslında rahatsızlık veren bi durum yok ama doktorum titiz davranıyor sağolsun Belki bu alerji iğnesi ve hapları diğer gribal alerjilerimide hafifletir Keza doktora bu alerjilerimde var dediğimde olması doğal dedi. Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın
Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor
Hesap oluştur
Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.
Hesap OluşturGiriş yap
Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.
Giriş Yap