Jump to content
2019 Temmuz ve 2023 Mart arası tüm içerik ve üyelikler silinmiştir. Lütfen yeniden kayıt yapınız ×
  • Hoş Geldiniz!

    Tüm özelliklerine erişmek için şimdi kaydolun. Kayıt yaptırdıktan sonra, konu açabilir, konuları yanıtlayabilir, kullanıcıların mesajlarını beğenebilir, özel mesaj yollayabilirsiniz.

    Kayıt olduktan sonra bu mesaj silinecektir.

Ülkeyi Terketmeyi Planlıyorum


Alperen G.

Önerilen Mesajlar


Sağol abi içimizi kararttın.bunlar diğer ülkelerdede olan şeyler belki daha fazlaları oluyor bence abartıyorsunuz siyasi görüşlerde etkin oluyo sanırım.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi, Yasin Taşcı yazdı:


Sağol abi içimizi kararttın.bunlar diğer ülkelerdede olan şeyler belki daha fazlaları oluyor bence abartıyorsunuz siyasi görüşlerde etkin oluyo sanırım.

 

Sevgili Yasin,

Elbette ki bu olaylar başka ülkelerde de oluyordur. Olmuyor diyen zaten ya aptaldır ya da at gözlüğü takmıştır. Ama başka ülkelerde cehalet övülmüyor kardeşim. Entellik bir hakaret kelimesi olarak kullanılmadığı gibi entelektüel olmak da küçümsenmek yerine el üstünde tutuluyor. Bir rektör çıkıp "ne geldiyse başımıza çok okuyanlardan geldi" demiyor. Bir bakan çıkıp aile içi şiddeti savunmaya, çocuk istismarını mazur göstermeye gayret etmiyor, kabalık ve hatta öküzlük "delikanlılık" olarak gösterilmiyor.. daha da örnek sayabilirim ama uzatmanın çok manası yok. Ayrıca siyasi görüşlerin anlattıklarımla hiçbir alakası yok. Yeri de burası da değil zaten. Benim eleştirdiğim şey Türk insanının gittikçe cahilleşmesi, cehaleti övmesi, sabit fikirlilikte ısrar etmesi, yeni fikirlere kapalı olması, öğrenmeye, araştırmaya sırtını dönmesi. İçinde yaşadığımız için bize normal gelmeye başlayan absürdlükler aslında hiç de normal değil..

 

 

  • Beğen 12
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi güvenilir bir dohtor bulsam, o da böbreemin birini verecek birini bulsa  200-300 bine ben de terk ederim derdim de ara sıra angaraya gelen dohtorlar var, döver döver, yaralarımı sarar, tekrar döver, ekşi sözlükte henüz yoksa "haklı şiddet" adlı bir başlık açılır, şukular havada uçuşur, "ekmeeğinle ye" dercesine "levyeyle vur" derler, o tabikide sıkıntılı bir durum olur :aman::P 

 

Alperen abi net açıklamış. Siyasi görüşün, kimin suçlu/suçsuz olduğunun bir önemi olmadan şartlar değerlendirildiğinde ben de mümkün olsa giderim. Elinde sonunda geri döneceğime dair çeşitli düşüncelerim var da onlar gittikten 1-5 yıl sonra netleşir büyük ihtimalle.

 

Abartıldığını da düşünmüyorum, belki eskisine göre daha iyidir, ya da hep böyleydi ancak şu an her şey sosyal medyada olduğundan haberdar olabiliyoruz.

 

Ama bence burada düşünülmesi gereken, bu yapılanlar sizin sevdiğiniz saydığınız birine yapıldığında nasıl hissedip nasıl davranacağınız olmalı.

Ablanız/anneniz/kardeşinizin yarı çıplak, bilinçsiz haliyle, biri selfie çekip facebook'a yüklese tepkiniz ne olur?

O noktada din, dil, ırk, cinsiyet, siyasi görüş kavramlarının bir önemi kalmaz bence. Umarım kimse bu ve benzerleri ile sınav edilmez, ben geçebileceğimden 100% emin değilim açıkçası.

 

Avusturalya'da sel sonrası evdeki/bahçedeki timsahtan kaçmak mı, bu mu?

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Adamı önce müslüman yapıp sonra dinden soğutmuşuz ya helal olsun bize.

Asıl  her türden çöplük zihniyette. Hani sorsan herkes ülkesini çok seviyordur. Fakat söylediğimizle-yaptığımız arasında tam bir tezatlık var. Sevgiyle nefreti mi karıştırıyoruz yoksa? E hiçbiri. Biz düşünmüyoruz. Yaptığımız fiillerin, seçimlerin, söylemlerin ne anlama geldiğini. nasıl sonuçlar y aratacağını düşünmüyoruz. Daha dün bir kadını markette yürüyüşünden dolayı tartaklayan adamı haberlerde okuduk, eminim adama kızanlar kadar destekleyenler de vardır. Örnekler çoğaltılabilir.

Sözün özü  bizim toplumsal bir zihniyet değişikliği yaşamamız gerekiyor ki bir şeyleri düzeltmek için düşünmeye başlayabilelim. Zira bizim insan olarak diğer canlılardan temel farkımız da bu, düşünüp fikir üretmek!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Merhaba iyi forumlar

ortaya atlıyorsam özür dilerim ama bu başlıkta bende kendimi buldum :)

öncelikle iki üç sene öncesi bende aynı duygular içindeydim. Şimdi şükürler olsun yurtdışında kendimi bi yere attım. Hayatlarimiz herhangi bir kisinin yazdığı herhangi bi yazıyla aynı olacak diye birşey yok tabi. Gidecek herkesinde kalacak herkesinde Allah yardımcısı olsun. Kimse kimseye sahip çıkmıyor dışarılarda bunu bilmemiz gerekiyor. İçerde çıkıyor mu tatbiki hayır.ilk zamanlar  sizin kanınızı emmeye çalışan birsürü aynı dili konuştuğunuz yılanlarla tanışıyorsunuz emeğinizi hakkınızı gaspediyor .bunu bile bile sesiniz çıkmıyor çünkü dil bilmiyorsunuz. Hak yiyip domuz yemeyen vergi çalan Müslümanlığı savunanlar bi tarafa koyup bi de 50kuruş için sin hakkınızı verebilmek için sizden hesap numarası isteyen belediyeye bakıyorsun. 70 yasında belediyede çalışan o ülkenin insanından utanmadan yanına gidip tercüman isteyip ben iş bulamıyorum geçinemiyoruz diyip yardım isteyen  aynı zamanda siyah çalışıp para biriktiren Türkiye'ye de gelip sizlere hava atarken "Avrupa bitti yaaa diye konuşan 20 yaşındaki gepegenç adamları görüyorsun. Abiler kardeşler bize Müslümanlık öğretilmemiş biz müslüman değiliiiiz.eğitilemiyoruz . Domuz etini kul hakkından ileri görmekle müslüman olduğunu sanan insanlarla dolu buralar. Herkese Allahtan bi şans verilsin keşke de buraları bi görsek hala kaçıp gitmemişken.cennet ülkemiz sahada cennet olsa. 

  • Beğen 5
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben de Metin Münir ile cevap vereyim:

"Türkiye’nin en çok tükettiği şey kendisidir.

Yargıçlarını, savcılarını, mahkeme katiplerini yiyor. 

Üniversite hocalarını, ve öğretmenlerini tüketiyor.

Doktorları, hastabakıcıları tüketiyor.

Askerlerini ve subaylarını tüketiyor.

Alevileri ve Kürtleri, şirketleri ve işadamlarını, hacıları ve hocaları tüketiyor.

Yazarları, şairlerini ve gazetecileri yalamadan yutuyor.

Sadece insanlarını yemiyor Türkiye.

Kurumlarını da kemiriyor.

Kuvvetler ayrılığını katlediyor. Hukuk devletinin köküne kibrit suyu döküyor. Hürriyetleri bitiriyor.

Ormanlarını, sulak alanlarını, sahillerini, akarsularını, parklarını harcıyor.

Dostlarını kaybediyor. Prestijini, inanılırlığını yiyor.

Standartlarını düşürüyor.

Büyüyeceğine küçülüyor.

İlerleyeceğine geriliyor.

Demokraside Avrupa’nın en geri ülkesi olan Türkiye’yi, batı ülkeleriyle karşılaştırmak artık abestir. 

Gittikçe Araplaşan ve otoriterleşen ülkeyi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika devletleri ile aynı sınıfta düşünmek lazım. Ülkede yaşayan insanların çoğunluğunun kendini içinde rahat hissettiği yer orasıdır. Batı değil.

Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak, kendi kendini yiye yiye bu günlere geldi Türkiye.

Geri kalmışlığının gıdası bu yemektir.

Uzlaşma ve hoşgörü kültüründen ışık yılları uzak olmaktır bu tüketimin nedeni.

Kitapsızlık ve kültürsüzlüktür.

Kolay vazgeçmek, ucuza satılmaktır.

Paylaşmak yerine kavga etmektir.

Rüşvet ve yolsuzluğu dürüstlük ve liyakatin üstünde tutmaktır.

Ruhunda demokrasiyi hissetmemektir.

Bu yol nereye çıkar artık apaçık belli.

Sen nereye gidersen git Türkiye. Ben gelmiyorum."

 

@Tolga Zengin yanlış anlamadıysam Türklerin Kopenhag'ta bile peşinizi bırakmayıp sizi tüketmeye çalıştığından bahsediyorsunuz...!?

  • Beğen 3
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

  • 3 ay sonra...

Hesap oluşturun veya yorum yazmak için oturum açın

Yorum yapmak için üye olmanız gerekiyor

Hesap oluştur

Hesap oluşturmak ve bize katılmak çok kolay.

Hesap Oluştur

Giriş yap

Zaten bir hesabınız var mı? Buradan giriş yapın.

Giriş Yap
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu siteyi kullanarak, forum Gizlilik Politikasını kabul etmiş olursunuz.